Siyaset canibiyle onlara galebe edilmez!

Sirac

Well-known member
Bediüzzaman,

rivayetlerde gelen eşhas-ı ahirzamana ait haberlerin

mühim bir kısmını

ve hürriyetten evvel İstanbul'da tevilini söylediği

hadîslerin ihbar ettiği ahirzamanın dehşetli şahıslarının

âlem-i İslâm ve insaniyette zuhur ettiğini görür.

Ve yine, gelen rivâyetlerden,

onlara karşı çıkacak ve mukabele edecek olan hizbü'l-Kur'an hakkında,

"O zamana yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez;

ancak mânevî kılınç hükmünde

i'caz-ı Kur'an'ın nurlarıyla
mukabele edilebilir"

tavsiyesine müracaatla,

Ankara'da teşrik-i mesai edemeyeceği için,

kendisine tevdî edilmek istenen mebusluk,

Darü'l-Hikmeti'l-İslamiye gibi Diyanetteki azalığı,

hem Vilayat-ı Şarkiye Vaiz-i Umûmiliği tekliflerini kabul etmez.

Kendisini fikrinden vazgeçirmek için çalışan

ve Ankara'dan ayrılmamasını rica için istasyona kadar gelen

bir kısım mebusların da arzularına uyamayacağını bildirerek,

Ankara'dan ayrılır, Van'a gider.

Ve orada hayat-ı içtimaiyeden uzaklaşarak Erek Dağı eteğinde,

Zernebad Suyu başında bir mağaracıkta idame-i hayat etmeye başlar.

Tarihçe-i Hayat - 132
 

Sirac

Well-known member
Bu zamanda öyle fevkalâde hâkim cereyanlar var ki,

herşeyi kendi hesabına aldığı için,

faraza hakikî beklenilen

ve bir asır sonra gelecek o zat dahi Hâşiye bu zamanda gelse,

harekâtını o cereyanlara kaptırmamak için

siyaset âlemindeki vaziyetten

feragat edecek ve hedefini değiştirecek diye tahmin ediyorum.

Kastamonu Lâhikası _ 62

_________

"Eski zamanda, büyük zâtlar demişler ki:

'Mütekellimînden ve ilm-i kelâm ulemâsından birisi gelecek,

bütün hakaik-i imaniye ve İslâmiyeyi

delâil-i akliye ile kemâl-i vuzuhla ispat edecek.'

Ben istiyorum ki, ben o olsam, belki Haşiye o adamım diye.

Haşiye: Zaman ispat etti ki, o adam adam değil, Risale-i Nur'dur.

Belki, ehl-i keşif Risale-i Nur'u ehemmiyetsiz olan tercümanı ve naşiri suretinde,

keşiflerinde müşahede etmişler, "Bir adam" demişler.

Yedinci Şuâ | 152
 

Sirac

Well-known member
Hem madem bu zamanda

herşeyin fevkinde hizmet-i imaniye

en ehemmiyetli bir vazifedir.

Hem kemiyet ise, keyfiyete nispeten ehemmiyeti azdır.

Hem muvakkat ve mütehavvil siyaset âlemleri

ebedî, daimi, sabit hidemat-ı imaniyeye nispeten ehemmiyetsizdir,

mikyas olamaz, medar da olamaz.

Risale-i Nur'un talimatı dairesinde

ve bizlere bahşettiği hizmet noktasında feyizli makamlara kanaat etmeliyiz.


Kastamonu Lâhikası - 61
 

Sirac

Well-known member
Herkesin, imân mukabilinde,

bu zemin yüzü kadar bağlar ve kasırlarla müzeyyen

ve bâki ve daimî bir tarla ve mülkü

kazanmak veya kaybetmek dâvâsı başına açılmış.

Eğer İmân vesikasını sağlam elde etmezse kaybedecek.

Ve bu asırda, maddiyyunluk tâunuyla çoklar o dâvâsını kaybediyor.

Hattâ bir ehl-i keşif ve tahkik, bir yerde kırk vefiyattan

yalnız birkaç tanesi kazandığını sekeratta müşahede etmiş;

ötekiler kaybetmişler.

Acaba bu kaybettiği dâvânın yerini,

bütün dünya saltanatı o adama verilse doldurabilir mi?
 

Sirac

Well-known member
İşte o dâvâyı kazandıracak olan hizmetleri

ve yüzde doksanına o dâvâyı kaybettirmeyen harika bir dâvâ vekilini

o işte çalıştıran vazifeleri bırakıp,

ebedî dünyada kalacak gibi âfâkî mâlâyaniyatla iştigal etmek

tam bir akılsızlık bildiğimizden,

biz Risale-i Nur şakirtleri,

herbirimizin yüz derece aklımız ziyade olsa da

ancak bu vazifeye sarf etmek lâzımdır diye kanaatımız var.

Asa-yı Musa - 21
 
Üst