müdavim
Üye Sorumlusu
Risale-i Nur'un Dili Neden Çok Ağır?
Risale-i Nur 1926 ile 1960 yılları arasında kaleme alınmıştır. Dolayısıyla bu zamanın dili ile yazılması imkansızdır. Külliyat'tan bazı eserler; -Muhakemat, İşaratü’l İ’caz, Mesnev-i Nuriye, Sunuhat, İşarat gibi- 1911 ve öncelerinde yazılmıştır. Böyle olunca, bu zamanın dili ile olması düşünülemez.
Risale-i Nur'un dilinde ekser olarak Allah’ın isimleri ve sıfatları ve Kur’ani tabirler hakim ve galip olduğu için, bunları, gayret edip öğrenmek elzemdir. Kısacık dünya hayatını temin için, her şeyi öğrenmeye çalışıp çabalamak aklın gereği ise, ebedi hayatın vesikası hükmünde olan dini tabirleri öğrenmek, hem aklın, hem de hakikatin gereğidir.
Risale-i Nur'un dili, hem dinimizi öğrenmek açısından, hem de geçmiş kültürümüzü talim açısından bir köprü vazifesi görüyor. Onun için kuşaklar arasında kesinti ve kopukluk olmamak için ceddimizin dilini öğrenmek ve öğreten eserleri tahrif etmemek gerekir.
Risale-i Nur'a bizim adapte olmamız lazımdır. Yoksa, onu kendimize adapte edersek, hakikate zulüm olur.
Risale-i Nur, manevi ve İlhami bir tefsirdir. Kelimelerini ve cümlelerini tam manası ile tercüme etmek ve sadeleştirmek mümkün değildir. Bu yüzden gayret edip, orijinal diline aşina olup, orijinal manalarını talim etmeliyiz.
Risale-i Nur'u talim aşamasında farklı vasıtalardan faydalanmak güzeldir. Lügat kullanmak veya onu izah eden başka kaynaklardan faydalanmak iyidir. Bazı neşriyatların yaptığı kelime açıklamalı kitaplardan faydalanmak güzeldir. Bütün araçların ve vasıtaların tek amacı olmalı; oda Risale-i Nur'u anlamaktır. Bu gaye esas alınırsa, araçlardan faydalanmanın bir mahzuru yoktur.
Sorularla Risale
Risale-i Nur 1926 ile 1960 yılları arasında kaleme alınmıştır. Dolayısıyla bu zamanın dili ile yazılması imkansızdır. Külliyat'tan bazı eserler; -Muhakemat, İşaratü’l İ’caz, Mesnev-i Nuriye, Sunuhat, İşarat gibi- 1911 ve öncelerinde yazılmıştır. Böyle olunca, bu zamanın dili ile olması düşünülemez.
Risale-i Nur'un dilinde ekser olarak Allah’ın isimleri ve sıfatları ve Kur’ani tabirler hakim ve galip olduğu için, bunları, gayret edip öğrenmek elzemdir. Kısacık dünya hayatını temin için, her şeyi öğrenmeye çalışıp çabalamak aklın gereği ise, ebedi hayatın vesikası hükmünde olan dini tabirleri öğrenmek, hem aklın, hem de hakikatin gereğidir.
Risale-i Nur'un dili, hem dinimizi öğrenmek açısından, hem de geçmiş kültürümüzü talim açısından bir köprü vazifesi görüyor. Onun için kuşaklar arasında kesinti ve kopukluk olmamak için ceddimizin dilini öğrenmek ve öğreten eserleri tahrif etmemek gerekir.
Risale-i Nur'a bizim adapte olmamız lazımdır. Yoksa, onu kendimize adapte edersek, hakikate zulüm olur.
Risale-i Nur, manevi ve İlhami bir tefsirdir. Kelimelerini ve cümlelerini tam manası ile tercüme etmek ve sadeleştirmek mümkün değildir. Bu yüzden gayret edip, orijinal diline aşina olup, orijinal manalarını talim etmeliyiz.
Risale-i Nur'u talim aşamasında farklı vasıtalardan faydalanmak güzeldir. Lügat kullanmak veya onu izah eden başka kaynaklardan faydalanmak iyidir. Bazı neşriyatların yaptığı kelime açıklamalı kitaplardan faydalanmak güzeldir. Bütün araçların ve vasıtaların tek amacı olmalı; oda Risale-i Nur'u anlamaktır. Bu gaye esas alınırsa, araçlardan faydalanmanın bir mahzuru yoktur.
Sorularla Risale