Konuya cevap cer

Cevap: Reşhalar - Sayfa: 35



İKİNCİ REŞHA: Arkadaş! Tevhidi ispat ve nev-i beşeri irşad eden o nuranî burhan; biri sağında, diğeri solunda, biri mütevatir, diğeri mecma-ı aleyh bulunan nübüvvet ve velâyetle mücehhezdir. Ve aynı zamanda, irhasat denilen kablen-nübüvvet kendisinden zuhur eden harika hallerin rumuzatıyla ve kütüb-ü semâviyenin beşârâtıyla ve hevâtif denilen, gayptan verilen tebşirat-ı müteaddide ile musaddaktır.


Ve keza, o burhan-ı nurânîden zuhur eden inşikak-ı kamer, parmaklarından fışkıran sular, ağaçların onun dâvetine icabetleri, duasının akabinde yağmurun nüzulü, pek az bir yemekten çokların yiyip doymaları ve kurt, ceylân, deve, taş ve sairenin konuşmaları gibi mu’cizelerinin delâlet ve şehadetiyle tasdik edilmiş bir zâttır (a.s.m.).


Ve keza, dünya ve âhiret saadetlerini temine kâfil ve kâfi olan şeriatı, nübüvvetini tasdik ve ispata kâfidir. Geçen derslerde, şems-i şeriatinden bazı şuaları gördük. Tatvil-i kelâmı mucip tekrarları lâzım değildir.


ÜÇÜNCÜ REŞHA: Arkadaş! O zât (a.s.m.), delâil-i âfâkiye denilen haricî delillerle musaddak olduğu gibi, delâil-i enfüsiye denilen zâtında ve nefsinde sabit delil ve işaretlerle dahi musaddaktır. Çünkü o zât şems gibidir; zâtını, zâtıyla ziyalandırarak gösterir. Meselâ, bütün ahlâk-ı hamîdenin en yüksekleri o zâtta içtimâ etmiş olduğuna bütün âlem şehadet ediyor. Ve keza, en nezih hasletleri ve huyları ve en yüksek seciyeleri câmi bir şahsiyet-i mâneviye sahibi olduğuna icmâ vardır. Ve keza, o zâtın en yüksek derecede bulunan zühd ve takvâ ve ubudiyeti,





ahlâk-ı hamîde: büyük övgülere lâyık olan güzel ahlâkakabinde: devamında
beşârât: müjdelerburhan: güçlü ve sarsılmaz delil, kanıt
burhan-ı nurânî: nurlu delilcâmi: kapsamlı
delâil-i enfüsiye: dahilî deliller; bir insanın doğrudan kendisinde bulunan delillerdelâil-i âfâkiye: dış âlemde bulunan maddî deliller
delâlet: delil olma, göstermegayb: bilinmeyen ve görünmeyen âlem
haricî: dışa aithaslet: huy, özellik
hevâtif: gaybdan haber verenlericabet: kabul etme
icmâ: görüş birliğiinşikak-ı kamer: Peygamberimizin (a.s.m.) bir işaretiyle Ay’ın ikiye bölünmesi mu’cizesi
irhasat: Peygamberimizde (a.s.m.) peygamber olmadan önce görülen olağanüstü haller ve hadiselerirşad eden: doğru yolu gösteren
içtimâ etmek: toplamakkeza: aynı, aynı biçimde
kâfi: yeterlikâfil: kefil olan
kütüb-ü semâviye: vahye dayanan mukaddes kitaplar; Tevrat, Zebur, İncil ve Kur’ân-ı Kerîm gibimecma-ı aleyh: üzerinde ittifak edilen konu
mucip: gerektirenmusaddak: doğrulanan, onaylanan
mu’cize: Allah tarafından verilip, yalnız peygamberlerin gösterebilecekleri olağanüstü şeymücehhez: donatılmış
mütevatir: yalan üzere birleşmeleri mümkün olmayan topluluklar tarafından aktarılan habernefs: kişinin kendisi
nev-i beşer: insanlıknezih: temiz, hoş
nuranî: aydınlık, ışık saçannübüvvet: peygamberlik, elçilik
nüzul: gökten aşağıya inmereşha: “sızıntı” mânâsını taşıyan başlıklardan her birisi
rumuzat: işaretlersair: diğer, başka
seciye: huy, karaktertakvâ: Allah’ın emirlerini tutup, günahlardan sakınma
tasdik: doğrulama, onaytatvil-i kelâm: sözü uzatma
tebşirat-ı müteaddide: çeşitli müjdelertemin: sağlama
tevhid: birleme, her şeyin bir olan Allah’a ait olmasıvelâyet: velilik
ziyalandırmak: aydınlatmak, parlatmakzuhur eden: ortaya çıkan, görünen
zât: kişi; Hz. Muhammed (a.s.m.)zâtı: kişinin kendisinde
zühd: Allah korkusuyla günahlardan kaçınıp kendini ibadete vermeâlem: dünya
şahsiyet-i mâneviye: mânevî şahsiyetşehadet: şahidlik, tanıklık
şems: Güneşşems-i şeriat: İslâm güneşi, yani din
şeriat: Allah tarafından bildirilen hükümlerin hepsişua: ışık hüzmesi





Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst