Risale-i Nur okumada yaşa göre nasıl farklılıklar söz konusu?

memluk

Hatim Sorumlusu
Risale-i Nur okumada yaşa göre nasıl farklılıklar görülüyor. Mesela otuz-kırk yaşında yaşında vs. nelere dikkat etmek lazım? İkinci olarak Külliyatı üç kere devreden nasıl değişir, beş kere devreden ve on kere devreden nasıl değişir? Külliyatı yirmi beş kere okumak yüksek bir derece midir?


Çok okumak elbette güzel ve faydalıdır; lakin okuduğumuzu anlamak ve onun üstünde müzakere ve mütalaa etmek, daha güzel ve daha faydalıdır. İnsanı değiştiren çok okumak değil, okuduğunu anlamak ve hazmetmektir. Değişim, akıl midesinde manaların hazmedilmesi ile başlar. Yoksa Risale-i Nurları vird ve zikir makamında okumak, mütalaa ve müzakereden uzak bir sığlıkla meşgul olmak, çok az netice verdirir.

Üstad Hazretleri bu hususa şu şekilde işaret ediyor:

"Hem iman yalnız ilim ile değil; imanda çok letâifin hisseleri var. Nasıl ki, bir yemek mideye girse, o yemek muhtelif âsâba, muhtelif bir surette inkısam edip tevzi olunuyor. İlimle gelen mesâil-i imaniye dahi, akıl midesine girdikten sonra, derecâta göre ruh, kalb, sır, nefis, ve hâkezâ, letâif kendine göre birer hisse alır, masseder. Eğer onların hissesi olmazsa noksandır."(1)

Üstad Hazretlerinin yukarıdaki ifadelerinden anlaşılan, akıl midesi insanın manevi cesedinin beslenmesinde ve gelişip büyümesinde tıpkı maddi cesetteki mide gibidir. Mide olmasa ceset de olmaz; aynı şekilde akıl olmaz ise diğer hisler de bir işe yaramaz. Bu yüzden insandaki manevi aza ve hislerin terakki ve tekemmülünde ilim ve akıl temel ölçüdür. İnsanı geliştiren ve büyüten anlamak ve tefekkürdür.

Ama çok okuyup çok anlamak en güzel olanıdır. Yanlış anlaşılmasın, anlamıyorsan okumayı terk et demiyoruz; ama anlamak yolunda mücadele içinde olursak daha verimli ve daha hızlı yol kat ederiz. Bazıları Risale-i Nurları vird ve cevşen gibi görüp, okumak ve mütalaa üstünde pek durmuyorlar. Bu da insanın değişmesinde ve gelişmesinde önemli bir engeldir.

Okuma yaşından ziyade kapasite ve tecrübeye dikkat etmek gerekir. Kapasitesi ve tecrübesi zayıf olanlara ağır yerler okutturulmamalıdır. Önce anlaşılması kolay ve ihtiyaç haline gelmiş yerlerden başlamak daha faydalı olur kanaatindeyiz.

(1) bk. Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup, Dördüncü Mebhas.
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Risale-i Nur Külliyatı Kur’an’ın manevi bir tefsiridir. Yani, Kur’an’ın bu yüzyıla bakan manasını gösteren eşsiz bir eserdir. Bu açıdan düşünüldüğünde, bu eserleri gerçek manada kavramanın herhangi bir sınırı ve sonu olmasa gerektir. Nitekim, eserin sahibi olan Bediüzzaman bile yüzlerce defa Nurları okumuş ve her defasında farklı manalar çıkardığını ve ayrı bir lezzet aldığını belirtmiştir.
İnsanın maddi ihtiyaçları olduğu gibi manevi ihtiyaçları da vardır. Havaya, suya, gıdaya ihtiyacı olduğu gibi manevi duygularını doyuran, besleyen dini hakikatlere de aynı oranda, belki daha fazla muhtaçtır. İşte, Risale-i Nurlar insanın manevi ihtiyaçlarını en güzel bir şekilde tatmin eden eşsiz eserlerdir. Havaya, suya her gün muhtaç olmak gibi, Risale-i Nur’un imani ve İslami hakikatlerine de her gün muhtacız.

Bu manevi ihtiyacı hissetmek kişiden kişiye değişir. İhtiyaç ne kadar fazla hissedilirse, aynı oranda Risale-i Nurları okuma ve anlama konusunda da fazlaca gayret gösterilecektir. Risale-i Nur’u yeni tanıdınız, çölde suya hasret kalan bir insan misali, tam ihtiyacınızı hissederek, şevkle okumaya çalışıyorsunuz. Fakat anlamakta zorluk çekiyorsunuz. İster istemez sorarsınız. Hangi risaleden başlamalıyım? Nurları hangi sırayı takip ederek okumalıyım? Anlamayı kolaylaştırmak için nasıl bir metot takip etmeliyim?

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, Nur risaleleri bir öğretmene muhtaç olmadan kişinin kendi gayretiyle anlayabileceği bir eser özelliği taşır. Yediden yetmişe, cahilden alime toplumun her sınıfından insanın ihtiyacı olanı en güzel bir kıvamda verebilen bir eserdir. Fakat, herkesin faydalanma derecesi elbette aynı oranda olmayacaktır. Risale-i Nur’daki her bir mesele hemen anlaşılamaz; fakat, hiç kimse de hissesiz kalmaz. Bediüzzaman, Risale-i Nur’un bir kısım yerlerinde bunun nedenini şöyle bir örnekle açıklamıştır: “Büyük bir bahçeye giren bir kimsenin, o bahçenin bütün meyvelerine elleri yetişmez. Fakat, eline girdiği miktar yeter. O bahçe yalnız onun için değil; belki, elleri uzun olanların da hisseleri var.” Bu nedenle Risale-i Nur okuyucusuna düşen fazla hırs göstermeden, boyunun yettiğine kanaat etmek ve halis bir teveccühle iman hakikatlerini tekrar ederek daha fazla anlamaya çalışmak olmalıdır.

Nasıl ki yanmayan yakmaz, dolmayan taşmaz, anlamayan anlatamaz. Bu sır gereği, Risale-i Nur gibi manevi mücevher kıymetindeki hakikatleri barındıran bir eserin tam anlamıyla kavranması için de zamana ihtiyaç vardır. Cenab-ı Hakkın kainata koymuş olduğu hikmet kanunları gereği hakikatlere basamak basamak çıkmak gereklidir. Herşeyde olduğu gibi Risale-i Nur’a muhatap oluşta acemilik devresinin yavaş kavrayışları, sıkılmaları, duyguların hazmetmekte güçlük çekişleri elbette yaşanacaktır. Yani bir anlamda Nur dersinin heceleme safhası olacaktır. İhlasla, sabırla ve tam bir teveccühle hakikatlere muhatap olundukça, okumalar sürdükçe ise akılda, kalpte, ruhta ve tüm duygularda canlanmalar başlayacak ve ömür boyu sürecek bir eğitimin tohumları
atılacaktır.
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Hangi Kitaptan Başlamalı?

Öncelikle, Risale-i Nur’un her bir bölümü ilk okunmaya değer bir özelliktedir. Her bir bölüm farklı bir hakikate pencere olmakta ve farklı bir ihtiyacı gidermektedir. Bu sırdandır ki, Bediüzzaman telif ettiği eserleri için, “Risaletü'n-Nur'un kitapları birbirine tercih edilmez. Her birinin kendi makamında riyaseti var” demiştir. Kendisi de eline aldığı hangi risale olursa olsun “en birinci budur” diyerek okumuştur.
Bediüzzaman, Risale-i Nur’un Söz ve Mektuplarının okunmasıyla birçok hakikatlerin anlaşılacağını söyler. Bediüzzaman’ın “yirmi beş elmas” kıymetinde gördüğü Yirmi Beşinci Söz, “yirmi dokuz yakut” değerinde gördüğü Yirmi Dokuzuncu Söz ve İbni Sinanın “akıl buna yol bulamaz” diyerek dehasıyla kavrayamadığı haşir meselesini çocuklara bile bildiren Onuncu Söz gibi eşsiz konular yedi yüz sayfalık “Sözler”in içinde yer alır. Bu açıdan, Sözler; birçok hakikatleri barındırmasıyla, Risale-i Nur Külliyatının temeli olmasıyla ve mevki olarak başı çekmesiyle öncelikle okunması gereken bir eserdir. Ayrıca, Sözler’deki bilinmeyen kelimelerin öğrenilmesi ve kilit kavramların anlaşılması, Risale-i Nur’un diğer eserlerini okurken ve tefekkür ederken büyük kolaylıklar sağlamaktadır.

Ağırlıklı olarak Sözler içindeki temsili hikayeciklerin bir araya getirilerek tasnifiyle ortaya çıkan “İman ve Küfür Muvazeneleri” de, başlangıç için tercih edilecek kitaplar arasında sayılabilir. Konuların kısa olması, çoğu defa üç beş sayfayı geçmemesi anlamayı kolaylaştırmaktadır. Bu eseri okurken kısa sürede farklı bir konuya geçildiği için okuma ve öğrenme şevki de canlı tutulabilmektedir.

Merak uyandıran birçok sorunun cevaplarının yer aldığı Mektubat isimli eser de, ilk okuyanların rahatlıkla anlayabilecekleri bölümlerden oluşmaktadır. Özellikle de, Peygamber Efendimiz’in (a.s.m) farklı birçok mu’cizelerinin konu edildiği 19. Mektup olan “Mu’cizat-ı Ahmediye” risalesi her yaştan insanın zevkle okuyabileceği ve faydalanabileceği eşsiz bir eserdir.

Bir başka açıdan düşünüldüğünde, yazılan bu eşsiz eserler, Bediüzzaman’ın davası, misyonu ve amacı bilindiği taktirde daha bilinçli bir şekilde okunacağı, inceleneceği ve diğer ihtiyaç sahiplerine tanıtma şevki taşınacağı için Said Nursi’nin hayat ve hizmet serüveninin bilinmesi de önem arz eder. Bu nedenle, ilk olarak Tarihçe-i Hayatın okunması da –özellikle baş kısmı- anlamlıdır ve bilinçli bir okumanın başlangıç işareti sayılabilir.

Risale-i Nurlarla ilk defa muhatap olanlar, okunması ve anlaşılması kolay bir yer seçmeye özen göstermelidirler. Bu açıdan, Sözlerin arkasında yer alan, Zübeyir Gündüzalp’in Risale-i Nur ve Bediüzzaman’ın özelliklerini güzel bir üslupla anlattığı Konferans, Risale-i Nur’a Külliyatına giriş hükmüne geçebilecek bir bölümdür.

Taşınması ve okunması kolay olan cep boyu kitapçıklardan “Küçük Sözler” ve “Gençlik Rehberi” gibi kitapları da başlangıçta okunacak kitaplar arasında sayabiliriz..

Risale-i Nur Enstitüsü tarafından hazırlanan ve yeni okuyanlar için Risale-i Nur metinlerini okuma - araştırma - inceleme çalışmalarına katkı sağlayacak Risale-i Nur Külliyatından Örnek Metinler 1, 2, 3 serisi de, bu açıdan çok faydalı
çalışmalardır
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Nasıl bir sıra takip edilebilir?

Öncelikle, Risale-i Nur'u baştan sona tamamını okuma hedefi taşınmalıdır. Çünkü, Risale-i Nur her bir konusu puzzle parçaları gibi bir bütünlük taşırlar. Bu açıdan bütüne dair genel bir bilgi sahibi olmak gerekir.
Sözler, bir anlamda Risale-i Nur’un tamamını da temsil eden bir kitaptır. Çünkü, diğer eserler bir şekilde Sözler’in içinde yer alır. Mektubat 33. Söz olarak Sözler içinde yer alır. Lem’alar da 31. Mektup olarak Mektubat’ta yer aldığı için aynı zamanda Sözler’in de içindedir. Şualar ise, 31. Lem’adır. İşaratü’l İcaz 30. Mektup; Mesnevi-i Nuriye 33. Lem’adır. Barla, Kastamonu ve Emirdağ Lahikaları ise, 27. Mektubun içinde yer alır. İman ve Küfür Muvazeneleri, Asa-yı Musa ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi de sayılan kitaplardaki benzer ve birbirini takviye eden konuların bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan kitaplardır.

Yukarıdaki bahsettiğimiz bilgileri esas alırsak şöyle bir sıralama yapabiliriz: Sözler, Mektubat, Barla Lahikası, Kastamonu Lahikası, Emirdağ Lahikası, İşaratü’l İcaz, Lem’alar, Şualar, Mesnevi-i Nuriye, İman ve Küfür Muvazeneleri, Asa-yı Musa ve Sikke-i Tasdik-i Gaybi.

Risale-i Nur eserlerini belirli bir sırayla okumadan önce, eser sahibinin hayatı ve davası hakkında etraflıca bir bilgi sahibi büyük önem taşır. Bu anlamda başlangıçta Tarihçe-i Hayatın okunması önem kazanmaktadır. Ayrıca, Yeni Asya yayınları arasında çıkan Bediüzzaman Beşlemesi de bir solukta zevkle okunacak bir kaynak olarak tercih edilebilir.

İlk okumaya başlayanlar, Tarihçe-i Hayat’tan sonra daha kolay anlaşılabilecek bir kısım Risale-i Nur metinlerini yada kitaplarını tercih edebilirler. Küçük Sözler, Gençlik Rehberi, İman ve Küfür Muvazeneleri, Sözler’in sonundaki Konferans, 23. Söz, Meyve Risalesi, İhlas ve Uhuvvet Risaleleri vb.

Ayrıca, Külliyatı sırasıyla okurken Risale-i Nur’un dört büyük kitabı olan Sözler, Mektubat, Lem’alar ve Şualar’ın arasında Lahikaları (Barla, Kastamonu, Emirdağ) okumak şeklinde bir takip de tercih edilebilir. Böylece, imani ve içtimai konuların sırayla birbirini takviye eder bir şekilde okunması sağlanmış olacaktır.

Risale-i Nur Külliyatını oluşturan on iki kitap okunduktan sonra Risale-i Nur meslek ve meşrebiyle ilgili konulardan derlenen Hizmet Rehberi ile Bediüzzaman’ın siyasi tespitlerinin yer aldığı Beyanat ve Tenvirler isimli kitapçıklar da okunmalıdır. Ayrıca, Üstadın eski hayatında kaleme aldığı Muhakemat, Münazarat, Hutbe-i Şamiye, Divan-ı Harb-i Örfi ve Sünuhat gibi kitapçıkların da okunması ve genel bir bilgi sahibi olunması ihmal edilmemesi gereken bir durumdur.


Daha iyi anlamak için neler yapılabilir?
Üsluba ve dile aşinalık kazanma


Risale-i Nur’un üslubuna aşina olmak ve manevi atmosferini sürekli yaşamak adına düzenli okumalar yapmalı.
Risale-i Nur’u yeni okumaya başlayan biri çok fazla alışkın olmadığı enterasan bir dille ve üslupla karşılaşır. Risalenin diline alışmak ve daha iyi anlamak için vakit buldukça kelime ezberlemeye çalışmak gerekir. Bu açıdan sözlükler mutlaka en yakın dostumuz olmalıdır.

Okurken bilinmeyen kelimeler bir yere not alınabilir. Daha sonra bu kelimeler değişik hafıza teknikleriyle ezberlenebilir. Ayrıca, yeni basılan bir kısım kitapların yan tarafında o sayfaya ait tüm bilinmeyen kelimelerin verilmesi bu konuda epey kolaylık sağlamaktadır. Sözler kitabını bu şekilde okuyan ve kelimelerini öğrenen biri, büyük bir ihtimalle diğer kitaplarda çok fazla kelime sıkıntısı çekmeyecektir.

En fazla bir yıl içinde tüm eserleri okumak için çaba sarfedilmeli. Okumaları düzenli hale getirmek ve aksamalar olup olmadığını takip edebilmek için “okuma takip tablosu” oluşturulabilir.

Özel okumaları kesinlikle ihmal etmeden, az da olsa sürekli okumaya çaba sarf edilmelidir. Bazen bir satır okumak durumunda kalınsa bile, kitabı açıp o satırları okuma prensip edinilmelidir.

Risale-i Nur eserleri bir bütün olduğu için, anlamada denge ve bütünlük boyutu göz önünde bulundurulmalıdır. Bir puzzle’ın parçaları gibi olan bu bütünlüğü yakalamak için ayrı bir çaba sarf edilmelidir.
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Zihinsel ve Duygusal Hazırlık

İhlas risalesindeZihinsel ve Duygusal Hazırlık


İhlas risalesinde geçen “bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatli bir alimi olabilir” gerçeği akıldan çıkarılmamalı.
Kendi nefsimizi muhatap alarak ve sürekli sorgulayarak okumalı.

İhtiyaç hissederek, bilmediğinin farkına vararak, samimiyet ve gayretle Nur’lara muhatap olmak hakikatlerin açılmasına, daha iyi anlaşılmasına yol açar.

Her okunduğunda insanın iç alemine yep yeni manaların doğacağı bilincine varılmalı. Bir konuyu çok iyi bildiğini sanmanın ortaya çıkaracağı monotonluk girdabına düşmekten kaçınmalı.

Risale-i Nur yalnızca akla yada yalnızca kalbe hitap eden bir eser değildir. Tüm duyguların bunda hisseleri vardır. Bu nedenle aklın kısa elleriyle tutulamayan bir kısım hakikatlere diğer duyguların pencereleriyle muhatap olmak gerekir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle Allah’ı tanıtan delillerin bir kısım hava gibi, bir kısmı su gibi ve bir kısmı da nur gibidir. Bu hakikatleri kalp, ruh ve sır gibi duygularla yönelmek gerekmektedir.

Her meseleyi tüm detaylarıyla anlamak için aşırı hırs göstermemelidir. Hakikatlerin doruklarına basamak basamak çıkılabileceği bilinciyle sahip olunan sabrı yaşanılan güne yoğunlaştırmalıdır.

Sorgulayarak Okuma


Risale-i Nur’u sorgulayarak ve dikkatli bir şekilde inceleyerek okumak. “Niçin?”, “neden?”, “nerede?”, “ne zaman?” ve “nasıl?” gibi sorularla hakikatlerin derinliklerine dalmak ve sıradanlığın sığlığından uzaklaşmak.
Risale-i Nur hakikatlerini “akıl midesi”nde hazmetmeye çalışmak ve ancak analizlerle, sentezlerle hazmedilebilen hakikatlerin diğer duyguları besleyeceği gerçeğini akıldan çıkarmamak.

Risale-i Nur hakikatlerini sorgulamalı, mihenge vurmalı ve öncelikli olarak kendi nefsimize okumalıyız. Gerektiğinde eski kulaktan duyma bilgilerimize format çekerek Nur risalelerine muhatap olmalıyız.

Bazen bir kelimenin bile çok önemli bir hakikate anahtar olabileceğini unutmamak.

Okunan konunun anafikrini, anahtar cümlesini tespit etmeye çalışmak ve konuda geçen anahtar kavramlar üzerinde düşünmek.

Risaleyi zorlanma duygusu olmadan anlamak çok zor. Emek ister, zaman ister, talep ister. geçen “bir sene bu risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan, bu zamanın mühim, hakikatli bir alimi olabilir” gerçeği akıldan çıkarılmamalı.
Kendi nefsimizi muhatap alarak ve sürekli sorgulayarak okumalı.

İhtiyaç hissederek, bilmediğinin farkına vararak, samimiyet ve gayretle Nur’lara muhatap olmak hakikatlerin açılmasına, daha iyi anlaşılmasına yol açar.

Her okunduğunda insanın iç alemine yep yeni manaların doğacağı bilincine varılmalı. Bir konuyu çok iyi bildiğini sanmanın ortaya çıkaracağı monotonluk girdabına düşmekten kaçınmalı.

Risale-i Nur yalnızca akla yada yalnızca kalbe hitap eden bir eser değildir. Tüm duyguların bunda hisseleri vardır. Bu nedenle aklın kısa elleriyle tutulamayan bir kısım hakikatlere diğer duyguların pencereleriyle muhatap olmak gerekir. Bediüzzaman’ın ifadesiyle Allah’ı tanıtan delillerin bir kısım hava gibi, bir kısmı su gibi ve bir kısmı da nur gibidir. Bu hakikatleri kalp, ruh ve sır gibi duygularla yönelmek gerekmektedir.

Her meseleyi tüm detaylarıyla anlamak için aşırı hırs göstermemelidir. Hakikatlerin doruklarına basamak basamak çıkılabileceği bilinciyle sahip olunan sabrı yaşanılan güne yoğunlaştırmalıdır.


[
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Hayata ve pratiğe geçirme

Risale-i Nur’dan öğrenilen hakikatleri hayata geçirmeye çalışmalı. Hayatı da Nur hakikatlerine göre yorumlamada titizlik göstermeli. Böylece, içi dışı bir insan olmaya çalışmalı.
Yaşanılan her bir duygu halinin yada olayın aslında Risale-i Nur’un bir hakikatinin daha iyi anlaşılması için bir fırsat olabileceği gerçeğini zihinden çıkarmamalı.

Gaflet ve günahlar nedeniyle bir kısım hakikatlerin perdelendiği bilinci taşınmalı. Baş büyük yükleri kaldırdığı halde gözün en küçük bir yüke bile tahammül edememesi gerçeğinden hareketle, bir kısım duyguların en küçük gaflet durumunu bile kaldıramadığını fark etmek; insana ait tüm hassas duyguları canlandıran ve onların manevi gıdası olan iman hakikatlerini Risale-i Nur’lardan öğrenmeye çalışmalı.


Müzakere ve mütalaa etme

Risale-i Nur okurken anlamakta zorluk çekilen yada tamamen anlaşılmayan konuları not etmek ve Risale-i Nur konularına hakim kişilerle soru-cevap tarzında müzakere etmek. Özellikle, Risale-i Nur’a yıllarını vermiş ağabeylerin birikimlerinden azami derecede istifade edilmeli.
Vakit buldukça kendinize yakın bulduğunuz bir arkadaşınızla da birlikte risale okuyabilir ve özel bir kısım konuları mütalaa edebilirsiniz.

Risale-i Nur hakikatlerinin inceliklerine ve derinliklerine ulaşmaya meraklı bir arkadaş grubuyla belirli peryotlarla ve planlı bir ders programı çerçevesinde münazaralı dersler yapabilirsiniz.
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Ayrıca…

Risalelerdeki mana bütünlüğünü sağlayan, pekiştiren ve hakikatlere farklı pencereler açan benzer kelimelerin ard arda sıralanması, bir başka açıdan, aslında iç lugatçe gibi bir işlev görür. Bu sayede bir kısım bilinmeyen kelimelerin anlamlarını tahmin etmek mümkün olur. Fakat, zamanla o kelimeler arasındaki nüanslara da dikkati yoğunlaştırmak gerekecektir. Bu yöntemle, Risale-i Nur hakikatlerine çok boyutlu bir perspektifle bakabilme yeteneği kazanılacak ve bir kısım hakikatlerin inceliklerine inebilmek mümkün olabilecektir. Birkaç örnek vermek gerekirse: “Mahşer ise bir beyderdir, harmandır.” , “Nihayet ihtilât içinde ve karışmış oldukları halde, nihayet derecede imtiyaz ve farkla birbirinden ayrılıyor.” , “Onu bütün hakaikına temel taşı ve üssü’l esas yapıyor.”
Ayrıca, bilinmeyen kelimelerin çoğunda temel bir mantık var. Bazen bir kelimenin anlamını ve kökünü bilmeniz, başka kelimeler hakkında fikir yürütmenizi de kolaylaştırır ve sözlüğe bakmadan o kelimenin anlamını çıkarmanıza yardımcı olur. (nizam-intizam-muntazam-tanzim, ilim-alim-talim-muallem, ikram-kerem-kerim-mükerrem-ekrem, şükür-şakir-teşekkür-müteşekkir vb.)

Risale-i Nur’da geçen bir kısım kavramlar üzerinde durmak da anlamayı derinleştirmek açısından önemlidir. Bu nedenle ehadiyet-vahdaniyet, uluhiyet-rububiyet, cüz-cüz’i-kül-külli, hatem-sikke-turra, mektubat-ı Samedaniye, mana-i ismi-mana-i harfi gibi Risale-i Nur’un temel kavramları üzerinde durmak ve bu konuyla ilgili kaleme alınmış yazıları okumak faydalıdır.

Ayrıca, Risale-i Nur’daki simetrileri görmeye çalışmak gerekir. Yani, anlatılan hikaye ve temsiller ile hakikatler arasındaki ilişkileri; cümle içinde birbiri ardına gelen kelimelerin uyumlu bir şekilde kullanılmasını ve anlamı güçlendirici, destekleyici bir şekilde yerleştirilmesindeki yönleri görmeye çalışmalı.
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Risale-i Nur’da geçen veciz cümleler ezberlenebilir.

Risale-i Nur’da hangi konuların nerelerde geçtiği hakkında özet bilgi sahibi olmaya çalışmalı. Birbiriyle ilgili konular hakkında bağlantılar kurmak için eşzamanlı okumalar yapılabilir. Örneğin, haşir hakikatiyle ilgili temel bir risale olan 10. Söz’le birlikte, 28. ve 29. Söz’lerin, 11. Şua olan Meyve Risalesinin 8. ve 9. Meselelerinin sırasıyla okunması gibi.

Risale-i Nur CD’leri ve internet gibi teknolojik imkanları kullanarak Risale-i Nur’da herhangi bir konuyla ilgili geçen tüm metinlere ulaşmak, artık çok kolaylaşmıştır. İhtiyaç hissedildikçe bu imkanlardan da sonuna kadar yararlanılmalı.

Risale okumaları için özel bir ajanda yada defter tutulabilir. Bu dokümana konu, sayfa, bilinmeyen kelimeler, özet, anafikir, anahtar kavramlar, zihne takılan sorular, vecizeler yazılabilir.

Ayrıca, Risale okumaları ciddi bir çalışma programı ve takvimi oluşturularak düzenli bir hale getirilebilir. Bir hafta yada bir ay içinde hangi konuların okunacağı, günün hangi vaktinde okuma yapılacağı ve süreç sonunda belirlenen hedeflere ne kadar ulaşılabildiğinin belirlenebilmesi için okuma çizelgesi oluşturulması gibi düzenlemeler yapılabilir.

Risalelerden elde edilen bir bilginin makale, fıkra veya gözlem yazısı gibi bir yazı türünde kullanılması da öğrenilen bilginin kalıcılığını sağlaması açısından önemlidir.

Mahallerde düzenli olarak sürdürülen derslere katılmak suretiyle yeni ve farklı bakış açıları kazanılabilir. Nur talebelerinin şahs-ı manevisinin atmosferini yaşatan dersler ayrı bir şevk ve motivasyon kaynağıdırlar.

Bediüzzaman’la ve Risale-i Nur’un konularıyla ilgili yazılı ve görsel kaynaklar takip edilebilir. Bu konularla ilgili gazetelerde, dergilerde, kitaplarda ve internet ortamında yayınlanan yazı ve makalelerden mümkün olduğunca istifade edilebilir.

Bütün bunlarla birlikte Risale-i Nur’dan öğrenilen hakikatler en yakın çevreden başlanarak diyalog kurulan herkesle, onların durumları da göz önünde bulundurularak paylaşılabilir. Bu bir sohbet havasında gerçekleşebileceği gibi, özel bir ortamda ders yapmak tarzında da olabilir. Böylece, teorik olarak edinilen bilgiler bir anlamda pratiğe dönüşmüş de olacağından çok daha iyi hazmedilmiş olacaktır.

Bir kaç paragraf da olsa yatmadan önce Risale-i Nur’dan okuma yapılabilir. Böylece hem güne güzel bir hatime verilmiş olur hem de rüya aleminde de hakikatlerle ilgili olabilme yolu açılmış olur.


kaynak:risaleforum.com
 
Üst