Tarikatların Konusu:
Tasavvufun konusu, amacı, önemi ve faydaları hakkında söylenenleri burada bir kere daha hatırlamak, yerinde ve yararlı olacaktır kanaatindeyiz:
İnsan, beden ve ruhtan yaratılmıştır. Ceset de dediğimiz beden, bir başka ifadeyle nefis, kötülük ve çirkinliklere, ruh ise iyilik ve güzelliklere meyledicidir. Ne var ki ruh, adına nefis, ceset, beden dediğimiz kalıp içine mahkum edilmiş, ete ve kemiğe gömülmüştür. Bu, ruhun bir sürgünü ve tutsaklığı sayılmaktadır. Kendi ulvî aleminden, bu süflî alem olan dünyaya gelir gelmez koparttığı feryat ve figan da bundandır. Bilindiği gibi Mevlana “Mesnevî”ye bu feryat ile başlamaktadır:
Dinle neyden kim şikayet etmede,
Ayrılıklardan şikayet etmede…
Allah teala, kendisi için sınırsız olan sıfatlarından bazılarını, ama sınırlı olarak insana da vermiştir. Görme, işitme, bilme, irade, kudret, kelam vs. gibi. Bu sebeple insanı, bütün varlığın özü ve özeti kılmıştır. Bu itibarla insan kainatın ruhu, kainat da insanın dışı ve kabuğu olmuştur. “İnsan, ruhu ile lahût, aklı ile ceberrut, aklî melekeleri ile melekût, vücudu ile de şühud alemini birer hassa halinde bünyesinde barındıran, komplike bir yaratıktır. Beş duyu vasıtası ile, dış dünyasını algıladığı gibi, akli ve manevi melekleri ile de, iç alemini kontrol ve murakabe gücüne sahiptir.”3
İnsan, bir çok ayet ve hadislerin işaretiyle iyi işler işlerse, ruh üzerinde olumlu izler bırakır ve iyiliklere, güzelliklere meyli artar. Bunun devamı ise marifet ve kemali kolaylaştırır, hayır ve iyilik duygularını sağlamlaştırır ve nefsi, bedeni, cesedi, ruhun hükmüne sokar. Aksi de geçerli tabi. İnsanın yaptığı işler kötü ve çirkin olursa, ruh büsbütün bedene mahkum olur ve olgunluk -kemal- yolu büsbütün kaybedilir.
Tarikatların konusu, ileride de göreceğimiz gibi insan ve işleri, bir başka deyişle evrenle olan ilişkileridir.