Risale-i Nur, meslek olarak bir tarikata bağlı mıdır?

mihrimah

Well-known member
Risale-i Nur, meslek olarak bir tarikata bağlı mıdır? Yoksa Üstad'ın tabiriyle hakikat mesleği midir? Fakat bazı müctehidler, tarikat berzahına uğramdan felaha erilemeyeceğini söylüyorlar?
Üstad “Zaman tarikat zamanı değil, imanı kurtarma zamanıdır.”(1)diyor. Ama aynı zamanda “Tarikatta hissesi olmayan ve kalbi harekete gelmeyen, bir muhakkik âlim zat da olsa, şimdiki zındıkların desiselerine karşı kendini tam muhafaza etmesi müşkülleşmiştir.”(2)demiştir. Bu ikisini nasıl telif edeceğiz?
Tarikat, İslam'ın yaşanma tarzlarından biridir. Yani, İslam tarikatla da yaşanır, tarikatsız da... Bediüzzaman, günümüz şartlarında “İlim içinde hakikate bir yol bularak” yeni bir yol, yeni bir çığır açmıştır.
Kendisi doğrudan tarikatta olmamakla birlikte tarikatların zikirlerini okumuş, o yolların feyzinden istifade etmiştir. “Nur risalelerinin on iki tarikatın hülasası olduğunu” söyler. On iki hak tarikat ise şunlardır;
1. Adulkadir Geylani – Kadiriyye 2. Bahaüddin Nakşibent – Nakşiyye 3. Ahmed-i Rufai – Rufaiyye 4. Ahmed-i Bedevi – Bedeviye 5. İbrahim Dessuki – Dessukiyye 6. Necmüddin-i Kübra – Kübreviyye 7. Ömer Halveti – Halvetiyye 8. Şahabuddin Ömer Suhreverdi –Suhreviyye 9. Ahmed-i Yesevi – Yeseviyye 10. Seyyid Sadettin Cibavi – Sadiyye 11. Mevlana Celaleddin-i Rumi – Mevleviyye 12. Ebul Hasen-i Şazeli – Şazeliyye

Dolayısıyla, Bediüzzaman, tarikatın içinde olmamakla birlikte -haşa- ona karşı da değildir. Yirmi Dokuzuncu Mektup'ta yer alan “Telvihat-ı Tis’a” isimli eseri tarikatı artılarıyla ve eksileriyle ele alan harika değerlendirmelerle doludur. Böyle bir esere, tarikat mensuplarının da ihtiyacı vardır.
Sualdeki ikinci cümle, tarikatın önemli artılarından birini teşkil eder. Yani, tarikatta olan biri teslimiyetle İslamı yaşadığından şüphelerden uzak kalır, böylece imanını kurtarabilir. Sadece kuru malumatla İslamı yaşamaya çalışan biri ise, şüphelerden kolayca kurtulamadığından durumu tehlikede olabilir.
Bediüzzaman, Risalelerin tarikattan matlup olan neticeleri kazandırdığını söyler. Çünkü risaleler sadece akla değil, aynı zamanda ruh, kalp ve latifelere de hitap eder.
(1) bk.
Barla Lahikası, (4. Mektup)
(2) bk.Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup Dokuzuncu Kısım.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editör
 

OrhanCAN

Active member
“Zaman Tarikat Zamanı Değil Hakikat Zamanıdır”

Soru: Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin (ra) “Zaman Tarikat Zamanı değil hakikat zamanıdır” sözünü nasıl anlamalıyız?

Cevap: Bu söz belirli bir devreye aittir ve bizim düşüncelerimizi aşan bir derinlik ifade eder. Bu hususta şu mülahazalar gözetilmiş olabilir:

1. Bediüzzaman’ın (ra) yetiştiği devrede medrese ve tekyeler kendi üzerlerine düşen görevi yapamıyorlardı ve yenilenmeleri lazımdı. Ama, ehl-i dünya ve ehl-i dalâlet ile uğraşıldığı bir dönemde medreselerle hesaplaşmaya gitmek kat’iyen doğru değildi.

2. O dönemde tarikatlar yakın takibe alınmıştı. Zaten nurlardan dolayı tarassut edilen bir insan, bir de tarikatçılık vehmiyle mi durumunu ağırlaştırsaydı? Kaptanın gemisindeki tayfayı koruması gibi Bediüzzaman da cemaatini koruma ve kollama durumundaydı. Yoksa, Efendimizin tavsiye etmiş olduğu zühd ve takvayı esas alan tarikatlara Bediüzzaman gibi engin ve ledûnnî birisinin karşı olması asla düşünülemez.

fasıldan fasıla - 1
 
Üst