Konuya cevap cer

Yedinci Pencere 

Şu kâinat yüzünde serpilen masnuatın kemal-i intizamları ve kemal-i mevzuniyetleri ve kemal-i zînetleri ve icadlarının sühuleti ve birbirine benzemeleri ve bir tek fıtrat izhar etmeleri, nasılki bir Sâni'-i Hakîm'in vücub-u vücudunu ve kemal-i kudretini ve vahdetini gayet geniş bir mikyasta gösteriyorlar. Öyle de: 

Masnuat: Sanatlı eserler, sanatlı yaratılmış varlıklar.

Kemal-i intizam: Tam düzgünlük, mükemmel kusursuz düzgünlük.

Kemal-i zînet: Mükemmel süs.

Sühulet: Kolaylık.

Sâni'-i Hakîm: Hiçbir şeyi gayesiz ve faydasız bırakmayıp herşeyde sayısız gayeler ve faydalar gözeten sanatkar yaratıcı. 

Vücub-u vücud: Varlığının zorunlu olması, olmaması imkansız olan varlık.

Kemal-i kudret: Mükemmel ve kusursuz güç ve kuvvet.


.Camid ve basit unsurlardan, hadsiz ve ayrı ayrı ve muntazam mürekkebatın icadı, mürekkebat adedince yine o Sâni'-i Hakîm'in vücub-u vücuduna şehadet ve vahdetine işaret etmekle beraber;

Camid: Cansız. *Donuk.

Mürekkebat: Birleştirilerek yapılmışlar, terkib edilmişler.


.Heyet-i mecmuasıyla gayet parlak bir tarzda kemal-i kudretini ve vahdetini gösterdiği gibi; 

Heyet-i mecmua: Bütünündeki durum, toplamının durumu.


.Terkibat-ı mevcudat tabir edilen terkib ve tahlil hengâmındaki teceddüdde nihayet derecede ihtilat ve karışma içinde nihayet derecede bir imtiyaz ve tefrik ile, meselâ topraktaki tohumların ve köklerin çok karışık olduğu halde hiç şaşırmayarak bir surette sünbüllerini ve vücudlarını temyiz ve tefrik etmek ve ağaçlara giren karışık maddeleri yaprak ve çiçek ve meyvelere tefrik etmek ve hüceyrat-ı bedene karışık bir surette giden gıdaî maddeleri kemal-i hikmetle ve kemal-i mizanla ayırıp tefrik etmek, yine o Hakîm-i Mutlak ve o Alîm-i Mutlak ve o Kadîr-i Mutlak'ın vücub-u vücudunu ve kemal-i kudretini ve vahdetini gösterdiği gibi;

Terkibat-ı mevcudat: Varlıkların küçük parçalardan birleştirilerek yapılmaları.

Terkib: Bir araya getirip karıştırma, bir araya getirip birleştirme.

Hengâm: Zaman, vakit, sıra, an.

Teceddüd: Yenilenme, tazelenme.

İhtilat: Karışmak, karışıp görüşmek.

İmtiyaz: Ayrıcalık, diğerlerinden ayrılmak.

Tefrik: Ayırmak, seçmek, ayırt etmek.

Hüceyrat-ı beden: Beden hücreleri.

Gıdaî: Gıdaya ait, besinle ilgili.

Kemal-i mizan: Tam ölçü, mükemmel ölçü.

Hakîm-i Mutlak: Sonsuz hikmet sahibi.

Alîm-i Mutlak: Herşeyi bilen sonsuz ilim sahibi olan Allah (cc).


.Zerreler âlemini hadsiz ve geniş bir tarla hükmüne getirip, her dakikada kemal-i hikmetle ekip biçip, yeni yeni kâinatlar mahsulâtını ondan almak ve o camide, âcize, cahile olan zerrata gayet şuurkârane ve gayet hakîmane ve muktedirane hadsiz muntazam vazifeleri gördürmek, yine o Kadîr-i Zülcelal'in ve o Sâni'-i Zülkemal'in vücub-u vücudunu ve kemal-i kudretini ve azamet-i rububiyetini ve vahdetini ve kemal-i rububiyetini gösterir.

Zerrat: Zerreler, en küçük parça (molekül, atom).

Muktedirane: Güçlücesine, gücü yeter şekilde.

Kadîr-i Zülcelal: Sonsuz büyüklük ve yücelik sahibi ve her şeye kudreti (gücü) yeten Allah (cc).

Sâni'-i Zülkemal: Sonsuz mükemmellikler ve üstünlükler sahibi olan sanatkar yaratıcı.

Azamet-i rububiyet: Rububiyetin azameti, herşeyin sahib ve terbiyecisi oluşunun büyüklüğü.

Kemal-i rububiyet: Rububiyetin (Rabliğin) mükemmelliği.


İşte bu dört yol ile büyük bir pencere marifetullaha açılır. Ve büyük bir mikyasta bir Sâni'-i Hakîm'i akla gösterir.

Marifetullah: Allah'ı (cc) isim ve sıfatlarıyla bilme ve tanıma.


Şimdi ey bedbaht gafil! Şu halde Onu görmek ve tanımak istemezsen; aklını çıkar at, hayvan ol, kurtul...



Said Nursi



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst