HTML:
<table id="objectContent" style="border: 1px solid rgb(255, 235, 234);" align="center" border="0" cellpadding="4" cellspacing="0" width="96%"><tbody><tr style="color: rgb(51, 51, 255);" align="center"><td colspan="3" bgcolor="#ffebea">[b]Üstadın, Kuraklık ve yağmur duası hakkındaki orijinal tespitleri.[/b]</td></tr><tr><td style="border-right: 1px solid rgb(255, 235, 234); border-bottom: 1px solid rgb(255, 235, 234);" valign="top" width="13%"><span class="style3"></span>
</td><td colspan="2" style="border-bottom: 1px solid rgb(255, 235, 234);" valign="top">
Üstadın yağmur duası ile ilgili görüşlerini iletir misiniz? Mesela
küresel ısınmanın oldugu soyleniyor havalar ısınacak yağmur azalacak
deniyor yağmur duasına çıkılmasının bir anlamı yok mu yoksa yağmur
duasının zamanı gelmiş olması kendi başına dua etmemiz için yeterli bir
sebep mi?
<div class="style3" align="right">
</div>
</td></tr><tr align="right" bgcolor="#eaf4df"><td style="border-right: 1px solid rgb(255, 235, 234); border-bottom: 1px solid rgb(255, 235, 234);" align="left" bgcolor="#ffffff" valign="top" width="13%">[img]http://sorularlarisaleinur.com/images/editor.gif[/img]
</td><td colspan="2" style="border-bottom: 1px solid rgb(255, 235, 234);" align="left" bgcolor="#ffffea" valign="top">[b]Cevabımız[/b]
Değerli Kardeşimiz;
Emirdağ
lahikasında geçen aşağıdaki lahika mektubunun muhtevası, Üstadımızın,
kuraklık ve yağmur duası hakkındaki görüşlerini özet olarak ifade
etmektedir. Duanın anlamı ve ne için yapıdığı ile ilgili malumat için
de 23.-24. mektup ile 23. sözlere bakılabilir.
[i]BANA HİZMET EDEN KÜÇÜCÜK BİR RİSALE-İ NUR TALEBESİNİN
ÇOKLAR NAMINA SORDUĞU SUALINE CEVAPTIR[/i].
<b style="color: rgb(204, 0, 0);">Sual
:[/b] Üstadım, yağmur duası ve namazın neticesi görünmedi, faydasız kaldı.
İki üç defa bulut toplandı, yağmur vermeden dağıldı. Neden?
<b style="color: rgb(204, 0, 0);">Elcevap
:[/b] Yağmursuzluk, bu çeşit dua ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti
değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve husuf namazı
kılınır ve güneşin gurubuyla akşam namazı kılınır; öyle de,
yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duasının vaktidir. İbadet
ve duanın sebebi ve neticesi emir ve rıza-i İlahidir, faydası
uhrevidir. Eğer namazdan, ibadetten dünyevi maksatlar niyet edilse,
yalnız onlar için yapılsa, o namaz battal olur. Mesela, akşam namazı
güneşin batmaması için ve husuf namazı ayın açılması için kılınmaz.
Öyle de, bu nevi ibadet, yağmuru getirmek için kılınsa yanlış olur.
Yağmuru vermek Cenab-ı Hakkın vazifesidir. Biz vazifemizi yaptık; Onun
vazifesine karışmayız.
Gerçi yağmur namazının zahir neticesi
yağmurun gelmesidir; fakat asıl hakiki, en menfaatli neticesi ve en
güzel ve tatlı meyvesi şudur ki: Herkes o vaziyetle anlar ki, onun
tayınını veren babası, hanesi, dükkanı değil; belki onun tayınını ve
yemeğini veren, koca bulutları sünger gibi ve zemin yüzünü bir tarla
gibi tasarrufunda bulunduran bir Zat, onu besliyor, rızkını veriyor.
Hatta en küçücük bir çocuk da, daima aç olduğu vakit validesine
yalvarmaya alışmışken, o yağmur duasında, küçücük fikrinde büyük ve
geniş bu manayı anlar ki: Bu dünyayı bir hane gibi idare eden bir Zat,
hem beni, hem bu çocukları, hem validelerimizi besliyor, rızıklarını
veriyor. O vermese, başkalarının faydası olmaz. Öyleyse Ona
yalvarmalıyız der, tam imanlı bir çocuk olur. Bu münasebetle kısacık
altı nokta beyan edilecek.
<b style="color: rgb(204, 0, 0);">Birinci nokta :[/b] Nimet ve rahmet-i
İlahiyenin fiyatı, şükürdür. Biz şükrü hakkıyla vermedik. Evet,
rahmetin fiyatını şükürle vermediğimiz gibi; zulmümüzle, isyanımızla
gazabı celb ediyoruz. Şimdi zemin yüzünde zulüm ve tahribat, küfür ve
isyan ile, nev-i beşer tam tokada kendini müstahak etti ve dehşetli
tokatlar yedi. Elbette bir parça hissemiz de olacak.
İkinci nokta
: Hadiste var ki: "Hatta deniz dibindeki balıklar dahi günahkar ve
zalimlerden şekva ediyorlar ki, onların yüzünden yağmur kesilir, hatta
bizim de nafakamız azalır" derler. 1 Evet, bu zamanlarda öyle günahlar,
zulümler oluyor ki, rahmet istemeye yüzümüz kalmıyor, masum hayvanlar
da azap çekerler.
[b]<span style="color: rgb(204, 0, 0);">Üçüncü nokta :</span>[/b] Ayette vardır: "Öyle musibetten
kaçınız ki, geldiği vakit zalimlere mahsus kalmaz, masumlar ve
mazlumlar da içinde yanar." 2 Çünkü, musibet-i ammeden masumlar harika
bir tarzda, yangın içinde selamette kalsalar, hikmet-i diniye bozulur.
Çünkü din bir imtihan, bir tecrübedir. O vakit, Ebu Cehil gibi fenalar,
aynen Ebu Bekir-i Sıddık Radıyallahu Anh gibi tasdik ederler. Onun
için, musibet-i ammede masumlar da bela çekerler.
<b style="color: rgb(204, 0, 0);">Dördüncü nokta :[/b]
Şimdi, malda ve rızıkta hilelerle suistimal ile, rüşvetle çok haram
karıştığı ve ekinciler kendi malına hakkıyla sahip olmadığı ve on
adamdan iki-üçü tam rahmete müstahak ise, ekincilerin malından istifade
edenlerden beş-altısı ya zulümle, haram karıştırmakla, ya şükürsüzlükle
rahmete istihkakını kaybediyor.
<b style="color: rgb(204, 0, 0);">Beşinci nokta :[/b] Risale-i Nur, bu
Anadolu memleketine, belaların def'ine ehemmiyetli bir vesiledir.
Sadaka nasıl belayı def ediyor; onun intişarı ve okunması külli bir
sadaka nev inde semavi ve arzi belaların def'ine çok emareler ve çok
hadiselerle tebeyyün etmiş. Hatta Kur'ân ın işaretiyle tahakkuk etmiş.
Ve yazmasını ve intişarını men etmek zamanlarında dört defa
zelzelelerin başlaması ve intişarıyla durmaları ve Anadolu da ekser
okunması İkinci Harb-i Umuminin Anadolu ya girmemesine bir vesile
olduğu Sure-i Ve l-Asr işaret ettiği, bu iki ay kuraklık zamanında
mahkemenin Risale-i Nur'un beraatine ve vatana menfaatli olduğuna dair
kararını Mahkeme-i Temyiz tasdik ederek tam bir serbestiyetle Risale-i
Nur'un intişar ve okunmasını beklerken, bütün bütün aksine olarak men
edilmesi ve mahkemedeki risalelerin sahiplerine iade edilmemesi ve bizi
de o cihetle konuşmaktan men etmeleri cihetiyle, belaların def'ine
vesile olan bu külli sadaka-i maneviye karşı çıkamadı, günahımız
neticesi kuraklık başladı.
<b style="color: rgb(204, 0, 0);">Altıncı nokta :[/b] Yağmursuzluk bir
musibettir ve ceza-yı amel bir azaptır. Buna karşı, ağlamakla ve hüzün
ve kederle, niyaz ve hazinane yalvarmakla ve pek ciddi nedamet ve tevbe
ve istiğfar ile karşılamak ve sünnet-i seniye dairesinde, bid alar
karışmadan, şeriatin tayin ettiği tarzda dergah-ı İlahiyeye iltica
etmek ve dua ve o hale mahsus ubudiyetle mukabele etmektir.
Hem
böyle umumi musibetler, ekser nasın hatasından geldiği cihetle, o
insanların ekseri (kısm-ı azamı) tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle
def olur.
Selam ve dua ile...
Editör
[url="http://www.sorularlarisaleinur.com/"]www.sorularlarisaleinur.com[/url]</td></tr></tbody></table>
</p>