İlim-irfan
Well-known member
Abdullah İbn Mes'ûd'dan (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Hz. Peygamber 'bana Kur'an oku!' dedi. Ben hayretle, Kur'an sana indirildiği halde ben sana Kur'an mı okuyayım?' diye sordum. Buna karşın şöyle buyurdu: Ben onu başkasından duymayı arzu ediyorum."
Bunun üzerine Nisa suresini okumaya başladım. "Her bir ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onlara şahit olarak gösterdiğimiz zaman halleri nice olacak!" ( en-Nisa 4/41.) ayetine gelince 'yeter' veya 'dur' dedi. Ona baktığım zaman (mübarek) gözyaşlarının aktığını gördüm."
AÇIKLAMA
İmam Nevevî "Kur'an Okunurken Ağlamak" konusunda şunları söylemiştir: "Kur'an okurken ağlamak, ariflerin bir özelliği, salihlerin bir alametidir. Nitekim bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: 'Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar'(el-İsrâ-17/109.) 'Allah'ın ayetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlar.'(Meryem 19/58.) Ayrıca bu konuda çok sayıda hadis vardır."
Gazzâlî şöyle demiştir: "Kur'an okurken veya okunurken ağlamak müstehaptır. Kişi, Kur'an'da geçen şiddetli tehditleri, vaîdleri, cezaları düşünür ve kendi kusurlarını hatırlar. Bu vesileyle korku ve üzüntü kalbine hâkim olduğu için ağlar. Eğer kişinin kalbi bu durumlar karşısında hüzünlenmezse bundan daha büyük musibetten bahsedilemez."
İbn Battal şöyle demiştir: "Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem İbn Mes'ûd bu ayeti okurken ağlamıştır. Çünkü kıyamet gününün dehşetli anları gözünde canlanmıştı. Kendisinin ümmetini tasdik etmesi için şahit olarak getirileceği anı ve oradaki insanlara şefaat isteğinde bulunmasını bir an için yaşıyor gibi olmuştu."
Öyle anlaşılıyor ki Hz. Peygamber, sallallâhu aleyhi ve sellem ümmetine merhametinden dolayı ağlamıştır. Çünkü o, kesinlikle kendisinin ümmetinin amellerine şahitlik edeceğini, onların amellerinin bazen düzgün olmayacağını ve bu yüzden onların cehenneme sürükleneceklerini biliyordu. (Fethulbari. Cilt.10.sayfa 335-336)
,,,
Aynı hadis’i Prof. Dr.(M.Yaşar Kandemir, İsmail Lütfi Çakan, Raşit Küçük) Erkam yayınevinden çıkan ‘Riyaz’us Salihin’ isimli eserde şöyle açıklıyorlar:
Allah Teâlâ’ya karşı gönülden duyacağımız haşyet, saygı ve iştiyak, ilâhî, beyan ve hikmetleri düşünmekle mümkün olur. Bu da çoğunlukla Kur’ân-ı Kerim’i anlamaya çalışarak, manalarını düşüne düşüne okumak veya dinlemekle gelişir.
Hiç şüphesiz sevgili Peygamberimizin haşyeti de iştiyakı da herkesten ileri ve üstündü. Onun böyle olduğu bu hadis-i şerifle bir kere daha ortaya konulmuştur. Çok tatlı Kur’an okuyan Hz. Peygamber, Abdullah İbni Mes’ûd’dan kendisine Kur’an okumasını istiyor. Gerekçesini de “Ben Kur’an’ı başkasından dinlemekten pek hoşlanırım” diye ifade ediyor. Onun bu davranışı, bir taraftan İbni Mes’ûd’u takdir ve teşvik anlamına gelirken bir yandan da dinlemenin, tefekkür için daha uygun olduğunu göstermektedir. Hz. Peygamber dehşetli kıyamet sahneleri ve insanların karşılaşacakları zor durumlar karşısında herkesten çok daha duyarlı, duygulu ve hatta kaygılı idi. Bunun için de gözyaşlarını tutamazdı. Zira uhrevî maksatlarla ağlamak, iç olgunluğunun, tefekkür yoğunluğunun işaretidir.
Hz. Peygamber’in diğer ümmet ve peygamberlere şahit tutulması, âlimlerimiz tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır. İşin keyfiyeti tartışılmış ama prensibi asla tartışma konusu yapılmamıştır. Hz. Peygamber’in, bütün ümmetlerin halinden haberdar edileceği anlaşılmaktadır. Çünkü şahitlik bunu gerektirir. O halde Allah Teâlâ, Peygamberini dilediği şekil ve vasıtalarla bu konularda bilgilendirecektir. Bu, Peygamber Efendimizin, diğer peygamberlerden farklı olduğu noktalardan birini meydana getirmektedir.
Bütün bunlara rağmen o ağlıyorsa, müslümanların Allah korkusuyla ve rahmet ümidiyle sürekli düşünceli, kaygılı ve saygılı davranmaları elbette uygun ve isabetli olur. Sevgili Peygamberimiz, diğer konularda olduğu gibi, Allah korkusu ile ağlamakta da bizim için en güzel örnektir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Kur’an okunurken can kulağı ile dinlemek ve ayetlerin anlamlarını düşünerek ağlamak güzel bir davranıştır.
2. Dinlemek, bizzat okumaktan daha fazla düşünmeye imkân sağlar.
3. Üstün niteliklere sahip olanlar, çevresindekileri hayırlı işlere teşvik etmeli ve onlara gönül alıcı şekilde davranmalıdır.
4. Hoca ve üstatların, öğrencilerini başarılı oldukları konularda öne çıkarmaları, güzel bir davranış olup iyilerin ve başarının takdiri anlamına gelir.
(Riyaz’us salihin. Cilt-3.sayfa 156-157.erkam yayıncılık.)
Not: Her Salı günü okuduğum kitaplardan altını çizdiğim yazıları okuyucularımla paylaşıyorum.
Feyzullah Birışık
03/11/2009
Bunun üzerine Nisa suresini okumaya başladım. "Her bir ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onlara şahit olarak gösterdiğimiz zaman halleri nice olacak!" ( en-Nisa 4/41.) ayetine gelince 'yeter' veya 'dur' dedi. Ona baktığım zaman (mübarek) gözyaşlarının aktığını gördüm."
AÇIKLAMA
İmam Nevevî "Kur'an Okunurken Ağlamak" konusunda şunları söylemiştir: "Kur'an okurken ağlamak, ariflerin bir özelliği, salihlerin bir alametidir. Nitekim bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: 'Ağlayarak yüz üstü yere kapanırlar'(el-İsrâ-17/109.) 'Allah'ın ayetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlar.'(Meryem 19/58.) Ayrıca bu konuda çok sayıda hadis vardır."
Gazzâlî şöyle demiştir: "Kur'an okurken veya okunurken ağlamak müstehaptır. Kişi, Kur'an'da geçen şiddetli tehditleri, vaîdleri, cezaları düşünür ve kendi kusurlarını hatırlar. Bu vesileyle korku ve üzüntü kalbine hâkim olduğu için ağlar. Eğer kişinin kalbi bu durumlar karşısında hüzünlenmezse bundan daha büyük musibetten bahsedilemez."
İbn Battal şöyle demiştir: "Hz. Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem İbn Mes'ûd bu ayeti okurken ağlamıştır. Çünkü kıyamet gününün dehşetli anları gözünde canlanmıştı. Kendisinin ümmetini tasdik etmesi için şahit olarak getirileceği anı ve oradaki insanlara şefaat isteğinde bulunmasını bir an için yaşıyor gibi olmuştu."
Öyle anlaşılıyor ki Hz. Peygamber, sallallâhu aleyhi ve sellem ümmetine merhametinden dolayı ağlamıştır. Çünkü o, kesinlikle kendisinin ümmetinin amellerine şahitlik edeceğini, onların amellerinin bazen düzgün olmayacağını ve bu yüzden onların cehenneme sürükleneceklerini biliyordu. (Fethulbari. Cilt.10.sayfa 335-336)
,,,
Aynı hadis’i Prof. Dr.(M.Yaşar Kandemir, İsmail Lütfi Çakan, Raşit Küçük) Erkam yayınevinden çıkan ‘Riyaz’us Salihin’ isimli eserde şöyle açıklıyorlar:
Allah Teâlâ’ya karşı gönülden duyacağımız haşyet, saygı ve iştiyak, ilâhî, beyan ve hikmetleri düşünmekle mümkün olur. Bu da çoğunlukla Kur’ân-ı Kerim’i anlamaya çalışarak, manalarını düşüne düşüne okumak veya dinlemekle gelişir.
Hiç şüphesiz sevgili Peygamberimizin haşyeti de iştiyakı da herkesten ileri ve üstündü. Onun böyle olduğu bu hadis-i şerifle bir kere daha ortaya konulmuştur. Çok tatlı Kur’an okuyan Hz. Peygamber, Abdullah İbni Mes’ûd’dan kendisine Kur’an okumasını istiyor. Gerekçesini de “Ben Kur’an’ı başkasından dinlemekten pek hoşlanırım” diye ifade ediyor. Onun bu davranışı, bir taraftan İbni Mes’ûd’u takdir ve teşvik anlamına gelirken bir yandan da dinlemenin, tefekkür için daha uygun olduğunu göstermektedir. Hz. Peygamber dehşetli kıyamet sahneleri ve insanların karşılaşacakları zor durumlar karşısında herkesten çok daha duyarlı, duygulu ve hatta kaygılı idi. Bunun için de gözyaşlarını tutamazdı. Zira uhrevî maksatlarla ağlamak, iç olgunluğunun, tefekkür yoğunluğunun işaretidir.
Hz. Peygamber’in diğer ümmet ve peygamberlere şahit tutulması, âlimlerimiz tarafından farklı şekillerde yorumlanmıştır. İşin keyfiyeti tartışılmış ama prensibi asla tartışma konusu yapılmamıştır. Hz. Peygamber’in, bütün ümmetlerin halinden haberdar edileceği anlaşılmaktadır. Çünkü şahitlik bunu gerektirir. O halde Allah Teâlâ, Peygamberini dilediği şekil ve vasıtalarla bu konularda bilgilendirecektir. Bu, Peygamber Efendimizin, diğer peygamberlerden farklı olduğu noktalardan birini meydana getirmektedir.
Bütün bunlara rağmen o ağlıyorsa, müslümanların Allah korkusuyla ve rahmet ümidiyle sürekli düşünceli, kaygılı ve saygılı davranmaları elbette uygun ve isabetli olur. Sevgili Peygamberimiz, diğer konularda olduğu gibi, Allah korkusu ile ağlamakta da bizim için en güzel örnektir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Kur’an okunurken can kulağı ile dinlemek ve ayetlerin anlamlarını düşünerek ağlamak güzel bir davranıştır.
2. Dinlemek, bizzat okumaktan daha fazla düşünmeye imkân sağlar.
3. Üstün niteliklere sahip olanlar, çevresindekileri hayırlı işlere teşvik etmeli ve onlara gönül alıcı şekilde davranmalıdır.
4. Hoca ve üstatların, öğrencilerini başarılı oldukları konularda öne çıkarmaları, güzel bir davranış olup iyilerin ve başarının takdiri anlamına gelir.
(Riyaz’us salihin. Cilt-3.sayfa 156-157.erkam yayıncılık.)
Not: Her Salı günü okuduğum kitaplardan altını çizdiğim yazıları okuyucularımla paylaşıyorum.
Feyzullah Birışık
03/11/2009