Konuya cevap cer

ﺍَﻟْﻤَﻘَﺎﻡُ ﺍﻟﺜَّﺎﻧِﻰ


ﺍَﻟْﺤَﻤْﺪُ ِﻟﻠَّﻪ*ِ ﺍﻟَّﺬِﻯ ﴿٢٤﴾ ﺩَﻝَّ ﻋَﻠَﻰ ﻭُﺟُﻮﺏِ ﻭُﺟُﻮﺩِﻩِ ﻭَ ﺩَﻝَّ ﺍﻟﻨَّﺎﺱَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻭْﺻَﺎﻑِ ﺟَﻠﺎَﻟِﻪِ ﻭَ ﺟَﻤَﺎﻟِﻪِ ﻭَ ﻛَﻤَﺎﻟِﻪِ ﻭَ ﺷَﻬِﺪَ ﻋﻠَﻰ ﺍَﻧَّﻪُ ﻭَﺍﺣِﺪٌ ﻓَﺮْﺩٌ ﺻَﻤَﺪٌ ﺍَﻟﺸَّﺎﻫِﺪُ ﺍﻟﺼَّﺎﺩِﻕُ ﺍﻟْﻤُﺼَﺪَّﻕُ ﻭَ ﺍﻟْﺒُﺮْﻫَﺎﻥُ ﺍﻟﻨَّﺎﻃِﻖُ ﺍﻟْﻤُﺤَﻘَّﻖُ ﺳَﻴِّﺪُ ﺍْﻟﺎَﻧْﺒِﻴَﺎﺀِ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﺮْﺳَﻠِﻴﻦَ ٭ ﺍَﻟْﺤَﺎﻭِﻯ ﻟِﺴِﺮِّ ﺍِﺟْﻤَﺎﻋِﻬِﻢْ ﻭَ ﺗَﺼْﺪِﻳﻘِﻬِﻢْ ﻭَ ﻣُﻌْﺠِﺰَﺍﺗِﻬِﻢْ ٭ ﻭَ ﺍِﻣَﺎﻡُ ﺍْﻟﺎَﻭْﻟِﻴَﺎﺀِ ﻭَ ﺍﻟﺼِّﺪِّﻳﻘِﻴﻦَ ٭ ﺍَﻟْﺤَﺎﻭِﻯ ﻟِﺴِﺮِّ ﺍِﺗِّﻔَﺎﻗِﻬِﻢْ ﻭَ ﺗَﺤْﻘِﻴﻘِﻬِﻢْ ﻭَ ﻛَﺮَﺍﻣَﺎﺗِﻬِﻢْ ٭ ﺫُﻭ ﺍْﻟﺎِﺭْﻫَﺎﺻَﺎﺕِ ﺍﻟْﺨَﺎﺭِﻗَﺔِ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﻌْﺠِﺰَﺍﺕِ ﺍﻟْﺒَﺎﻫِﺮَﺓِ ﻭَ ﺍﻟْﺒَﺮَﺍﻫِﻴﻦِ ﺍﻟْﻘَﺎﻃِﻌَﺔِ ﺍﻟْﻮَﺍﺿِﺤَﺔِ ٭ ﺫُﻭ ﺍْﻟﺎَﺧْﻠﺎَﻕِ ﺍﻟْﻌَﺎﻟِﻴَﺔِ ﻓِﻰ ﺫَﺍﺗِﻪِ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﺨِﺼَﺎﻝِ ﺍﻟْﻐَﺎﻟِﻴَﺔِ ﻓِﻰ ﻭَﻇِﻴﻔَﺘِﻪِ ٭ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﺠَﺎﻳَﺎ ﺍﻟﺴَّﺎﻣِﻴَﺔِ ﻓِﻰ ﺷَﺮِﻳﻌَﺘِﻪِ ٭ ﻣَﻬْﺒَﻂُ ﺍﻟْﻮَﺣْﻰِ ﺍﻟﺮَّﺑَّﺎﻧِﻰِّ ﺑِﺎِﺟْﻤَﺎﻉِ ﺍﻟْﻤُﻨْﺰِﻝِ ﺑِﺘَﻮْﻓِﻴﻖٍ ﻟَﻪُ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﻨْﺰَﻝُِ ﺑِﺎِﻋْﺠَﺎﺯِﻩِ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﻨْﺰَﻝِ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺑِﻘُﻮَّﺓِ ﺍِﻳﻤَﺎﻧِﻪِ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﻨْﺰَﻝِ ﺍِﻟَﻴْﻬِﻢْ ﺑِﻜُﺸُﻮﻓِﻬِﻢْ ﻭَ ﺗَﺤْﻘِﻴﻘَﺎﺗِﻬِﻢْ ٭ ﺳَﻴَّﺎﺭُ ﻋَﺎﻟَﻢِ ﺍﻟْﻐَﻴْﺐِ ﻭَ ﺍﻟْﻤَﻠَﻜُﻮﺕِ ٭ ﻣُﺸَﺎﻫِﺪُ ﺍْﻟﺎَﺭْﻭَﺍﺡِ ﻭَ ﻣُﺼَﺎﺣِﺐُ ﺍﻟْﻤَﻠَﺌِﻜَﺔِ ﻣُﺮْﺷِﺪُ ﺍﻟْﺠِﻦِّ ﻭَ ﺍْﻟﺎِﻧْﺲِ ٭ ﻭَ ﺍَﻧْﻮَﺭُ ﺛَﻤَﺮَﺍﺕِ ﺷَﺠَﺮَﺓِ ﺍﻟْﺨِﻠْﻘَﺔِ ٭ ﺳِﺮَﺍﺝُ ﺍﻟْﺤَﻖِّ ٭ ﺑُﺮْﻫَﺎﻥُ ﺍﻟْﺤَﻘِﻴﻘَﺔِ ٭ ﻟِﺴَﺎﻥُ ﺍﻟْﻤُﺤَﺒَّﺔِ ٭ ﻣِﺜَﺎﻝُ ﺍﻟﺮَّﺣْﻤَﺔِ ٭ ﻛَﺎﺷِﻒُ ﻃِﻠْﺴِﻢِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ٭ ﺣَﻠﺎَّﻝُ ﻣُﻌَﻤَّﺎﺀِ ﺍﻟْﺨِﻠْﻘَﺔِ ٭ﺩَﻟﺎَّﻝُ ﺳَﻠْﻄَﻨَﺔِ ﺍﻟﺮُّﺑُﻮﺑِﻴَّﺔِ ٭ ﻣَﺪَﺍﺭُ ﻇُﻬُﻮﺭِ ﻣَﻘَﺎﺻِﺪِ ﺧَﺎﻟِﻖِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﻓِﻰ ﺧَﻠْﻖِ ﺍﻟْﻤَﻮْﺟُﻮﺩَﺍﺕِ ٭ ﻭَ ﻭَﺍﺳِﻄَﺔُ ﺗَﻈَﺎﻫُﺮِ ﻛَﻤَﺎﻟﺎَﺕِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﺍَﻟْﻤُﺮْﻣِﺰُ ﺑِﺸَﺨْﺼِﻴَّﺘِﻪِ ﺍﻟْﻤَﻌْﻨَﻮِﻳَّﺔِ ﺍِﻟَﻰ ﺍَﻧَّﻪُ ﻧُﺼْﺐَ ﻋَﻴْﻦِ ﻓَﺎﻃِﺮِ ﺍﻟْﻜَﻮْﻥِ ﻓِﻰ ﺧَﻠْﻖِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﴿ﻳَﻌْﻨِﻰ ﺍَﻥَّ ﺍﻟﺼَّﺎﻧِﻊَ ﻧَﻈَﺮَ ﺍِﻟَﻴْﻪِ ﻭَ ﺧَﻠَﻖَ ِﻟﺎَﺟْﻠِﻪِ ﻭَ ِﻟﺎَﻣْﺜَﺎﻟِﻪِ ﻫَﺬَﺍ ﺍﻟْﻌَﺎﻟَﻢَ﴾ ٭ ﺫُﻭ ﺍﻟﺪِّﻳﻦِ ﻭَ ﺍﻟﺸَّﺮِﻳﻌَﺔِ ﻭَ ﺍْﻟﺎِﺳْﻠﺎَﻣِﻴَّﺔِ ﺍﻟَّﺘِﻰ ﻫِﻰَ ﺑِﺪَﺳَﺎﺗِﻴﺮِﻫَﺎ ﺍَﻧْﻤُﻮﺫَﺝُ ﺩَﺳَﺎﺗِﻴﺮِ ﺍﻟﺴَّﻌَﺎﺩَﺓِ ﻓِﻰ ﺍﻟﺪَّﺍﺭَﻳْﻦِ ٭ ﻛَﺎَﻥَّ ﺫَﻟِﻚَ ﺍﻟﺪِّﻳﻦَ ﻓِﻬْﺮِﺳْﺘَﺔٌ ﺍُﺧْﺮِﺟَﺖْ ﻣِﻦْ ﻛِﺘَﺎﺏِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ٭ ﻓَﻜَﺎَﻥَّ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥَ ﺍﻟْﻤُﻨْﺰَﻝَ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﻗِﺮَﺍﺋَﺔٌ ِﻟﺎَﻳَﺎﺕِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﺍَﻟْﻤُﺸِﻴﺮُ ﺩِﻳﻨُﻪُ ﺍﻟْﺤَﻖُّ ﺍِﻟَﻰ ﺍَﻧَّﻪُ ﻧِﻈَﺎﻡُ ﻧَﺎﻇِﻢِ ﺍﻟْﻜَﻮْﻥِ ٭ ﻓَﻨَﺎﻇِﻢُ ﻫَﺬِﻩِ ﺍﻟْﻜَﺎﺋِﻨَﺎﺕِ ﺑِﻬَﺬَﺍ ﺍﻟﻨِّﻈَﺎﻡِ ﺍْﻟﺎَﺗَﻢِّ ﺍْﻟﺎَﻛْﻤَﻞِ ﻫُﻮَ ﻧَﺎﻇِﻢُ ﺫَﻟِﻚَ ﺍﻟﺪِّﻳﻦِ ﺍﻟْﺠَﺎﻣِﻊِ ﺑِﻬَﺬَﺍ ﺍﻟﻨَّﻈْﻢِ ﺍْﻟﺎَﺣْﺴَﻦِ ﺍْﻟﺎَﺟْﻤَﻞِ ﺳَﻴِّﺪُﻧَﺎ ﻧَﺤْﻦُ ﻣَﻌَﺎﺷِﺮَ ﺑَﻨِﻰ ﺍَﺩَﻡَ ﻭَ ﻣُﻬْﺪِﻳﻨَﺎ ﺍِﻟَﻰ ﺍْﻟﺎِﻳﻤَﺎﻥِ ﻧَﺤْﻦُ ﻣَﻌَﺎﺷِﺮَ ﺍﻟْﻤُﺆْﻣِﻨِﻴﻦَ ﻣُﺤَﻤَّﺪٌ ﺍﺑْﻦُ ﻋَﺒْﺪِ ﺍﻟﻠَّﻪ* ﺍِﺑْﻦِ ﻋَﺒْﺪِ ﺍﻟْﻤُﻄَّﻠِﺐِ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻟِﻪِ ﺍَﻓْﻀَﻞُ ﺍﻟﺼَّﻠَﻮَﺍﺕِ ﻭَ ﺍَﺗَﻢُّ ﺍﻟﺘَّﺴْﻠِﻴﻤَﺎﺕِ ﻣَﺎﺩَﺍﻣَﺖِ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽُ ﻭَ ﺍﻟﺴَّﻤَﻮَﺍﺕُ ٭ ﻓَﺎِﻥَّ ﺫَﻟِﻚَ ﺍﻟﺸَّﺎﻫِﺪَ ﻳَﺸْﻬَﺪُ ﻋَﻦِ ﺍﻟْﻐَﻴْﺐِ ﻓِﻰ ﻋَﺎﻟَﻢِ ﺍﻟﺸَّﻬَﺎﺩَﺓِ ﻋَﻠَﻰ ﺭُﺅُﺱِ ﺍْﻟﺎَﺷْﻬَﺎﺩِ ﺑِﻄَﻮْﺭِ ﺍﻟْﻤُﺸَﺎﻫِﺪِ ٭


42 Bu makâmın îzâhı Ondokuzuncu Mektûb olan Mu'cizât-ı Ahmediye(asm) risâlesinin âhirindedir. Şu makâmın herbir kaydı herbir kelimesi risâlet-i Ahmediyenin(asm) birer delîline işâret eder ve Kur'ân-ı Hakîm'in Kelâmullâh olduğuna dâir olan bürhânlara îmâ eder. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm ile Kur'ân, her ikisi vahdâniyet-i İlâhiyeye birer gâyet parlak delîl olarak burada zikredilmişlerdir.


ﻧَﻌَﻢْ ﻳُﺸَﺎﻫَﺪُ ﺍَﻧَّﻪُ ﻳُﺸَﺎﻫِﺪُ ﺛُﻢَّ ﻳَﺸْﻬَﺪُ ﻣُﻨَﺎﺩِﻳًﺎ ِﻟﺎَﺟْﻴَﺎﻝِ ﺍﻟْﺒَﺸَﺮِ ﺧَﻠْﻒَ ﺍْﻟﺎَﻋْﺼَﺎﺭِ ﻭَ ﺍْﻟﺎَﻗْﻄَﺎﺭِ ﺑِﺎَﻋْﻠَﻰ ﺻَﻮْﺗِﻪِ ٭

ﻧَﻌَﻢْ ﻓَﻬَﺬَﺍ ﺻَﺪَﺍﺀُ ﺻَﻮْﺗِﻪِ ﻳُﺴْﻤَﻊُ ﻣِﻦْ ﺍَﻋْﻤَﺎﻕِ ﺍﻟْﻤَﺎﺿِﻰ ﺍِﻟَﻰ ﺷَﻮَﺍﻫِﻖِ ﺍْﻟﺎِﺳْﺘِﻘْﺒَﺎﻝِ ﻭَ ﺑِﺠَﻤِﻴﻊِ ﻗُﻮَّﺗِﻪِ ٭ ﻧَﻌَﻢْ ﻓَﻘَﺪْ ﺍِﺳْﺘَﻮْﻟَﻰ ﻋَﻠَﻰ ﻧِﺼْﻒِ ﺍْﻟﺎَﺭْﺽِ ٭ ﻭَ ﺍِﻧْﺼَﺒَﻎَ ﺑِﺼِﺒْﻐَﺘِﻪِ ﺍﻟﺴَّﻤَﺎﻭِﻳَّﺔِ ﺧُﻤْﺲُ ﺑَﻨِﻰ ﺍَﺩَﻡَ ٭ ﻭَ ﺩَﺍﻣَﺖْ ﺳَﻠْﻄَﻨَﺘُﻪُ ﺍﻟْﻤَﻌْﻨَﻮِﻳَّﺔُ ﺍَﻟْﻔًﺎ ﻭَ ﺛَﻠَﺜَﻤِﺎَﺓٍ ﻭَ ﺧَﻤْﺴِﻴﻦَ ﺳَﻨَﺔً ﻓِﻰ ﻛُﻞِّ ﺯَﻣَﺎﻥٍ ﻳَﺤْﻜُﻢُ ﻇَﺎﻫِﺮًﺍ ﻭَ ﺑَﺎﻃِﻨًﺎ ﻋَﻠَﻰ ﺛَﻠَﺜَﻤِﺎَﺓٍ ﻭَ ﺧَﻤْﺴِﻴﻦَ ﻣَﻠﺎَﻳِﻴﻦَ ﻣِﻦْ ﺭَﻋِﻴَّﺘِﻪِ ﺍﻟﺼَّﺎﺩِﻗَﺔِ ﺍﻟْﻤُﻄِﻴﻌَﺔِ ﺑِﺎِﻧْﻘِﻴَﺎﺩِ ﻧُﻔُﻮﺳِﻬِﻢْ ﻭَ ﻗُﻠُﻮﺑِﻬِﻢْ ﻭَ ﺍَﺭْﻭَﺍﺣِﻬِﻢْ ﻭَ ﻋُﻘُﻮﻟِﻬِﻢْ ِﻟﺎَﻭَﺍﻣِﺮِ ﺳَﻴِّﺪِﻫِﻢْ ﻭَ ﺳُﻠْﻄَﺎﻧِﻬِﻢْ ٭ ﻭَ ﺑِﻐَﺎﻳَﺔِ ﺟِﺪِّﻳَّﺘِﻪِ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺍﺕِ ﻗُﻮَّﺓِ ﺩَﺳَﺎﺗِﻴﺮِﻩِ ﺍﻟْﻤُﺴَﻤَّﺮَﺓِ ﻋَﻠَﻰ ﺻُﺨُﻮﺭِ ﺍﻟﺪُّﻫُﻮﺭِ ﻭَ ﻋَﻠَﻰ ﺟِﺒَﺎﻩِ ﺍْﻟﺎَﻗْﻄَﺎﺭِ ٭ ﻭَ ﺑِﻐَﺎﻳَﺔِ ﻭُﺛُﻮﻗِﻪِ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺓِ ﺯُﻫْﺪِﻩِ ﻭَ ﺍِﺳْﺘِﻐْﻨَﺎﺋِﻪِ ﻋَﻦِ ﺍﻟﺪُّﻧْﻴَﺎ ٭ ﻭَ ﺑِﻐَﺎﻳَﺔِ ﺍِﻃْﻤِﺌْﻨَﺎﻧِﻪِ ﻭَ ﻭُﺛُﻮﻗِﻪِ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺓِ ﺳِﻴَﺮِﻩِ ﻭَ ﺑِﻐَﺎﻳَﺔِ ﻗُﻮَّﺓِ ﺍِﻳﻤَﺎﻧِﻪِ ﺑِﺸَﻬَﺎﺩَﺓِ ﺍَﻧَّﻪُ ﺍَﻋْﺒَﺪُ ﻭَ ﺍَﺗْﻘَﻰ ﻣِﻦَ ﺍﻟْﻜُﻞِّ ﺑِﺎِﺗِّﻔَﺎﻕِ ﺍﻟْﻜُﻞِّ ﺷَﻬَﺎﺩَﺓً ﺟَﺎﺯِﻣَﺔً ﻣُﻜَﺮَّﺭَﺓً ﺑـِ ﴿ﻓَﺎﻋْﻠَﻢْ ﺍَﻧَّﻪُ ﻟﺎَ ﺍِﻟَﻪَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠَّﻪ*ُ﴾ ﺍَﻟَّﺬِﻯ ﺩَﻝَّ ﻋﻠَﻰ ﻭُﺟُﻮﺏِ ﻭُﺟُﻮﺩِﻩِ ﻭَ ﺻَﺮَّﺡَ ﺑِﺎَﻭْﺻَﺎﻑِ ﺟَﻠﺎَﻟِﻪِ ﻭَ ﺟَﻤَﺎﻟِﻪِ ﻭَ ﻛَﻤَﺎﻟِﻪِ ﻭَ ﺷَﻬِﺪَ ﻋَﻠَﻰ ﺍَﻧَّﻪُ ﻭَﺍﺣِﺪٌ ﺍَﺣَﺪٌ ﻓَﺮْﺩٌ ﺻَﻤَﺪٌ ﺍَﻟْﻔُﺮْﻗَﺎﻥُ ﺍﻟْﺤَﻜِﻴﻢُ ﺍَﻟْﺤَﺎﻭِﻯ ﻟِﺴِﺮِّ ﺍِﺟْﻤَﺎﻉِ ﻛُﻞِّ ﻛُﺘُﺐِ ﺍْﻟﺎَﻧْﺒِﻴَﺎﺀِ ﻭَ ﺍْﻟﺎَﻭْﻟِﻴَﺎﺀِ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﻮَﺣِّﺪِﻳﻦَ ﺍﻟْﻤُﺨْﺘَﻠِﻔِﻴﻦَ ﻓِﻰ ﺍﻟْﻤَﺸَﺎﺭِﺏِ ﻭَ ﺍﻟْﻤَﺴَﺎﻟِﻚِ ﺍﻟْﻤُﺘَّﻔِﻘَﺔِ ﻗُﻠُﻮﺏُ ﻫَﺆُﻟﺎَﺀِ ﻭَ ﻋُﻘُﻮﻝُ ﺍُﻭﻟَﺌِﻚَ ﺑِﺤَﻘَﺎﺋِﻖِ ﻛُﺘُﺒِﻬِﻢْ ﻋَﻠَﻰ ﺗَﺼْﺪِﻳﻖِ ﺍَﺳَﺎﺳَﺎﺕِ ﺍﻟْﻘُﺮْﺍَﻥِ ﺍﻟْﻤُﻨَﻮَّﺭِ ﺟِﻬَﺎﺗُﻪُ ﺍﻟﺴِّﺖُّ ٭ ﺍِﺫْ ﻋَﻠَﻰ ﻇَﻬْﺮِﻩِ ﺳِﻜَّﺔُ ﺍْﻟﺎِﻋْﺠَﺎﺯِ ٭ ﻭَ ﻓِﻰ ﺑَﻄْﻨِﻪِ ﺣَﻘَﺎﺋِﻖُ ﺍْﻟﺎِﻳﻤَﺎﻥِ ٭ ﻭَ ﺗَﺤْﺘَﻪُ ﺑَﺮَﺍﻫِﻴﻦُ ﺍْﻟﺎِﺫْﻋَﺎﻥِ ٭ ﻭَ ﻫَﺪَﻓُﻪُ ﺳَﻌَﺎﺩَﺓُ ﺍﻟﺪَّﺍﺭَﻳْﻦِ ٭ ﻭَ ﻧُﻘْﻄَﺔُ ﺍِﺳْﺘِﻨَﺎﺩِﻩِ ﻣَﺤْﺾُ ﺍﻟْﻮَﺣْﻰِ ﺍﻟﺮَّﺑَّﺎﻧِﻰِّ ﺑِﺎِﺟْﻤَﺎﻉِ ﺍﻟْﻤُﻨْﺰِﻝِ ﺑِﺎَﻳَﺎﺗِﻪِ ٭ ﻭَ ﺍﻟْﻤُﻨْﺰَﻝِ ﺑِﺎِﻋْﺠَﺎﺯِﻩِ ٭

ﻭَ ﺍﻟْﻤُﻨْﺰَﻝِ ﻋَﻠَﻴْﻪِ ﺑِﻘُﻮَّﺓِ ﺍِﻳﻤَﺎﻧِﻪِ ﻭَ ﺍَﻣْﻨِﻴَّﺘِﻪِ ...



İkinci Makâm


Hamd, Allâh'a mahsûstur. O'nun Vücûb-ı Vücûduna öyle bir Zât delâlet eder, insânlara O'nun evsâf-ı Celâlini ve Cemâlini ve kemâlini öyle bir Zât gösterir.


Ve O'nun Vâhid ve Ferd ve Samed olduğuna öyle bir Zât şâhidlik eder ki, o, tasdîk olunmuş Şâhid-i Sâdık ve tahkîk olunmuş Bürhân-ı Nâtıktır. Enbiyâ ve mürselînin efendisidir ki, onların icmâ'larının ve tasdîklerinin ve mu'cizelerinin sırrını hâvîdir. Evliyâ ve sıddîkînin imâmıdır ki, onların ittifâklarının ve tahkîklerinin ve kerâmetlerinin sırrını hâvîdir.


Hârika irhâsât ve bâhir mu'cizât ve kat'î ve vâzıh bürhânlar sâhibidir.


Zâtında ahlâk-ı âliye, vazîfesinde hısâl-i gâliye ve şerîatinde secâyâ-yı sâmiye sâhibidir.


Vahyi indiren Zât-ı Zülcelâl'in ona tevfîki ile ve indirilen vahyin îcâzıyla ve kendisine vahiy indirilen Zâtın Ona kuvvet-i îmânı ile ve kendilerine vahiy indirilenlerin keşfiyâtları ve tahkîkâtlarıyla berâber icmâıyla, vahy-i Rabbânînin indiği yerdir.


Âlem-i gayb ve melekûtün seyyârıdır.


Ervâhı müşâhede ve melâikeye arkadaşlık eden ve cin ve insin Mürşidi olandır. Şecere-i hilkatin meyvelerinin en münevveridir.


Hakkın sirâcı, hakîkatin bürhânı, muhabbetin lisânı, rahmetin misâli, kâinât tılsımının keşşâfı, muamma-yı hilkatin halledicisi, saltanat-ı rubûbiyetin dellâlıdır.


Hâlık-ı kâinâtın, mevcûdâtın hilkatindeki makâsıdının medâr-ı zuhûrudur. Kâinâtın kemâlâtının vâsıta-i tezâhürüdür.


Ma'nevî şahsiyetiyle, Fâtır-ı Kâinât'a kâinâtın hilkatinde nasbü'l-ayn olduğunu remzeden (yani Sâni' ona bakmış ve O'nun ve emsâlinin hürmetine bu âlemi yaratmış)dır.


Düstûrlarıyla, her iki dünyâdaki saâdetin düstûrlarına enmûzec olan dîn ve şerîat ve islâmiyetin sâhibidir. Sanki bu dîn kitâb-ı kâinâttan çıkarılmış bir fihristedir. Kendisine indirilmiş olan Kur'ân ise, sanki kâinâtın âyâtını okumaktır. Hak dîni, kendisinin, kâinât Nâzımının nizâmı olduğuna işâret edendir. Çünki bu kâinâtı, bu nizâm-ı etemm ve ekmel ile tanzîm eden kim ise, bu nazm-ı ahsen ve ecmeli câmi' olan bu dîni tanzîm eden de Odur.


Yer ve gökler devâm ettiği müddetçe salavâtın en efdali ve teslîmâtın en etemmi, biz Ademoğulları topluluğunun efendisi ve biz mü'minler topluluğunun îmâna hidâyet edicisi olan Abdullâh İbn-i Abdülmuttalib oğlu Muhammed'in üzerine olsun.


Çünki bu Şâhid, âlem-i şehâdette bütün şâhidlerin gözü önünde gaybe dâir, müşâhid tavrıyla şehâdet eder. Evet görülüyor ki, kendisi görür, sonra asırların ve aktârın arkasında en yüksek sadâsı ile beşer tâifelerine seslenerek şâhidlik eder.


Evet, bu O'nun, mâzînin derinliklerinden istikbâlin yüksek tepelerine kadar bütün kuvvetiyle işitilen sesinin sadâsıdır. Evet, o ses yerin yarısını istîlâ etti; benî-âdem'in beşte biri O'nun semâvî boyasıyla boyandı. Ma'nevî saltanatı 1350 sene devâm etti; her zamânda sâdık ve mutî' raiyetinden 350 milyon kişi üzerinde, seyyidlerinin ve sultânlarının emirlerine nefislerinin ve kalblerinin ve rûhlarının ve akıllarının inkıyâdıyla zâhiren ve bâtınen hükmediyor.


Asırların kayaları üzerine ve aktârın meydânlarına çivilenmiş kuvvet-i düstûrlarının şehâdetiyle gâyet ciddiyetiyle zühdünün ve dünyâdan istiğnâsının şehâdetiyle gâyet vüsûku ile seyrinin şehâdetiyle gâyet itmi'nânı ve vüsûku ile herkesin ittifâkıyla herkesten daha fazla ibâdet eden ve daha fazla takvâ sâhibi oluşunun şehâdetiyle gâyet derecedeki kuvvet-i îmânı ile, "Gerçekten şunu bil ki, Allâh'dan başka ilâh yoktur" ile öyle kat'î ve mükerrer şehâdet eder ki, Furkân-ı Hakîm o Zât-ı Zülcelâl'in vücûb-ı vücûduna delâlet eder. O'nun celâlinin ve cemâlinin ve kemâlinin evsâfını tasrîh eder. Öyle bir Furkân-ı Hakîm ki, meşreblerde ve mesleklerde muhtelif, kalbleri ve akılları müttefik olan enbiyânın ve evliyânın ve muvahhidînin bütün kitâblarının sırr-ı icmâını hâvîdir. Çünki o kitâbların hakâiki, altı ciheti münevver olan Kur'ân'ın esâsâtını tasdîk ederler. Zîrâ Kur'ân'ın üstünde sikke-i i'câz, içinde hakâik-ı îmân, altında berâhîn-i iz'ân vardır. Hedefi saâdet-i dâreyndir. Nokta-i istinâdı ise, Onu indiren Zâtın, âyetleriyle, indirilen Kur'ân'ın, i'câzıyla, kendisine Kur'ân indirilen Zât'ın, ona kuvvet-i îmânı ve emniyetiyle ümmîliğiyle ve kemâl-i teslîmiyeti ve safvetiyle ve nüzûlü sırasında ma'lûm vaz'iyetiyle berâber icmâıyla mahz-ı vahy-i Rabbânîdir. O, bilyakîn mecma'-i hakâiktir. Bilbedâhe envâr-ı îmânın menbaıdır. Bilyakîn saâdetlere îsâl bilmüşâhede, kâmil meyveler sâhibidir. Farklı farklı emârelerden olan hads-i sâdık ile, meleklerin ve ins ve cinnin makbûlüdür. Âkıl ve kâmil olanların ittifâkıyla, aklî delîllerle müeyyeddir. Vicdânın ona itmi'nânının şehâdetiyle, fıtrat-ı selîme ile musaddaktır. Bilmüşâhede ebedî mu'cizedir. Basar-ı mutlak sâhibidir ki, eşyâyı kemâl-i vuzûh ile görür. Gaybı ve uzağı, hâzır ve yakîn gibi görür. Mutlak inbisât sâhibidir ki, mukarrabînden olan mele-i a'lâya bir dersi öğretir, etfâl-i beşere de bu dersin aynısını öğretir. Ta'lîmi ve ta'lîmâtı, yükseklerin en yükseğinden, basitlerin en basitine kadar zîşuûrun tabakâtına şâmil olur. "O'ndan başka ilâh yoktur" ve "Şunu bil ki, Allâh'dan başka ilâh yoktur" şeklindeki kat'î ve mükerrer bir şehâdetle, âlem-i şehâdette gaybın lisânıdır. 


(Lem'alar sh: 304)


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst