Konuya cevap cer

Cevap: Onuncu Risale - Sayfa: 295



tevazu olabilir. Ve illâ küfranı tazammun etmiş olur. Tahdis-i nimet dahi, ikinci vecihle mânevî bir şükür olmakla memduh olur. Yoksa, kibir ve gururu tazammun ettiğinden mezmumdur. Tevazu ile tahdis-i nimet, şöylece bir içtimâları var:


Bir  adam hediye olarak bir palto birisine veriyor. Paltoyu giyen adama,  başka bir adam “Ne kadar güzel oldun” dediğine karşı, “Güzellik  paltonundur” dediği zaman, tevazu ile tahdis-i nimeti cem etmiş olur.


İ’lem eyyühe’l-aziz!  Ücret alındığı zaman veya mükâfat tevzi edildiği vakit, rekabet,  kıskançlık mikrobu oynamaya başlar. Fakat iş zamanında, hizmet vaktinde o  mikrobun haberi olmuyor. Hattâ tembel olan adam çalışkanı sever. Zayıf  olan, kavîyi takdir ve tahsin eder. Fakat çalışmasını ister ki, iş hafif olsun, zahmetten kurtulsun.


Dünya da umur-u dîniyeye ve a’mâl-i âhirete iş ve hizmet için kurulmuş bir fabrika olduğu cihetle ve o fabrika içerisinde işlenen ve yapılan ibadetlerin semeresi öteki âlemde göründüğüne nazaran, ibadetlerde rekabet edilmemelidir. Olduğu takdirde ihlâsı kaybolur. Ve o rekabeti yapan, halkın takdir ve tahsinleri gibi dünyevî bir mükâfatı düşünür. Zavallı düşünmüyor ki, o düşünce ile amelini adem-i ihlâs ile iptal eder. Çünkü, sevap itâsında ve ücret aldığında, nâsı, Rabb-i Nâsa şerik yapar ve halkın nefretlerine hedef olur.


İ’lem eyyühe’l-aziz! Keramet ile istidraç mânen birbirine mübayindir. Zira keramet, mu’cize gibi, Allah’ın fiilidir. Ve o keramet sahibi de kerametin Allah’tan olduğunu bilir ve Allah’ın kendisine hâmi ve rakîb olduğunu da bilir. Tevekkül ve yakîni de fazlalaşır. Lâkin, bazan Allah’ın izniyle kerametlerine şuuru olur, bazan olmaz. Evlâ ve eslemi de bu kısımdır.


İstidraç ise, gaflet içinde iken eşya-yı gaybiyenin inkişafından ve garip fiilleri izhar etmekten ibarettir. Fakat, bu istidraç sahibi, nefsine istinad ve iktidarına isnad





Rabb-i Nâs: insanların Rabbiadem-i ihlâs: ihlâssızlık
amel: iş, fiila’mâl-i âhiret: âhirete ait işler
cem etmek: toplamakcihetle: yönle, şekille
dünyevî: dünya ile ilgilieslem: en selâmetli, en güvenli
evlâ: daha iyieşya-yı gaybiye: görünmeyen âleme ait olan varlıklar
gaflet: âhirete, Allah’ın emir ve yasaklarına duyarsız davranma hâli, umursamazlıkhâmi: koruyucu
ibaret: meydana gelen, oluşanihlâs: ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
iktidar: güçillâ: aksi taktirde
inkişaf: açığa çıkmaistidraç: Allah tarafından günahkâr veya kâfir olan kişilere verilen olağanüstü hâl, fiil veya üstünlük
istinad: dayanma, güvenmeitâ: verme
izhar etmek: göstermek, açığa çıkarmakiçtimâ: toplanma
i’lem eyyühe’l-aziz: ey aziz kardeşim bil ki!kavî: güçlü, kuvvetli
keramet: Allah’ın bir ikramı olarak, Onun sevgili kullarında görünen olağanüstü hâl veya fiilkibir: büyüklenme, kendini büyük görme
küfran: nankörlük, inkârlâkin: ama, fakat
memduh: övülmeye, takdire lâyıkmezmum: aşağılanmış, kınanmış
mu’cize: Allah tarafından verilip, yalnız peygamberlerin gösterebilecekleri olağanüstü harika şeymânen: mânevî olarak
mânevî: mânâya ait, maddî olmayanmübâyin: farklı; birbirinin zıddı
nazaran: bakarak, –görenefis: kişinin kendisi
nâs: insanlarrakîb: kontrol eden, gözetleyen
semere: meyvetahdis-i nimet: ilâhi nimeti şükrederek anlatma
tahsin: beğenme, birşeyin güzelliğini ilân etmetazammun etmek: içermek, içine almak
tevazu: alçakgönüllülüktevekkül: Allah’a dayanma ve güvenme
tevzi edilmek: dağıtılmakumur-u dîniye: dinin emirleri
vecih: yönyakîn: şüphesizlik, kesin olarak inanma
zira: çünküâlem: dünya
şerik: Allah’a ortak koşulan şeyşuur: bilinç, anlayış, idrak




Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst