Konuya cevap cer

Ramazan Orucunun toplumsal hayata katkıları


İnsanlık en büyük musibetleri ekonomik sebeplerden dolayı görmüştür. Birinci ve ikinci dünya savaşlarının temelinde sınıf kavgaları yatmaktadır. Yani emek ve sermaye çarpışması birinci ve ikinci dünya savaşlarını netice vermiştir. Sınıf kavgalarının temelinde de bölüşüm ve paylaşım dengesizliği vardır. Dünyanın kaynakları belli zümrelerin elinde toplanırken, insanların ekserisi açlık ve sefalet içinde yaşamışlar. Bu dengesizliği gidermek ya çatışma yolu ile olacak ki bunun bedeli çok ağırdır, birinci ve ikinci dünya savaşları bunu ispat eder, ya da adil ve şefkatli bir şekilde zengin ve fakir sınıfı arasında bir köprü kurmak ile mümkündür.


İslam dini bu iki sınıfı çarpıştırmak yerine, iki sınıf arasına köprü kurarak, toplumsal dengeyi sağlıyor. Yani zekat ve yardımlaşma köprüleri ile zengin ve fakir sınıflarını kaynaştırıyor. Zengine helalden kazan, işçinin hakkını ver, zekat ile fakir fukarayı gözet diyerek, onu murakabe ederken; fakire de ona itaat ve hürmet et diyerek, iki sınıf arasında karşılıklı rıza ve hoşgörüye dayalı sağlam bir ilişki oluşturuyor. Bu ilişkilerin hakim olduğu bir toplum, hem siyasi hem de iktisadi açıdan üretken ve verimli bir toplum olur. Zira iktisat, güven ve asayiş ile terakki eder. Güven ve asayişin olmadığı yerde meşru iktisat değil, sömürü ve haksız kazanç hakim olur. Bu da haramzade zenginlerin zenginliğine zenginlik katar, fakir ise iyice sefilleşir.

 

Buradaki mana, Ramazan orucunun bu sosyal ilişkilerdeki rolü, iki sınıf arasında empati kurdurmasıdır. Yani oruç öyle bir ibadettir ki, bütün sosyal tabakaları bir aylığına eşitliyor, şartları aynı kılıyor ki, diğer tabakaların halleri tam anlaşılsın. Yani zengin ve refah seviyesi yüksek olan tabakalar, senenin bir ayında oruç vasıtası ile fakir ve aç kalarak tabaka değiştiriyor. Yoksa başka türlü empati kurması pek mümkün değildir.

 

İşte ramazan ayı zekat ibadetinin dolayısı ile sosyal tabakaların arasında sağlam bir empati aracı oluyor. İnsanlar birbirinin halinden ve sıkıntılarından haberdar oluyorlar. Haberdar olan zengin Müminlerin, fakir fukaraya kayıtsız ve ilgisiz kalması düşünülemeyeceğine göre, elbette aralarında sıkı bir dostluk ve bağ oluşacaktır. Bu bağ büyük musibetlerin önünde bir set teşkil edecektir. Yani sermaye ve emek çatışmasının önünü alacaktır.

 

İşte ramazan ve zekatın, bu muazzam toplumsal faydası, insanlığın tek kurtuluş yolu ve reçetesidir. Yoksa sınıf çatışmasını ve düşmanlığını körükleyen felsefi doktrinler, insanlığa mutluluktan çok azap ve sıkıntı getirir, nitekim geçmişte de getirdiğini bütün insanlık acı bir şekilde tecrübe etmiştir.

 

Özet olarak oruç; zengin ile fakir arasında kuvvetli bir köprü ve tesirli bir empati kurma aracıdır. Zengin oruçtaki açlıkla fakirin haline intikal eder ve onunla hemhal olur, onun derdine ve yardımına koşar. Böyle bir Ramazan başka hiçbir dinde ve ideolojide yoktur......


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst