Konuya cevap cer

Cevap: Sadeleştirme Hatalarla Dolu - Birinci Söz


Orjinal  metin: Evet, havada  dalların intişarı ve meyve vermesi gibi, o sert  taş ve topraktaki  köklerin kemâl-i suhuletle intişar etmesi ve  yeraltında yemiş vermesi,  hem şiddet-i hararete karşı aylarca nâzik,  yeşil yaprakların yaş  kalması, tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat  vuruyor, kör olası gözüne  parmağını sokuyor ve diyor ki:


Sadeleştirilmiş metin: Evet, dalların havada büyümesi ve meyve vermesi  gibi, o sert taş ve  toprağın altındaki köklerin kolayca yayılması ve  yer altında yemiş  vermesi, hem o nazik, yeşil yaprakların, sıcaklığın  şiddetine karşı  aylarca yaş kalması da her şeyi tabiata bağlayanların  ağzına şiddetli  bir tokat vuruyor. Kör olası gözlerine parmağını  sokuyor ve diyor ki:



  • "Evet, havada dalların intişarı ve meyve vermesi gibi,"  "Evet, dalların havada büyümesi ve meyve vermesi gibi," şeklinde   değiştirilmiş. Bu kısacı kısımda anlaşılmayan tek kısım "intişar"   kelimesi. Bununda çevrildiğini görüyoruz. Ancak ne hikmetse manasıyla   hiç alakası olmayan bir şekilde değiştirilmiş bu kelime. "İntişar"  kelimesi:"Yayılmak, dağılmak; üremek." gibi  anlamlara geliyor.  Görüldüğü gibi bu kelimenin "büyümek" diye bir  manası yok. İnsan zahmet  eder de bi lugata bakar. Bu kısımda başka  anlaşılmayan hiçbir kelime  olmadığı halde, sırf bişeyleri değiştirmiş  olalım maksadıylamıdır  bilinmez, "havada dalların" diye geçen kısım  "dalların havada" şeklinde  değiştirilmiş. Vardır bunun da ilimde bir  karşılığı elbet..



  • "o sert taş ve topraktaki köklerin kemâl-i suhuletle intişar etmesi ve yeraltında yemiş vermesi,"o sert taş ve  toprağın altındaki köklerin kolayca yayılması ve yer altında yemiş  vermesi," şeklinde değiştirilmiş. Bu kısımda anlaşılamayacak kadar bize yabancı olacak, "kemâl-i suhulet" ve "intişar" var. "İntişar" burada manalarından biri olan "yayılmak" la değiştirilmiş. Aynı cümlenin gerisindeki "intişar" "büyümek"  diye çevrilirken, devamındaki "intişar" "yayılmak" ile çevriliyor.  "Azami dikkat ve titizlik" diye önsöze yazdıkları söz aklıma geldi.  Sizce burda nasıl bir dikkat, daha doğrusu azami dikkat var ? İki defa  aynı cümlede geçen bir kelime nasıl oluyor da birinde hiç alakası  olmayan bir kelime ile, diğerinde manalarından biri olan bir kelime ile  ifade ediliyor ? Bu yapılan "azami dikkatsizlik" ya da "bozmak için  azami gayret" değildir de nedir ? Sonra "kemâl-i suhulet" nasıl olur da "kolayca" olur ? Hiç akıl, fikir olmasa, sözlükten baksalar şu kelimelerin manalarına yine öyle bir mana çıkaramazlardı. "kemal" "Olgunluk, mükemmellik, eksiksizlik, tamlık." gibi manalara geliyor. "Suhulet"  "kolaylık" anlamındadır. Cümlenin içinde geçen manasına göre "kemâl" in  karşılığı "mükemmellik ya da tamlık" olabilir. Buna göre "kemâl-i  suhuletle" nin manası "mükemmel bir kolaylıkla" ya da "tam bir  kolaylıkla" olabilir. "Tam bir kolaylıkla" ile "kolayca" kelimesi aynı  mı ? Bu ifade eksik ve cılız kalmıyor mu orjinali karşısında ? Sonra  orjinalinde "topraktaki köklerin" "toprağın altındaki köklerin" şeklinde  çevrilmiş. Yahu hiç mi insafınız yok. "topraktaki köklerin" neresi  anlaşılmaz ki "toprağın altındaki köklerin" diye değiştiriyorsunuz onu.  Bari anlamını vermediğiniz kelimeleri olsun muhafaza etseydiniz olmaz  mıydı ? Bu kadar mı bu eserlerden intikam alma derdindesiniz ? Hem  "topraktaki köklerin" demekle maksat gayet net bir şekilde anlaşılıyor.  Altını üstünü karıştırmaya ne gerek var ? "Bardakta su var" ı  beğenmeyip, "bardağın içinde su var" demekle aynı şey bu  yaptığınız..Şimdi siz ve sizin destekçileriniz hariç, kim buna çıkıpta  samimiyet diyebilir ? Hizmet diyebilir ?



  • "hem şiddet-i hararete karşı aylarca nâzik, yeşil yaprakların yaş  kalması," "hem o nazik, yeşil yaprakların, sıcaklığın şiddetine karşı  aylarca yaş kalması da" şeklinde  çevrilmiş. Bilinmeyen tek bir kelime dahi yok bu kısımda. Burada günlük  hayatta en az kullanılan, bir ihtimal "hararet" olabilir. Buna rağmen  herkesin bildiği bir kelimedir. Dolayısıyla şurayı anlamayacak kimse  yoktur. Hal böyleyken cümleyi keyfi olarak ters-düz etmek ve sonuna da  "da" eklemek, ancak ve ancak hedeflediği kitlenin aklıyla sorunu  olduğunu düşünenlerin ve cehaletin ürünü olabilir..



  • "tabiiyyunun ağzına şiddetle tokat vuruyor, kör olası gözüne  parmağını sokuyor ve diyor ki:" "her şeyi tabiata bağlayanların ağzına şiddetli  bir tokat vuruyor. Kör olası gözlerine parmağını sokuyor ve diyor ki:" şeklinde değiştirilmiş. Burda da sadece ve sadece "tabiiyyun" kelimesinin  dilimizde çok bilinen bir kelime olmadığını söyleyebiliriz..O halde  sadeleştirme mantığına göre bu kelimenin manası verildiğinde, cümle  anlaşılır olacaktır. Fakat gel gör ki, bu  kısım baştan aşağı katledilmiş. Ve bahsettiğimiz "tabiiyyun" kelimesi  saçma sapan bir manaya çevrilmiş. Bu kelimenin "tabiatçılar,  materyalistler, tabiata tapanlar" gibi karşılıkları vardır. Risale-i Nur  da bunların hakkında sıkça derslere rastlanabilir. Yirmi Üçüncü Lem'a  baştan sona bu mesele ile alakadardır. Lem'aları sadeleştirmeselerdi,  herkes o dersten, tabiatı da, tabiiyyunu da anlayabilirdi. Burda ise bu  kelimenin manası "her şeyi tabiata bağlayanların" şeklinde  çevrilmiş. Şimdi kendimi bu kitabı okuyan biri olarak düşündüğümde  maalesef bu mananın içinden çıkamıyorum. Her şey tabiata nasıl bağlanır ?  Bi kere bağlamak neyi anlatıyor ? Googleye yazdım, "tabiata bağlamak"  diye birşey göremedim. Tabiatperest, materyalist şeklinde çevrilse bir  nebze manaya yardımcı olunabilirdi. Çünkü en azından bunların googlede  karşılıkları mevcut.. Sonra "ağzına şiddetle tokat vuruyor," "ağzına şiddetli  bir tokat vuruyor."  olmuş.  "ağız" "şiddet" "bir" "tokat" "vurmak" bunlardan bir tanesini bilmeyen  insan var mıdır ? Zaten ki hiçbirinin manası verilmemiş normal  olarak..Peki öyleyse neden saçma sapan ekler yapıyosun be kardeşim..?  Neden ters-düz ediyorsun her tarafını cümlenin ? Orjinalindekini  anlamayan adam, sizin çevirdiğiniz saçmalığımı anlıyacak ? Yoksa sizin  işiniz sadeleştirme adı altında, saçmalamak ve sinsice o cümlelerdeki  tesiri kırmak mıdır ? Yazık sizin aklınıza..Hem Üstad "vuruyor" dan  sonra virgül koymuş, bitirmemiş, devam etmiş. Siz burda cümleyi  noktalamakla, devamındaki kısmı ayrı bir cümle yapmakla, manaya hizmet  ettiğinizi mi sanıyorsunuz ?



  • "kör olası gözüne  parmağını sokuyor ve diyor ki:" Kör olası gözlerine parmağını sokuyor ve diyor ki:" şeklinde  değiştirilmiş. Dünyada Türkçe bilen kime sorarsanız sorun "göz" hiç bir  zaman "gözler" manasına gelmez. Edebiyattan en kadar yoksun olduğunuzun  farkında mısınız ? Hem burda Üstad tabiatın gözünden bahsederken çok  ince bir mesaj da veriyor. Şöyle ki; tabiata tapanların,  tabiatperestlerin Allah inancı  olmadığından, sadece dünyaya nazar ettiklerinden, onların o bakış  tarzını, muhtemeldir ki bir "göz" le ifade etmiştir. Hatta Deccal için  tek gözlü denir. Manası maddi olsa herkes onu bilir, görür, farkeder.  Burda da mecazi bir mana kullanılmış olmalı ki, Deccal tek gözlüdür,  ahireti görmez, sadece dünyaya nazar eder..Şimdi sizin yaptığınıza ne  demek gerekiyor bu durumda ? Gözünüzü dünya hırsı mı bürüdü ki sadece  işin maddi kısmına bakar oldunuz ? "Göz" ü "gözler" e çevirmekle  kastınız, maksadınız ne ? Hem aklen hiç makul bir iş mi bu ? Allah'tan  devamındaki "parmağını" parmaklarını" yapmamışsınız..Lutfetmişsiniz..


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst