Konuya cevap cer

Özgüvenle tevazu dengede tutulmalı

             28 Aralık 2010 / 09:30

             Psikolog Beyza Akınal, kişisel gelişim ve  başarı için önemli bir unsur olan özgüvenin, aşırıya kaçması durumunda  narsisizmin ortaya çıkabileceğini dile getirdi.

        

                                      Süheyla Sancar'ın haberi

     Davranış bilimci Sümeyra Akkor ise insanın çevresiyle sağlıklı bir  iletişim kurabilmesi için özgüvenle tevazuyu aynı ölçüde koruyabilmesi  gerektiğini ifade etti.

    Kişisel gelişim yöntemlerinde özgüven  kişinin başarısının ve mutluluğunun kaynağı olarak gösteriliyor.  "Özgüvenini yeniden kazanmak" ya da "özgüvenini kaybetmek" gibi  deyimlerle sıkça karşı karşıya kalıyoruz. Uzmanlar, özgüvenin yanlış  tanımlandığını ve şişirilmiş bir özgüvenin narsist kişilik bozukluğuna  yol açabileceğini söylüyor. Psikolog Beyza Akınal, özgüvenin kişinin  kendini tanıması ve yapabileceklerinin sınırlarını bilmesi anlamına  geldiğini belirtiyor. Akınal, özgüvenin 0-6 yaş arasında oluştuğunu  belirterek, "Çocukluk döneminde kişi çevresine sevgiyle bağlanmazsa  narsistik kişilik bozukluğu ortaya çıkabiliyor. Sürekli insanları  suçlamaya, başkalarının kusurlarını görmeye başlayabiliyor. Ailesiyle  güvene dayanan bir ilişki kuran çocuk her şeyi başaramasa bile  başarısızlığını kabul eden bir yetişkin oluyor." diyor. Akınal, kişinin  kendini tanımasını ise şöyle açıklıyor: "Eğer doktor olmak istiyorsak 6  yıllık bir eğitimi göze almalıyız. Ne kadar inanırsak inanalım  özgüvenimizi geliştirmeye çalışalım, 2 yılda doktor olamayız.  Hedeflerimizi gerçekleştirmek için çaba sarf edilmeli; fakat sınırlarını  tanıyıp kabul etmek de gerekiyor."

    TEDAVİ EDİLMEZSE PROBLEM BÜYÜYOR

     Özgüven doğru tanımlandığında kişinin başarısına da etkisi olumlu  oluyor. Akınal, "Özgüven her insanın başarılı olması için önemli bir  unsur olmasına karşın aşırısı ve çevresel faktörlerin etkisiyle  narsisizmi tetikleyebilir. Özgüveni bazı yeteneklerin bize verildiğini  fark etmemiz için bir araç olarak görmeliyiz. Benzer bir biçimde bazı  yeteneklere de sahip olmadığımızı anladığımızda özgüveni doğru anlamış  oluruz." diye konuşuyor.

    Davranış bilimci Sümeyra Akkor ise  narsist kişilik bozukluğunun toplumda sıkça rastlanan bir rahatsızlık  olduğu halde yeterince dikkate alınmadığını vurguluyor. Akkor, narsist  kişilik bozukluğunda bireyin kendini her şeyden önemli hissetmesi,  empati yeteneğini kaybetmesi ya da hayran kitlesi oluşturma isteği  şeklinde kendini gösterdiğini belirtiyor. Akkor, narsisizmin tedavi  edilmediği takdirde farklı psikolojik rahatsızlıklara sebep  olabileceğini dile getiriyor. Narsist kişilik bozukluğu olan kişilerin  çevresiyle iletişimi tedavi için önemli bir unsur. Akkor, "Hastanın  farkındalığını artırarak bu rahatsızlıktan kurtulmak istemesini sağlamak  gerekiyor. Kişiye 'kendini beğenmiş, idare etmek gerekir' şeklinde  yaklaşılmamalı. Eğer tedavi ile önlem alınmazsa bu durum madde  bağımlılığı, majör depresyon, borderline antisosyal kişilik bozuklukları  gibi rahatsızlıklara yol açabilir." diyor.

    Sümeyra Akkor,  kişinin çevresiyle sağlıklı bir iletişim kurabilmesi için özgüven ile  tevazuyu aynı ölçüde koruyabilmesi gerektiğini söylüyor. Akkor, "İnsan  mutlu olabilmek için önce kendini güvende hissetmeli. Sonrasındaysa  güzel davranışlarını tevazu ile korumalı. Tevazu sahibi olmadığımızda  güzel davranışların başkalarına faydalı olması da zorlaşır. Alçakgönüllü  biri hem kendisini hem de çevresindekileri özel hisseder yani herkes  gibi olup yine de özel olabiliriz." diyor.

    Zaman


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst