Satılmış'ın hikayesi

durmuþ göktekin

Active member

SATILMIŞ’IN HİKÂYESİ;

Satılmış okul arkadaşımdır. Köylerimiz birbirine çok yakın. Geçen gün karşılaştığımızda bana saatlerce hayat hikâyesini anlattı. Ben de ilginç bulduğum için yazdım.

Satılmış; Cumhuriyetin kuruluşundan 12 yıl sonra Hasan Dağının doğu eteğinde, bir dağ köyünde dünyaya gelmiş. Yokluk ve kıtlık dönemlerini yaşamış. İkinci dünya savaşında, babasını ihtiyat askerliğine çağırmışlar. İhtiyata çağrılan kişileri toplamaya gelen jandarmanın, terör estirdiğine ve dedesinin yakasından tutup, dedesine hakaret ettiğine şahit olmuş.

Dört yaşında, babasının peşinde, her gün kır işlerine gidip gelmeye başlamış. Çiftçiliği kara sabanla yapmış, çocukluğu eşeğin arkasında geçmiş. Cahilliğin kucağında, bezir yağı kandilinin ışığında büyümüş. İlkokulu köyünde okumuş. Çocukluğu, tekerlekli hiçbir vasıtanın olmadığı köyde geçmiş. Her nedense teker denen nesneyi köye sokmamışlar. Yani tekeri kullanmamışlar. Şayet bir kişi çıkıp işte bu teker diyebilseymiş, ahşaptan bir el arabası yapmak mümkün olurmuş. El arabasıyla yapılacak o kadar çok iş varmış ki, onların çoğunu kendileri yapmışlar. Meraksızlığı ve cehaleti kader saymışlar, sürünmüşler. Dağda hayvan güderken, her gün öğle vakti bir tayyarenin geçtiğini unutmamış. Öğle vaktini tayyarenin geçmesiyle anlarlarmış köydekiler.

Satılmış; köy hayatından nasıl kurtulacağını, kırda, samanların arasında yattığında, gökyüzündeki yıldızları seyir ederken hayal edermiş. 1949’da Aksaray vilayetinde, yatılı, parasız devlet ortaokulunda okumuş. Öğretmenlerinden aldığı bilgiler ışık olmuş önünü açmış. Ortaokulu bitirince askeri okula gitmiş. Sonra kaderin sevkiyle hayatı değişmiş.

Satılmış diyor ki:

-Durmuş bey; Allah, beni taşların arasında yarattı. Gözümü açtığımda; anamı, babamı, dedemi, ninemi, amcamı, halamı ve teyzelerimle birlikte köydeki insanları, bir de ahırdaki hayvanlarımızı gördüm. Bunların dışında her şeyden uzaktım. Dini ve ahlaki hiçbir bilgi almadım. İnandığım kitabı değil okumayı, 30 yaşından sonra gördüm. Çocukluğumda hiçbir şey öğrenmedim. O karanlık hayat dönemimde epeyce yanlışlıklar yaptım. Allah’ı bulunca her şeyi buldum. Hiçbir şey bilmezken çok şeyler öğrendim. Her şeyden önemlisi kendimden başkasını düşünmeyi öğrendim. Yaşamanın yanında yaşatmayı öğrendim. Eşimle birlikte memleketin kuş uçmaz, kervan geçmez köylerine gittim. Orada ki fakir fukaraya giyecek ve para verdim. Cami, okul, yurt yaptırdım. Ramazan aylarında camiye gelen çocuklara teşvik olsun diye, hocaların eliyle zekâtımı dağıttım. İlköğretim okullarında kırtasiye yardımları yaptım. Bunları yaparken haz duydum mutlu oldum. Ben demedim, hep biz demeye çalıştım. Tekilcilikten çoğulculuğa çıktım.

Satılmışın şu kısa hikâyesini başkalarına örnek olabilir diye yazdım. Anadolu’nun bir dağ köyünden çıkan, fakir bir adamın nereden nereye geldiğini, Allah’a inancın insana neler yaptırdığını ibretle dinledim. Anladım ki; Satılmış için TSK, bir ihtisas merkezi gibi inkişafına sebep olmuş. İmanı da bulunca düşündüklerinin bir kısmını yapmaya çalışmış. Bediüzzaman: “İman insanı insan eder belki insanı sultan eder. Hakiki imanı elde eden dünyaya meydan okur” diyor. Satılmış, dünyaya meydan okuyamamış ama belli bir nispette nefsine meydan okumaya çalışmış. Böylece hayatını değerlendirmiş. Bu arkadaşım, hayatın kendinden sonra da devam edeceğini düşünmüş. Kendisini tebrik ediyor, satılmışların çoğalmasını Allah’tan diliyorum.

03. 11. 2012
Durmuş Göktekin
 
Üst