İlim-irfan
Well-known member
Bazı şeylerin şakası olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Üç şeyin şakası da, ciddisi gibi sahihtir. Nikah, boşamak, boşamaktan vazgeçmek.”
Bir kimse, şaka ile, alay olsun diye veya hanımını korkutmak niyetiyle “seni boşadım” dese, hanımı boş olur. Adak yaparken hiç niyet etmese de, söz arasında dilinden çıksa da, adağını yerine getirmesi vacip olur. Çünkü, adakta niyetsiz, düşünmeden söylemek, ciddi, isteyerek söylemek gibidir. Hatta, “Allah için, bir gün oruç tutmak üzerime borç olsun” diyeceği yerde, “bir ay oruç tutmak” diye ağzından çıksa, bir ay oruç tutması gerekir.
Bir kimse şakadan veya rol icabı ben Hristiyanım dese veya günah işleyene helal olsun dese kâfir olur. İmam-ı Birgivi hazretleri buyuruyor ki: Zünnar denilen papaz kuşağını bağlamak ve boynuna haç asmak, tazim etmek emredilen bir şeyi tahkir ve tahkir etmek emredilen bir şeyi tazim etmek küfürdür. Bunları yapanın imanı gider, kâfir olur. Kâfirlerin ibadet olarak yaptıkları ve kâfirlik alameti olan şeyleri şaka olarak veya herkesi güldürmek için yapan da, kâfir olur.
Hikmet ehli buyurdu ki: Her şeyin tohumu vardır. Ey oğul, az şaka yap, fazlası, insanın değerlerini giderir ve kötüleri, aleyhine cesaretlendirir.
Şakayı tamamen terk etmek de dostların buğzetmesine ve samimiyetin kesilmesine yol açar. Bir iş yaparken içine bıkkınlık gelir, ağırlık çökerse o zaman o yaptığın şeyi, bir müddet terk et, kendini dinlendir, azıcık şakalaş, bu suretle kendine neşe getir. Fakat şakalaşmayı o derece ayarla ki, yemeğe atılan tuz gibi olsun. Yani yemeğe atılan tuz, çok olunca yemeğin lezzetini nasıl giderirse, şaka da öyledir. Azı karar, çoğu zarar. Çok az olursa gönlümüzün neşesi yerine gelmez. Şaka, gönüldeki donukluğu ve o işe karşı doğan bıkkınlığı giderecek kadar olmalı.
Şakada da edebi muhafaza etmeli. Mesela hoca, talebesine, ana baba evladına şaka yaparsa, talebe ve evlat, bu samimiyeti suistimal etmemelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Din kardeşine itiraz etme, boş konuşma, (üzücü) şaka yapma ve verdiğin sözden cayma!”
Hikmetler
Mehmet Oruç - Türkiye Gazetesi
27 Mart 2010 Cumartesi
Bir kimse, şaka ile, alay olsun diye veya hanımını korkutmak niyetiyle “seni boşadım” dese, hanımı boş olur. Adak yaparken hiç niyet etmese de, söz arasında dilinden çıksa da, adağını yerine getirmesi vacip olur. Çünkü, adakta niyetsiz, düşünmeden söylemek, ciddi, isteyerek söylemek gibidir. Hatta, “Allah için, bir gün oruç tutmak üzerime borç olsun” diyeceği yerde, “bir ay oruç tutmak” diye ağzından çıksa, bir ay oruç tutması gerekir.
Bir kimse şakadan veya rol icabı ben Hristiyanım dese veya günah işleyene helal olsun dese kâfir olur. İmam-ı Birgivi hazretleri buyuruyor ki: Zünnar denilen papaz kuşağını bağlamak ve boynuna haç asmak, tazim etmek emredilen bir şeyi tahkir ve tahkir etmek emredilen bir şeyi tazim etmek küfürdür. Bunları yapanın imanı gider, kâfir olur. Kâfirlerin ibadet olarak yaptıkları ve kâfirlik alameti olan şeyleri şaka olarak veya herkesi güldürmek için yapan da, kâfir olur.
Hikmet ehli buyurdu ki: Her şeyin tohumu vardır. Ey oğul, az şaka yap, fazlası, insanın değerlerini giderir ve kötüleri, aleyhine cesaretlendirir.
Şakayı tamamen terk etmek de dostların buğzetmesine ve samimiyetin kesilmesine yol açar. Bir iş yaparken içine bıkkınlık gelir, ağırlık çökerse o zaman o yaptığın şeyi, bir müddet terk et, kendini dinlendir, azıcık şakalaş, bu suretle kendine neşe getir. Fakat şakalaşmayı o derece ayarla ki, yemeğe atılan tuz gibi olsun. Yani yemeğe atılan tuz, çok olunca yemeğin lezzetini nasıl giderirse, şaka da öyledir. Azı karar, çoğu zarar. Çok az olursa gönlümüzün neşesi yerine gelmez. Şaka, gönüldeki donukluğu ve o işe karşı doğan bıkkınlığı giderecek kadar olmalı.
Şakada da edebi muhafaza etmeli. Mesela hoca, talebesine, ana baba evladına şaka yaparsa, talebe ve evlat, bu samimiyeti suistimal etmemelidir.
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Din kardeşine itiraz etme, boş konuşma, (üzücü) şaka yapma ve verdiğin sözden cayma!”
Hikmetler
Mehmet Oruç - Türkiye Gazetesi
27 Mart 2010 Cumartesi