İlim-irfan
Well-known member
Allahü teâlânın beğendiği İslâm dînini öğrenmek, Resûlullah efendimizin bildirdiklerine sarılarak dünyâda ve âhirette huzûra, saâdete kavuşmak, ancak Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını veya bunların kitâplarından toplanan İlmihâl kitâplarını okumakla mümkündür. Kur’ân-ı kerîmin hakîkatini, yalnızca Ehl-i sünnet âlimleri anlamış ve binlerce kitâp yazarak bu hakîkatleri bildirmişlerdir.
Ehl-i sünnet i’tikâdını ve ilm-i hâlini öğrenmeyen, çocuklarına öğretmeyenler, Müslümânlıktan ayrılmak, inkâr felâketine düşmek tehlikesindedir. Resûlullah efendimiz;
(İlim bulunan yerde Müslümânlık vardır. İlim bulunmayan yerde Müslümânlık kalmaz) buyurmuşlardır.
MÜSLÜMANIN BİRİNCİ VAZİFESİ
Ölmemek için, yemek, içmek lâzım olduğu gibi, kâfirlere aldanmamak, dinden çıkmamak için de, dînini, îmânını, doğru olarak öğrenmek lâzımdır. Ecdâdımız, her zamân toplanır, ilmihâl kitâplarını okurlar ve böylece dinlerini doğru olarak öğrenirlerdi. Böyle yaparak Müslümân kalmışlar, İslâmiyyetin zevkini almışlar ve bu saâdet ışığını bizlere, doğru olarak ulaştırabilmişlerdir. Bizim de Müslümân kalmamız, çocuklarımızı kurtarmamız için, birinci ve en lüzûmlu çâre, her şeyden önce Ehl-i sünnet âlimlerinin hâzırladığı ilmihâl kitâplarını okumak ve öğrenmektir. Çocuğunun Müslümân olmasını isteyen ana-baba, çocuğuna Kur’ân-ı kerimi, lâzım olan ilmihâl bilgilerini öğretmelidir.
Herkesin bilmesi, yapması gereken kelâm yani îmân, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan kitâplara İlm-i hâl kitâpları denir. Dînini bilen, seven ve kayıran mübârek insanların ilm-i hâl kitâplarını alıp, çoluğuna ve çocuğuna öğretmek, her Müslümânın birinci vazîfesidir. Kendilerine din adamı ismini ve süsünü veren câhil, sapık bir kimsenin sözlerinden, yazılarından din öğrenmeye kalkışmak, kendini Cehenneme atmak demektir.
Herkes, hangi sebebe başvurursa, o sebebin vâsıta kılındığı şeye kavuşur. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarını okuyan, Müslümânlığı doğru olarak öğrenir, sever ve iyi bir Müslümân olur. Dinsizlerin arasında yaşayan, onların sözlerini dinleyen, din câhili olur. Din câhillerinin çoğu da, kâfir olur. İnsan hangi yerin vâsıtasına binerse, oraya gider. “Her çömlek, içinde olan şeyi sızdırır” sözü meşhurdur. Gülistâna giden, gül koklar, çöplükte yetişen Ebû Cehil karpuzu, elbette fenâ koku saçar. Resûlullah efendimiz;
(Çöplükte biten gülleri koklamayınız!) buyurmuştur.
Dünyâda ve âhirette saâdete kavuşmak isteyenler, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarını okumalıdır. İslâmiyyette, çözülemeyecek hiçbir mesele yoktur. Ehl-i sünnet âlimleri, kıyâmete kadar yapılacak olan her işin, her yeniliğin, her buluşun, insanların saâdetleri için kullanılabilmeleri yollarını, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden çıkarmışlar, kitâplarına yazmışlardır. Kendi akıllarına güvenerek, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden mânâ, hüküm çıkarmaya kalkışanlar, yanılır, aldanır ve Ehl-i sünnetten ayrılırlar. Ehl-i sünnetten ayrılan da, yâ sapık veyâ kâfir olur. Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleri Vasıyyetnâme kitâbında buyuruyor ki:
“Sana vasıyyet eylerim ey oğul ki, her hâlinde ilim, edeb ve takvâ üzere ol! İslâm âlimlerinin kitâplarını oku! Fıkıh ve hadîs öğren! Câhil tarîkatçılardan sakın!”
OKUNAN KİTABA DİKKAT ETMELİ!
Netice olarak, okunan kitaba çok dikkat etmelidir. Kitabın içindekilerden daha çok yazarı mühimdir. Zira kalbden çıkanlar, kalblere tesir eder. İtikadı bozuk olan bir kimsenin yazdığı kitabı okuyan, o kitabı yazandan etkilenip itikadı bozulabilir. Din büyükleri; “Pis borudan şifâ gelmez” buyurmuşlardır. Vücûdumuzun gıdâsını almakta dikkat ettiğimiz gibi, rûhumuzun gıdâsını almakta da dikkat etmeliyiz, hatta daha çok dikkatli olmalıyız. Rûhun gıdâsı ilimdir, dindir, ibâdetlerdir. Bedenine bozuk gıdâ alan ölür, rûhuna bozuk gıdâ alan kimse ise, îmânını kaybeder. Yemeğin nasıl ki temiz olmasına dikkat ediyorsak, okuyacağımız kitabı da iyi seçmeliyiz. Kitabı yazan, yazdıklarından önemlidir.
Osman ÜNLÜ - Türkiye Gazetesi
14/02/2010
Ehl-i sünnet i’tikâdını ve ilm-i hâlini öğrenmeyen, çocuklarına öğretmeyenler, Müslümânlıktan ayrılmak, inkâr felâketine düşmek tehlikesindedir. Resûlullah efendimiz;
(İlim bulunan yerde Müslümânlık vardır. İlim bulunmayan yerde Müslümânlık kalmaz) buyurmuşlardır.
MÜSLÜMANIN BİRİNCİ VAZİFESİ
Ölmemek için, yemek, içmek lâzım olduğu gibi, kâfirlere aldanmamak, dinden çıkmamak için de, dînini, îmânını, doğru olarak öğrenmek lâzımdır. Ecdâdımız, her zamân toplanır, ilmihâl kitâplarını okurlar ve böylece dinlerini doğru olarak öğrenirlerdi. Böyle yaparak Müslümân kalmışlar, İslâmiyyetin zevkini almışlar ve bu saâdet ışığını bizlere, doğru olarak ulaştırabilmişlerdir. Bizim de Müslümân kalmamız, çocuklarımızı kurtarmamız için, birinci ve en lüzûmlu çâre, her şeyden önce Ehl-i sünnet âlimlerinin hâzırladığı ilmihâl kitâplarını okumak ve öğrenmektir. Çocuğunun Müslümân olmasını isteyen ana-baba, çocuğuna Kur’ân-ı kerimi, lâzım olan ilmihâl bilgilerini öğretmelidir.
Herkesin bilmesi, yapması gereken kelâm yani îmân, ahlâk ve fıkıh bilgilerini kısaca ve açıkça anlatan kitâplara İlm-i hâl kitâpları denir. Dînini bilen, seven ve kayıran mübârek insanların ilm-i hâl kitâplarını alıp, çoluğuna ve çocuğuna öğretmek, her Müslümânın birinci vazîfesidir. Kendilerine din adamı ismini ve süsünü veren câhil, sapık bir kimsenin sözlerinden, yazılarından din öğrenmeye kalkışmak, kendini Cehenneme atmak demektir.
Herkes, hangi sebebe başvurursa, o sebebin vâsıta kılındığı şeye kavuşur. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarını okuyan, Müslümânlığı doğru olarak öğrenir, sever ve iyi bir Müslümân olur. Dinsizlerin arasında yaşayan, onların sözlerini dinleyen, din câhili olur. Din câhillerinin çoğu da, kâfir olur. İnsan hangi yerin vâsıtasına binerse, oraya gider. “Her çömlek, içinde olan şeyi sızdırır” sözü meşhurdur. Gülistâna giden, gül koklar, çöplükte yetişen Ebû Cehil karpuzu, elbette fenâ koku saçar. Resûlullah efendimiz;
(Çöplükte biten gülleri koklamayınız!) buyurmuştur.
Dünyâda ve âhirette saâdete kavuşmak isteyenler, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâplarını okumalıdır. İslâmiyyette, çözülemeyecek hiçbir mesele yoktur. Ehl-i sünnet âlimleri, kıyâmete kadar yapılacak olan her işin, her yeniliğin, her buluşun, insanların saâdetleri için kullanılabilmeleri yollarını, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden çıkarmışlar, kitâplarına yazmışlardır. Kendi akıllarına güvenerek, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden mânâ, hüküm çıkarmaya kalkışanlar, yanılır, aldanır ve Ehl-i sünnetten ayrılırlar. Ehl-i sünnetten ayrılan da, yâ sapık veyâ kâfir olur. Abdülhâlık Goncdüvânî hazretleri Vasıyyetnâme kitâbında buyuruyor ki:
“Sana vasıyyet eylerim ey oğul ki, her hâlinde ilim, edeb ve takvâ üzere ol! İslâm âlimlerinin kitâplarını oku! Fıkıh ve hadîs öğren! Câhil tarîkatçılardan sakın!”
OKUNAN KİTABA DİKKAT ETMELİ!
Netice olarak, okunan kitaba çok dikkat etmelidir. Kitabın içindekilerden daha çok yazarı mühimdir. Zira kalbden çıkanlar, kalblere tesir eder. İtikadı bozuk olan bir kimsenin yazdığı kitabı okuyan, o kitabı yazandan etkilenip itikadı bozulabilir. Din büyükleri; “Pis borudan şifâ gelmez” buyurmuşlardır. Vücûdumuzun gıdâsını almakta dikkat ettiğimiz gibi, rûhumuzun gıdâsını almakta da dikkat etmeliyiz, hatta daha çok dikkatli olmalıyız. Rûhun gıdâsı ilimdir, dindir, ibâdetlerdir. Bedenine bozuk gıdâ alan ölür, rûhuna bozuk gıdâ alan kimse ise, îmânını kaybeder. Yemeğin nasıl ki temiz olmasına dikkat ediyorsak, okuyacağımız kitabı da iyi seçmeliyiz. Kitabı yazan, yazdıklarından önemlidir.
Osman ÜNLÜ - Türkiye Gazetesi
14/02/2010