Cevap: Sadeleştirilmiş Sözler Hatalarla Dolu - On Dördüncü Lem'a'dan..
Orjinal metin:
Ve bu fâni insanı ebede namzet eden ve ezelî ve ebedî bir Zâta muhatap ve dost yapan, bilbedâhe, rahmettir.
Orjinal olmayan metin:
Ve fâni insana ebediyet nimetini veren, onu ezelî ve ebedî bir Zât’a muhatap ve dost kılan, açıkça, yine rahmettir.
Birincisi:
"Ve bu fâni insanıebede namzet eden"
"Vefâni insanaebediyet nimetini veren"
1. Orjinalindeki "bu" kaldırılarak, insana işaret eden vurgu yok edilmiştir.
2. "Fâni insanı" "fâni insana" şeklinde değiştirilmekle cümlenin bu kısmındaki mana tamamen değiştirilmiştir.
3. "Ebede namzet eden" ile "ebediyet nimetini veren" terkibleri tamamen birbirinden alakasız farklı manalarda ifadelerdir. "Namzet" in manası "aday" dır, "nimet" değildir. "Aday" ın dahi "nimet" şeklinde bir karşılığı yoktur. Dolayısıyla orjinalindeki mana insanın ebede aday edilmesidir. Tarrifçilerin çevirisinde ise, bu manayı anlatmaktan ziyade, kendi kafalarında oluşturduğu, ebediyetin bir nimet olarak verilmesi manası var. Aday olmak henüz daha gelmemiş bir gerçeği anlatma manasında iken, orjinal olmayan metinde peşin verilen birşey gibi, yani şu an insan ebedi hayatın içinde imiş gibi bir mana hakimdir. Kısacası tahrifçilere "ebede aday eden, yapan" şeklinde en kolay ve doğru bir çeviriyi yapmak zor gelmiş ve en zor ve yanlış olan değişikliği tercih etmişlerdir. İşin aslı bu kısımda "namzet" dışında az bildiğimiz bir kelime daha yoktur. Haliyle yapılan bütün tasarrufatlar keyfidir, sadeleştirme değil tahriftir.
İkincisi:
"ve ezelî ve ebedî bir Zâta muhatap ve dost yapan"
"onu ezelî ve ebedî bir Zât’a muhatap ve dost kılan"
1. Orjinalindeki "ve" bağlacını "onu" ile değiştirerek tamamen lüzumsuz ve faydasız bir yol tercih edilmiş. Zaten "ve" nin ifade ettiği bir manayı anlaşıldığı halde "onu" ile değiştirmek, keyfiyetin, müellife hürmetsizliğin, çok bilmişliğe yatmanın bir sonucu olsa gerektir.
2. Bu terkibin ortası olduğu gibi muhafaza edilmiş. Ve sonundaki "dost yapan" ifadesi, "dost kılan" şeklinde değiştirilmiş. Cümle içinde aynı manayı verseler de "yapmak" "kılmak" tan çok daha fazla kullanılan ve bilinen bir fiildir. Bu değişiklik; tahrifçilerin "Yayıncı Notu" n da bildirdikleri, "Öncelikle, Risale-i Nur un mesajının günümüz diliyle ve en açık biçimde anlaşılması esas alındı." sözlerine, kendi elleriyle yazdıkları "yalan söylüyorsunuz" diye verilen bir cevaptır.
Üçüncüsü:
"bilbedâhe, rahmettir"
"açıkça, yine rahmettir"
Burada da "bilbedâhe" daha önceden de olduğu gibi, değişik değişik şekillerde çevrilmeye devam edilmiş. Ve "yine" ilavesinin bir hikmete binaen konulduğu iddiası tamamen hurafedir. Bu ilavenin orjinalinde anlatılan manaya bir katkısı söz konusu değildir.