[BILGI]
İrade-i cüziye-i insaniye ve cüz-ü ihtiyariyesi, çendan zayıftır, bir emr-i itibarîdir.
Fakat Cenâb-ı Hak ve Hakîm-i Mutlak, o zayıf, cüzî iradeyi, irade-i külliyesinin taallûkuna bir şart-ı âdi yapmıştır. Yani, mânen der:Ey abdim,ihtiyarınla hangi yolu istersen, seni o yolda götürürüm. Öyle ise mesuliyet sana aittir.
Teşbihte hata olmasın, sen bir iktidarsız çocuğu omuzuna alsan, onu muhayyer bırakıp Nereyi istersen seni oraya götüreceğimdesen; o çocuk yüksek bir dağı istedi, götürdün. Çocuk üşüdü yahut düştü. Elbette Sen istedin diyerek itab edip, üstünde bir tokat vuracaksın.
İşte, Cenâb-ı Hak, Ahkemül-Hâkimîn, nihayet zaafta olan abdin iradesini bir şart-ı âdi yapıp, irade-i külliyesi ona nazar eder.
26.Söz'den
Bediüzzaman Said Nursi
[/BILGI]