Ey insanlar!.! İşte gayemiz, işte metodumuz!.. Acaba gayemizi gerçekleştirmek için vasıtamız nedir? (İman ve Cihad)
Bizim vasıtamız da ecdadımızın başvurduklarıvasıtalardır. Bizim silahımız da; liderimiz Hz. Muham-med (S.A.V.) ve Ashabının—sayıları ve servetleri az olmasına rağmen— büyük gayretle bütün inkarcılara karşı kullandıkları silahtır.
Evet... Birinci vasıtamız imandır. Yeniden bütün dünyaya karşı cihad etmek için yükleneceğimiz silah «Hakiki iman» ve «Allah'ın yardımına güvenme» silahı olacaktır.
Hz. Muhammed (S.A.V.) ile beraber cihad eden o Sahabe-i Kiram Allah'a, Allah'ın yardım ve desteğine
— 85 —
kalpten iman etmişlerdi. «Eğer Allah size yardım ederse hiçbir kimse size galip gelemez.»(13)
Bu Sahabe-i Kiram, önderleri Hz. Muhammed'-(S.A.V.) e, onun doğruluğuna ve liderliğine iman etmişlerdi: Andolsun ki, sizler için Allah'ın Resulünden güzel numuneler vardır.»(ı(i)
Sahabe-i Kiram islâm metoduna, islâmın üstünlüğüne ve faydalı olduğuna da iman etmişlerdi: «Doğrusu sizlere Allah'dan bir Nûr ve apaçık bir kitap gelmiştir. Allah, rızasına uyanları bu kitap vasıtasıyla kurtuluş yoluna sevkeder.»(1T)
Sahabe-i Kiram islâmî kardeşliğe ve islâmî kardeşliğin icap ettirdiği hak ve hukuka ve bu kardeşliğin kudsiyetine de iman etmişlerdi:«Mü'minler ancak kardeştir.»('«)
Sahabe-i Kiram Allah'ın kendilerine vereceği mü-kâfaatın büyüklüğüne ve çokluğuna da iman etmişlerdi:
«Çünkü onların Allah yolunda karşılaşacakları herhangi bir susuzluk, yorgunluk, açlık; kâfirleri kızdıracak herhangi bir yere ayak basmaları ve düşmana verdikleri herhangi bir zarar mukabilinde kendilerine iyi bir amel yazılır. Doğrusu Allah iyilikte bulunanların mükâfatını zayi etmez.»{'«)
Allah (C.C.) Sahabe-i Kiramı insanlığı kurtarmak için seçmiş ve bunları bu sebeple üstün kılmıştır. Sa habe-i Kiram insanlar için yaratılan en hayırlı ümmet olmuştur, imana davet eden Allah elçisini işitince hemen îman etmişlerdir.
Allah'tan niyazımız odur ki, Allah, îmanı nasıl Sahabe-i Kirama sevdirmişse bizlere de sevdirsin. Kalplerini nasıl îmanla süslemişse bizim kalbimizi de îmanla tezyin etsin.
(19) Tevbe Sûresi: 120.
— 87 —
İKİNCİ VASITAMIZ CİHADDIR
Sahabe-i Kiram dâvalarının ancak cihadla, fedakârlıkla, can ve malı Allah yoluna kurban etmekle zafere kavuşacaklarını çok iyi bilmişler, canlarını ve mallarını Allah yoluna harcamışlar, Allah için hakikî cihadıyapmışlar, kendilerine seslenen şu ilâhî kelâmı dinlemişlerdir:
«De ki: Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, hazırladığınız mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz alış-verişiniz ve hoşlandığınız yurtlar, sizin için Allah'tan, Onun Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, o halde; AllaTıemrini gönderinceye kadar bekleyin.»(-°)
Sahabe-i Kiram bu ilâhî nidayı duymuş, can-ü gönülden, kalpden herşeylerini Allah yoluna harcamış, Allah'ın kendileriyle yaptığıalış-verişe istekleriyle ka-
(20) Tevbe Sûresi: 24.
89 ¦-¦•
tılmışlardır. Bunlar ölümü karşılarken şöyle haykmnış-lardır: «Sadece Allah razısı için, Alah'a kavuşuyorum!..»
Bunlardan biri (Ebu-bekr) bütün malını Allah yolunda sarfettikten sonra şöyle der: «Çoluk-çocuğuma Allah'ı ve Resulünü bıraktım.»Yine Sahabe-i Kiramdan biri boynu kılcın altında iken şöyle der:
«Müslüman olarak öldürüldükten sonra, Allah rızası için ölümüm nasıl olursa olsun, benim için önemli değildir.»
Evet... Sahabe-i Kiram böyle idi. Hakikaten cihad ediyorlardı. Büyük fedakârlıklara katlanıyorlardı. Büyük kurbanlar veriyorlardı. Biz de bunlar gibi olmaya çalışıyoruz. Bunların izinden yürümek istiyoruz. Bunların yaptıklarını yapmaya gayret ediyoruz.
Allah'ın bize yardım edeceğine güveniyoruz. Bizi destekleyeceğinden şüphe etmiyoruz: Şüphesiz ki, Allah, dinine yardım edenlere yardım eder. Doğrusu Allah çok kuvvetlidir ve herşeye galiptir. Onlar ki eğer yeryüzünde kendilerini selahiyet sahibi kıisak namazlarını gereği gibi kılar, zekâtlarını verirler. İyiliği emrederler, kötülüğe mani olurlar, işlerin sonu Allah'a va-
(21) Hacc Sûresi: 40-41.
90 ¦—
BU BİR HAKİKAT Mİ, YOKSA HAYAL Mİ?
Bunu dinleyen zayıf imanlılar şöyle diyeceklerdir:«Bunların anlattıkları hayalin tâ kendisidir. Bu sözler bir gurur eseridir, imanla cihaddan başka vasıtaları olmayan şu adamlar çeşitli silahlara ve çeşitli güçlere karşı nasıl dayanacaklar? Haklarına nasıl kavuşacaklar? Halbuki bunlar her zaman 'arslanın ağzı ile pençesi arasındadırlar'.»
Evet... Çokları bunu diyecekler. Belki de böyle ¦demekte mazur sayılacaklardır. Çünl;ü onlar ümitsizliğe kapılmışlar, kendilerine bile güvsnemez olmuşlardır. Kuvvet ve kudret sahibi Allah ile olan irtibatlarından bile ümitlerini kesmişlerdir.
Biz ise, bu îman ettiğimiz gerçeklerin uğrunda azimle yürümenin bir hakikat olduğunu söylüyoruz. Ve Allah'ın şu kelâmını okuyup onun emrini yerine getirmeye çalışıyoruz:
— 91 —
«Düşmanınız olan kavmi (savaşmak için) aramakta gevşek davranmayınız. Eğer siz acıçekiyorsanız, şüphesiz ki, onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekiyor lar. Halbuki siz, onların Allahtan ümit etmediği şey.'eri ümit edersiniz. (--)
Ecdadımızdan, kıtalar fetheden, yer yüzünde is-lâmî saltanatı hakim kılan kahramanların sayısı azdu Kullandıkları vasıtalar da güçlü ve kuvvetli değildi. Fakat onlar mümindi. Mücahitti. ±
Biz, Resulüllah (S.A.V.) şu hadisi şerifi buyururken nasıl hazırlanmışsa öyle hazırlanacağız. Habbab bin c!-Erett bir rivayetinde diyor ki: «Bir gün Resul efendimiz (S.A.V.) Kâbenin gölgesinde bir elbiseyi yastık etmiş yetarken, ondan şöyle bir rrzuda bulunduk: Ey Allah'ın Resulü! Bizim için yardım dileğinde bulunmaz mısınız? Bizim için Allah'a dua etmez misiniz? Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: «Sizden öncekilerden bazı kişiler bir çukura konur, testere ile ikiye biçi-lîrdi. Ne varki, bu hal onu dininden ayıramazdı. Bazılarının da et ve sinirleri, kemiğine işleyen demir taraklarla taranırdı, ama bu hal onu dininden döndüremez-di. Aiah'a yemin ederim ki, elbette bu emir tamam-
(22) Ahzap Sûresi: 10.
— 92
lanacaktır. Yolcu San'adan Hazremevte kadar gidecek, ve Allah'tan veya koyunlarını yiyecek kurttan bcşka hiçbir şeyden korkmayacaktır. Fakat siz, acele ediyorsu-nuz.»(»)
Peygamber efendimiz (S.A.V.) bu hadisi şerifi buyurduğunda, müslümanlar henüz islâmı g'izli yaşıyorlardı.
Evet... Biz, sadece din uğruna hicret eden Suraka bin Malik ile, ona Kisra surlarının fethedileceğini haber veren Resulüllah (S.A.V.) nasıl hazırlandılar ise öyle hazırlanıyoruz. Biz, Resulüllahın Hendek kazarken«Al-lahu Ekber» nidaları arasında Rum kasırlarının fethini haber vererek hazırlanışı gibi hazırlanıyoruz.
«Berra bin Âzib bir rivayesinde diyorki: Resulüllah hendek kazmamızı emretti. Hendekte kazmaların sökemediği bir taşa rastlandı.Bunu Resulullaha haber verdiler. Peygamber efendimiz geldi, taşın üzerine çıktı, kazmayı aldı. Bismillah diyerek taşa vurdu. Taşın üçte biri kırıldı.Resulüllah: Allahu Ekber! Şam'ın anahtarları bana verildi. Allah'a yemin ederimki Şam'ın kırmızı saraylarını burrdzn görüyorum, dedi. Sonra bismillah deyip bir kazma daha vurdu. Taşın üçte biri
(23) Bu hadisi şerifi Buhari ve İmam Ahmed rivayet etmişlerdir.
daha kırıldı. Ve Resulullah: Allahu Ekber! Acemis-fanın anahtarları bana verildi. Allah'a yemin ederim ki buradan Medaini ve onun beyaz saraylarını görüyorum dedi. Yine Bismillah deyip son kazmayı vurunca taşın tamamı söküldü. Resulullah: Allahu Ekber! Yemenin anahtarları bana verildi. Allah'a yemin ederim ki, buradan SANA'nın kapılarını görüyorum.» dedi.(-J)
iki cihanın efendisi Hazreti Muhammed (S.A.V.) bunlarıbuyururken Müşrikler Medine'nin her tarafını kuşatmışlardı. «O vakti hatırla ki, gözler dönmüş, yürekler gırtlaklara dayanmıştı.»(-v<)
(24) Bu hadisi İmam Ahmed rivayet etmiştir.
Bizim vasıtamız da ecdadımızın başvurduklarıvasıtalardır. Bizim silahımız da; liderimiz Hz. Muham-med (S.A.V.) ve Ashabının—sayıları ve servetleri az olmasına rağmen— büyük gayretle bütün inkarcılara karşı kullandıkları silahtır.
Evet... Birinci vasıtamız imandır. Yeniden bütün dünyaya karşı cihad etmek için yükleneceğimiz silah «Hakiki iman» ve «Allah'ın yardımına güvenme» silahı olacaktır.
Hz. Muhammed (S.A.V.) ile beraber cihad eden o Sahabe-i Kiram Allah'a, Allah'ın yardım ve desteğine
— 85 —
kalpten iman etmişlerdi. «Eğer Allah size yardım ederse hiçbir kimse size galip gelemez.»(13)
Bu Sahabe-i Kiram, önderleri Hz. Muhammed'-(S.A.V.) e, onun doğruluğuna ve liderliğine iman etmişlerdi: Andolsun ki, sizler için Allah'ın Resulünden güzel numuneler vardır.»(ı(i)
Sahabe-i Kiram islâm metoduna, islâmın üstünlüğüne ve faydalı olduğuna da iman etmişlerdi: «Doğrusu sizlere Allah'dan bir Nûr ve apaçık bir kitap gelmiştir. Allah, rızasına uyanları bu kitap vasıtasıyla kurtuluş yoluna sevkeder.»(1T)
Sahabe-i Kiram islâmî kardeşliğe ve islâmî kardeşliğin icap ettirdiği hak ve hukuka ve bu kardeşliğin kudsiyetine de iman etmişlerdi:«Mü'minler ancak kardeştir.»('«)
Sahabe-i Kiram Allah'ın kendilerine vereceği mü-kâfaatın büyüklüğüne ve çokluğuna da iman etmişlerdi:
«Çünkü onların Allah yolunda karşılaşacakları herhangi bir susuzluk, yorgunluk, açlık; kâfirleri kızdıracak herhangi bir yere ayak basmaları ve düşmana verdikleri herhangi bir zarar mukabilinde kendilerine iyi bir amel yazılır. Doğrusu Allah iyilikte bulunanların mükâfatını zayi etmez.»{'«)
Allah (C.C.) Sahabe-i Kiramı insanlığı kurtarmak için seçmiş ve bunları bu sebeple üstün kılmıştır. Sa habe-i Kiram insanlar için yaratılan en hayırlı ümmet olmuştur, imana davet eden Allah elçisini işitince hemen îman etmişlerdir.
Allah'tan niyazımız odur ki, Allah, îmanı nasıl Sahabe-i Kirama sevdirmişse bizlere de sevdirsin. Kalplerini nasıl îmanla süslemişse bizim kalbimizi de îmanla tezyin etsin.
(19) Tevbe Sûresi: 120.
— 87 —
İKİNCİ VASITAMIZ CİHADDIR
Sahabe-i Kiram dâvalarının ancak cihadla, fedakârlıkla, can ve malı Allah yoluna kurban etmekle zafere kavuşacaklarını çok iyi bilmişler, canlarını ve mallarını Allah yoluna harcamışlar, Allah için hakikî cihadıyapmışlar, kendilerine seslenen şu ilâhî kelâmı dinlemişlerdir:
«De ki: Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, hazırladığınız mallar, durgunluğa uğramasından korktuğunuz alış-verişiniz ve hoşlandığınız yurtlar, sizin için Allah'tan, Onun Resulünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, o halde; AllaTıemrini gönderinceye kadar bekleyin.»(-°)
Sahabe-i Kiram bu ilâhî nidayı duymuş, can-ü gönülden, kalpden herşeylerini Allah yoluna harcamış, Allah'ın kendileriyle yaptığıalış-verişe istekleriyle ka-
(20) Tevbe Sûresi: 24.
89 ¦-¦•
tılmışlardır. Bunlar ölümü karşılarken şöyle haykmnış-lardır: «Sadece Allah razısı için, Alah'a kavuşuyorum!..»
Bunlardan biri (Ebu-bekr) bütün malını Allah yolunda sarfettikten sonra şöyle der: «Çoluk-çocuğuma Allah'ı ve Resulünü bıraktım.»Yine Sahabe-i Kiramdan biri boynu kılcın altında iken şöyle der:
«Müslüman olarak öldürüldükten sonra, Allah rızası için ölümüm nasıl olursa olsun, benim için önemli değildir.»
Evet... Sahabe-i Kiram böyle idi. Hakikaten cihad ediyorlardı. Büyük fedakârlıklara katlanıyorlardı. Büyük kurbanlar veriyorlardı. Biz de bunlar gibi olmaya çalışıyoruz. Bunların izinden yürümek istiyoruz. Bunların yaptıklarını yapmaya gayret ediyoruz.
Allah'ın bize yardım edeceğine güveniyoruz. Bizi destekleyeceğinden şüphe etmiyoruz: Şüphesiz ki, Allah, dinine yardım edenlere yardım eder. Doğrusu Allah çok kuvvetlidir ve herşeye galiptir. Onlar ki eğer yeryüzünde kendilerini selahiyet sahibi kıisak namazlarını gereği gibi kılar, zekâtlarını verirler. İyiliği emrederler, kötülüğe mani olurlar, işlerin sonu Allah'a va-
(21) Hacc Sûresi: 40-41.
90 ¦—
BU BİR HAKİKAT Mİ, YOKSA HAYAL Mİ?
Bunu dinleyen zayıf imanlılar şöyle diyeceklerdir:«Bunların anlattıkları hayalin tâ kendisidir. Bu sözler bir gurur eseridir, imanla cihaddan başka vasıtaları olmayan şu adamlar çeşitli silahlara ve çeşitli güçlere karşı nasıl dayanacaklar? Haklarına nasıl kavuşacaklar? Halbuki bunlar her zaman 'arslanın ağzı ile pençesi arasındadırlar'.»
Evet... Çokları bunu diyecekler. Belki de böyle ¦demekte mazur sayılacaklardır. Çünl;ü onlar ümitsizliğe kapılmışlar, kendilerine bile güvsnemez olmuşlardır. Kuvvet ve kudret sahibi Allah ile olan irtibatlarından bile ümitlerini kesmişlerdir.
Biz ise, bu îman ettiğimiz gerçeklerin uğrunda azimle yürümenin bir hakikat olduğunu söylüyoruz. Ve Allah'ın şu kelâmını okuyup onun emrini yerine getirmeye çalışıyoruz:
— 91 —
«Düşmanınız olan kavmi (savaşmak için) aramakta gevşek davranmayınız. Eğer siz acıçekiyorsanız, şüphesiz ki, onlar da sizin çektiğiniz gibi acı çekiyor lar. Halbuki siz, onların Allahtan ümit etmediği şey.'eri ümit edersiniz. (--)
Ecdadımızdan, kıtalar fetheden, yer yüzünde is-lâmî saltanatı hakim kılan kahramanların sayısı azdu Kullandıkları vasıtalar da güçlü ve kuvvetli değildi. Fakat onlar mümindi. Mücahitti. ±
Biz, Resulüllah (S.A.V.) şu hadisi şerifi buyururken nasıl hazırlanmışsa öyle hazırlanacağız. Habbab bin c!-Erett bir rivayetinde diyor ki: «Bir gün Resul efendimiz (S.A.V.) Kâbenin gölgesinde bir elbiseyi yastık etmiş yetarken, ondan şöyle bir rrzuda bulunduk: Ey Allah'ın Resulü! Bizim için yardım dileğinde bulunmaz mısınız? Bizim için Allah'a dua etmez misiniz? Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: «Sizden öncekilerden bazı kişiler bir çukura konur, testere ile ikiye biçi-lîrdi. Ne varki, bu hal onu dininden ayıramazdı. Bazılarının da et ve sinirleri, kemiğine işleyen demir taraklarla taranırdı, ama bu hal onu dininden döndüremez-di. Aiah'a yemin ederim ki, elbette bu emir tamam-
(22) Ahzap Sûresi: 10.
— 92
lanacaktır. Yolcu San'adan Hazremevte kadar gidecek, ve Allah'tan veya koyunlarını yiyecek kurttan bcşka hiçbir şeyden korkmayacaktır. Fakat siz, acele ediyorsu-nuz.»(»)
Peygamber efendimiz (S.A.V.) bu hadisi şerifi buyurduğunda, müslümanlar henüz islâmı g'izli yaşıyorlardı.
Evet... Biz, sadece din uğruna hicret eden Suraka bin Malik ile, ona Kisra surlarının fethedileceğini haber veren Resulüllah (S.A.V.) nasıl hazırlandılar ise öyle hazırlanıyoruz. Biz, Resulüllahın Hendek kazarken«Al-lahu Ekber» nidaları arasında Rum kasırlarının fethini haber vererek hazırlanışı gibi hazırlanıyoruz.
«Berra bin Âzib bir rivayesinde diyorki: Resulüllah hendek kazmamızı emretti. Hendekte kazmaların sökemediği bir taşa rastlandı.Bunu Resulullaha haber verdiler. Peygamber efendimiz geldi, taşın üzerine çıktı, kazmayı aldı. Bismillah diyerek taşa vurdu. Taşın üçte biri kırıldı.Resulüllah: Allahu Ekber! Şam'ın anahtarları bana verildi. Allah'a yemin ederimki Şam'ın kırmızı saraylarını burrdzn görüyorum, dedi. Sonra bismillah deyip bir kazma daha vurdu. Taşın üçte biri
(23) Bu hadisi şerifi Buhari ve İmam Ahmed rivayet etmişlerdir.
daha kırıldı. Ve Resulullah: Allahu Ekber! Acemis-fanın anahtarları bana verildi. Allah'a yemin ederim ki buradan Medaini ve onun beyaz saraylarını görüyorum dedi. Yine Bismillah deyip son kazmayı vurunca taşın tamamı söküldü. Resulullah: Allahu Ekber! Yemenin anahtarları bana verildi. Allah'a yemin ederim ki, buradan SANA'nın kapılarını görüyorum.» dedi.(-J)
iki cihanın efendisi Hazreti Muhammed (S.A.V.) bunlarıbuyururken Müşrikler Medine'nin her tarafını kuşatmışlardı. «O vakti hatırla ki, gözler dönmüş, yürekler gırtlaklara dayanmıştı.»(-v<)
(24) Bu hadisi İmam Ahmed rivayet etmiştir.