risale derslerine gitmeden de nurlardan istifade edilemez mi?

yansýma

Member
Risale-i Nur sohbetlerine derslerine gitmenin ehemmiyeti nedir? derslere gitmeden, birisinden yardım almadan da külliyattan istifade sağlanamaz mı? Üstad hz.leri risaleler bir hocaya vs. ihtiyaç bırakmıyor, her okuyan kendisi çalışarak zamanın alimlerinden bir alim olabilir diyor. bu konuyu biraz açabilir misiniz?
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Risale-i Nur sohbetlerine derslerine gitmenin ehemmiyeti nedir? ?

Bu sorunun cevabini o kadar leziz eserlerden okudum ki, kendi nacizane, eksik ve kisir kelimelerimde ifade etmem ,umarim konunun ehemmiyetine golge dusurmeyecektir.



ilk once sohbet kelimesinin , kelime manasini incelemek gerekir:

Sohbet , arapcada s-h-b- kökünden gelir, konusma; sevdigi kisilerle toplanma, onlarla yakinlik kurma, dost olma manasina gelir.


Resulu Zisan efendimizi (sas) dunya gözüyle görenlerede bu kökten gelen (Ashab) Sahabe kelimesi kullaniliyor.Bu da arkadas anlamina gelir.

Bu açidan bakinca , sohbet kelimesi daha çok zenginleserek ; dost, ona baglanma, sahip çikma anlamlarinida aliyor.

Yani Sohbet yapilan yerler , bu ortamda kisilerin toplanmasi, ayni davaya baglanip sahiplenmesi manasina geliyor.

Sahabe efendilerimizde , Resulu Zisan efendimizin sohbet arkadaslaridir.

Yani bugun yaptigimiz sohbetler , efendimizden bize kalan bir sunnettir.
Sahabei Kiram asr suresini okur oyle dagilirdi .Bir araya geldiklerinde canli ve diri bir katarlar,gozlerindeki pariltidan, yuzlerindeki isiltidan, kalplerindeki atistan, birbirlerine sevgi ve merhamet duyarlardi.

bu davada tek olmadiklarini anlarlarlar.

  • kucuk bi temsili hikaye ile anlatacak olursak :
her ferdin bir yagmur damlasi oldugunu dusunun.

Bu damla etrafindakiler için birseyler yapabilmek istiyor, onlara fayda saglamak istiyor.Elindeki nurlarla insaligi aydinlatmak istiyorlar.

Fakat, nihayetinde kucuk bir damla oldugu için, bu isi basaramiyor, hatta tek basina kaldiginda, bu damla, buhar olup uçma tehlikesiyle karsi karsiya,, .

Diger damlalarla toplanip, bir araya gelip, birikinti olup, nehir denen araca binip, baraj denen yere indikleri vakit, guçleniyorlar ve tek ferdin yapamayacagi isleri yapabiliyorlar
.Bu barajda sohbet ortamidir.

Bu damlalar tek basina gelip bir seyler yapamazlarsada, bir araya gelip, barajdaki su ile (ellerindeki nur ile) insanligin temiz kalmasini sagliyorlar.

Topraga hayat vererek , yeniden hizmet sunmasina vesile oluyorlar.

yani fertler sohbet ortamlarinda bir araya gelince isiga kaynak olabiliyorlar.


___

Allahin rahmeti cemaatler üzerinedir :cemaatin önemi hadislerde belirtilmistir.
عَنْ عُمَرَ (رَضِيَ الله عَنْهُ) قَالَ النَّبِيُّ (صَلَّى الله عَلَيْهِ وَسَلَّمَ):
مَنْ أَرَادَ بُحْبوُحَةَ الْجَنَّةِ
فَلْيَلْزَمِ الْجَمَاعَةَ.

Sahabe efendilerimizin en önde gelenlerinden insanlığın yüz akı, adalet timsali Hazreti Ömer (radıyallahü anh)’ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifte, Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmuşlardır:
Cennetin en güzel yerini isteyen kimse cemaate sımsıkı sarılsın!

(Tirmizi, Fiten, 7; Müsned, 1/26


İmam-ı Rabbani hazretleri, (Sohbetin fazileti, bütün faziletlerin üstündedir. Büyüklerin sohbetini ganimet bilmelidir) buyuruyor. Büyük zatlar, (Bu yolun temeli sohbettir) buyururdu. Günah lekeleriyle kalbi paslanan kimse, salihlerin sohbetinde bulunursa, kalbinin pası silinir, günah işlemesi zorlaşır, iyilik etme isteği artar. Sohbete giderken, her adımına sevab yazılır. Melekler, kanatlarını onun yoluna sererler. Gökteki kuşlar, yerdeki hayvanlar, denizdeki balıklar, onlar için dua ve istiğfar ederler. Müslümanlar, ü teâlâ, yağmurla ölü toprağı dirilttiği gibi, ölü kalbleri de, hikmet nuru ile diriltir.) [Taberani]


(İlim öğrenene, denizdeki balıklara kadar her şey istiğfar eder.) [İ. Abdilber]
(Melekler, ilim öğreneni sevdikleri için, kanatlarını onların üzerine gererler.) [İ. Abdilber]
(Bazı melekler, Hak teâlâyı ananları görünce, kanatlarıyla onları, sevgiyle sararlar. ü teâlâ, “Evet, onu da affettim. İyilerle beraber olan kötü olmaz” buyurur.) [Buhari]

 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Risale-i Nur sohbetlerine derslerine gitmenin ehemmiyeti nedir? derslere gitmeden, birisinden yardım almadan da külliyattan istifade sağlanamaz mı?

Üstad hz.leri risaleler bir hocaya vs. ihtiyaç bırakmıyor, her okuyan kendisi çalışarak zamanın alimlerinden bir alim olabilir diyor. bu konuyu biraz açabilir misiniz?

Üstad Bediuzzaman, Kastamonu lahikasinda , müfritane irtibattan bahseder . üstadin, sohbetlere katilma hususunda görüsunu beyan eder.



Haddinden fazla fevkalâde hüsn-ü zan ve müfritane âlî makam vermek yerine, fevkalâde sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlâs lâzımdır. Onda terakki etmeliyiz. (Kastamonu Lâhikası sh: 89)


Agabeylerimiz, bu kismida guzel bi sekilde izah etmis; aynen aktariyorum:



Haddinden fazla fevkalade hüsnüzan ve müfritane ali makam vermek yerine, fevkalade sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlas lazımdır. Onda terakki etmeliyiz.. Burayı nasıl anlamalıyız?




"Haddinden fazla fevkalade hüsnüzan ve müfritane ali makam vermek yerine, fevkalade sadakat ve sebat ve müfritane irtibat ve ihlas lazımdır. Onda terakki etmeliyiz." (1).

Müfritane kelimesinin geçtiği mektubun ilgili paragrafını yukarıya aldık. Müfritane irtibatın nasıl olacağının anlaşılması için iki hususun tespit ve tayın edilimesi lazım. Birincisi "müfritane irtibat" kavramının tanımı, ikincisi ise müfritane irtibat kurulması gerekenin ne olduğudur.

Müfritane irtibat; olması gerekenden fazla birliktelik demektir. Ancak bu birliktelik sadece fiziki ve maddi bir birliktelik değildir. Nasılki; "müfritane ali makam vermek" cümlesinde geçen müfritane kavramı manevi anlamda kullanılmış ise, burada da aynı anlamda kullanılmıştır. Kaldı ki parağrafta geçen diğer üç kavram da manevi anlamda kullanılmıştır. Fevkalade sadakat, sebat, ihlas gibi.

Diğer husus ise müfritane irtibat kurulması gerekenin ne olduğudur. Mektuptan da açıkça anlaşıldığı üzere bu; dava ve hizmettir. Bir nur talebesinin en önemli dava ve hizmeti hiç şüphesiz Allah'ın rızasını kazanmaktır. Öyleyse öncelikle Allah'la irtibat. Ve Allah'ın rızasına götüren her hizmetle irtibat şeklinde anlamak gerekir.

İmanımızı kurtarmak ve başkasının imanının kurtulması adına yapılan her faaliyet hizmettir.

Bu Kur'an, Cevşen, Risale okumak olabileceği gibi, sohbete gitmek, başkasını sohbete götürmek ve sohbet ortamlarının oluşmasına maddi, manevi yardımcı olmak şeklinde de olur.

Allah rızası gözetilerek yapılan en küçük hizmet büyüktür. Onun rızası dışındaki en büyük hizmet ise küçüktür. "Beni bir an nefsimle baş başa bırakma" hadisi şerifi de her an Allah'la beraber olmanın her hizmette onun rızasını gözetmenin büyük bir mazhariyet olduğunu bize gösteriyor. Mecnunun Leyla ile irtibatı dillere destan olmuştur.



Maddi olarak birbirlerinden çok uzaktırlar. Ancak kalben ve ruhen müfritane irtibat halindedirler. Aklımızla kalbimizle ruhumuzla ve hatta hayalimizle dava ve hizmetle meşguliyet, Mecnun gibi hizmet sahralarında sağa sola koşturmamıza sebeb olacaktır. Zira "Gaye-i hayal olmazsa veyahut nisyan veya tenâsi edilse, ezhan enelere dönüp etrafında gezerler."

(1) bk. Kastamonu Lahikası (58).
 

age

Active member
Üstadımız on sene evvel işaret ve büyük menfaatını beyan ettiği Nur medreselerinin şimdi bu zamanda açılma işi, tam tahakkuk safhasına girmiş bulunuyor. O zaman demişti: "Şimdi resmen din tedrisatı için hususî dershaneler açılmasına izin verilmesine binaen Nur şakirdleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i nuriye açmak lâzımdır. Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes herbir mes'elesini tam anlamaz. İman hakikatlarının izahı olduğu için; hem ilim, hem marifetullah, hem huzur, hem ibadettir. Eski medreselerde beş-on seneye mukabil, inşâallah Nur medreseleri beş-on haftada aynı neticeyi temin edecek ve yirmi senedir ediyor."

Üstadımız Barla'daki dokuz senelik ikametgâhı olan ve Risale-i Nur'un birinci dershanesi, hem altı vilayet genişliğindeki Medreset-üz Zehra'nın çekirdeği bulunan hanesini "Medrese-i Nuriye olarak" Risale-i Nur'a vakfetmişti. Şimdi onu müteakib hem Isparta ve civarı kazaları ve bazı köylerinde, hem Diyarbekir ve şarkta Nur dershaneleri açılmaktadır.

Bu suretle o dershanelerde Nurların okunması ve Nurlarla meşguliyete devam edenlere ve ders alanlara talebe-i ulûm şerefini kazandırmaktadır.
Talebe-i ulûmun ise âdi harekâtı, hattâ uykusu dahi ibadet hükmüne geçtiğini bazı büyük müçtehidler beyan etmişler.
(Emirdağ - 2 - 231)
 

age

Active member
elbette bizlere lâzım ve millete elzem, şimdi resmen izin verilen din tedrisatı için hususî dershaneler açılma ve izin verilmesine binaen, Nur şakirdleri mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lâzımdır. Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes herbir mes'elesini tam anlamaz. Hem iman hakikatlarının izahı olduğu için; hem ilim, (Haşiye) hem marifet, hem ibadettir. Eski medreselerde beş-on seneye mukabil, inşâallah Nur medreseleri beş-on haftada aynı neticeyi temin edecek ve yirmi senedir ediyor. Ve hem hükûmet ve millet ve vatan, hem hayat-ı dünyeviyesine ve siyasiyesine ve uhreviyesine pek çok faidesi bulunan bu Kur'an lemaatlarına ve dellâlı bulunan Risale-i Nur'a değil ilişmek, tamamıyla terviç ve neşrine çalışmaları elzemdir ki; geçen dehşetli günahlara keffaret ve gelecek müdhiş belalara ve anarşistliğe bir sed olabilsin.
(Emirdağ - 1 - 249)

(Haşiye): Şayet biri biliyor, taallüm etmeğe muhtaç değilse ibadete muhtaç veya marifete müştak veya huzur ister. Onun için herkese lüzumlu bir derstir.
 

FaKiR

Meþveret Bþk.
Risale-i Nur sohbetlerine derslerine gitmenin ehemmiyeti nedir? derslere gitmeden, birisinden yardım almadan da külliyattan istifade sağlanamaz mı? Üstad hz.leri risaleler bir hocaya vs. ihtiyaç bırakmıyor, her okuyan kendisi çalışarak zamanın alimlerinden bir alim olabilir diyor. bu konuyu biraz açabilir misiniz?

Üstad hz.leri risaleler bir hocaya vs. ihtiyaç bırakmıyor, her okuyan kendisi çalışarak zamanın alimlerinden bir alim olabilir diyor. bu konuyu biraz açabilir misiniz


Bu zamanda iman ve akaid noktasında, zamanın mühim bir alimi olmanın yolu vardır.
Risaleler kendi kendini açiklar diyerekten , su pasajlari sunalim:

"Bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatli bir âlimi olabilir."(1)

"Nur talebeleri, aynen, âli bir medresenin ve bir üniversite darülfünununun talebeleri gibi, ilmî muhabere vasıtasıyla ders alıyorlar. Büyük bir vilâyet bir medrese hükmüne geçer. Birbirini görmedikleri, tanımadıkları ve uzak oldukları halde birbirine ders veriyorlar ve beraber ders okuyorlar."(2)

"Birincisi: Nurun iki namzet talebesine Rehberden Leyle-i Kadirde ihtar edilen meseleyi okudum. Âhirinde, "Beş on senede medrese hocalarının tahsil derecelerini, Nur şakirtleri on haftada kazanır" dediğim aynı dakikada kalbe geldi ki:"

"Eski Said'in, on beş yaşında iken medrese usulünce on beş senede okunan ilmi, on beş haftada okumaya inâyet-i İlâhiye ile muvaffak olması gibi, rahmet-i Rabbâniye ile, Risale-i Nur dahi, ilm-i hakikatte ve imaniyede on beş seneye mukabil, bu medresesiz zamanda on beş hafta kâfi geldiğini, bu on beş senede belki on beş bin adam kendi tecrübeleriyle tasdik ediyorlar."(3)

(1) bk. Lem'alar, Yirmi Birinci Lem'a.

(2) bk. Emirdağı Lahikası-II, (100. Mektup)

(3) bk. Şualar, On Dördüncü Şua.


Burda kast edilen, tum ilimler degildir. Muceddit ve muctehid gibi nadir insalar bir cok alanda alim olabilirler.

üstad bediuzzamanin ifadeleri, iman ve akaid noktasinda alim olmaktir.Bir sene boyunca , okuyup anlayarak , kabullenen alim olabilir diyor.


-----

Üstad hz.leri risaleler bir hocaya vs. ihtiyaç bırakmıyor, her okuyan kendisi çalışarak zamanın alimlerinden bir alim olabilir diyor. bu konuyu biraz açabilir misiniz

"Risâle-i Nur'un hocası Risâle-i Nur'dur. Risâle-i Nur, başkalarından ders almaya ihtiyaç bırakmıyor. Herkes istidâdı nisbetinde kendi kendine istifâde eder."

Nasil ki, Kurani Kerimde bir ayet diger bir ayeti izah eder,
Risalei nurda da bir kisim diger bir kismi açiklar. Bu açidan ustad hazretleri baskasindan ders almaya ihtiyaç birakmiyor demistir.

Lakin kendi okumalarinizdada fark etmissinizdir, bir yeri bi çok kez okudugunuz zaman, ayni yerden farkli anlamlar cikartabilirsiniz, okudukca anladiginizi zenginlestirirsiniz. Sohbet ortamlarinda bulunup, risaleleri daha yakindan tanima firsati bulmus, bizlerden daha fazla okumus, veya sadece bizden farkli bir fert oldugu için , onun okudugu ve anladigi istidatlarina gore farkli olacaktir.

Tabiat risalesini okuyan, bir fizikci ve iktisatcinin anladiklari farkli olacaktir.
Fizik okuyan, orada anlatilanlari ogrendigi fenni bilimlerle tasdikleyip, onun anladigi iktisatcinin anladigindan daha zengin olacaktir.Bu sohbet ortamlarinda bulunup mutaala etmek onemlidir.



Katildiginiz sohbet ortamlarinda, bildiginiz veya daha once duydugunuz seyleri duyabilirsiniz. Sohbet ortamlarini sadece , bilmediklerimi ogrendigim yer diye algilarsaniz, bi sure sonra sohbeterin artik gereksiz oldugunu kanatine varirsiniz .

Oysaki sohbet ortamlari bir fiili duadir.
“Ya Rabbi başka değil senin rızan için biraya geldik. Sen bize canı veren canansın, ne olur seni tanımayı, seni tanıtmayı bizlere nasip eyle, huzuruna geldiğimizde, ne kadar eksiğimiz varsa, onları burada görmeyi, telafi etmeyi, huzuruna razı olacağın bir keyfiyette gelmeyi bizlere nasip eyle” diye yapilan bir fiili duadir.
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Değerli Kardeşimiz;
Risalelerden istifade etmek başka bir konu, bir ekiple birlikte hizmet etmek ise daha başka bir konudur. Siz evinizde de risalelerden istifade edebilirsiniz. Ancak bunu ne kadar devam edebilirsiniz, o meçhul. Ancak geniş bir hizmet ortaya koymanız mümkün değildir. Üstadımızın bir örneği ile izah edelim. Üç elif yanyan gelse (111) yüz on bir olur. Ama yalnız kalınırsa üç tan bir olarak kalır. Cemaate katılmak, yüz kıymetinde himzet etme imkanı bulmak demektir. Zira üstad hükmünü vermiştir; Zaman cemaat zamanıdır. Tahribatçılar bile tahribatını yaparken, cemaatle birlikte yaparlar. Bu tablo ortada ike, ve bizler de hizmetin bri tarafından tutma imkanına sahip iken, neden hizmetleri evden takip edelim ki? Elbette ki evimizde de okuyacağız. Ama eve kapanmanın doğru olmadığını görmekteyiz. Şüphesiz ki, bu ifadeler indi ve genel kanattir. Kişisel mazeretler bahsimizden hariçtir.


Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editör
 

Sirac

Well-known member
Risale-i Nur sohbetlerine derslerine gitmenin ehemmiyeti nedir? derslere gitmeden, birisinden yardım almadan da külliyattan istifade sağlanamaz mı? Üstad hz.leri risaleler bir hocaya vs. ihtiyaç bırakmıyor, her okuyan kendisi çalışarak zamanın alimlerinden bir alim olabilir diyor. bu konuyu biraz açabilir misiniz?



Risale-i Nur, her evi bir medrese-i Nûriye haline çevirir

Herbir adam eğer hanesinde dört beş çoluk çocuğu bulunsa, kendi hanesini bir küçük medrese-i Nûriyeye çevirsin.

Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç dört zat birleşsin;

ve bu heyet, bulundukları haneyi küçük bir medrese-i Nûriye ittihaz etsin.

Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş on dakika dahi olsa

Risâle-i Nur'u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir miktar meşgul olsalar,

hakîki ilim talebeleri gibi, onların maîşetlerini temin husûsundaki adi muameleleri de bir nevî ibadet hükmüne geçebilir.

Emirdağ Lâhikası-l. s. 101.


Olması lâzım gelen budur. Zamanın alimi hususiyetine şahs-ı manevi teşekkül ettirmek şartıyla kavuşulabilir sadece.

Kimse tek başıyla Nurların -her meselesini- anlayamaz.

Şahs-ı manevinin -Üstadlığının- ilim derecesi, kendi hanesinde çocukları ile bile olsa teşekkül etmişse,

bu halka içindeki kişinin "zamanın alimi" pâyesine liyakati artmıştır.


Cüz'e değil küll'e bakan bir pâyedir bu çünkü.

Bir misâl vereyim, birgün sabah namazı dersimizde bir bahis okuyoruz, Üstadımızın r.a. "Hazreti Fatih Sultan" diye ifade edişi dikkatimi çekti.

"Neden böyle Hazreti demiş acaba?" diye sesli düşündüm, 8 yaşındaki oğlum dedi ki

"İstanbul'u fethedip Peygamberimizin a.s.m. övdüğü padişah olmuş, belki ondandır."


Şahs-ı mânevinin alimlik derecesi ne demek o gün biraz daha iyi anlamıştım.

Çünkü ders arkadaşınız kaç yaşında olursa olsun farketmiyor,

o bir-iki kişiden teşekkül şahs-ı mânevinin "her suâline cevab" hâsiyeti kıyâmete kadar bâkidir Nurların.


Yeterki "bir-iki kişi" bile olsa o "Üstaddan" kopmayalım..
 

yansýma

Member
değerli açıklamalarınız anlatımlarınız için her birinize çok teşekkür ederim
Allah razı olsun

sizler böyle bir soruya böyle farklı ve güzel cevaplar vererek
uygulamalı olarak bana göstermiş oldunuz ki,
evet insan her meseleyi kendi başına anlayamıyormuş ve birlikte olmakla ne kadar geniş ve güzel anlamlar çıkabiliyormuş,
birlikte çalışmakla ne kadar güzel kazançlar sağlanabiliyormuş ...

Allah razı olsun
nura gönül vermiş gönüllerden uzak bırakmasın inşaAllah...
 
Üst