Hikmet-i Samedâniye Kitabı: hiç kimseye muhtaç olmayan Allah’ın, bir kitap misâli, bütün hikmetlerini sergilediği kâinat ve varlıklar âlemi | acip: hayret verici, şaşırtıcı |
acz: acizlik, güçsüzlük | adem: hiçlik, yokluk |
binaen: -dayanarak | binaenaleyh: bundan dolayı |
ehemmiyet: değer, önem | enbiya: nebiler, peygamberler |
esbab: sebebler | esmâ-i İlâhiye: Cenab-ı Allah’ın isimleri |
evliya: Allah dostları, velîler | fakr: fakirlik, muhtaçlık |
hadis-i kudsî: mânâsı Allah tarafından Peygamberimize (a.s.m.) ilham edilen, kelimeleri Peygamberimize (a.s.m) ait olan hadis | hakikat: bir şeyin aslı ve esası, gerçek mahiyeti |
haşmet-i imaniye: imandan kaynaklanan büyüklük, görkem | hilâfet: halifelik; insanların yeryüzünde Allah'ın halifesi oluşu |
hutbe-i ezeliye: ezelî hutbe; Kur’ân-ı Kerim | hâkimiyet: egemenlik, hükümranlık |
hükmünde kalmak: benzer bir şeyle aynı hükümde olmak | hülâsa: öz, özet |
ihbar etmek: haber vermek | inkılâp etmek: değişmek, dönüşmek |
istikbal: gelecek | kemâlât: mükemmel özellikler |
keşfeden: açığa çıkaran | kudret: güç, iktidar |
kâinat: evren | mezar-ı ekber: çok büyük mezar |
meâlinde: mânâsında | mürşid-i harika: en harika bir şekilde insanlara yol gösteren ve rehberlik yapan |
nam almak: adını taşımak | nuranî: aydınlık, ışık saçan |
reşha: “sızıntı” mânâsını taşıyan başlıklardan her birisi | saadet-i ebediye: sonsuz mutluluk |
sukut: düşüş | suret: biçim, şekil |
suud: yükselme | tarifat ve teşrifatçı: tarif eden ve yönlendiren rehber |
tebşir etmek: müjdelemek | tenevvür etmek: nurlanmak, aydınlanmak |
tenvir etmek: aydınlatmak, nurlandırmak | terakki etmek: yükselmek, ilerlemek |
ubudiyet: kulluk, ibadet | zaaf: zayıflık, güçsüzlük |
zaman-ı mazi: geçmiş zaman | zelil: aşağı, alçak |
zirve: doruk, en üst aşama | ziya: ışık |
ziyadar: ışık saçan, aydınlatan
| zulmet: karanlık |
zât: Hz. Muhammed (a.s.m.) | zât-ı nuranî: etrafını nûrlandıran ve aydınlatan zât; Hz. Peygamber (a.s.m.) |
âciz: güçsüz, elinden bir şey gelmeyen | âlem: dünya |
âyat-ı tekviniye: yaratılışa ait deliller, bütün varlıklar | şevket: büyüklük, haşmet |
şua: ışık, parıltı |
|