topraktoprak
Well-known member
Kur’an kırk vecihle mu’cizedir ve yedi vecihle de harikadır. Fevkaladedir, fevk al beşerdir.
Kırk vecihle i’caz yönleri ve harika yedi veçhi inceden inceye tetkiki neticesinde görülecektir ki;
Kur’an, kâinatın evveli hilkatinden ta Ebed’ül abada kadar nazarında olan yaratılışın bütün safahatını bilen, yerlerin ve göklerin sırrını, gizli aşikâr hallerini ve unsurların hidemat ve vazifelerini ve özelliklerini, canlıların ve ilk insanın yaratılışından, ana karnındaki teşekkülünden, parmak uçlarına ta kıyamete kadarki olmuş olacak hadiseleri bilen ilahi, uhrevi, ahlaki, insani, terbiyevi, ilmi, edebi, içtima-i, siyasi, sosyal, kevni, fenni ve felsefi ve edebi ve hülasa bulunmuş bulanacak tüm ilimleri, hakikatleri, nüve ve çekirdek nevinden, remzi, işâri ve bazende sarih manalarla belirten ve içinde saklayan bir kütüphane-i İlâhi’dir.
Bütün beşer toplansa bir akıl olsa bu özellikteki Kur’an’ın ne misline, ne misaline ne içindeki hakaikin künhüne ulaşamaz ve üstüne ve önüne geçemez ve benzerini yapamaz ve yapamamıştır ve yapamayacaktır.
Beşer maddi manevi bu güne kadarki bütün tecrübeleriyle ve bütün kemalatıyla, müsbet mesail ve fünunuyla, sosyal ve terbiyevi usulleriyle, medeniyet harikalarıyla, Kur’an’a mubareze etmeye kalksa Kur’an’la muaraza edip O’nu tanzir edemez, benzerini yapamaz, aşağı düşüremez, geri plana atamaz. Hükümlerini iskat edemez.
Risale-i Nur Külliyatının büyük bir kısmı Kur’an’ın hakkaniyeti, Hak Kelamullah oluşu, mu’cize ve harika oluşunun izah ve ispatıyla doludur.
Sadece İşarat-ül İcaz Risalesi ki, aslı Arapça olup üç yüz sahifelik Türkçe tercümesi Kur’an’ın nazmındaki ve belağatındaki, yani hurufat, kelime ve cümlelerindeki beşer aklının kavrayamayacağı dizilişi, biribirine münasebatı ve irtibatı, deruni manalar, bütün akıllar toplansa onu ortaya koyamayacak hakikatler ve hurufat ve kalimattaki tevafukatı ve anlaşılır açık ifadatı ve insanı acze düşüren veciz beyan ve yakin ifade eden tabirat ve tasviratı yönündeki i’cazi yönünü anlatmaktadır.
İşte yukarıda bir kısım özelliğinden bahsettiğimiz üzere Kur’an bir insanın hele hele kitabet ve kıraat görmemiş ümmi bir insanın asla ve kat’a kelamı ve sözleri ve telifi ve (haşa) hüneri olamaz.
Bütün beni beşer toplansa tüm edebiyatçıları ve feylesoflarıyla uğraşsa Kur’an’ın harika olan yedi cihetinden biri olan sadece nazmındaki mucize yönüne bir nazire getiremez.
Geçmiş ve gelecek tarihi ve yaratılışa dair hadisatı, kitabetsiz ve kıraatsız ve keşfiyatsız ve tahkikatsız hiç bir insan aklen, düşünmekle muhakeme etmekle bilemez, anlatamaz.
İşte Kur’an’ın kırk vecihle mucize olduğunun delillerinden birisi budur ki; Bu nevi yaratılışa dair ve istikbalde keşfolunan ve keşfolacak ilmi araştırma ve incelemelerle ve keşfiyatla bulunabilecek ihbarat ve hakikat Kur’an’da çok hem pek çoktur.
Meraklıları Risale-i Nur Külliyatına havale ediyorum. Evet Kur’an’ın bağrından fışkıranRisale-i Nur, Kur’an’ın Allah Kelamı olduğunu iki kere iki dört eder katiyyetinde izah ve ispat etmiştir.
Her ehl-i imanın imanını taklitten tahkike çıkarmak ve inandığı hakikatleri ilmi ve mantıki bir şekilde bilmek için Risale-i Nuru mutlaka dikkat ve teenni ile elde etmesi bu zamanda en büyük zarurettir.
Aksi halde taklidi imandan kurtulmayacak ve İlmi ve tahkiki imanın verdiği huzur ve sükûnetten ve itminanı kalpten mahrum kalacaktır.
Cezmi Huyut
Kırk vecihle i’caz yönleri ve harika yedi veçhi inceden inceye tetkiki neticesinde görülecektir ki;
Kur’an, kâinatın evveli hilkatinden ta Ebed’ül abada kadar nazarında olan yaratılışın bütün safahatını bilen, yerlerin ve göklerin sırrını, gizli aşikâr hallerini ve unsurların hidemat ve vazifelerini ve özelliklerini, canlıların ve ilk insanın yaratılışından, ana karnındaki teşekkülünden, parmak uçlarına ta kıyamete kadarki olmuş olacak hadiseleri bilen ilahi, uhrevi, ahlaki, insani, terbiyevi, ilmi, edebi, içtima-i, siyasi, sosyal, kevni, fenni ve felsefi ve edebi ve hülasa bulunmuş bulanacak tüm ilimleri, hakikatleri, nüve ve çekirdek nevinden, remzi, işâri ve bazende sarih manalarla belirten ve içinde saklayan bir kütüphane-i İlâhi’dir.
Bütün beşer toplansa bir akıl olsa bu özellikteki Kur’an’ın ne misline, ne misaline ne içindeki hakaikin künhüne ulaşamaz ve üstüne ve önüne geçemez ve benzerini yapamaz ve yapamamıştır ve yapamayacaktır.
Beşer maddi manevi bu güne kadarki bütün tecrübeleriyle ve bütün kemalatıyla, müsbet mesail ve fünunuyla, sosyal ve terbiyevi usulleriyle, medeniyet harikalarıyla, Kur’an’a mubareze etmeye kalksa Kur’an’la muaraza edip O’nu tanzir edemez, benzerini yapamaz, aşağı düşüremez, geri plana atamaz. Hükümlerini iskat edemez.
Risale-i Nur Külliyatının büyük bir kısmı Kur’an’ın hakkaniyeti, Hak Kelamullah oluşu, mu’cize ve harika oluşunun izah ve ispatıyla doludur.
Sadece İşarat-ül İcaz Risalesi ki, aslı Arapça olup üç yüz sahifelik Türkçe tercümesi Kur’an’ın nazmındaki ve belağatındaki, yani hurufat, kelime ve cümlelerindeki beşer aklının kavrayamayacağı dizilişi, biribirine münasebatı ve irtibatı, deruni manalar, bütün akıllar toplansa onu ortaya koyamayacak hakikatler ve hurufat ve kalimattaki tevafukatı ve anlaşılır açık ifadatı ve insanı acze düşüren veciz beyan ve yakin ifade eden tabirat ve tasviratı yönündeki i’cazi yönünü anlatmaktadır.
İşte yukarıda bir kısım özelliğinden bahsettiğimiz üzere Kur’an bir insanın hele hele kitabet ve kıraat görmemiş ümmi bir insanın asla ve kat’a kelamı ve sözleri ve telifi ve (haşa) hüneri olamaz.
Bütün beni beşer toplansa tüm edebiyatçıları ve feylesoflarıyla uğraşsa Kur’an’ın harika olan yedi cihetinden biri olan sadece nazmındaki mucize yönüne bir nazire getiremez.
Geçmiş ve gelecek tarihi ve yaratılışa dair hadisatı, kitabetsiz ve kıraatsız ve keşfiyatsız ve tahkikatsız hiç bir insan aklen, düşünmekle muhakeme etmekle bilemez, anlatamaz.
İşte Kur’an’ın kırk vecihle mucize olduğunun delillerinden birisi budur ki; Bu nevi yaratılışa dair ve istikbalde keşfolunan ve keşfolacak ilmi araştırma ve incelemelerle ve keşfiyatla bulunabilecek ihbarat ve hakikat Kur’an’da çok hem pek çoktur.
Meraklıları Risale-i Nur Külliyatına havale ediyorum. Evet Kur’an’ın bağrından fışkıranRisale-i Nur, Kur’an’ın Allah Kelamı olduğunu iki kere iki dört eder katiyyetinde izah ve ispat etmiştir.
Her ehl-i imanın imanını taklitten tahkike çıkarmak ve inandığı hakikatleri ilmi ve mantıki bir şekilde bilmek için Risale-i Nuru mutlaka dikkat ve teenni ile elde etmesi bu zamanda en büyük zarurettir.
Aksi halde taklidi imandan kurtulmayacak ve İlmi ve tahkiki imanın verdiği huzur ve sükûnetten ve itminanı kalpten mahrum kalacaktır.
Cezmi Huyut