ﺍِﻟَﻬِﻰ ﻟِﻰ ﻋَﻠﺎَﻗَﺎﺕٌ ﺷَﺪِﻳﺪَﺓٌ ﻣَﻊَ ﻧَﻮْﻋِﻰَ ﺍْﻟﺎِﻧْﺴَﺎﻧِﻰِّ ﻭَ ﺟِﻨْﺴِﻰَ ﺍﻟْﺤَﻴْﻮَﺍﻧِﻰِّ ﻣَﻊَ ﺍَﻥَّ ﺍَﻳَﺔَ ﴿ﻛُﻞُّ ﻧَﻔْﺲٍ ﺫَﺍﺋِﻘَﺔُ ﺍﻟْﻤَﻮْﺕِ﴾ ﺗُﻬَﺪِّﺩُﻧِﻰ ﻭ ﺗُﻄْﻔِﺊُ ﺍَﻣَﺎﻟِﻰَ ﺍﻟْﻤُﺘَﻌَﻠِّﻘَﺔَ ﺑِﻨَﻮْﻋِﻰ ﻭَ ﺟِﻨْﺴِﻰ ﻭَ ﺗَﻨْﻌِﻰ ﻋَﻠَﻰَّ ﺑِﻤَﻮْﺗِﻬَﺎ ﻓَﻠﺎَ ﺣَﻮْﻝَ ﻋَﻦْ ﺫَﺍﻙَ ﺍﻟْﺤُﺰْﻥِ ﺍْﻟﺎَﻟِﻴﻢِ ﺍﻟﻨَّﺎﺷِﻰ ﻣِﻦْ ﺫَﻟِﻚَ ﺍﻟْﻤَﻮْﺕِ ﻭَ ﺍﻟﻨَّﻌْﻰِ ﻭَ ﻟﺎَ ﻗُﻮَّﺓَ ﻋَﻠَﻰ ﺗَﺴَﻞٍّ َﻳْﻤَﻠﺄُ ﻣَﺤَﻞَّ ﻣَﺎ ﺯَﺍﻝَ ﻋَﻦْ ﻗَﻠْﺒِﻰ ﻭَ ﺭُﻭﺣِﻰ ﺍِﻟﺎَّ ﺑِﻚَ ﻓَﺎَﻧْﺖَ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﺗَﻜْﻔِﻰ ﻋَﻦْ ﻛُﻞِّ ﺷَﻲْﺀٍ ﻭَ ﻟﺎَ ﻳَﻜْﻔِﻰ ﻋَﻨْﻚَ ﻛُﻞُّ ﺷَﻲْﺀٍ ٭ ...
39 Bu ﻟﺎَ ﺣَﻮْﻝَ ﻭَﻟﺎَ ﻗُﻮَّﺓَ ye dâir mertebelerde hakîkatlerine yalnız işâretler edildi. Bürhânlar ve delîller zikredilmedi. Çünki geçmiş bâblarda zikredilen yüzler ve belki binler vahdâniyet bürhânları ve rubûbiyet delîlleri umûmiyetle ﻟﺎَ ﺣَﻮْﻝَ ﻭَﻟﺎَ ﻗُﻮَّﺓَ nin hakîkatlerine delîllerdir. Onun için ayrı ayrı delîller zikredilmedi.
ﺍِﻟَﻬِﻰ ﻟِﻰ ﻋَﻠﺎَﻗَﺎﺕٌ ﺷَﺪِﻳﺪَﺓٌ ﻭَ ﺍِﺑْﺘِﻠﺎَﺀٌ ﻭَ ﻣَﻔْﺘُﻮﻧِﻴَّﺔٌ ﻣَﻊَ ﺷَﺨْﺼِﻴَّﺘِﻰَ ﺍﻟْﺠِﺴْﻤَﺎﻧِﻴَّﺔِ ﺣَﺘَّﻰ ﻛَﺎَﻥَّ ﺟِﺴْﻤِﻰ ﻋَﻤُﻮﺩٌ ﻓِﻰ ﻧَﻈَﺮِﻯَ ﺍﻟﻈَّﺎﻫِﺮِﻯِّ ﻟِﺴَﻘْﻒِ ﺟَﻤِﻴﻊِ ﺍَﻣَﺎﻟِﻰ ﻭَ ﻣَﻄَﺎﻟِﺒِﻰ ﻭَ ﻓِﻰَّ ﻋِﺸْﻖٌ ﺷَﺪِﻳﺪٌ ﻟِﻠْﺒَﻘَﺎﺀِ ﻣَﻊَ ﺍَﻥَّ ﺟِﺴْﻤِﻰ ﻟَﻴْﺲَ ﻣِﻦْ ﺣَﺪِﻳﺪٍ ﻭَ ﻟﺎَ ﺣَﺠَﺮٍ ﻟِﻴَﺪُﻭﻡَ ﻓِﻰ ﺍﻟْﺠُﻤْﻠَﺔِ ﺑَﻞْ ﻣِﻦْ ﻟَﺤْﻢٍ ﻭَ ﺩَﻡٍ ﻭَ ﻋَﻈْﻢٍ ﻋَﻠَﻰ ﺟَﻨَﺎﺡِ ﺍﻟﺘَّﻔَﺮُّﻕِ ﻓِﻰ ﻛُﻞِّ ﺍَﻥٍ ﻭَ ﻣَﻊَ ﺍَﻥَّ ﺣَﻴَﺎﺗِﻰ ﻛَﺠِﺴْﻤِﻰ ﻣَﺤْﺪُﻭﺩَﺓُ ﺍﻟﻄَّﺮَﻓَﻴْﻦِ ﺳَﺘُﺨْﺘَﻢُ ﺑِﺨَﺎﺗَﻢِ ﺍﻟْﻤَﻮْﺕِ ﻋَﻦْ ﻗَﺮِﻳﺐٍ ﻣَﻊَ ﺍَﻧِّﻰ ﻗَﺪْ ﺍِﺷْﺘَﻌَﻞَ ﺍﻟﺮَّﺃْﺱُ ﺷَﻴْﺒًﺎ ﻣِﻨِّﻰ ﻭَ ﻗَﺪْ ﺿَﺮَﺏَ ﺍﻟﺴَّﻘْﻢُ ﻇَﻬْﺮِﻯ ﻭَ ﺻَﺪْﺭِﻯ ﻓَﺎَﻧَﺎ ﻓِﻰ ﻗَﻠَﻖٍ ﻭَ ﺿَﺠَﺮٍ ﻭَ ﺍِﺿْﻄِﺮَﺍﺏٍ ﻭَ ﺗَﺎَﻟُّﻢٍ ﻭَ ﺗَﺤَﺰُّﻥٍ ﺷَﺪِﻳﺪٍ ﻣِﻦْ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﻜَﻴْﻔِﻴَّﺔِ ٭ ﻓَﻠﺎَ ﺣَﻮْﻝَ ﻋَﻦْ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﺤَﺎﻟَﺔِ ﺍﻟْﻬَﺎﺋِﻠَﺔِ ﻭَ ﻟﺎَ ﻗُﻮَّﺓَ ﻋَﻠَﻰ ﻣَﺎ ﻳُﺴَﻠِّﻴﻨِﻰ ﻋَﻤَّﺎ ﻳَﺤْﺰُﻧُﻨِﻰ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﻣَﺎ ﻳُﻌَﻮِّﺿُﻨِﻰ ﻣَﺎ ﻳَﻀِﻴﻊُ ﻣِﻨِّﻰ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﻣَﺎ ﻳَﻘُﻮﻡُ ﻣَﻘَﺎﻡَ ﻣَﺎ ﻳَﻔُﻮﺕُ ﻣِﻨِّﻰ ﺍِﻟﺎَّ ﺑِﻚَ ﻳَﺎ ﺭَﺑِّﻰَ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ، ﻭَ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ ﺑِﺒَﻘَﺎﺋِﻪِ ﻭَ ﺍِﺑْﻘَﺎﺋِﻪِ ﻣَﻦْ ﺗَﻤَﺴَّﻚَ ﺑِﺎﺳْﻢٍ ﻣِﻦْ ﺍَﺳْﻤَﺎﺋِﻪِ ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻴَﺔِ ٭
İlâhî! Benim insânî olan nev'imle şiddetli bir alâkam vardır. Bununla berâber "Her nefis ölümü tadıcıdır" (Âl-i İmrân Sûresi, 3:185) âyeti beni tehdîd ediyor ve nev'imle cinsimle alâkalı emellerimi söndürüyor ve onların ölümlerini bana haber veriyor. Bu mevt ve haberden neş'et eden bu hüzn-i elîme karşı havl ve kalb ve rûhumdan zâil olanların yerini dolduracak olan tesellîyi verecek kuvvet ancak Sendedir. Çünki her şeye karşı kâfî gelen fakat her şey kendisine kâfî gelemeyen Zât ancak Sensin.
İlâhî! Benim, evim ve menzilim gibi olan dünyamla şiddetli bir alâkam vardır. Bununla berâber "O'nun üzerindeki herkes fânîdir. Celâl ve ikrâm sâhibi Rabbinin zâtı ise bâkî kalır" (Rahmân Sûresi, 55:27) âyeti, benim bu evimin harâb olacağını ve bu yıkılacak olan evde kendileriyle berâber oturduğum mahbûblarımın zevâl bulacağını i'lân ediyor. Bu korkunç musîbete karşı ve göçüp giden ahbâbdan ayrılıklara bile karşı havl ve bunlara karşı bana tesellî verecek ve onların yerine geçecek kuvvet ancak Sendedir, ey tecelliyât-ı rahmetinden bir cilve, benden ayrılan her şeyin yerine geçebilen Zât!
İlâhî! Mâhiyetimin câmiiyeti ve bana in'âm ettiğin cihâzâtımın gâyet kesreti i'tibâriyle alâkalarım ve kâinâta ve envâına şiddetli ihtiyâclarım vardır. Bunlar berâber "O'nun zâtından başka her şey helâk olucudur. Hüküm O'nundur ve ancak O'na döndürüleceksiniz." (Kasas Sûresi, 28:88) Âyeti beni tehdîd eder ve eşyâlarla olan pek çok alâkamı keser. Ve her bir alâkanın kesilmesiyle, rûhumda bir yara ve ma'nevî bir elem oluşur. İşte bu hadsiz yaralara karşı havl ve onları tedâvî edecek kuvvet ancak Sendedir, ey her şeye kâfî gelen ve bütün eşyâ, teveccüh-i rahmetinden bir tek şeye kâfî gelemeyen Zât, ey bir şey için olduğunda her şey o şey için olan ve o şey için olmadığında o şey için hiçbir şey olmayan Zât!
İlâhî! Cismânî şahsiyetimle şiddetli alâkam ve ibtilâ ve meftûniyetim var. Öyle ki, sanki cismim, zâhirî nazarımda bütün âmâl ve metâlibimin tavanına bir direktir. Bende bekâya karşı şiddetli aşk var. Bununla berâber cismim ne demir ne de taştandır ki filcümle devâm etsin. Bi'lakis her ân dağılmak üzere bulunan et ve kan ve kemiktendir. Yine bununla berâber hayâtım cismim gibi iki tarafı sınırlıdır, yakın bir zamânda mevtin hâtemiyle mühürlenecektir. Bununla berâber ihtiyârlıktan başım beyâz âlev aldı. Hastalık sırtımı ve göğsümü darbelemiştir. Bu hâlden dolayı ben üzüntü, sıkıntı, ızdırâb, teellüm ve şiddetli hüzün içindeyim. Bu korkunç hâle karşı havl ve beni üzen şeylere karşı beni tesellî edecek ve benden kaybolan şeyleri telâfî edecek ve benden geçip giden şeylerin yerine geçebilecek kuvvet ancak Sendedir, ey Bâkî olan ve bâkî isimlerinden bir isme yapışan kimse, kendisinin bekâsı ve ibkâsı ile bâkî olan Rabbim!