Konuya cevap cer

Masiyete düşmemek için sabır


Nefsin hevasına, dünyanın cazibesine, şeytanın hilelerine kanmadan, günaha ve haramlara yönelmemek için kişinin kendine hakim olması, sabrın en faziletlisidir. Sürekli bir mücahedeyi gerektirmesi, karşı tarafın çok güçlü olması sebebiyle de sabrın en zorudur. 


Rasul-i Ekrem s.a.v.’in “büyük cihat” diye nitelediği, büyüklerin “takva” saydığı ahlâkî bir tutumdur bu. Her türlü şehveti dizginlemek, öfkeyi yutabilmek, kötülüğe iyilikle mukabele etmek, bağışlamayı sevmek, cahil kimselerin kabalığını hoş görmek, kibir ve övülme yerine tevazuyu seçmek, tokgözlü ve kanaatkâr olmak, istikametini bozmamak bu sabırla mümkündür. 


Günahlara ve haramlara tahammülün, sonunda gelecek azaba tahammülden daha kolay olduğunu akledenlerin, her dem Allah’ı ve ahireti hatırlayanların harcıdır.


Masiyete düşmemek için sabır, en çok bolluk ve afiyet halinde lazımdır insana. Çünkü aç bir kimsenin yanında yiyecek varken gösterdiği iradî sabır, yanında yiyecek yokken gösterdiği mecburî sabırdan daha zordur. Varlık, rahatlık, konfor, insanı kolaylıkla sefahate sürükleyebildiği içindir ki, varlıkla imtihanın yoklukla imtihandan şiddetli olduğu söylenmiştir. 


Allah’tan isterken mal mülk, mevki makam değil, “hayırlısı” istenmelidir bu yüzden.


Kur’an-ı Kerim’de mallarımıza, çocuklarımıza ve zevcelerimize, Allah’ın zikrinden alıkoyacak şekilde düşkün olmaktan sakınmamız, biraz da bu çerçevede emredilmiştir. Bu ayetlerin (Münafikun, 9) ve (Teğabun, 4)’te olduğu gibi müminlere hitaben gelmesi ise hepimizi düşündürmelidir.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst