Peki, mümin sabır ve şükürle nasıl kanatlanacaktır?
Bu mazhariyet neden sadece mümine özgüdür?
Yükseklerde pervaz vurabilmek, cennete doğru uçabilmek için bu bir çift kanat nerede, nasıl çırpılacaktır?
Dünya imtihan dünyası
İman dil ile ikrardan, sadece bir söylemden ibaret değil. Kalp ile tasdik edilmesi ve bu tasdikin davranışlarımızı belirlemesi, hayatımıza yön vermesi gerekiyor. Hepimiz bir imtihandan geçiriliyoruz dünya hayatında. Bazen yoklukla, bazen varlıkla sınanıyoruz. Bugün varlık içinde yaşayanların yarın fakr u zaruret içine düşmeyeceğinin garantisi yok.
Bolluk ve rahatlıkta şımarıp kulluğumuzu unutuyor, darlık ve sıkıntıda ümitsizliğe kapılıyorsak, biz müslümanız, iman edenlerdeniz demek bir anlam taşımıyor.
Bu nedenle Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’inde
“İnsanlar imtihandan geçirilmeden sadece iman ettik demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sanıyorlar?”
(Ankebut, 2)
ayetiyle bizleri uyarıyor. İmtihanın şeklini ise, tıpkı geçmiş ümmetleri
“bazen nimetlerle, bazen musibetlerle imtihana çektiği”
(Araf, 168) gibi,
“Sizi bir imtihan olarak iyilikle de kötülükle de deneyeceğiz.”
(Enbiya, 35) buyurarak haber veriyor.Şu halde hepimiz dünya yolculuğumuzda az veya çok, nimetle de külfetle de karşılaşacağız. Bu yolculuğun sonunda felaha ulaşmamız, karşılaştığımız genişlik veya darlığın yürüyüşümüze engel olup olmamasıyla ilgili. Her halükârda dik durup istikamet üzere yol almak ise ancak imanla, ama amel halinde tezahür eden kâmil bir imanla mümkün.
İmanın hayat içindeki görünümüne, darlık zamanında ise “sabır”, bolluk zamanında ise “şükür” diyoruz. Bunun için hadis-i şeriflerde sabır ve şükrün sadece müminlere mahsus iki hal olduğu yahut sabır ile şükrün imanın varlığına delil teşkil ettiği ifade buyuruluyor.