Sa’b "ANLAŞILMASI ZOR" olan bir kelâmın, ığlak ve işkâli "ANLAŞILMASININ ZOR OLMASI YADA ANLAŞILMAZ OLMASI", ya lâfız ve uslûbun perişanlığından neş’et eder—bu kısım Kur’ân-ı Vâzıhü’l-Beyâna yanaşmamıştır. Veyahut mânânın dakik, derin veyahut kıymettar veyahut gayr-ı me’lûf "ALIŞILMIŞIN DIŞINDA", gayr-ı mebzul "AZ VE NADİR BULUNAN" olduğundan ""AZ VE NADİR BULUNDUĞUNDAN", güya fehme karşı nazlanmak ve şevki arttırmak için kendini göstermemek ve kıymet ve ehemmiyet vermek ister. Müşkilât-ı Kur’âniyye bu kısımdandır.
Muhakemat
Risale-i Nur'lardaki müşkilatta bu nevidendir. Maksat zorlaştırmak değil, bir derece uğraşı gayreti hakettiğinden. Demek oluyor ki; Okuyan kişi bu eserlerdeki manaya talip mi değil mi ? Eğer ki talipse biraz zahmete katlanacak ki rahmete kavuşsun. Bir de diyor ki kelamın ağırlığı şevki arttırmak içindir. Risale-i Nur'u bugüne denk birkaç defa okumuşsam en birinci sebeblerinden birisi budur. Hem dili en ağır görünen, İşaratül İcaz, Muhakemat, Mesnevi-i Nuriye gibi kitaplardaki hitabet hiç akla ihtiyaç bırakmıyor. Kullanılan üslup insanı etkisi altına alıyor bi kere. Sadeleştirilmiş daha doğrusu tahrif edilmiş eserlerin neresinde üslup var yahu ? Neresinde insanı titreten bir ifade var ? Neresinde, anlamasanızda tabir-i caizse insanı uçuran hitabet var, ifade var, cazibe var ? Ben bulamadım, bulabilen kardeşler varsa bi zahmet o satırlardan şuraya bir iki tane koysunlar, hep beraber uçalım..Hatta bütün tahrifçiler ve savunucuları, birlik olsunlar, tahrif edilen cümlelerden uçuracak, cezbedecek, hissiyata dokunacak, öyle bir misal göstersinler.