Risale-i Nur'u okumak istediği halde, anlamadığı için sıkılanlara ne tavsiy

müdavim

Üye Sorumlusu
Risale-i Nur'u anlamak

Risale-i Nur'u okumak istediği halde, anlamadığı için sıkılanlara ne tavsiye edersiniz?

Okuduğunuz yerlerde zaten Allah’ı sevdirecek ve tanıttıracak marifet ve muhabbet manaları yeterince vardır. Lakin oradaki marifet ve muhabbet manalarını anlamak ve inceliklerine vakıf olacak mütaala ve müzakereler yapılmadığı için, size o noktalar kapalı kalıyor. Bu sebeple öncelik olarak tecrübe ve birikimi olan kardeş ya da ağabeyler ile o noktaları mütalaa ve müzakere etmek gerekir. Zaten cemaat derslerinin amacı da budur. Zira herkes her meseleyi kendi başına anlamaz, bu yüzden cemaatin ortak aklına muhtaçtır.

İbadet ve ahlak; imanın bir sonuç ve neticesidir. İnsanın imanı ne kadar kuvvetli ise ibadet ve ahlakı da o derece kuvvetli olur. Bu sebeple tahkiki iman dersleri, bu zamanda çok önem arz ediyor. Risale-i Nurların her tarafı tahkiki iman dersleri ile doludur. Bizim burada yapmamız gereken bu derslere iştirak etmek ve anlamak için çaba sarf etmektir.

İlk etapta Risale-i Nurlar belki anlaşılmadığı için sıkabilir; ama anlaşılmaya başladığı zaman da tam bir ilaç ve tam bir feyiz kaynağıdır. Biz ciddi çaba sarf edersek, bir iki yıl içinde bu dil ve anlamama sorunu aşabiliriz. İnsanlar dünyanın adi menfaatleri için bir iki yılda yabancı dil öğrenirken, bizim ebedi saadetin vesikası hükmünde olan Risale-i Nurların dilini öğrenmememiz hakikaten büyük bir zarar ve ziyandır.

kaynak:Sorularla Risale-i Nur
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Cevap: Risale-i Nur'u anlamak

Risale-i Nur okurken en iyi şekilde nasıl istifade edebiliriz? Sesli okumak mı, sessiz okumak mı? Veya çok okumak mı, düşünerek az okumak mı? Ayrıca cevşen ve sair evradları okumanın Risale-i Nur'dan istifadeye faydası var mı?

Risale-i Nur, Kur'an-ı Kerim'in harika bir tefsiridir. Böyle kıymetli bir eserden istifade etmek büyük bir nimettir, bir ayrıcalıktır. Okurken şu gibi esaslara dikkat edilse, istifade çok daha fazla olur diye düşünmekteyiz:


• Başkalarına anlatmak için değil, kendi nefsimize hitap ederek okumak.

• Az da olsa her gün okumak.

• Küçük Sözler, Yirmi Üçüncü Söz, Haşir Risalesi gibi daha kolay anlaşılabilen risalelere öncelik vermek.

• Bilinmeyen kelimelerle ilgili lügat çalışması yapmak. Bir insan her ay bir risalenin kelimelerini çıkararak okusa, bir yıl gibi bir sürede çok mesafe alabilir.

• Çevremizde Nur dersleri yapılıyorsa düzenli olarak takip etmek, yapılmıyorsa da başlatmak.

• Seviyesi iyi kimselerle ön çalışmalı dersler yapmak. Mesela, bir hafta önceden belirlenen bir derse hazırlanıp gelmek, başkalarıyla bu konuyu enine boyuna müzakere etmek son derece faydalı olacaktır.

• "Ya Rabbi, bu eserleri anlamayı ve yaşamayı nasip eyle" şeklinde dualar etmek.

• Her gün hiç olmazsa on beş dakika sesli okumak, hem okuyuşu düzgünleştirir, hem telaffuzu güzelleştirir.

• Ayrıca sessiz olarak da yoğun bir şekilde okumak gerekir. Külliyetle dalmak mühimdir.


• Okuduğumuzu başkalarıyla paylaşmak önemlidir. İlim, paylaşıldıkça artar ve bereketlenir.

• Başlangıçta anlamasak da çok okumak, sonraki okuyuşlarda ise anlama ağırlıklı okumak daha faydalı olacaktır.

• Cevşen ve sair evradları okumanın risale-i nurdan istifadeye ve feyz almaya büyük faydası vardır. Bunlar insanın ulvi latifelerini geliştirir, ona kıvam ve kalite kazandırır.

Nurİklimi
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Cevap: Risale-i Nur'u anlamak

Risale-i Nur’da “Bir sene bu Risaleleri ve bu dersleri anlayarak ve kabul ederek okuyan; bu zamanın mühim, hakikatlı bir âlimi olabilir.” denilmiş. Risalelerde ilmihal, fıkıh bilgisi mevcut değil, sadece iman hakikatleri anlatılmış.

“Risaleleri bir yıl kabul ederek ve anlayarak okuyan zamanın hakikatli bir alimi olur” ifadesi genel olmayıp, iki cihette hususiliği vardır.

• Mevzular açısından
• Zaman açısından

1- Risale-i Nurun mevzuu iman hakikatlerine dair konulardır. Risale-i Nuru okuyanlar, Risale-i Nurun mevzuu ile ilgili konularda hakikatli bir alim olabilir. Bu, hadis ilminde, muamelat ilminde, tarihte veya bizim bildiğimiz fıkıhta alim olur manasına gelmez. Demek ki bu gibi konularda başka eserlere müracaat edilebilir.

2- Zamanımızda İslâmiyet`in sarsılan kısmı veya ehli dalaletin tecavüz ettiği mevzular inanca, itikada, iman esaslarına taalluk ediyor. Eski zamanda ise bu gibi mevzular sağlam ve muhkem olup kimsenin eli buralara uzanamadığından dolayı o zamandaki eserler genellikle muamelat, tasavvuf ve ahlaka dair telifatlar idi.

Zamanımızda ise, dinin esaslarına, iman hakikatlerine zarar verildiğinden, Risale-i Nur eserleri zamanın gereği olarak imani konularda tahşidat yapıyor. “Zamanın hakikatli alimi olur” ifadesi bu zamanla tahdit edilmiş olur.

Diğer taraftan, “bir şey mutlak zikir olunursa kemaline masruftur.” kaidesine göre, “zamanın hakikatli alimi olur” ifadesinde alimliğin kemali nazara verilmiş olur. Çünkü: İlmin kemali Rabbül-alemini tanımaktır. Dolayısıyla alimin kemali de Allah’ı iyi bilen ve tanıyan demektir. Elbette Fıkıh bilmek de İslâmiyet`in icabındandır.

Zamanın hakikatli alimi olmak, fıkhı bilmemek manasına gelmez. Zaten bir insan hakikat ilmini öğrendiğinde, onun lazımı olan fıkhi meseleleri de bilecek demektir. İmam-ı Azamın “El-Fıkhu’l- Ekber” isimli eseri tamamen iman hakikatlerini ihtiva eder. Bir müminin bunları öğrenmesi mecburidir. Bunlar olmadan sağlam bir itikattan söz edilemez. Burada kusuru olanın amelinin sağlam olması kendisini kurtarmayabilir.

Demek ki, Risale-i nurları bir yıl anlayarak ve kabul ederek okuyan zamanın hakikatli bir alimi olur, ifadesinden bunlar anlaşılmalı. Yoksa asla diğer ilimleri, kitapları ve konuları beğenmeme, küçümseme ve ilgisiz kalma manası anlaşılmaz.

kaynak:Nurİklimi
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Cevap: Risale-i Nur'u anlamak

Risaleler nasıl okunmalı? Üstadın “…Gazete gibi okumayınız.” tavsiyesini nasıl anlamalıyız?

Bilindiği gibi Nur Risaleleri ne sadece akla, ne de yalnız kalbe hitap etmeyip her ikisinin de hissesini verir. Bazı risaleler, Üstadın da ifadesiyle “akıldan ziyade kalbe nazırdır.” Bazıları da bunun aksi mahiyettedir.

Hem iman yalnız ilim ile değil, imanda çok letaifin hisseleri var. Nasıl ki bir yemek mideye girse, o yemek muhtelif a'saba, muhtelif bir surette inkısam edip tevzi olunuyor. İlim ile gelen mesail-i imaniye dahi, akıl midesine girdikten sonra, derecata göre ruh, kalb, sırr, nefis ve hâkeza letaif kendine göre birer hisse alır, masseder. Eğer onların hissesi olmazsa, noksandır. (Mektubat)


Okumada esas olan ihlastır, ihlasla okunan bir dersten kalp mutlaka hissesini alır. Aklın hissesi ise o dersin anlaşılması nispetinde ziyadeleşir.

Nurlarda ele alınan konular büyük ekseriyetle marifetullahla ilgilidir; ibadetle ilgilidir; diğer iman hakikatleriyle ilgilidir. Marifetullahın sonu yoktur. Allah Resulünün (asm.) mi’raçta rüyet ile taltif edildiği anda söylediği, “Seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Ben seni hakkıyla, tam bir marifet ile tanıyamadım.” cümlesi, bu sahanın sonsuzluğunun en güzel ifadesidir. Bu hakikatin ışığında, Nur Risalelerini şevk ile, ihlasla, tefekkürle ve dakik bir nazarla okumak, üstünkörü geçmemek gerekir.

Üstadın önemli bir tavsiyesini de bu vesileyle hatırlayalım: Gazete gibi okumamak.

Bilindiği gibi, gazete okuyan kişi önce haber başlıklarına şöyle bir bakıp geçer, daha sonra önemli gördüğü haberlerin ayrıntılarına iner. Gazetenin tamamını okusa bile ertesi gün, aynı şeyleri değil farklı haberleri izler.

Gazeteyi okuduğumuzda ondaki her şeye vakıf oluruz. Onu tekrar okumamız gerekmez.

Nurlar ise öyle değildir. Her okudukça marifetimizde inkişaf olacak, ama biz Allah Resulünün(asm.) o mübarek kelamını hatırlayarak elde ettiğiniz marifetin yeterli olmadığını bilecek ve okumaya devam edeceğiz.

Üstadımız bir risalesinde, “her yerde bir küçük bir medrese-i Nuriye açılmasını” tavsiye ederken şu gerekçeyi de ekler:
“Çünkü herkes her meselesini anlamaz fakat hissesiz de kalmaz.”(Şualar)
Bundan da anlaşılacağı gibi, Nurları birlikte ve mütalaa ederek okuduğumuzda aklımızın hissesi daha da artacaktır.

Nurların okunmasında belli bir metot olmamakla birlikte, genelde kabul gören tarz, “sıra ile birkaç kez külliyatı devretmek, daha sonra her gün yine belli bir miktar sıra ile okumaya devam ederken, öte yandan konularda derinleşmeye çalışmaktır.”

Allah Resulünün (asm.) şu hadis-i şerifi Nurların okunmasında da temel kaidedir:

“Amelin hayırlısı, az da olsa, devamlı olanıdır.”

Genel bir kaide olarak şunu söyleyebiliriz: Her kelime üzerinde fazlaca durmadan Külliyatı, “kendini kaptırarak ve hafif bir sesle” okumakta kalbin hissesi daha fazla olur. Kelimeler, cümleler üzerinde müzakereli olarak okunduğunda ise aklın hissesi daha fazla olur. Bize her ikisi de gerekli olduğundan “her iki tarzı da birlikte yürütmek en faydalısıdır.” kanaatindeyim.

Bir nur talebesi, hem binlerce günahın insana hücum ettiği bu fitne asrında bu marifetullah dersleriyle kendini korumak, hem bütün dünyada nurları okuyanlarla bir manevî rabıta kurmak, hem de neşrini bir dava olarak benimsediği bu hakikatlerin ulviyetini yeniden hatırlamak ve onları muhtaçlara ulaştırmak için yeni bir şevk kazanmak üzere bu eserleri her fırsatta okur. Özellikle namazlardan sonra okunması bir adet haline gelmiştir. İbadet ortamında, Rabbine ibadet ve dua ettikten sonra bu hakikatlerin birkaç dakika olsun okunması, sözünü ettiğimiz manaları daha da kuvvetlendirir.

Bu konuda az da olsa muhatap olduğumuz bir soru var: Nurları okumak mı daha önemlidir, yazmak mı?

Bir Nur talebesi için en önemli mesele nurlardaki hakikatlere güzel, parlak ve berrak bir ayna olmaktır. Tâ ki, bu hakikatlerin başka kişilere de ulaşmasında örnek ve rehber olabilsin. Üstadımızın, "Eğer biz ahlâk-ı İslâmiyenin ve hakaik-ı imaniyenin kemalâtını ef'alimizle izhar etsek, sair dinlerin tâbileri, elbette cemaatlerle İslâmiyete girecekler. Belki Küre-i Arzın bazı kıt'aları ve devletleri de İslâmiyete dehalet edecekler." (Tarihçe-i Hayat) ifadeleri çok önemlidir. Bu gayeye okuyarak da erilse, yazarak ta kavuşulsa sonuç değişmez. Ancak şu var ki, nurları okumanın yasak olduğu, Üstatla temas edenlerin bile hapislere, sürgünlere sevk edildikleri o müthiş zamanda, en büyük hizmet nurları yazmak ve neşrine öylece çalışmak idi. Teksir makinesiyle çoğaltma dönemini, Üstadımız Risale-i Nurun bayramı olarak ilan etmiş ve teksir makinesini binler kâlem ile neşir yapmaya benzetmişti. Bugün, Rabbimize hadsiz şükürler olsun, Nur Risaleleri her dilde rahatlıkla basılmakta ve muhtaçlara ulaştırılmaktadır. Artık yazma, o zulüm dönemindeki tarihî önemini kaybetmiştir. Ancak, Osmanlıca eserleri okuyabilenlerin, eserleri Osmanlıcasından okumaları, yazıya özel bir merakı olanların da yazmaları nurlardan istifadelerinin artmasına sebep olabilir. Bu özel bir durumdur, genel tarz, nurları okumak, yaşamak ve neşrine çalışmaktır.

Şunu da önemle ifade etmek isterim: Hizmetimizin her sahasında meşveret ve şura esastır. Nurları okunma tarzının da yetkili kişilerden teşekkül edecek bir şurada enine boyuna tartışılmasının en verimli şekli ortaya koyacağına inanıyorum.

kaynak:Sorularla Risale-i Nur
 

müdavim

Üye Sorumlusu
Cevap: Risale-i Nur'u anlamak

Risale-i Nur Eserlerini Okuma ve Anlama Hakkında Tavsiyeleriniz Nelerdir?

Risale-i Nur, Kur'an-ı Kerim'in harika bir tefsiridir. Böyle kıymetli bir eserden istifade etmek büyük bir nimettir, bir ayrıcalıktır. Okurken şu gibi esaslara dikkat edilse, istifade çok daha fazla olur diye düşünmekteyiz:

• Başkalarına anlatmak için değil, kendi nefsimize hitap ederek okumak.

• Az da olsa, her gün okumak.

• Küçük Sözler, Yirmi Üçüncü Söz, Haşir Risalesi gibi daha kolay anlaşılabilen risalelere öncelik vermek.

• Bilinmeyen kelimelerle ilgili lügat çalışması yapmak. Bir insan her ay bir risalenin kelimelerini çıkararak okusa, bir yıl gibi bir sürede çok mesafe alabilir.

• Çevremizde Nur dersleri yapılıyorsa düzenli olarak takip etmek, yapılmıyorsa da başlatmak.

• Seviyesi iyi kimselerle ön çalışmalı dersler yapmak. Mesela, bir hafta önceden belirlenen bir derse hazırlanıp gelmek, başkalarıyla bu konuyu enine boyuna müzakere etmek son derece faydalı olacaktır.

• "Ya Rabbi, bu eserleri anlamayı ve yaşamayı nasip eyle" şeklinde dualar etmek.

• Her gün hiç olmazsa on beş dakika sesli okumak; hem okuyuşu düzgünleştirir, hem telaffuzu güzelleştirir.

• Ayrıca sessiz olarak da yoğun bir şekilde okumak gerekir. Külliyetle dalmak mühimdir.

• Okuduğumuzu başkalarıyla paylaşmak önemlidir. İlim, paylaşıldıkça artar ve bereketlenir.

• Başlangıçta anlamasak da çok okumak, sonraki okuyuşlarda ise anlama ağırlıklı okumak daha faydalı olacaktır.

• Cevşen ve sair evradları okumanın Risale-i Nur'dan istifadeye ve feyz almaya büyük faydası vardır. Bunlar insanın ulvi latifelerini geliştirir, ona kıvam ve kalite kazandırır.

Risale-i Nur'ları beş-altı defa okuyan bir kimse, yine günlük okumasını devam ettirip bazı konuları ya yalnız başına (lügatlı çalışarak) veya risaleleri iyi bilen birisiyle mütalaalı dersler okumak suretiyle, külliyatı daha kısa bir sürede anlaması noktasından ehemmiyetlidir.

kaynak:Sorularla Risale-i Nur
 
Üst