Bilindiği gibi Nur sûresi'nin 31. ve Ahzab suresi'nin 33, 35 ve 59'uncu ayetlerinde kadınların örtünmeleri, vücutlarının zinet yerlerini yabancılara göstermemeleri emredilmektedir. Bu konuda birçok hadis de vardır. Ama bu hadisleri burada nakletmeye lüzum görmüyoruz.
Kadının bütün vücudunun avret olup olmadığı hususu da mezhepler arasında ihtilaflıdır. Şafiî ve Hanbelî mezheplerine göre kadının istisnasız tüm vücudu avret kabul edildiği halde Hanefî ve Malikîmezheplerinde eller ve yüzün fitne korkusu olmadığı takdirde avretolmadığı belirtilmiştir (1).
Tedavi gibi bazı zaruret hallerinde yabancı birisi bir kadının avret kabul edilen bir uzvuna zaruret miktarmca ve tedavinin gerekdiği mahalli geçmemek şartıyla bakabilir(2). Allah, Kurân-ı Kerîm'de kadınların vücutlarını örtmelerini emredip başkalarına göstermelerini yasakladığına göre onların avret mahallerini yabancıların görebileceği şekilde açmaları haramdır. Zaruret olmadıkça avret sayılan bir uzvun tamamını ya da bir kısmını açamazlar.
Zaruret, yasak bir şeyi yapmadığı takdirde helaki veya helake yaklaşmayı gerekli kılan şeydir (3). Ali Haydar Mecelle Şerhi'nde zarureti aynen şu şekilde tarif etmiştir: "Zaruret; memnu tenavületmediği takdirde helaki müstelzim olan haldir" (4).
Buna göre İslâm'a hizmet etmek gayesiyle de olsa İslâm'a taban tabana zıt düşen, kadının namahrem yerlerini ve avretini açmaya zorlayan okullarda okumanın zaruret kabul edilmesi mümkün değildir.
Ayrıca kadınların mutlaka bilmesi gereken şeyleri, avretlerini açmayı gerektirmeyen okul ve kurslardan öğrenmeleri pekala mümkündür. İslâm hizmeti böyle bir yol ile ifa edilemez. Ayrıca İslâm tarihi hiçbir resmî tahsili olmadığı halde kendisini özel olarak yetiştirip İslâm'a ve ilme hizmet eden kadınlarla doludur. Şüphesiz kadınların avret açma ve ihtilat gibi İslâm'ın yasakladığı şeyler olmazsa okutulmaları gerekli ve okumaları zaruridir, bunda büyük faydalar da vardır. Ama bu haramı işlemeyi tecviz edemez.
Bilindiği gibi "Zararları gidermek, maslahatları celb etmekten evladır." diye meşhur bir fıkıh kaidesi vardır. İslâm'ın yasaklara gösterdiği itina, emirlere gösterdiği itinadan daha büyüktür. Hz. Peygamber bir hadîsinde: "Ben size bir şey emrettiğim zaman ondan gücünüzün yettiği kadarını yapınız. Bir şeyden nehyettiğim zaman da ondan kaçınınız" buyurur.
Bundan dolayı meşakkati defetmek için vacibi terk etmek caizdir, ama günahları, özellikle büyük günahları işlemekte müsamaha yoktur. Bezzazî'nin ifadesine göre avret yerini örtecek bir şey bulamayan kimse, nehir kenarında da olsa istincayı terk eder. Çünkü yasak, emre tercih edilir. Kadına gusül gerekse ve erkeklerden gizlenecek bir yer bulamazsa guslü terkeder (5).
Demek oluyor ki, bir haramı işlememek için farz bile terkedilir. O halde sadece umulan bir maslahat için nassların haram kıldığı bir şeyin işlenmesi tecviz edilemez. Bize göre bu her okul için aynıdır. Müslümanların, kadınların başlarını açabilmeleri için İslâm'ın hükümlerini zorlayacakları yerde, kadınların İslâmî kıyafetler içerisinde okuyabilmelerinin çarelerini araştırıp bu yolda gayret sarfetmeleri gerekir.
1-Kitabu'1-Fıkh âlâ Mezâbili'l Erbaa 1/192. Sâbûnî, Tefsirû Ayât'il-Ahkâm c. 2. s. 381
2-el-Merginânî, el-Hidâye, c. 4, s. 84
3-Suyûtî, el-Eşbah ven-Nezâir, s. 94
4-Ali Haydar, Dürerü'l-Hakkâm Şerhu Mecelletü'l-Ahkâm, Muk. 22. Mdd. nin şerhi
5-İbnu Nüceym el-Eşbâh ve'n-Nezâir, s. 90-91
Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar II.180