Üstad “Mesleğimiz haliliyedir” diyor. Bu ne demektir?
Öce Üstadın bu konudaki şu ifadelerini nazara sunmak isteriz:
“Risale-i Nurun mayası ve meşrebi tefekkür ve şefkat olduğu cihetle Hazret-i İbrahim’in (A.S.) hususî meşrebi olan tefekkür ve şefkat noktasında tam tevafuk etmek sırrıyla…” (Şualar,723)
Hz. İbrahime "halilullah" denir. Bu, "Allah İbrahimi halil / dost edindi." ayetine dayanır. (Nisa 125)
Hz. İbrahim, Cenab-ı Hakkın cemalî isimlerine mazhar biri olduğundan yumuşak huylu, son derece merhametli idi. Onun bu durumunu, putlara tapanlara beddua etmeyip Allahın Ğafur ve Rahim isimlerine havale etmesinde görebiliriz.
Nur talebeleri "muhabbet fedaileri" olduğundan onların meslek ve meşrebi Hz. İbrahime daha yakındır. Bundan dolayı mesleğimiz "Haliliye" olmaktadır.
Bedir savaşında esir alınan müşriklere ne muamele edileceği konuşulurken, Hz. Ebu Bekir, fidye karşılığında serbest bırakılmalarını teklif eder. Hz. Ömer ise, öldürülmelerini söyler. Hz. Peygamber (a.s.m), Hz. Ebu Bekir`i Hz. İbrahim ve Hz. İsa`ya; Hz. Ömer`i de, Hz. Nuh ve Hz Musa`ya benzetir.
Hz. İbrahim, Cenab-ı Hakk`a şöyle yalvarmıştır. "Ya Rabbi, kim bana tâbî olursa, bendendir. Kim de bana karşı gelirse, şüphesiz Sen Gafur`sun, Rahim`sin"(İbrahim,36)
Hz. İsa, ümmetinden olup da, zamanla tevhidi bırakıp teslise sapanlar hakkında şöyle der: "Ya Rabbi, onlara azab edersen, şüphesiz onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen Aziz`sin, Hakim`sin" (Maide, 118).
Görüldüğü gibi, cemali tecelliye mazhar bu iki peygamber, ümmetlerinden haddi aşanlar için beddua etmemişlerdir.
Celâlî tecelliye mazhar olan Hz. Nuh ve Hz. Musa`nın duaları ise, farklıdır. Hz. Nuh, hakkı kabulden kaçan kavmi hakkında yaptığı duada şöyle der: "Ya Rabbi, yeryüzünde bir tek kafiri bile sağ bırakma..." (Nuh, 26).
Hz. Musa ise, şöyle yalvarır "Ya Rabbi, onların mallarını mahvet, kalblerini sık. Onlar, can yakıcı azabı görmedikçe iman etmeyecekler" (Yunus, 88).
sorularlarisale
Öce Üstadın bu konudaki şu ifadelerini nazara sunmak isteriz:
“Risale-i Nurun mayası ve meşrebi tefekkür ve şefkat olduğu cihetle Hazret-i İbrahim’in (A.S.) hususî meşrebi olan tefekkür ve şefkat noktasında tam tevafuk etmek sırrıyla…” (Şualar,723)
Hz. İbrahime "halilullah" denir. Bu, "Allah İbrahimi halil / dost edindi." ayetine dayanır. (Nisa 125)
Hz. İbrahim, Cenab-ı Hakkın cemalî isimlerine mazhar biri olduğundan yumuşak huylu, son derece merhametli idi. Onun bu durumunu, putlara tapanlara beddua etmeyip Allahın Ğafur ve Rahim isimlerine havale etmesinde görebiliriz.
Nur talebeleri "muhabbet fedaileri" olduğundan onların meslek ve meşrebi Hz. İbrahime daha yakındır. Bundan dolayı mesleğimiz "Haliliye" olmaktadır.
Bedir savaşında esir alınan müşriklere ne muamele edileceği konuşulurken, Hz. Ebu Bekir, fidye karşılığında serbest bırakılmalarını teklif eder. Hz. Ömer ise, öldürülmelerini söyler. Hz. Peygamber (a.s.m), Hz. Ebu Bekir`i Hz. İbrahim ve Hz. İsa`ya; Hz. Ömer`i de, Hz. Nuh ve Hz Musa`ya benzetir.
Hz. İbrahim, Cenab-ı Hakk`a şöyle yalvarmıştır. "Ya Rabbi, kim bana tâbî olursa, bendendir. Kim de bana karşı gelirse, şüphesiz Sen Gafur`sun, Rahim`sin"(İbrahim,36)
Hz. İsa, ümmetinden olup da, zamanla tevhidi bırakıp teslise sapanlar hakkında şöyle der: "Ya Rabbi, onlara azab edersen, şüphesiz onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz Sen Aziz`sin, Hakim`sin" (Maide, 118).
Görüldüğü gibi, cemali tecelliye mazhar bu iki peygamber, ümmetlerinden haddi aşanlar için beddua etmemişlerdir.
Celâlî tecelliye mazhar olan Hz. Nuh ve Hz. Musa`nın duaları ise, farklıdır. Hz. Nuh, hakkı kabulden kaçan kavmi hakkında yaptığı duada şöyle der: "Ya Rabbi, yeryüzünde bir tek kafiri bile sağ bırakma..." (Nuh, 26).
Hz. Musa ise, şöyle yalvarır "Ya Rabbi, onların mallarını mahvet, kalblerini sık. Onlar, can yakıcı azabı görmedikçe iman etmeyecekler" (Yunus, 88).
sorularlarisale