Cevap: Üstadın sakal ve evlilik sünnetlerini yerine getirmediğini ve ayrıc
Üstadın sakal ve evlilik sünnetlerini yerine getirmediğini ve ayrıca üstadın mehdiyi tavsif eden bazı hadislere mutabık düşmediğini iddia eden insanlara üstadın mehdi olduğunu nasıl anlatabilirim?
Mehdilik konusu, Allah’a iman, haşre iman, meleklere iman gibi kati ve kesin konular değil ki, başka birilerine katiyet ila ispat edilebilsin. Mehdi ile ilgili gelen hadisler müteşabih, yani manası kapalı ve yoruma açık hadisler olduğu için her cemaat ve meşrep kendi şeyh ya da rehberlerini mehdi telakki etmişlerdir ve edebilirler de. Öyle ise Mehdi hakkındaki kanaatlerimizi kati bir mesele gibi başkalarına dayatmak doğru olmaz. Hatta ihtilafa sebebiyet verir. Herkesin bu husustaki telakkisine saygı duymak gerekir.
Öncelikli olarak insanlara Üstad Hazretlerinin isminden ve makamından değil, Risale-i Nurların hakikatlerinden başlamak daha isabetli olur. Zira Risale-i Nurlar anlaşılmadan Üstad Hazretlerinin manevi konumu ve makamı anlaşılmaz. Üstadın da bizden beklediği en önemli görev, Risale-i Nurların imana dair hakikatleri anlatmaktır. Üstadın manevi makamının ne olduğu veya olabileceği konusu kişinin kendisine bırakılmalıdır. Kimi ziyade hüsnü zanneder kimi ise daha farklı bakabilir, bu konuları kişinin kendisine bırakılması gerektiğini düşünüyoruz.
Risale-i Nurların müteşabih hadislere bakış açısını bilmeyenlerin bu hadisleri hakikati ile idrak etmesi pek müşküldür. Bu yüzden Mehdi hakkında varid olan müteşabih hadisleri ya inkar etmişler ya da zahiri üzerine anlayıp hayali ve hurafevari bir şekle sokmuşlar. Temsil ve teşbihin incelikleri anlaşılmadan bu gibi hadisleri anlamak mümkün değildir. Risale-i Nurlar bu gibi hadisleri tam ve hakikati ile izah ediyorlar. Böylece Nur talebeleri hem inkardan hem de hurafeden kurtulmuş oluyorlar.
“Said fitnelerden uzak duran kişidir. Fitnelere maruz kalır da sabreder. Ona müjdeler olsun, onu bu hale düşürenlere de yazıklar olsun ” (Fethu’l-Kebîr, 1:315; Hilyetu’l-Evliya’dan naklen Ramuzu’l-Hadis, 105; Feyzü’l-Kadir, 2:377 Hadis No: 2081) hadisidir.
Bu hadiste geçen “Vâhâ” kelimesini İslam bilginleri “yüzü açık ve sakalı yok” manasına geldiğini söylerler. Ramuz’da bu konuda açıklamalar vardır. Bu hadisin izahı ve kaynakları (Şaban DÖĞEN, Mehdi ve Deccal, Gençlik Yayınları, 2001, s. 158) bu kitapta da vardır.
“Şüphe yok ki said (bahtiyar) fitnelerden uzak kalandır (Resûl-ü Ekrem (a.s.m.), bu cümleyi üç defa tekrarlamıştır.) Fakat fitnelere mübtelâ olur ve sabreder. Ona müjdeler, onu o hale düşürenlere de yazıklar olsun."( Ebû Davud, Fitne: 2.)
Bu hadiste geçen, üç defa tekrar edilen ve yukarıda müjdeler olsun diye mânâlandırılan “fevâhen” kelimesinin değişik mânâları, Alleme Aliyyü'l-Karî'nin Mirkatü'l-Mefatih'inde (2), Rumuz ve Levamî'de (3) izah edilmektedir. Rumuz'un kenarında "fevâhen" kelimesine el-vehyü, yani sakalı tıraş edilmiş mânâsının da verildiği görülmektedir. Tezkire-i Kurtubî'de de aynı mânâya yer verilir.
1-Ebû Davud, Fitne: 2.
2- Aliyyü'l-Karî, Mirkatü'l-Mefatih, 5:151
3- Levami', 1:652
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editör