Konuya cevap cer

Merhabalar, ben de nacizane bildiklerimin bir kısmını ortaya dökeyim dedim :) yaklasık 10 yıl rabıta yapmıs biri olsam dahi gercekci konusmam gerekıyor. zira kitabullah ve Efendimiz sav ne derse o! gayrisini söyleyecek kadar gaflete düşmekten Rabbim muhafaza buyursun. buna bağlı olarak kişisel görüşlerimin de hiçbir önemi yok, zira islam'ın kaynağı kişisel görüşler değil, Kur'an-ı Kerim ve Sünnet'tir.. bunun dışında kalan ictihatlar (Kıyas-ül Fakih, İcma-i Ümmet) hariç bütün hükümler bir Bidat unsurudur. Bidat Dine sonradan katılmış İbadet özellikli adetlere denir. ibadet özelliği taşımayan yeni adet, alışıklıklara bidat denmez. Sizin de bildiğiniz gibi Bidat'ın sakıncaları üzerine birçok hadis ve ayet mevcuttur. örneğin; 'Dinde Sonradan ortaya çıkan herşey bid'attir; her bid'at sapıklıktır ve her sapıklık insanı ateşe sürükler. (Müslim, Cumua, 43; Ebû Davud, Sünnet 5; Nesâî, lydeyn, 22; İbn Mâce, Mukaddime, 7)' hadisi gibi... anlayacağınız, güzel düşünce de taşısa dine ekleme yapmak kesinlikle yasaklanmıştır. Zira, Haşa Din eksik miydi ki; Efendimiz sav bize dini eksik mi anlattı da biz dini tamamlamaya çalışalım.. Düşünün ki evinizin salonu herşeyiyle tam takır dolu, eksiksiz.. bu salona yeni bir koltuk takımı almak için ne yapmamız gerekir? eski koltuk takımını atmamız gerekir değil mi! oysa ki düşüncemiz güzeldir. yeni temiz kullanışlı bir takım almak.. Bidat da işte buna benzer, iyi niyetle dahi olsa dine eklenen her bidat en az bir sünneti yerinden eder. Örneğin; Teyeccüd namazı'nı efendimiz 12 rekat kılmışsa sen de ben daha çok ibadet ederim niyetiyle 20 rekat kılarsan, efendimizin teyeccüdü 12 rekat kılma sünneti yerinden etmiş olursunuz.. Şimdi gelelim yazıdaki açıklamalara.. Rabita şirk'e gelene kadar öncelikle Bidat'tır. Kitabullah Rabıtadan söz eder fakat kelime manası olarak ele alır. (rabıta = bağlanmak/tr) yapılış şekli ile yazıda da belirtildiği üzere ayet ve sahih hadis yoktur. bazı uydurma hadislerde ise Efendimiz sav'in Hz Ebu Bekir'e bizzat rabıta verdiği belirtilir ancak bir delili yoktur, ravilere ulaşan silsilede kopukluk vardır.. Yazıda Cenaze namazındaki 'iyi bilirdik' örneği ise çok farklıdır. sonuçta bir insana hüsnü zan beslemek bir ibadet şekli değildir. bu nedenle o kişi kötü dahi olsa iyi bilmenin zararı yoktur. bidat da değildir ki zaten.. Ancak Mürid'inden Allah'ın nurunu almaya çalışmak ibadet şekli oldugundan ötürü, güzel birşey yapıyorum ben diyerek bu bidat'ı meşrulaştıramayız.. Yine yazıda Efendimiz sav'in Ebu Hureyre Hz'ne yapmış olduğu yardım ile rabıta'daki yardım biçimi kesinlikle kıyaslanamaz, neden; şefaat diye birşey elbetteki vardır. zaten şefaat yardım manasındadır. Hayattaki bir kişiden yardım, şefaat isteyebiliriz. ancak ölülerden yardım isteyemeyiz. Efendimiz sav'a ait ve diğer birçok yardım örnekleri hayattayken istenen yardım şekline girer ve bu haktır. ancak uhrevi hayatta Fatiha suresinde de rabbimizin dediği gibi; 'Yalnız sana Kulluk, ibadet eder, yalnız senden yardım dileriz' ayetine istinaden Rabbimizin dışında Peygamber dahi olsa Hayatta olmayan bir zattan meded bekleyemeyiz. yine bunu destekleyen birçok ayet ve hadis mevcuttur. Rabıta da, Efendimiz sav'in Ebu Hureyre Hz'ne yaptığı yardıma değil, ölüden beklenen yardıma girmektedir.. bu bağlamda vermiş olduğunuz tüm bu örnekler rabıta'yı meşrulaştıracak özelliğe sahip değildir. kıyası dahi saçma olacaktır.. :) ben bidat yönüyle ele aldım ama bunun yanında rabıtanın gizli şirk olması bakımından da birçok yazı yazılabilir.. uzatmadan bitirmek istedim. Rabbim ilim tahsil eden kardeşlerimize yardımcı olsun, Allah'a emanet olun.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst