Konuya cevap cer

Üçüncü Cümle:  dir; iki cevher-i Tevhide sadeftir. Birinci dürrü, Tevhid-i Rububiyet. Evet nizam-ı kevn lisanı der ki,

İkinci dürrü, Tevhid-i Kayyumiyet. Evet, seraser kainatta, vücud ve hem bekada, müessire ihtiyaç lisanı, der ki:

Dördüncü: 'dir; bir Tevhid-i Celali müstetirdir, enva-ı şirki reddeder, küfrü keser biiştibah.

Yani tegayyür, ya tenasül, ya tecezzi eden, elbet ne Halıktır, ne Kayyumdur, ne ilah.

Veled, fikri, tevellüd küfrünü  reddeder; birden keser atar. Şu şirktendir ki, olmuştur beşer, ekserisi gümrah...

Ki, Isa (a.s.) ya Üzeyrin, ya melaik, ya ukulün tevellüd şirki, meydan alıyor nev-i beşerde gah bagah.

Beşincisi:  Bir Tevhid-i sermedi işareti şöyledir:

Vacip, kadim, ezeli olmazsa, olmaz ilah.

Yani, ya müddeten hadis ise, ya maddeden tevellüd, ya bir asıldan münfasıl olsa; elbette olmaz şu kainata penah.

Esbapperesti, nücumperestlik, sanemperesti, tabiatperestlik şirkin birer nevidir; dalalette birer çah.

Altıncı:  Bir Tevhid-i camidir; ne zatında naziri, ne efalinde şeriki, ne sıfatında şebihi.  lafzına nazargah...

Şu altı cümle manen birbirine netice, hem birbirinin bürhanı; müselseldir berahin, mürettebtir netaic, şu surede karargah...

Demek, şu Sure-i İhlâs ta, kendi miktar-ı kametinde, müselsel, hem müretteb otuz sure münderiç. Bu, bunlara sehergah...


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst