Konuya cevap cer

Tebliğ halk arasında bilinen şekliyle dinin başkalarına anlatılması demektir. Bu zaviyeden tebliğ, Batı dünyasındaki misyonerliğin karşılığı olarak  algılanabilir. Ama bu yaklaşım doğru mudur? Kavramların vaz'  edildikleri çerçevede kullanılması karşılıklı anlaşma veya anlaşamamanın  temelini oluşturur iletişim dünyamızda. Bugün var olan zihni kargaşanın  altında yatan temel neden de budur. Tebliğ veya diyalog derken benim  anladığım mana ile muhatabımın anladığı mana farklı ise, orada anlaşma  söz konusu olamaz. Öylese önce kavramların anlam çerçevelerinin  belirlenmesi lazımdır. Anlaşmanın, anlaşabilmenin ön şartıdır bu.

 Müntesiplerinden inanmış oldukları değerleri başkalarına anlatmayı  istemesi veya istememesi açısından dinleri tasnif ettiğimizde karşımıza  iki kategori çıkar; İngilizce ifadeleriyle "missionary ve non-missionary  dinler." Yani misyoner olan ve olmayan. Hiç şüphe yok ki bu tasnifde  İslam ve Hıristiyanlık missionary, Yahudilik ise non-missionary dinler  arasındadır.

 İslam'da dini değerleri muhatap ister müslüman olsun isterse olmasın  başkalarına anlatmayı ifade eden birçok kavram vardır. Tebliğ, emr bi'l  maruf ve nehy ani'l münker, davet ve irşad. Aslında bu kavramlar  muhatabın müslüman olup olmamasına göre de ayrı bir tasnife tabii  tutulabilir. Bu bir kenara; yukarıdaki kavramların her birinin lügat ve  ıstılah itibariyle ayrı ayrı anlamları ve uygulama alanları vardır. Ayet  ve hadisler, bu iki asıl kaynağa getirilen yorumlar ve 15 asırlık  geleneğimiz bize "vardır" dedirten nice malzemelerle doludur. Nitekim  mevzu ile alakalı akademik sahada yapılan çalışmalara göz atan herkes  bunun böyle olduğunu bilir. Ama ne yazık ki söz konusu çalışmaların  hayata taşınmasında aynı başarıyı gösterememişizdir biz. İslam dünyası  olarak ve bunca farklılıklara rağmen yukarıdaki kavramların hepsi  halkımız arasında tebliğ olarak belirlenmiş ve kullanılmıştır. Bugün de  durum bundan farklı değil.

 Halbuki tebliğ sözlük manası itibariyle "bir şeyi başkasına  ulaştırmak, eriştirmek, nakletmek" demektir. Istılahi manası ise İlahi  mesajın sürekli bir şekilde vurgulanması, sanattan musikiye,  giyim-kuşamdan hal-tavır ve davranışlara kadar İslam'ı hatırlatan  herşeydir. Yani bunların hepsi kavramsal açıdan baktığımızda tebliğ  kapsamı içinde mütala edilir. Eğer kasdedilen İslam'ın hak din ve İslam  haricindeki her dinin batıl olduğunu ilan edip insanlara gelin Müslüman  olun deme ise, literatürde buna en uygun kavram tebliğ değil, davettir.  Herkesin bildiği bir hususu tekrar edip tebliğ faslını kapatalım;  müslüman olan her bir ferdin kendi dininin hak olduğuna inanması ve  başkalarını o dine tabi olmasını istemesi başka, başkalarının Müslüman  olması noktasında baskı ve zorlamada bulunması, muhataplarının  mazlumiyet ve mağduriyetleri İslamı anlatmada sui istimal edip bir  avantaj olarak kullanması başkadır. Bunlardan birincisi ne kadar  doğruysa, ikincisi o kadar yanlıştır. İslama göre din tercihinde esas  olan özgür iradedir. İnsanların hiç bir baskı ve zorlamaya maruz  kalmaksızın kendi istek ve arzuları ile istedikleri dine inanmasıdır.  Zorlama baskı insanları münafık yapar, müslüman değil.

 Diyaloğa gelince; diyalog iki veya daha fazla kişinin karşılıklı  konuşması, değişik ırk ve kültürlerden, farklı inanç ve kanaatlerden,  farklı siyasi anlayıştan insanların bir araya gelerek, medeni ölçüler  içerisinde birbirleriyle iletişim kurması yoludur. Dini açıdan ise  'farklı dinlere mensup insanların, inanç ve düşüncelerini birbirlerine  zorla ve etik olmayan yollarla kabul ettirme girişimlerinde  bulunmaksızın, ortak meseleler etrafında hoşgörü ortamı içinde  konuşabilmesi, tartışabilmesi ve işbirliği yapabilmesi demektir.'


 Bundaki amaç söz konusu insanların, grupların birbirlerini anlama,  tanıma, bilme ve ortak problemlerine çözüm arama çabalarından ibarettir.  Bu çabalar olumlu netice verirse çokluk içinde birlikte  yaşama/yaşayabilme zemininin oluşumuna katkı sağlayacaktır. Bir başka  ifadeyle diyalog çalışmaları tüm farklılıklara rağmen önce zihinlerde,  sonra hayatın içinde tatbik edilen birlikte yaşama kültürünü meydana  getirecektir.

 Bu karşılıklı münasebetler içinde bir başkasının İslam dinini tercihi söz konusu olursa, insanlar dini tercihlerinde özgürdür.


Ahmet Kurucan


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst