Konuya cevap cer

kenz-i mahfi kardeşimizin ikinci bir çalışmasını meselenin sadece Birinci Lem'a ile sınırlı olmadığını göstermek adına yayınlayalım inşaallah. Allah cc. kendilerinden razı olsun, bu yolda gayret ve zihin açıklığı versin, amin.


2. Lem’ada tekrar edilen kelimeler bir kelime sayılmak şartıyla 700 küsur kelime mevcuttur. 

Tekrar edilen kelimeleri ilave ettiğimizde toplam 1962 kelime ediyor.  Tekrar edilen kelimelerin sayısı bir hayli fazladır. 


Anlamını bilemeyeceğimiz 346 kelime mevcuttur.


Bunlar: "Sabır, Rab, Hasıl, Adem, Hazret, Neuzubillah, Farz, Vecih, Hak,  Aleyhisselam, Cenab-ı Hak, Münacat, Safi, Tercüman, Sanat, Mücerreb,  Mazhar, Tesir, Ruhani, Model, Harika, Tekdir, İktibas, Müteessir,  Sultan-ı Ezel ve Ebed, Tebdil, İhsan, Mükerrer, Muhtelif, Merhamet,  Nur-u iman, İfa, Cilve, Kıssa, Lem’a, Şafi, Zahir, Küfür, Mukabil,  Rezzak, İstiğfar, İlahiye, İktiza, Ruhi, Müddet, İmha, Terakki, Netice,  Delil, Yeknesak, Azim, İstirahat, Mesela, Şer, Kemal, Bedbaht, Vasıta,  Tevellüd, Ittıla, Cüzi, Şüphe, Hicap, Meydan, Melaike, Ruhaniyat,  Hizmet, Hayat, Vücut, Dünyeviye, Ücret, Marifet, Tehdit, Emare, Mahal,  Misal, Madem, Kıyas, Dini, Ebedi, Arzu, Vazife, Cehennem, Muvafık,  Ubudiyet, Halel, Muhtaç, İntaç, Bahusus, Neş’et, İbadet, Beyan, Hüküm,  Kumandan, Rabbani, Tathir, Cenah, Düşman, Menf, Fıtri, İltihak,  Mütemadiyen, Beraber, Kaside, Sevap, Uhrevi, Zaif, Müsbet, Acz, Rabb-ı  Rahim, Örf-ü nas, Müteellim, Harap, Tefekkür, Teveccüh. Mecburiyet,  Mani, Şifa, Fıtrat, Makam, Belahet, Riya, Şefkat, Ferah, Maksat, Vakit,  Kafi, Selbetmek, Kefaret-üzzünub, Maddi, Tahakküm, Nimet, Muterizane,  Harb, Müştekiyane, Fani, Umumi, Ahiret, Baki, İstimdatkarane, Tevehhüm,  Muhacir, Mazi, Mübarek, Razı, Giriftar, Hal-i hazır, Dergah, Rıza,  Adeta, Feryat, İtiraz, Tarz,Tenkit, İhtar, Divanecesine, Rahimiyyet,  İttiham, Zahmet, Örs, Gayr, Tecavüz, Mahrum, Lazım, İntikam, İstimal,  Teessüf, Muhabbet, Sürur, Memnunane, İtirazkarane, Mesut, Rahmanurrahim,  Rahmet, İlahi, Zeval, İtimat, Beşeri, Elem, Huzur, Ehemmiyet, Sabıkan,  Daimi, İltifat, Merbutiyet, Mahvolmak, Bela-ender, Hata-ender, Çendan,  Lakayt, Safa-ender, Bazı, Sıhhat, Eşhas, Alem, Nazar, Lütf-u İlahi,  Sair, Sefahet, Asgar, Fena-ender, Cihan, Muhafaza, Cilve, İstinat,  Hatime, Afiyet, Husus, Nafi, Kudret, İzale, Nihayetsiz, İras, Müheyyiç,  Nukuş, Muharrik, Tebeddül, Çarh, Hasım, Emsal, Halketmek, Cihet, Tehyiç,  Biçare, Musalaha, Bela, Husumet, Münderiç, İstimdat, Müteharrik, Levh-i  Misal, Mukadderat, İlanname" kelimeleridir.



1. Bu Lem’a zıd kavramların lem’asıdır. Burada geçen zıd kelimeler ise şunlardır: 


menfi-müsbet, uzun-kısa, büyük-küçük, zahir-batın, acı-ferah,  şekva-şükür, fani-baki, geçmiş-gelecek, lezzet-elem, sıkıntı-sürur,  adem-vücud, za’f-kuvvet, mazi-müstakbel, zahmet-rahat, maddi-manevi,  sıhhat-hastalık, küfür-iman



2.  Bir terimin izahı olan ibareler kullanılmıştır.


Mahall-i iman olan batın-ı kalb…

Hayr-ı mahz olan vücuttan ziyade, şerr-i mahz olan ademe yakındır.

Âdeta insan-ı ekber olan âlemde…

âlem-i asgar olan insanda…

ya "ah" veya "oh" gelir. Yani ya teessüf eder, ya "Elhamdülillah" der….



3. Bu Lem’a’da takip eden ibarede karşılığı verilen kelimeler şunlardır: 


Kalbine ve diline iliştiği zaman… kalb ve lisanına iliştikleri…

Lisan = dil

Hücum eden arılara iliştikçe fazla tehacüm göstermeleri…

Tehacüm = hücum etmek 

İnsanı öyle bir surette halketmiş ki…

(Bir alt satırda)

Bir makine hükmünde yaratmış…

kemal bulur, kuvvet bulur, terakki eder, netice verir, tekemmül eder…

Tekemmül = kemal bulmak

yaralardan hasıl olan vesveseler, şübheler…

Vesvese = şüphe

Utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, başkasının ıttılaından çok hicab ettiği zaman

Hicab = utanma



4. Bilemeyeceğimiz kelimelerin bir kısmının ise yine 2. Lem’a’nın değişik yerlerinde tam kelime karşılığı verilmiştir. Bunlar: 


Vecih = suret

Münacat = dua

Safi = halis

Tebdil = değiştirmek

İktiza = lazım gelmek

İşmam = hissettirmek

Müddet = vakit

Azim = büyük

İntaç = neticelenme

Cenah = taraf, kısım

Belahet = ahmaklık

Talep = istek

Vakit = Zaman

Alam = elemler

Mes’ut = bahtiyar

Feryat = bağırmak

İhtar = hatırlatma

Tezyid = ziyadeleştirmek

Lezaiz = lezzetler

Zira = çünkü

Mahz = halis ve safi

Cihan = dünya

Tebeddül = değişmek

Hasım = düşman

Mahiyet = hakikat

Musibet = bela

Hakeza = böyle

Selbetmek = izale



5.Manasını tam ifade edemezsek de bize yabancı olmayan ve günlük hayatta kullandığımız kelimeler ise:


“sabır, hazret, Eyyub, farz, acz, iman, tercüman, sanat, zevk, model,  ayet, harika, afiyet, merhamet, meşhur, kıssa, ruhi, imha, delil,  istirahat, mesela, vasıta, meydan, müthiş, imtihan, hizmet, hayat,  zikir, ücret, tehdit, ilahi, esma, misal, madem, inkar, dini, ebedi,  arzu, sır, tesir, tehdit, vazife, cehennem, azap, muhtaç, kader, ibadet,  hal-i hazır, beyan, dünyeviye, uhrevi, liyakat, kıyas, hüküm, muhacir,  umumiyet, dergah, faide, kumandan, rivayet, malum, beraber, sevap,  sıtma, nefis, harap, tefekkür, ilanname, mecburiyet, mani, zulüm, şifa,  makam, riya, şefkat, maksat, niyet, kafi, nimet, ömür, gaflet, harp,  umumi, mesele, ahiret, mübarek, hafız, rıza, kaza, itiraz, tarz, merak,  tenkit, tebrik, örs, şikayet, tecavüz, mahrum, intikam, bilakis, kardeş,  muhabbet, rahmet, ikaz, huzur, ehemmiyet, daimi, iltifat, makine, bazı,  nazar, afiyet, tevekkül, fikir, derece, vaziyet, kaside” olmak üzere  117 kelimedir.



6. Türkçe’de karşılığı olmayan kelimeler 


“iktibas, Sultan-ı Ezel ve Ebed, Rab, Hakk, Aleyhisselam, Cenab-ı Hak,  mukadderat, ruhani, ruhaniyat, lem’a, nükte, nur-u iman, aleyhtar,  lütf-u İlahi, Rezzak, Şafi, Sübhani, neş’et, Rabb-ı Rahim, örf-ü nas,  kefaret-üz zünub, vehim, ubudiyet, Rububiyet, Rahimiyyet, Rabbani,  Rahmani, Rahmanurrahim, cilve, levh-i misal, neuzubillah” olmak üzere 31  kelimedir.



7. Başka risalelerde manası verilenler ise: 


“mücerreb, garaz, tekdir, müteessir, mükerrer, cüz’i, iras, tağyir,  enva, ihsan, muhtelif, ifa, mazhar, istiğfar, tasaffi, terakki, mükafat,  bedbaht, sefahet, iltica, mazhar, tahammül, nefretkarane, mukabil,  müheyyiç, melaike, muvafık, mukabil, tevehhüm, müteellim, bahusus, zaif,  tathir, sair, divanecesine, musibetzede, ilticakarane, iltihak, halet,  tazammun, derceylemek, mütemadiyen, müştekiyane, memnunane,  itirazkarane, muterizane, mütezellilane, mütelezziz, istimdatkarane,  muharrik, tahşid, hasıl, kudret, edna, evham, muzır, tehyiç, razı,  ittiham, nisbeten, gayr, dâr, istimal, lakayt, zeval, itimat, hülasa,  ıttıla, adavet, marifet, firak, beşeri, muvakkat, sabıkan, merbutiyet,  musibetzede, libas, tevellüd, tahakküm, teveccüh, emare, mahvolmak,  nihayetsiz, eşhas, ilahiye, muhafaza, istinat, husus, nafi, hatime,  nukuş, mübareze, çarh, emsal, adavet, çendan, cihet, nevi, fakr, biçare,  musalaha, husumet, istimdat, müteharrik, bela-ender, hata-ender,  cefa-ender, fena-ender, ” olmak üzere 108 kelimedir.



8. Bilemeyeceğimiz kelimeler ise: “fıtri, yeknesak, ata-ender,  safa-ender, tecelli, elhasıl, giriftar, münderiç” olmak üzere 8 tanedir.

Bu kelimeleri tahlil edelim. 


“fıtri” kelimesine aslında yabancı değiliz. Şimdiki kullandığımız bozuk  dilde bu kelimenin karşılığı “doğal” olarak ifade ediliyor. Halbuki bu  çok yanlış bir ifadedir. “Fıtrî = yaratılışla ilgili, yaratılıştan,  doğuştan” manasındadır. Külliyatta çokça kullanılan bir kelimedir.


“yeknesak” kelimesinin karşılığı olan “monoton” kelimesini günlük  hayatta çokça kullanıyoruz. “yeknesak” kelimesi külliyatta çok geçen bir  kelime değildir. “yeknesak = devamlı, değişmeden, monoton” manasına  gelir. Cümlenin gelişinden manasını tam ifade edemezsek de anlatılan  şeyi anlayabiliyoruz. Buna misal ise:

“yeknesak makam sahibi melaikeler çoktur” burada meleklerin makamlarının  değişmediğini bildiğimiz için bu kelimenin manasını da az çok  çıkarabiliyoruz. Burada manası “değişmez”dir.


“atâ-ender” kelimesinde “atâ = verme, ihsan, lütuf” ve “-ender” ekinin  manası “içinde”dir. “-ender” eki, başka kelimelerin sonuna eklenmek  suretiyle “-içinde” manasını ifade ediyor. “atâ” kelimesi bildiğimiz ve  duyduğumuz bir kelime olmadığı gibi külliyatta çok kullanılmamaktadır.  Bu kelimeyi de lügata bakarak öğrenelim, biraz zahmet olacak ama  zahmette rahmet vardır.

 

“safa-ender” kelimesi de aynen “ata-ender” gibidir. “safa = eğlence, gönül şenliği, gönül rahatlığı” manalarına gelir.

“tecelli = görünme, bilinme, Allah’ın her bir isminin manasını icra  etmesi” manasına gelir. Şimdiki nesle çok yabancı bir kelime olmasına  rağmen külliyatta en çok kullanılan kelimeler arasındadır. “tecelli”  kelimesinin mukabili “cilve” kelimesidir ve hemen hemen aynı manaya  gelir. “cilve” kelimesi bize yabancı değildir.


“elhasıl = kısacası, özetle” kelimesine külliyatta çokça geçtiği için  aşinayız. Günümüzde “kısacası” veya “özetle” ile başlayan cümlelerde  çokça kullanıyoruz. Bizce manasını anlamakta zorlanacağımız bir kelime  değildir.


“giriftar = tutulmuş, yakalanmış” manasına geliyor. Yabancı olduğumuz bu  kelimenin manasını yine cümlenin gelişinden anlıyoruz.  Buna misal:  “Erzurum’da mübarek bir zat müthiş bir hastalığa giriftar olmuştur.”  Şahsın bir hastalığa yakalanmış olduğunu cümlenin gelişinden rahatlıkla  anlıyoruz.

 

“münderiç = bir şeyin içine konulmuş bulunan, içinde bulunan, derc  edilen” manasına gelen bu kelime külliyatta 8-10 yerde geçmektedir.  Yabancı olduğumuz bu kelimeyi öğrenmekte bizim için külfet olsa da  lügata müracaat edip manasını rahatlıkla öğrenebiliriz. 



9. Anlamasında hiçte zorlanmayacağımız cümleler mevcuttur. Bunlar: 


“İşlediğimiz her bir günah, kafamıza giren her bir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar.”

“Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol var.”

“Sineğin ısırmasından kaçıp, yılanın ısırmasını kabûl eder.”

“Kısacık ömrü, uzun bir ömür olur.”

“Onu tebrik et. Her bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçiyor.”

“Ermiş ağacı silkmekle nasıl meyveleri düşüyor; sıtmanın titremesinden günahlar öyle dökülüyor”

“…bir ağacın kökü kesilmesi gibi maddi musibet hafifleşe hafifleşe kökü kesilmiş ağaç gibi kurur gider.”



10. 2.Lem’ada günümüzde çokça kullandığımız ve her sınıf insanın  rahatlıkla anlayabileceği “insan, zarar, model, siyah, yara, hastalık,  isim, açlık, iç, dış, gizli, çabuk, yol, gitmek, kafa, sonra, kurt” gibi  300’den fazla kelime kullanılmıştır. Bu rakam ise tekrar edilen  kelimeler çıkarıldığında geriye kalan 700 küsur kelimenin yarısına  karşılık olarak gelmektedir. Yani 2. Lem’adaki kelimelerin zaten  yarısını hiç zahmet çekmeden anlayabiliriz demektir.


11. Allah’ın isim ve sıfatlarından olan “Şafi, Rezzak, Rahman, Rahim,  Sübhan, Hak, Rab” kullanılmakla bu isim ve sıfatların tecellileri,  cilveleri, inikasları, alemde görünmeleri anlatılmaktadır.


12. Anlamasında zorlandığımız hususlardan birisi de terkiplerdir.  “kemal-i afiyet, enva-i merhamet, vazife-i ubudiyet, Harb-i Umumi,  nimet-i İlahiye” gibi terkiplerde geçen kelimelerden en az birinin  manasını bilebiliriz ve bu kelimeleri kullanıyoruz.



Şimdi buraya kadarki mütalaalardan sonra; 


a.Zıd anlamlı kelimeler kullanılarak anlaşılması kolaylaştırılmıştır.

b.Bir terimin izahı yapılarak başka bir esere müracaata meydan bırakılmamıştır.

c.Bir kısım kelimelerin karşılığı takip eden ibarede veya öncesinde verilmiştir.

d.Bir kısım kelimelerin 2. Lem’anın değişik yerlerinde tam kelime karşılığı verilmiştir.

e.Bir kısım kelimelerin manasını tam ifade edemesek de bize yabancı değildir.

f.Bir kısım kelimelerin Türkçe’de kelime karşılığı yoktur.

g.Bir kısım kelimeleri anlamakta zorlansak da bu kelimelerin başka  risalelerde tam karşılığı verilmekle ve çokça tekrar edilmekle bu sorun  giderilmiştir.

h.Evet manasını bilemeyeceğimiz kelimeler vardır fakat bunlar hem azdır hem de az kullanılmıştır.

ı.Hiç zorlanmadan anlayabileceğimiz cümleler vardır.

i.Bir kısım (eserin yaklaşık yarısı) kelimeleri ise her sınıf insan anlayabilir.


Bu kadar süzgeçlerden geçirildikten sonra anlaşılmak istendiği zaman  anlaşılması en kolay ve en rahat olan ve müellifin dediği gibi “Risale-i  Nur’un hocası Risale-i Nur’dur” ifadesiyle ve “herkes onun dilini  anlıyor” ibaresiyle kullanılan kelimelerin çokluğuyla beraber o zamanda  yazılan eserlere nispetle Risale-i Nur gibi tekrarla okunan ve anlaşılan  başka bir eser acaba var mıdır?


 Kusur, hata, noksan varsa şahsıma aittir.

Saygılarımla…


"kenz-i mahfi"



http://www.risaleforum.net/risale-i-nur-okuma-ve-anlama-182/risale-i-nurdan-makaleler-207/126956-2-lemanin-kelimetolojisi.html


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst