Bir elmayı halk edecek elbette dünyada bütün elmaları halk etmeye ve koca baharı icad etmeye muktedir olmak gerektir.
Eğer herşey Kadîr-i Mutlaka verilmezse, birtek Allah’a mukabil, nihayetsiz, belki zerrât-ı kâinat adedinc ilâhları kabul etmek gibi, yüz derece muha içindeki bir muhali mevcut kabul etmek gibi bir divanelik hezeyanın düşmek lâzım gelir. (Sözler sh: 297)
Sinek kanadından tut, tâ semâvat kandillerin kadar, bir sinek kanadı kadar şerike yer yoktur ki parmak karıştırsın. (Sözler sh: 598)
Sizin âzâlarınız içinde en kıymettar göz ve kulaklarınızın mâliki kimdir?
Hangi tezgâh ve dükkândan aldınız?
Bu lâtif, kıymettar göz ve kulağı verecek ancak Rabbinizdir.
Sizi icad edip terbiye eden Odur; bunları size vermiştir. Öyleyse yalnız Rab Odur. Mâbud da O olabilir. (Sözler sh: 416)