Otuz Üçüncü Söz'ün İkinci Penceresini izah eder misiniz?

terzeban

New member
[FONT=&quot] İkinci Pencere[/FONT]

[FONT=&quot] Eşya, vücud ve teşahhusatlarında, nihayetsiz imkânat yolları içinde mütereddid, mütehayyir, şekilsiz bir surette iken, birdenbire gayet muntazam, hakîmane öyle bir teşahhus-u vechî veriliyor ki; meselâ herbir insanın yüzünde, bütün ebna-yı cinsinden herbirisine karşı birer alâmet-i fârika, o küçük yüzde bulunduğu ve zahir ve bâtın duygularıyla kemal-i hikmetle teçhiz edildiği cihetle, o yüz gayet parlak bir sikke-i ehadiyet olduğunu isbat eder. Herbir yüz, yüzer cihetle bir Sâni'-i Hakîm'in vücuduna şehadet ve vahdetine işaret ettikleri gibi, bütün yüzlerin heyet-i mecmuasıyla izhar ettikleri o sikke, bütün eşyanın Hâlıkına mahsus bir hâtem olduğunu akıl gözüne gösterir.[/FONT]

[FONT=&quot] Ey münkir! Hiçbir cihetle kabil-i taklid olmayan şu sikkeleri ve mecmuundaki parlak sikke-i Samediyeti hangi tezgâha havale edebilirsin?...[/FONT]

[FONT=&quot] (Sözler)[/FONT]​


Konuda anlatılmak istenene bakarak getirilen delilleri anlamak kolay olacaktır. Hangi meseleden ne için bahsedildiğini anlamak da kolay olur.
Burada şu referanslardan yola çıkılarak gidebiliriz:
[FONT=&quot]sikke-i ehadiyet, [/FONT]
[FONT=&quot]Sâni'-i Hakîm'in vücuduna şehadet ve vahdetine işaret, [/FONT]
[FONT=&quot]o sikke, bütün eşyanın Hâlıkına mahsus bir hâtem..[/FONT]
şimdi bu referanslardan yola çıkarak konunun amacına kısaca bakalım ve buna getirilen delillere bir göz atalım.
Sikke-i ehadiyet: Rabbimizin her şeyde ayrı ayrı, varlığı ve özellikle birliğini gösterdiği delilleridir. İşte bu deliller yani esmanın tecellisi Rabbimizin varlığına şehadet ve birliğine işaret eder. Ve hani bir sanatın kıymetinin ölçülerinden biri de hünerver sanatkarına nisbet edilmesidir ya, işte o nisbet(bağ) yani sanatın kime ait olduğu dolayısı ile kıymeti sanatkarın eseri yaptıktan sonra hatem vurması imzasını atmasıyla anlaşılır.
Şimdi o sikke ve hatemlere burada verilen örneklere bakalım: evvela varolan şeyler daha varlık sahasına girmeden nihayetsiz şekil, suret veya keyfiyet alabilecekken bu nihayetsizlikler içerisinde o varlığa özgü şekil, suret veya keyfiyetin tercih edilmesi elbette bir tercih edicinin delilidir.
Burada örnek verildiğine göre mesela insan simasındaki aza-yı esasi de ittifak olmak kaydı ile yani simaların tamamında ağız, burun, göz, kaş, yanak, kulak vs olmak ve yerleri de her bir simada aynı yerde olmak kaydı ile simaları birbirine benzemeyecek şekilde yaratmak her bir simayı diğerlerinden ayrılacağı özelliklerde yaratmak bütün simaları bilmekle olabileceği gibi, hatta insanın içinde bulunduğu haletin, duyguların o simaya yansımasını yaratabilmek elbette yaratıcının varlığına ve birliğine sikkeler, imzalar, hatemler yani delillerdir. İnsan simasını kainattaki diğer varlıklara da kıyas etsek nihayetsiz sayıdaki varlıkların, nihayetsiz özelliklerinden nihayetsiz ihtimallerle olabilecek suret, şekil ve keyfiyetleri tercih etmek nazarlara çarpan, akılları hayrette bırakan, taklit edilemez delillerdir.
Evet bizler madem[FONT=&quot] :[/FONT]

[FONT=&quot]بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ[/FONT]
[FONT=&quot]وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَاْلاِنْسَ اِلاَّ لِيَعْبُدُونِ[/FONT]

[FONT=&quot] Bu âyet-i uzmanın sırrıyla, insanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gayesi; Hâlık-ı Kâinat'ı tanımak ve ona iman edip ibadet etmektir. Ve o insanın vazife-i fıtratı ve farîza-i zimmeti, marifetullah ve iman-ı billahtır ve iz'an ve yakîn ile vücudunu ve vahdetini tasdik etmektir.[/FONT]
[FONT=&quot](Şualar)[/FONT]

İfadesine muhatab olmuşuz elbette kainata ve hatta her hadiseye Rabbimizi tanımak, O’nun marziyatını anlamaya çalışarak bakmalıyız. İşte o zaman her şeyin varlığı esas gayesine hizmet edebilir.
Sualinize acizane aklıma gelenlerle kısacık mukabele etmeye çalıştım. Eksiklikler mutlaka vardır ve benden kaynaklanıyordur güzellikler ise istifade ettiğim Kur’an’ın bir parıltısı olan Risale-i Nur’dan dır yani Kur’andan’dır.​
 
Üst