Konuya cevap cer

ﺍَﻟْﺒَﺎﺏُ ﺍﻟﺴَّﺎﺑِﻊُ

Yedinci Bâb 


Neşhedü en Lâ ilâhe illallahü ve enne Muhammeden resulullah hakkındadır. 


ﻣَﻘَﺎﻣَﺎﻥِ


İki makamdır 


ﺍَﻟْﻤَﻘَﺎﻡُ ﺍْﻟﺎَﻭَّﻝُ

ﻓِﻰ ﺷَﻬَﺎﺩَﺓِ ﻧَﺸْﻬَﺪُ ﺍَﻥْ ﻟﺎَ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪ*ُ ﻭَ ﺍَﻥَّ ﻣُﺤَﻤَّﺪًﺍ ﺭَﺳُﻮﻝُ ﺍﻟﻠَّﻪ*ِ ...


41 Bu ikinci şehâdette herbir kelime nübüvvet-i Ahmediyenin(asm) birer hak bürhânına îmâ ettiği ve birer vazîfe-i nübüvvete ve birer makâmât-ı Muhammediyeye(asm) işâret ettiği gibi birinci şehâdette herbir fıkra dahi küllî çok berâhîn-i vahdâniyete delâlet ettiğinden gûyâ herbiri hem benim şâhidim hem benimle şehâdet eder ve ben onların lisân-ı hâl ile şehâdetlerini lisân-ı kâle niyetimle kalb edip berâber şehâdet getiriyoruz demektir.


ﺍَﻟﻠَّﻬُﻢَّ ﻳَﺎ ﺣَﻔِﻴﻆُ ﻳَﺎ ﺣَﺎﻓِﻆُ ﻳَﺎ ﺧَﻴْﺮَ ﺍﻟْﺤَﺎﻓِﻈِﻴﻦَ ﻧَﺴْﺘَﻮْﺩِﻉُ ﺣِﻔْﻈَﻚَ ﻭَ ﺣِﻤَﺎﻳَﺘَﻚَ ﻭَ ﺭَﺣْﻤَﺘَﻚَ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟﺸَّﻬَﺎﺩَﺍﺕِ ﺍﻟَّﺘِﻰ ﺍَﻧْﻌَﻤْﺘَﻬَﺎ ﻋَﻠَﻴْﻨَﺎ ﻓَﺎﺣْﻔَﻈْﻬَﺎ ﺍِﻟَﻰ ﻳَﻮْﻡِ ﺍﻟْﺤَﺸْﺮِ ﻭَ ﺍﻟْﻤِﻴﺰَﺍﻥِ ﺍَﻣِﻴﻦَ ﻭَ ﺍﻟْﺤَﻤْﺪُ ِﻟﻠَّﻪ*ِ ﺭَﺏِّ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻤِﻴﻦَ ٭


Birinci Makâm


"Şehâdet ederiz ki Allâh'dan başka ilâh yoktur ve Muhammed (asm) Allâh'ın Resûlüdür" cümlesinin şehâdeti hakkındadır.


Allâhım! Ey seçilmiş olan Muhammed'in (asm) Rabbi, Ey cennetin ve cehennemin Rabbi, Ey peygamberlerin ve hayırlı kimselerin Rabbi, Ey sıddîkların ve ebrârın Rabbi, Ey küçüklerin ve büyüklerin Rabbi, Ey habbelerin ve meyvelerin Rabbi, Ey nehirlerin ve ağaçların Rabbi, Ey sahrâların ve ovaların Rabbi, Ey kölelerin ve hürlerin Rabbi, Ey gecenin ve gündüzün Rabbi.


Akşamladık ve sabâhladık, Seni şâhid tutarız; Senin bütün mukaddes sıfatlarını şâhid tutarız; Senin bütün esmâ-yı hüsnânı şâhid tutarız; Senin bütün yüce meleklerini şâhid tutarız; Senin çeşitli mahlûkâtının hepsini şâhid tutarız; Senin büyük peygamberlerinin hepsini ve Senin büyük velîlerinin hepsini ve Senin yüksek asfiyânın hepsini şâhid tutarız; Senin sayısız ve saymakla bitmez tekvînî âyetlerinin hepsini şâhid tutarız; Senin müzeyyen, mevzûn, manzûm, mütemâsil masnûâtının hepsini şâhid tutarız; Senin âciz, câmid, câhil olan fakat havl ve tavlinle ve emir ve izninle acîb ve muntazam vazîfeleri taşıyan kâinât zerrelerinin hepsini şâhid tutarız; basît ve câmid şeylerden olan zerrâtın, mütenevvi', muntazam, sağlam ve san'atlı hadsiz mürekkebâtının hepsini şâhid tutarız; hayât mâddeleri gâyet ihtilât içinde karışık olan ve gâyet imtiyâz içinde def'aten birbirinden ayrılan nâmî mevcûdâtın terekkübâtının hepsini şâhid tutarız; enbiyâ ve evliyânın sultânı, mahlûkâtın en efdali ve apaçık mu'cizelerin sâhibi olan Habîb-i Ekrem'ini -salavât ve teslîmâtın en üstünü O'nun ve âlinin üzerine olsun- şâhid tutarız; apaçık âyetler ve nûrlu bürhânlar ve vâzıh delîller ve parlak nûrlar sâhibi olan Furkân-ı Hakîm'ini şâhid tutarız:


Bizim hepimiz şehâdet ederiz ki, sen ancak Vâcibü'l-Vücûd, Vâhid, Ehad, Ferd, Samed, Hay, Kayyûm, Alîm, Hakîm, Kadîr, Mürîd, Semî', Basîr, Rahmân, Rahîm, Adl, Hakem, Muktedir ve Mütekellim olan Allâh'sın ve bütün güzel isimler Senindir.


Yine şehâdet ederiz ki, tek başına senden başka ilâh yoktur. Senin şerîkin yoktur. Ve sen her şeye hakkıyla kadîrsin ve her şeyi hakkıyla bilensin.


Yine yukarıda geçenlerin hepsi ile ve yukarıda geçenlerin hepsiyle berâber şehâdet ederiz ki, Muhammed (asm) Senin kulun, peygamberin, seçkin kulun, halîlin, mülkünün cemâli, san'atının melîki, inâyetinin gözü, hidâyetinin güneşi, muhabbetinin lisânı, rahmetinin misâli, mahlûkâtının nûru, mevcûdâtının şerefi, kâinâtının tılsımının keşşâfı, saltanat-ı rubûbiyetinin dellâlı, isimlerinin hazînelerinin ta'rîf edicisi, kullarına Senin emirlerinin ta'lîm edicisi, kitâb-ı kâinâtın âyetlerinin müfessiri, Senin medâr-ı şühûdun ve işhâdın, kendi cemâline ve esmâna olan muhabbetinin ve san'atına ve masnûâtına ve mahlûkâtının mehâsinine olan muhabbetinin âyînesi, âlemlere rahmet olarak ve âlemler sarâyının nakışlarındaki boya san'atının hikmetiyle saltanat-ı rubûbiyetindeki mehâsin-i kemâlâtı beyân etmek ve âlemler kitâbının satırlarındaki âyetlerin kelimelerindeki hikmetlerin işâretleriyle Senin isimlerinin hazînelerini ta'rîf etmek ve marziyâtını beyân etmek için gönderdiğin habîbin ve resûlündür, ey göklerin ve yerlerin Rabbi! Ona ve âline ve ashâbına ve ihvânına, her anda ve zamânda milyonlar salât ve selâm olsun.


Ey Hafîz, ey Hâfız, ey Hayru'l-Hâfızîn olan Allâhım, bize ihsân ettiğin bu şehâdetleri Senin hıfzına, Senin himâyene ve Senin rahmetine tevdî' ediyoruz. Haşir ve mîzân gününe kadar onları hıfz eyle. Âmîn Hamd âlemlerin Rabbi olan Allâh'a mahsûstur. 


(Osmanlıca Lem'alar sh: 740)


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst