Konuya cevap cer

Birincisi: artniyet aramak su-i zandır iddianız..


Risalelerin sadeleştirilmemesi gerektiği hem Risale-i Nur da müteaddid yerlerinde bir hüküm şeklinde mevcutken, hem müellifin varisleri buna şiddetle karşı çıkıyorken ve hem müellifi müsaade etmiyorken, bunun adına art niyet aramak değil, bu kadar mühim noktaları hiçe sayanların, yaptığı hatayı önlemek adına yapılan mücadele denir. Bir insanın malı çalınsa, hırsızdan onu geri istese, buna art niyet mi denir ?


İkincisi hüsnü zanna memuruz sözünüz..


Baştan hatalı yapılmış bir işe nasıl hüsnü zan edilir. Hüsnü zannın olması gereken yerler bellidir. Siz evinize giren hırsıza hüsnü zan edip, üzerine de teşekkür mü ediyorsunuz yoksa ? Tahrifçilerin yaptığı farklı bir şey değildir.


Üçüncüsü: Bahsettiğiniz kadar kelime ve yorum hataları mecut değil demişsiniz..


Buyrun bakın, sadece Birinci Söz'ün özeti. Birinci sözün yarısı gitmiş, nasıl hala o kadar hata yok diyebiliyorsunuz. Ne kadarını tahlil ettiniz. Bizim şu ana kadar yaptığımız değerlendirmelerde, hemen her satırında bariz yapılmış hataları gösteriyoruz, bunlara gözünüzü kapayacak mısınız ? Abartılan yerleri söyleyin mesela yeniden bakalım. Hatta dokuzuncu sözde Allah için arınmış tabirini kullananları mı savunuyorsunuz ?


Dördüncüsü: İyi niyetle yapılmış iddianız..


İyi niyetle yapılmış olsaydı eğer, şu sekizinci sözün başından ilk 30 cümleyi bir okuyun,bakın bakalım iyi bri niyet görebilecek misiniz ? Eğer iyi niyetli olmuş olsalardı müellifinin razı olmadığı bir fiili işlemezlerdi. Hadi onu yaptılar diyelim, eğer iyi niyetli olsalardı, en kolay anlaşılan sekizinci sözün ilk 30 cümlesini bu kadar saçma bir hale sokmazlardı. O otuz sözde bilinmeyen kelime sayısı toplasanız 15 tane bile yoktur. Ki çoğu cümlenin içinde veya devamından ya da öncesinden çok rahat anlaşılabilen kelimelerdir. Hem iyi niyetli olsalardı, en azından kelimelerin manalarını vermekle yetinirlerdi ki, bu dahi müellifinin razı olmadığı bir iştir. Bakın cümlelere sadece kelime manaları mı verilmiş, yoksa, tahrifçilerin tamamen keyfine göre ters düz mü edilmiş, ve lüzumsuz saçma sapan ilaveler ve eksiltmeler mi yapılmış ? Bunları görmezden mi geleceksiniz ? Bunlar iyi niyet mahsulümü ? Hem iyi niyetli olsalardı, birinci sözdeki temsili masala çevirmezlerdi. Daha onlarca belki yüzden fazla misalini gösterdiğimiz saçmalıkları yapmazlardı. Bu mu iyi niyet ? Bu yapılan sadeleştirme bile olamaz.


Beşincisi: Üslubunca temasa geçme meselesi.


Bunu söylediğinize göre süreci takip etmediğinizi anlıyorum. Zira Lemaların sahtesi basıldığında kendilerine gelen tepki, herhalde sattıkları sahte Lemalardan fazladır. Buna rağmen Sözlerin sahtesini çıkardılar. Demekki temasa geçilmiş, anlayan olmamış.


Altıncısı, Risale okumakla bu yaptığımız iş çelişmiyor merak etmeyin, asıl bunun karşısında durmamak, ses çıkartmamak, en azından buğz etmemek risale-i Nura sadakatsizliktir. Davaya sadakatin bir tezahürü, onun muhafazasına çalışmakla ortaya çıkar. Biz bu yanlışları gösteriyoruz ki, Risale-i Nur okuduğunu sanan kardeşlerimiz mevzuyu anlasın. Hem Risale-i Nur diye Risale-i Nur olmayan bir eser yayınlayacaklar, biz de onun hatalarını göstermeyip, yazılanın Risale-i Nur olduğunu tasdik etmiş olacağız..Ne anlamı kaldı senin Risale-i Nur mesleğinin o zaman ? Bir marka bile sahtesini çıkaranlarla mücadele edecek ve davasında haklı bulunacak; biz Risale-i Nur gibi bir eserin sahtesine itiraz etmekle hatalı ve kusurlu olacağız ve sahtesini çıkaranlar da masum olacaklar..Var mı böyle birşey ? Hangi hak davanın mensupları var ki, davasına zarar vermeye çalışanlara karşı durmamış ? Onlarla mücadele etmemiş ?






Bu tahrifçilerin açıktan yaptıkları bir faaliyettir. Ve burda yapılan iş gıybet değil, Allahın müellifine ilham ettiği bir eserin muhafazasına çalışmaktır. İhaneti yapanlar düşünsün..


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst