Yetmiş sekizinci cümle:
O mahfî hâkim, bağ ve bostanındaki meyvelerin nümunelerini, bir tılsım ve bir mucize ile o ağaca takmış ve kendi misafirlerine ihzar ettiği et’imeye birer işaret suretinde o ağacı tezyin etmiş olmalı. O.M.
O gizli hükümdar, bağ ve bahçelerindeki meyvelerin numunelerini, bir tılsım ve bir mucizeyle o ağaca takmış ve o ağacı, misafirlerine hazırladığı yiyeceklere birer işaret suretinde süslemiş olmalı. S.M.
1. "O mahfî hâkim" "o gizli hükümdar" şeklinde çevrilmiş. "Hükümdar" dan daha çok bilinen "hâkim" kaldırılıp yerine "hükümdar" getirilerek tahrif edilmiş.
2. "Bağ ve bostanındaki meyvelerin numunelerini" "bağ ve bahçelerindeki meyvelerin numunelerini" şeklinde değiştirilmiş. Yine herkesin malumu olan "bostan" kelimesi yerini "bahçe" ye bırakmış. Demek oluyor ki meselenin anlaşılmakla bir ilgisi yok. Anlaşılsa da, anlaşılmasa da tahrifçiler bu işi kafaya koymuş ki, bilineni de bilinmeyeni de değiştirmişler.
3. "Ve kendi misafirlerine ihzar ettiği et'imeye" "misafirlerine hazırladığı yiyeceklere" şeklinde değiştirilmiş. Baştaki "kendi" kısmı kaldırılmış.
4. "O ağacı tezyin etmiş olmalı" "ve o ağacı............süslemiş olmalı" şeklinde değiştirilmiş. Cümledeki kelimelerin yerleri değiştirilmek sureti ile tahrifat yapılmış.