Konuya cevap cer

Konuya dair soru ve cevaplar


Sual: Zenginliğin kötü yönleri yok  mudur?

CEVAP

Sadece zenginliğin değil, fakirliğin de, hatta her işin iyi ve kötü yönü   olur. Mesela evlilik, bazıları için dünya ve ahiret saadetine sebep   olurken, bazılarının da felaketine sebep olur. Zenginlik-fakirlik de   böyledir. Onun için Peygamber efendimiz, (Ya Rabbi, azdıran fakirlik ve   azdıran zenginlikten sana sığınırım) buyurmuştur. Demek ki, mal iyi   kullanılırsa iyi, kötü kullanılırsa kötü olur. Fakirliğe sabredilmesi   kolay olmayıp Allah’a isyana sürükleyeceği için hadis-i şeriflerde   buyuruldu ki:

(Fakirlik, iki cihanda da, yüzkarasıdır.) [R. Nasıhin]

 (Fakirlik, dünya ve ahiret yoksulluğudur.) [Deylemi]

 (Fakirlik küfre sebep olur.) [Beyheki]

 (Ya Rabbi, fakirlikten sana sığınırım.) [Nesai]

 Fakirliği öven hadis-i şerifler:

(Fakirlik, dünyada mümine hediyedir.) [Taberani]

 (Fakir, Allahü teâlânın dostudur.) [Deylemi]

 (Cennet sultanları fakirlerdir.) [İbni Mace]

 (Cennettekilerin çoğu fakirlerdir. Hor görülen fakirler  Cennetliktir.)  [Buhari]

 (Ya Rabbi, müslüman fakirlerinin hürmetine zafere kavuşmayı nasip  et.)  [Taberani]

 (Fakirlerin dua ve namazları ile bu ümmete yardım edilir.) [Nesai]

 (Fakirlerinizin gönlünü alarak bana yaklaşın.) [Tirmizi]

 (Fakirleri hor görmeyin. Onların hürmetine yardım görüyor ve   rızıklanıyorsunuz.) [Buhari]

 (Ya Âişe, bana kavuşmak için, fakir yaşa!) [Tirmizi]

 (Fakirleri sevin, onları seveni, Allahü teâlâ sever.) [Deylemi]

 (Allahü teâlânın takdirine razı olan fakirden üstünü yoktur.)   [İ.Gazali]

 (Ya Rabbi, fakir yaşayıp, fakir olarak ölmeyi ve fakirlerle  haşrolmayı  nasip eyle!) [Buhari]

 (Yoksulları doyurun! Çünkü kıyamette onların üstünlüğü olacak,   “Dünyada iken, bir hatadan dolayı nasıl birbirinize özür dilediyseniz,   şimdi de fakirlerden özür dileyin!” denilecektir.) [Ebu Nuaym]

 Zenginlik bir nimettir

Dünya ve ahiret mal ile kazanılır. Bunun için mal kıymetlidir. Süfyan-ı   Sevri hazretleri, malın insanın silahı olduğunu söyleyerek, insanın,   canını, malını, sağlığını, dinini, şerefini mal ile koruyacağını   bildirmiştir. Sabreden fakir gibi şükreden zengin de kıymetlidir.   Dinimiz mala hayr, hayırlı şey adını vermiştir. (Bekara 180, Adiyat 8),   Define [altın paralar] Rabbin rahmeti olarak bildirilmiştir. (Kehf 82)

 Zenginliği öven hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir:

(Allahü teâlâ birine çok mal verir, bu da malını Allahü teâlânın razı   olduğu, beğendiği yerde harcarsa, bu kimseye gıpta etmek, imrenmek   yerinde olur.) [Buhari]

 (Allahü teâlâ bir kuluna mal ve ilim verir. Bu kul da haramlardan   kaçınır, akrabasını sevindirir, malından, hakkı olanları bilip verir   ise, Cennetin yüksek derecesine kavuşur.) [Tirmizi]

 (Ya Rabbi, buna [Enes bin Malik’e] çok mal ve çok çocuk ver ve   bunlarla kendisini bereketlendir!) [T. Muhammediyye]

 (Mal, salih kimse için ne güzeldir.) [Taberani]

 (Mal ile şeref kazanılır.) [İ.Ahmed]

 (Ahir zamanda insanların paraya ihtiyacı daha çok olur. Çünkü insan o   zaman din ve dünyasını ancak para ile korur.) [Taberani]

 (Şerefinizi mal ile, dininizi de, dil [müdara] ile koruyun!) [İ.   Asakir]

 [Müdara, dini korumak için dünyalık vermek ve güler yüz  göstermektir.]

 (Kişinin, şerefini korumak için verdiği şey, kendisi için sadaka   olur.) [Ebu Ya’lâ]

 (Müminin izzeti, halktan müstagni olmasıdır.) [Taberani] [Müstagni =   ihtiyaçsız]

 Mal değil, malı sevmek, mal aşkı ile yanıp tutuşmak kötüdür. Bu  manada  mal sevgisini kötüleyen hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir:

(Her ümmetin bir fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi maldır.) [Nesai]

 (Her şeyin bir afeti vardır. Ümmetimin en büyük afeti, dünyaya,  paraya  gönül vermektir. İyi yolda harcayan hariç, mal toplayanın çoğunda   hayır yoktur.) [Deylemi]

 (Kişi yaşlandıkça iki şeyi gençleşir: Uzun yaşama arzusu ve mal   sevgisi.) [Buhari]

 (Paranın kuluna lanet olsun, paraya tapan helak olur.) [Tirmizi]

 (Herkesin bir sanatı vardır. Benim sanatım da fakirlik ve cihaddır.  Bu  ikisini seven beni sevmiş, bu ikisine buğzeden bana buğzetmiş olur.)   [İ. Gazali]

 (Şeytan dedi ki: “Mal sahibine sabah akşam bunlar için vesvese  vermeye  çalışırım: Malı helal olmayan yerden edinmesine uğraşırım. Hak  olmayan  yere harcatmaya çalışırım. Mala karşı içinde sevgi ve muhabbet  veririm  ki, onu yerine harcayamasın.) [Taberani]

 Eldeki mal ile gururlanmak doğru değildir. Mal er geç bir gün yok   olacak, fakat hesabı kalacaktır. Atalarımız demiş ki:

Mala, mülke olma mağrur, deme var mı ben gibi

Bir muhalif rüzgar eser, savurur harman gibi!

 Zenginlik kötü değildir. Çünkü Hazret-i İbrahim, Hazret-i Süleyman,   Cennetle müjdelenen Abdurrahman bin Avf hazretleri ve evliyanın   büyüklerinden Ubeydullah-i Ahrar hazretleri, çok zengin idi. Genel   olarak zenginler malı sevdiği için mecaz olarak zenginler kötülenmiştir.   Mesela, (Ümmetimin en kötüleri zenginlerdir) demek, (Ümmetimin en   kötüleri taparcasına parayı sevenlerdir) demektir. Bizzat mal ve   zenginlik kötülenmemiştir. Peygamber efendimiz, (Zenginlerin çoğu   Cehenneme gider) buyurdu. Bu söz, zenginliğin ve malın aleyhine   değildir. Malının zekatını vermeyen, hayır hasenat yapmayan, malını   zararlı işlerde kullanan, israf eden kimseler için söylenmiştir.   Müslüman kadınlar övülmüş, günahkâr kadınlar çok olduğu için de,   (Cehennemin çoğu zengin ve kadınlardır) buyurulmuştur. Bu söz, zengine   ve kadına hakaret değil, onları ikaz için söylenmiştir. Yine,   (İnsanların çoğu kâfirdir) buyurulmuştur. Burada insan kötülenmiyor,   kâfirlik kötüleniyor. Mal, kötüleri azdırırsa da, iyiler için çok   kıymetlidir. Hazret-i İbrahim (Ya Rabbi, beni ve çocuklarımı puta   tapmaktan koru) diye dua etmiştir. Puttan maksat para sevgisidir. Para   aşkı, puta tapmak gibidir.

 Dinimizde mal kıymetlidir

Mal, Allahü teâlânın verdiği bir nimettir. Ahireti kazanmak, mal ile   olur. Dünya ve ahiret, mal ile intizam bulur, rahat olur. Hac, cihad   sevabı mal ile kazanılır. Bedenin sıhhat, kuvvet bulması, mal ile olur.   Başkasına muhtaç olmaktan insanı koruyan maldır. Sadaka vermek,  akrabayı  görüp gözetmek, fakirlerin imdadına yetişmek mal ile olur.  Mescitler,  okullar, hastaneler, yollar, çeşmeler, köprüler yaparak,  asker  yetiştirerek insanlara hizmet de mal ile olur.

 Peygamber efendimiz, (İnsanların en iyisi, onlara faydası çok   olanıdır) buyuruyor. (Kudai)

 İnsanlara yardım etmek için çalışıp para kazanmak, nafile ibadet   etmekten daha çok sevaptır. Cennetin yüksek derecelerine mal ile   kavuşulur.

 Mal kıymetli olduğu için, malı israf etmek, telef etmek haramdır.  Dine  uymayan israf, haramdır. Mürüvvete [insanlığa] uymayan israf,  tenzihen  mekruhtur. Bu konudaki hadis-i şerif meali şöyledir:

(Malı telef etmek haramdır, malı uğrunda öldürülen şehittir.) [Taberani]

 Mal kıymetli olduğu için Kur’an-ı kerimde mal ve can ile cihad  edenler  övülmektedir. (Nisa 95)

 Allahü teâlâ, Habibine verdiği nimetleri hatırlatırken, malsız iken   Ona, kimseye muhtaç olmayacak kadar, mal verdiğini bildirmektedir. (Duha )

 Büyükler, (Mal, gurbette vatandır. Fakirlik vatanda gurbettir. Bir   kimse, fakirse, nerede olursa olsun gariptir) buyuruyor. Mal, silah   gibidir. Kullanmasını bilmeyen, onunla kendisini helak edebilir. Bu   bakımdan mal, kimisi için iyi, kimisi için kötüdür. Kimisini zenginlik,   kimisini fakirlik azdırır.

Mal ve çocuklar, Allahü teâlâyı anmaktan alıkoyarsa, hüsrana sebep olur.   (Münafikun 9)

 Mal sevgisi, insanı azdırabilir. Az kimse bunun zararından kurtulduğu   için kötü zenginler tenkide maruz kalmıştır. Kur’an-ı kerimde mealen   buyuruluyor ki:

(Malı pek çok seviyorsunuz.) [Fecr 20]

 (Altını, gümüşü [parayı] biriktirip Allah yolunda harcamayana elim   azap vardır.) [Tevbe 34]

 (Mal ve çocuklarınız, Allah’ı anmaktan alıkoyarsa, hüsrana   uğrarsınız.) [Münafikun 9]

 (İnsan zengin olunca azar.) [Alak 6-7]

 Zengin olan herkes azmaz. Fakat çok kimse azdığı için böyle   buyurulmuştur. Mal herkesi azdırsaydı, Cenab-ı Hak, Hazret-i İbrahim’i,   Hazret-i Süleyman’ı ve daha birçok salih kimseyi zengin etmezdi.

 Mal için imtihan vardır. (Al-i İmran 186, Tegabün 15]

 Netice mühimdir

Mal ve makam sahibi olmak başka, mal ve makam sevgisi başkadır. Dünya ve   ahiret saadetine kavuşmak ve insanlara hizmet edebilmek için mal ve   makam sahibi olmak çok iyidir. Bütün dünya bir kimsenin olsa, mala   mağrur olmadan dine uygun harcasa, çok büyük sevap kazanır. Süleyman   aleyhisselam, büyük bir zenginlik ve saltanat içinde yüzdüğü halde,   Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde (O ne iyi kuldur) diye övmektedir. (Sad   30)

 Peygamber efendimizden sonra insanların en üstünü olan, İbrahim   aleyhisselamın ova ve vadileri dolduran davarları yanında, yalnız yarım   milyon sığırı vardı. Mal ve makamı kötüye kullanmak zararlıdır. Hadis-i   şeriflerde buyuruldu ki:

(Mal-makam sevgisi, suyun sebzeyi büyüttüğü gibi, kalbde nifakı   büyütür.) [İ. Gazali]

 (Mal ve makam sevgisinin müslümana yaptığı zarar, iki aç kurdun koyun   sürüsüne verdiği zarardan büyüktür.) [Bezzar]

 (Dünya sevgisi, bütün kötülüklerin başıdır.) [Beyheki]

 İnsanı iyilik etmekten alıkoyan her şey dünyadır. Kur’an-ı kerimde,   Cennetin, makam hırsıyla büyüklük taslamayan kimselere verileceği   bildirilmektedir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(“La ilahe illallah” diyen, dünyayı dinden üstün tutmadıkça, Allahü   teâlânın gazabından ve azabından kurtulur. Dini bırakıp dünyaya   [haramlara] sarılırsa, Allahü teâlâ, ona; “Yalan söylüyorsun” buyurur.)   [Hakim]

 (Dünya işi için üzülen Allah’a karşı öfkelenmiş olur.) [Taberani]

 (Din işlerinde kendinden üstün olanı görüp ona uyan, dünya işlerinde   ise kendinden aşağısına bakıp Allahü teâlâya hamd eden şükretmiş olur.)   [T.Gafilin]

 (Dünya ahiretin tarlasıdır.) [Deylemi]

 (Dünyayı ahirete tercih eden, üç şeye maruz kalır. Üzüntüsü hiç   eksilmez. Zenginlikteki refahı göremez, hep fakirlik sıkıntısı çeker.   Doymayan bir hırsa tutulup öyle meşgul olur ki, hiç bir zaman boş vakti   bulunmaz) hadis-i şerifini düşünerek, şu fani dünyada, kısa bir müddet   sahip olunan mal ve makama mağrur olmamalıdır. Ecel gelince hepsi elden   çıkar. (R.Nasıhin)

 Dünya ve ahiret

Cenab-ı Hak, ahiret için çalışmayı emrettikten sonra, (Dünyadan da   nasibini unutma!) buyuruyor. [Kasas 77]

 Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:

(Dünyanızı düzeltmeye çalışın! Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için amel   edin.) [Deylemi]

 (Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret  için  çalışın!) [İbni Asakir]

 (Hayırlınız, ahiret için dünyasını, dünya için ahiretini terk etmeyen   ve insanlara yük olmayandır.) [Deylemi]

 (Dünya malından ayrılınca üzülmek, buna kavuşunca sevinmek ve  azgınlık  yapmak, insanı Cehenneme götürür.) [Tirmizi]

 (Dünyayı seven, ahiretine zarar verir. Ahireti seven, dünyasına zarar   verir. O halde, devamlı olanı, geçici olana tercih etmelidir.)   [Beyheki]

 (İlim, Allah rızası için değil, dünya menfaati için öğrenildiği ve   ibadetler, dünya menfaatlerine alet edildiği zaman fitneler zuhur   edecektir.) [A.Rezzak]

 Kur’an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki:

(Mal ve evlat dünya hayatının süsüdür. Baki olan, salih ameller,   Rabbinin katında, mal ve evlatlardan ve dünyalıklardan iyidir.) [Kehf   46]

 Dünya binek yeridir

İmam-ı Maverdi hazretleri buyuruyor ki:

Dünya çalışma yeridir. Hadis-i şerifte, (Dünya ne güzel binektir. Ona   binin ki, sizi ahirete kavuştursun!) buyuruluyor. Dünya mutlak manada   kötü değildir. Ahiret azığını hazırlayanlar için servet yurdudur.

 Dünya bineğine binersen seni taşır, binemezsen o sana yüklenir ve  seni  öldürür. Dünya bir alet, bir vasıtadır. Bu vasıtayı iyi yolda  kullanan  kazanır, kötü yolda kullanan kaybeder. Mesela size yeni, güzel  bir  araba veriyorlar. (Bu araba ile, şu kadar zamanda şu karşıdaki  köprüyü  geçerseniz, kurtuluşa ereceksiniz) deniyor. Siz de, arabaya  bakıp, (Ne  kadar da güzelmiş) diyerek onu sevmekle meşgul olur, verilen  zaman  içinde karşıya geçmezseniz, düşman gelir, sizi kıskıvrak yakalar,   köprüyü geçemezsiniz. Bu vasıta, yolcuları sahile çıkaran bir gemi de   olabilir. Bu vasıtayla binip gitmeyen kurtulamaz. Dinimiz bu vasıtayı,   kötülememiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Allah rızasını kazanmak, ahiret azığını temin etmek için, dünya ne   güzel yerdir. Allah rızasını kazanmayan, ahiret azığını temin etmeyen   için de, ne kötü yerdir. Kim, “Allah dünyayı rezil etsin!” derse, dünya   da ona, “Hangimiz Rabbimize asi ise, Allah onu rezil etsin!” der.)   [Hakim]

 (Dünya, mümin için ne güzel bir binektir. Hayra onunla erişilir.)   [Deylemi]

 Bizi maksadımıza ulaştıran bineğin iyi, sağlam olması istenir. Onun   için Allahü teâlânın bize verdiği akıl, sağlık, mal gibi nimetleri   yerinde kullanmalıdır! Cenab-ı Hak, dünya saadetini de istemeyi   emrediyor: (Ey Rabbimiz, bize dünyada da ahirette de güzellik ver!) diye   dua etmemizi istiyor. (Bekara 201)

 Hadis-i kudside de buyuruldu ki:

(Ey dünya, bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet eden de senin   hizmetçin olsun.) [Ebu Nuaym]

 Hazret-i Âdem, Cennette yasak meyveyi yiyince, def-i hacet ihtiyacı   hissetti. İhtiyacını giderecek yer bulamadı. Allahü teâlâ, (Ya Âdem   burada def-i hacet yapılmaz. Onun yeri dünyadır) buyurdu. Bu da dünyanın   pislik yeri olduğunu göstermektedir. (İ.Gazali)

 Haksız kazanç

Muhammed aleyhisselam Peygamber olarak gönderilince, şeytanlar İblisin   başında toplanıp üzüntülerini bildirdiler. Bunun üzerine İblis onlara,   (Bunlar dünyayı sever mi?) dedi. Onlar, evet deyince, (Öyleyse üzülecek   bir şey yok. Onlara haksız kazanç sağlatırım. Lüzumsuz masraf yaptırır,   lüzumlu yere de harcatmam. Zaten her kötülük bu üç şeyden meydana  gelir)  dedi.

 Dünyalık için ne kadar üzülürsen o nispette ahiret sevgisi kalbden   çıkar. Ahiret için ne kadar üzülürsen, o nispette dünya sıkıntısı   kalbden çıkar. Dünyada herkes misafirdir. Yanındaki şeyler emanettir.   Misafirin gitmekten, emanetin ise geri alınmaktan başka çaresi yoktur.   Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Dünya mümine zindan, kâfire Cennettir.) [Müslim]

 Mümine dünyanın zindan olması, Cennete nispetledir. Cennette  Müminler,  gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, akla ve hayâle  gelmeyen  büyük nimetlere kavuşacaklardır. Hiçbir sıkıntı  görmeyeceklerdir.  Cennetin sonsuz nimetleri karşısında dünya hayatı,  müminler için bir  zindan, bir Cehennem azabı gibi gelecektir. Kâfirler  için Cehennem  azabı o kadar şiddetli olacaktır ki, dünyadaki en şiddetli  işkence bile  onlar için çok hafiftir.

 Çalışmayıp muhtaç olanın

Sual: Fakirlikten kurtuluş için dua var mıdır?

CEVAP

Dinimiz çalışarak kazanmayı emretmektedir. Hazret-i Ömer, (Çalışın,   kazanın! Çalışmadan rızık beklemeyin! Allahü teâlâ gökten para   yağdırmaz) buyurdu. Hazret-i Lokman Hakim de, (Çalış, kazan! Çalışmayıp   muhtaç olanın dini ve aklı noksandır) buyurdu. Rızık için endişe   etmemelidir! Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Her canlının rızkı Allah’a aittir.) [Hud 6]

 (Şeytan, sizi fakirlikle korkutup, fahşaya sürükler [cimriliğe, her   türlü kötülüğe teşvik eder.]) [Bekara 268]

 (Yeryüzüne dağılın, Allah’ın fazlından rızkınızı arayın!) [Cuma 10]

 Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Rızık için üzülme, takdir edilen rızık seni bulur.) [İsfehani]

 (En güzel rızık, helale, harama dikkat edilerek alın teri ile   kazanılandır.) [Nesai]

 (Çalışıp kazanmak her müslümana farzdır.) [Taberani]

 (İbadet on kısımdır, dokuzu çalışıp helal kazanmaktır.) [Deylemi]

 (Kimseye muhtaç olmamak ve ana-baba, çoluk-çocuğunu da muhtaç etmemek   için işe gidenin her adımı ibadettir.) [Taberani]

 (Allahü teâlâ sanat sahibi mümini sever.) [Taberani]

 (Çalışmayıp kendini sadaka isteyecek hâle düşüren 70 şeye muhtaç   olur.) [Tirmizi]

 (Geçimini helalinden kazanmak, Allah yolundaki cihad gibidir.)   [Deylemi]

 (Cihad, sadece kılıç sallamak değildir. Ana-babaya, evlada bakmak,   kimseye muhtaç olmamak için çalışmak da cihaddır. Çalışıp kimseye yük   olmayan mücahiddir.) [İ.Asakir]

 Çalışmak farzdır

Nafakasını kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar çalışıp kazanmak   farzdır. Cafer Huldi hazretleri, (Büyüklerimiz, kendi için değil, din   kardeşlerine yardım için, çalışıp kazanmıştır) buyuruyor.

 Müslümanlara yardım için, cihad etmek için fazla çalışıp kazanmak   müstehaptır, iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır.) [Kudai]

 Şu duayı okuyan fakirlikten kurtulur demek, o dua kabul olmuşsa, ona   bir çalışma kapısı açılır veya ummadığı yerden rızka kavuşur demektir.   Hastalığı için dua eden de şifaya sebep olan ilaca veya başka bir   sebeple sıhhate kavuşur. Çalışmak rızkı artırmaz. Rızkı veren Allahü   teâlâdır. Çalışmak sebebe yapışmaktır. Sebeplere yapışmak sünnettir.   (El-İhtiyar)

 İhtiyaçtan kurtulmak, bereketli rızka kavuşmak için sebeplere   yapışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Ömrüm uzun, rızkım bol olsun diyen, akrabasını ziyaret etsin, görüp   gözetsin!) [İ. Ahmed]

 (Sabah uykusu rızka manidir.) [Beyheki]

 (İhtiyaçlarını insanlara açan, ihtiyaçtan kurtulamaz. Allahü teâlâya   arz eden ise, ihtiyaçtan kurtulur.) [Hakim]

 (Allah korkusunu sermaye edinen, rızka ticaretsiz ve sermayesiz   kavuşur. Kur’an-ı kerimde, “Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış   yolu ihsan eder ve rızkını ummadığı yerden gönderir” buyuruldu.) [Talak   2, 3 - Taberani]

 (Rızka kavuşan çok hamd etsin! Rızkı azalırsa istiğfar etsin!)  [Hatib]

[Hamd, "Elhamdülillah", İstiğfar, "Estağfirullah" demektir. İstiğfar   etmek, günahların affına sebep olan iyilikleri yapmaktır.]

 (Eve girerken “İhlas” suresini okuyan, fakirlik görmez.) [T.Kurtubi]

 (Sıkıntıya düşen veya borçlanan, bin kere “La havle ve la kuvvete  illa  billahil aliyyil azim” derse, Allahü teâlâ işini kolaylaştırır.)   [Şir’a]

 Çocuklarının geçimi için sıkıntı çeken birine, Peygamber efendimiz,   (Neden istiğfar etmiyorsun? Ben günde yüz defa istiğfar ederim) buyurdu.   Hasan-ı Basri hazretlerine, kıtlık, fakirlik, çocuksuzluktan şikayette   bulunuldu. Hepsine de istiğfar etmesini söyledi. Sebebi sorulunca, Nuh   suresinden şu mealdeki âyet-i kerimeleri okudu:

(Çok affedici olan Rabbinize istiğfar edin ki, gökten bol yağmur   indirsin; size, mal ve oğullar ile yardım etsin, sizin için bahçeler,   ırmaklar versin.) [Nuh 10-12]

 İstiğfar edileceği zaman yüz defa (Estağfirullah min külli ma   kerihallah. Estağfirullah el azim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel   kayyume ve etubü ileyh) demeli ve manasını düşünmelidir!

Manası şöyledir:

(Ya Rabbi, razı olmadığın, beğenmediğin şeylerden neler yapmışsam   hepsini affet, yapmadıklarımı da yapmaktan koru. Kendisinden başka ilah   bulunmayan hay, kayyum ve azim olan Allah’a istiğfar eder, günahlarıma   pişman olup Ona sığınırım.) [Azim, zatı ve sıfatları kemalde, Hay,  ezeli  ve ebedi bir hayatla diri olan, Kayyum, zatı ile kaim olan,  yarattığı  her şeyi varlıkta durduran demektir.]

 Borçtan kurtulmak için, (Allahümme ekfini bihelâlike an haramike ve   agnini bi fadlike ammen sivâke) duasını okumalıdır. [Ya Rabbi! Helâl ile   yetinip, haramdan sakınan ve beni fazlınla senden başkasına muhtaç   olmaktan müstağni eyle.] (Mek. Rabbani)

 [Duaların kabul olması için Ehl-i sünnet itikadında olmak, Allahü   teâlânın emirlerini yapıp yasaklarından kaçmak gerekir.]

 Hâline şükretmeli, sabretmeli

Sual: Her türlü tedbire rağmen, zengin olamayan ne yapmalı?

CEVAP

Hâline şükretmeli, fakirliğe sabretmelidir. Çünkü hadis-i şerifte   buyuruldu ki:

(Fakirlik, dünyada kusur ise de, ahirette süstür.) [Deylemi]

 Mal ne kadar çok olursa hesabı vardır, haramdan kazanılmışsa azabı   vardır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(O gün, size verilen her nimetten sorguya çekileceksiniz.) [Tekasür 8]

 (Rabbin hakkı için, onların hepsine elbette hesap soracağız.) [Hicr   92]

 (Zerre kadar hayır yapan sevabını, zerre kadar şer yapan da cezasını   görür.) [Zilzâl 7, 8]

 Saptıran zenginlik ve fakirlik

Sual: Fakir bir kimsenin zengin olmak için dua etmesinde bir mahzur var   mıdır?

CEVAP

Hayır hiç mahzuru yoktur. Ancak zenginlik bizim hakkımızda hayırlı mı   olacak yoksa şerli mi olacak bilemeyiz. Onun için ne istersek (Ya Rabbi   hayırlısı ile ver) demeliyiz. Çünkü, hadis-i şerifte, zenginliğin de,   fakirliğin de, insanı doğru yoldan çıkarabileceği bildirilmiştir. Bir   hadis-i şerif meali şöyledir:

(Allahü teâlâ buyurdu ki: “Kimisi ancak zengin olmakla imanını   kurtarabilir. Eğer o fakir olsa idi, [fakirliğe sabredemez] küfre   girerdi. Kimi de ancak fakir olmakla imanını kurtarabilir. Eğer o zengin   olsaydı, [mal onu azdırır] küfre giderdi. Kimi de ancak sıhhatli   olmakla imanını kurtarabilir. O hasta olsaydı, [hastalığa sabredemez]   küfre düşerdi. [Bunun için genelde müslüman kulumun hakkında ne hayırlı   ise onu veririm"]) [Hatib]

 Fakirlik mi, zenginlik mi?

Sual: Dinimizde fakirlik mi, zenginlik mi daha iyidir?

CEVAP

Dinimiz, sabreden fakirleri ve şükreden zenginleri övmüştür. Bazı   âlimler, (Fukarai sabirin, ağniyayı şakirinden = Sabreden fakir,   şükreden zenginden daha üstündür) demişlerdir. Kimileri de, zenginliğe   şükür, fakirliğe sabretmekten daha kolaydır, şükreden fakir daha   üstündür demişlerdir. Fakirin parası da yoktur, aç yatar uyur. Ama   zengin nereye, nasıl harcayacağım diye para kendisini rahatsız eder.   Allahü teâlânın istediği yerlere harcayamazsa malı kendisini tehlikeye   sokar.

 İslamiyet’in başlangıcında fakirlik övülürken, ahir zamanda ise,   zenginlik övülmüştür. İnsan, dünyasını da, ahiretini de para ile   koruyabilir. Bir de zenginlik ve fakirlik kişilere göre değişir. Kimi   için fakirlik iyidir, kimisi için zenginlik. Çünkü fakirlik de zenginlik   de insanın sapıtmasına sebep olabilir. Hayırlısı ne ise onun için dua   etmelidir. Fakirlik ve zenginlikle ilgili birkaç hadis-i şerif meali   şöyledir:

(Şu yedi şey gelmeden faydalı amel etmekte acele edin:

1- [Allah’ı] Unutturan fakirlik,

2- Azdıran zenginlik,

3- Sağlığı bozan hastalık,

4- Bunaklık veren ihtiyarlık,

5- Ani ölüm,

6- Deccal,

7- Kıyamet ki, hepsinden daha dehşetlidir.) [Tirmizi, Hakim]

 (Helâk edici üç şey:

1- Cimrilik,

2- Nefsine uymak ,

3- Kendini beğenmek.

 Kurtarıcı üç şey:

1- Gizli açık Allahü teâlâdan korkmak,

2- Fakirlik ve zenginlikte itidalli olmak,

3- Öfkede ve rızada adalet üzere olmak.

 Günahlara kefaret olan üç şey:

1- Mescide gitmek,

2- Namazı kıldıktan sonra öteki namazı beklemek,

3- Şiddetli soğukta güzelce abdest almak.

 Dereceleri yükselten üç şey:

1- Yemek yedirmek,

2- Selamı yaymak,

3- Herkes uykuda iken gece namazı kılmak.) [Hatib]

 (Cahillikten daha şiddetli fakirlik, akıldan daha faydalı zenginlik,   tefekkürden daha kıymetli ibadet yoktur.) [İ. Neccar]

 (Ölümü çok hatırlamak, günahları yok eder; dünyadan soğutur.  Zenginken  hatırlamak mal hırsını yok eder. Fakirken hatırlamak, eldeki  ile  kanaat etmeye sebep olur.) [İbni Ebiddünya]

 (Gerçek zenginlik, insanların elindekilere göz dikmemektir. Aç   gözlülük peşin bir fakirliktir.) [Askerî]

 Zenginlerle görüşmek

Sual: Zenginlerle görüşmek, arkadaşlık etmek uygun mudur?

CEVAP

Kendimize göre, çok zengin olanlarla pek sık görüşmek, arkadaşlık etmek   uygun olmaz. Bir ihtiyaç olursa, ihtiyaç kadar görüşülebilir. Bir de,   dünya işlerinde, kendimizden aşağı olana bakarak, halimize şükretmeli,   zengin olanlara özenmemeli. İki hadis-i şerif meali:

 (Zenginlerdeki mal ve nimetleri görüp, hâlinizden şikâyet etmemek ve   sahip olduğunuz nimetleri küçümsememek için, onların yanına seyrek   gidin.) [Hakim]

 (Din işlerinde, kendinizden üstün olanı, görüp ona uyan, dünya   işlerinde ise kendinden aşağısına bakıp, Allahü teâlâya hamd eden   şükretmiş olur.) [T. Gafilin]

 Zenginle görüşen, ister istemez, ona tevazu gösterebilir. Bu ise   tehlikelidir. Dünyalık için, zenginlere, makam sahiplerine yaltaklık   etmek çok zararlıdır. İki hadis-i şerif meali:

 (İtibarlı birine, dünyalık için, tevazu gösteren, rahmetten uzak   kalır.) [Deylemi]

 (Zengine, zenginliği için, yaltaklananın, dininin üçte ikisi gider.)   [Beyheki, Deylemi, İ. Rabbani]

 Kibirlenmek, çok kötü olduğu halde, bid’at sahiplerine ve zenginlere   karşı kibirli görünmek caizdir. Bu kibir, kendini yüksek göstermek için   değildir. Onlara ders vermek, gafletten uyandırmak içindir. Salih   zenginlerin, kibirlenmeyip, tevazu göstererek, fakirlerle, garibanlarla   beraber olması ise, çok iyidir.

 Fakiri hor görmek

Sual: Mahallemizde garip kimsesiz bir amca var. Namazında niyazında,   kimseye karışmaz; fakat fakir olduğu için, horlanıyor. Bir de, ahlaksız   kötü birisi var; fakat zengindir. Belki işimiz düşer diye, ona da saygı   gösteriliyor. Böyle davranmak uygun mudur?

CEVAP

Hiç kimseyi, hor ve aşağı görmek uygun değildir. Zengine zengin olduğu   için ikram etmek çok kötü olduğu gibi, fakiri, fakir olduğu için,   horlamak da caiz değildir. İki hadis-i şerif meali şöyledir:

(En üstün kimse, malı az olduğu için değer verilmeyen mümindir.)   [Deylemi]

 Lüks yaşamak

Sual: Mısırlı sosyalist felsefe profesörü gibi, (Bir Müslüman,   Peygambere nasıl bir araba alması gerektiğini sorarsa, pahalı, lüks,   şatafatlı bir araba almaması gerektiğini, bunların insana değer   kazandırmayacağını söyler) demek caiz midir?

CEVAP

Söylenilen tamamen doğru olsa da, Peygamber efendimiz adına böyle   söylemek asla caiz olmaz. Üstelik bu söz yanlıştır. Zenginliği kötülemek   caiz değildir. Allahü teâlâ, (Verdiğim nimetleri kullananları severim)   buyuruyor. Nimeti gizlemeyi sevmez. Şükür için, nimetini gösteren   zenginleri sever. Zengin olduğu için, kendini beğeneni, kendini   başkalarından üstün göreni sevmez. Ulema ve Resulullah, malın değer   kazandırdığını bildiriyor.

 İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:

Nimeti göstermek için, iyi ve kıymetli giyinmek müstehabdır. Öğünmek   için, gösteriş için giyinmek mekruhtur. (Redd-ül muhtar)

 Lüks yaşamak değil, kendini üstün göstermek için lükse kaçmak   haramdır. İkisi çok farklı şeylerdir. Müslüman bir zengin, dinine hizmet   için lüks araba almışsa, (Sen bunu gösteriş için aldın) demek, ona   suizan olur. Genelde her devirde, (Ye kürküm ye) sözü geçerlidir.   İnsanların çoğu görünüşe değer verdiği için, dine hizmet gayesiyle,   nimeti göstermek müstehab olur. Bu konuda, önce hadis-i şeriflere, sonra   da İslam âlimlerinin açıklamalarına bakalım!

 Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

 (Allah’ın verdiği nimetin alameti, senin üzerinde görünsün; çünkü   Allah, verdiği nimetin eserini, kulunun üzerinde görmek ister.)   [Beyheki, Hâkim]

 (Şerefinizi mallarınızla, dininizi de dilinizle [müdarayla] koruyun!)   [İ. Asakir]

 (Ahir zamanda insanların paraya ihtiyacı daha çok olur. Çünkü insan o   zaman din ve dünyasını ancak parayla korur.) [Taberani]

 (Ahir zamanda, müminler için zenginlik saadettir.) [İ. Rafii]

 (İnsana, malı şeref kazandırır.) [İ. Ahmed]

 (Mal, salih kimse için ne güzeldir.) [Taberani]

 İmam-ı a’zam hazretleri, talebelerine, güzel giyinmelerini emrederdi.   Kendisi de, her derse başka yeni elbise giyerek gelirdi. Bir cübbesi   400 altın kıymetindeydi. İmam-ı Muhammed, kıymetli kıyafetler giyerdi.   Resulullah efendimiz de, bin dirhem gümüş kıymetinde Yemen kumaşından   cübbe giyerdi. (Dürr-ül-muhtar, Tahtavi)

 Süfyan-ı Sevri hazretleri, (Bu zamanda mal, insanın silâhıdır. Yani   insan, canını, sağlığını, dinini ve şerefini mallarıyla korur)   buyuruyor. (T. Muhammediye)

 İslam’ın vakarını, şerefini korumak için şık giyinmek sevabdır. (S.   Ebediyye)

 Servet düşmanlığı

Sual: (Zengin bir kimse, Kur’ana göre, servetini dilediği gibi harcama   hakkına sahip değildir; çünkü onun elindeki mal topluma aittir.   Gereğinde zenginin malı, toplumun ihtiyaçlarına sarf edilebilir veya   fakirlere verilir) deniyor. Komünizmde özel mülkiyet yok, İslamiyet’te   de özel mülkiyet yok mudur? Zenginin malında fakirin, zekâttan başka   hakkı var mıdır?

CEVAP

Bu, Mısırlı sosyalist yazarların iftirasıdır. Yerli mezhepsizler de   onlardan almıştır. Dinimize göre, herkes özel mülkiyet hakkına sahiptir.   Müslümanın malında, zekâttan başka, kimsenin hiçbir hakkı yoktur.   Resulullah efendimiz, (Malda zekâttan başka hak yoktur) buyurdu.   (Ahkâm-üs-sultaniyye)

 Dinimizde zekâtı verilmiş mal, biriktirilmiş, gayri meşru mal   değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Zekâtı verilmiş mal, kenz değildir.) [Ebu Davud, Taberani, Hâkim,   Hatib, Münavi]

 Görüldüğü gibi, zekâtı verilen mal, kenz [istif edilmiş, stok edilmiş   mal] değildir. Zekâtını veren, malın hakkını ödemiş olur. Kimse bu malı   alamaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Bir müminin malını, onun rızası olmadan almak helal değildir.) [Ebu   Davud]

 Bir kimsenin mülkü, ondan izinsiz kullanılamaz. (Dürr-ül-muhtar)

 Zekât veren zenginin malını elinden alıp fakirlere veya başka yerlere   vermek zulüm olur.

 Zekâtını veren zenginin apartman, köşk yaptırması haram değildir.   Tembel oturup, çalışmayıp başkasına muhtaç olmak ve kazandıklarını haram   şeylere vermek haramdır. Zekâtını veren kimsenin sarayda oturması,  lüks  vasıtalara binmesi, şık giyinmesi helaldir; çünkü Allahü teâlâ,   (Verdiğim nimetleri kullanmalarını severim, çalışana veririm) buyuruyor.   Çalışıp kazanmak, mal mülk sahibi olmak yani zengin olmak günah değil,   ibadettir. Zengin olduğu için kendini başkalarından üstün görmek   haramdır. (F. Bilgiler)

Kaynak:Kanal7



Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst