Orijinal metin: Ona sorulsa:
- Ne yapıyorsun?
- Devletin angaryasını çekiyorum, der. Demiyor: Nafakam için çalışıyorum.
Sadeleştirilmiş metin: Ona, “Ne yapıyorsun?” diye sorulsa, “Nafakam için çalışıyorum” demez, “Devletin işini görüyorum” derdi.
1. Orijinal metinde anlaşılmayan hiçbir kelime ve mana yoktur. Onun için burada yapılan her değişiklik, sadeleştirmeye değil tahribata hizmet edecektir. Orijinal metindeki cümle yapısı bozulmuştur. Zira orijinal metinde cümleler alt alta yapıldığı ve müstakil 3 cümle olduğu halde, sadeleştirilmiş metinde uzunca bir cümle olarak karşımıza çıkmaktadır. Yayıncı notunda bu noktadan bahsedilmemiştir. Uzun cümleleri böldüklerinden bahsettikleri halde, kısa cümleleri birleştirdiklerinden bahsetmedikleri gibi, bahsettikleri “titizlik” kavramını burada hiç göremiyoruz.
2. Cümlelerin yerleri değiştirilmiştir. Bu ise yayıncı notunda bahsedilen titizlik ile tamamen zıttır. Zira metin anlaşılır olduğundan böyle bir şeye zaten ihtiyaç yoktur. Demek ki tahrip arzularını tatmin etmek için ellerinden geleni arkalarına koymamışlardır.
3. “Ona sorulsa” ifadesi “ona ….. diye sorulsa” olarak değiştirilmiştir. Böyle bir değişikliğin mananın anlaşılmasına en küçük bir katkısı yoktur. Dolayısıyla bu iş sadeleştirme olmayıp, tahriptir.
4. “Devletin angaryasını çekiyorum, der” cümlesi “Devletin işini görüyorum” derdi, olarak değiştirilmiştir. “angarya” kelimesinin manasına baktığımızda “ücretsiz görülen iş, meccanen görülen iş” demektir. Bu manayı sadece “iş” kelimesi karşılayamaz. Zaten orijinal metinde “çekiyorum” denilmiştir. Bu iki ifade arasındaki farkı anlamak mesela bir memurun devletin işini yapması karşılığında bir ücret aldığı malumumuzdur. Fakat angaryada böyle bir ücret yoktur, yani “iş” ile “angarya” birbirine tamamen zıt şeylerdir. Sayın tahrifatçıların gösterdikleri titizliğe hayran olmamak mümkün değildir. Yani bu iki metin arasındaki mana tamamen farklı olup mana tamamen bozulmuştur. “Angarya” kelimesi Risale-i Nur Külliyatında 2 defa ve sadece bu Sözde geçmektedir. Bırakın da öyle kalsın. Hem bu kelime bilinmeyen bir kelime de değildir. Öyle ise bu tahrip niyedir?
5. “Angarya” kelimesini hatalı bir şekilde “iş” olarak değiştirenler, “nafaka” kelimesini aynen bırakmışlardır. Bu ise tamamen bir tezattır.
6. “Angarya” kelimesini “iş” olarak değiştirenler, “vazife” kelimesine de “iş” demişlerdir.
Orijinal metin: Diğer şikemperver ve acemi nefer ise, talime ve harbe dikkat etmezdi.
Sadeleştirilmiş metin: Nefsine düşkün ve acemi olan diğer asker ise eğitime ve hizmete dikkat etmezdi.
1. “Şikemperver” kelimesi “nefsine düşkün” şeklinde hatalı olarak değiştirilmiştir. Halbuki bu kelime “midesine düşkün” demektir. Zira “şikem” kelimesi Farsça’da “mide” demektir. Dolayısıyla “şikemperver” kelimesi “yemek tiryakisi, boğazına düşkün” manalarına gelmektedir.
2. Yukarıda yapılan hata tekrar burada da yapılmıştır.
“talim” kelimesi yerine “eğitim”,
“Harb” kelimesi yerine “hizmet” kelimesini koymuşlardır. İşte tahribat böyle bir şeydir. Uyduruk bir kelime olan “eğitim” kelimesi bu Söz’de 9 defa kullanılmasıyla nasıl bir cinayetin işlendiğini tarif etmektedir. Ayrıca “Harb” kelimesinin “hizmet” diye bir karşılığını hangi sözlükte bulduklarını da sormak lazımdır. “Harb” kelimesinin mecazen dahi böyle bir karşılığı yoktur. Bu şekilde yapılan bir değişiklik, manayı tamamen bozmuştur.
3. Orijinal metinde olmayan ve manaya en ufak bir katkısı olmayan “olan” kelimesini eklemişlerdir. Bunun sadeleştirmeyle en ufak bir alakası yoktur.