Ve keza insan Rabbini, Hâlıkını tecrübe edemez.

SaYa

Well-known member
... kul sahibini imtihan edemez deniliyor... yani biz Bizi yaradanı imtihan etme selahiyetine sahip değiliz...biraz açarmısınız konuyu
 

Huseyni

Müdavim
... kul sahibini imtihan edemez deniliyor... yani biz Bizi yaradanı imtihan etme selahiyetine sahip değiliz...biraz açarmısınız konuyu

17. Lem'a da şu şekilde geçiyor... Sergerdan açıklasın inşaallah.:015:


17.lem'a dan

Edebü'd-Din ve'd-Dünya risalesinde vardır ki:Bir zaman şeytan, Hazret-i İsâ Aleyhisselâma itiraz edip demiş ki: "Madem ecel ve herşey kader-i İlâhî iledir; sen kendini bu yüksek yerden at, bak nasıl öleceksin."

Hazret-i İsâ Aleyhisselâm demiş ki: Yani, "Cenâb-ı Hak abdini tecrübe eder ve der ki: 'Sen böyle yapsan sana böyle yaparım. Göreyim seni, yapabilir misin?' diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve haddi değil ki, Cenâb-ı Hakkı tecrübe etsin ve desin: 'Ben böyle işlesem Sen böyle işler misin?' diye tecrübevâri bir surette Cenâb-ı Hakkın rububiyetine karşı imtihan tarzı, sû-i edeptir, ubudiyete münâfidir." Madem hakikat budur; insan kendi vazifesini yapıp Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmamalı. Meşhurdur ki, bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz'in ordusunu müteaddit defa mağlûp eden Celâleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerâsı ve etbâı ona demişler:

"Sen muzaffer olacaksın. Cenâb-ı Hak seni galip edecek."O demiş: "Ben Allah'ın emriyle, cihad yolunda hareket etmeye vazifedarım. Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmam. Muzaffer etmek veya mağlûp etmek Onun vazifesidir."İşte o zat bu sırr-ı teslimiyeti anlamasıyla, harika bir surette çok defa muzaffer olmuştur. Evet, insanın elindeki cüz-ü ihtiyarî ile işledikleri ef'allerinde, Cenâb-ı Hakka ait netâici düşünmemek gerektir. Meselâ, kardeşlerimizden bir kısım zatlar, halkların Risale-i Nur'a iltihakları şevklerini ziyadeleştiriyor, gayrete getiriyor. Dinlemedikleri vakit, zayıfların kuvve-i mâneviyeleri kırılıyor, şevkleri bir derece sönüyor.

Halbuki, üstad-ı mutlak, muktedâ-yı küll, rehber-i ekmel olan Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, "Peygambere düşen, ancak tebliğ etmekten ibarettir." Nur Sûresi, 24:54.olan ferman-ı İlâhîyi kendine rehber-i mutlak ederek, insanların çekilmesiyle ve dinlememesiyle daha ziyade sa'y ve gayret ve ciddiyetle tebliğ etmiş.

Çünkü "Sen sevdiğin kimseyi hidayete erdiremezsin. Ancak Allah dilediğine hidayet verir." Kasas Sûresi, 28:56.sırrıyla anlamış ki, insanlara dinlettirmek ve hidayet vermek, Cenâb-ı Hakkın vazifesidir; Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmazdı.

Öyleyse, işte ey kardeşlerim! Siz de, size ait olmayan vazifeye harekâtınızı bina etmekle karışmayınız ve Hâlıkınıza karşı tecrübe vaziyetini almayınız.
 

ARİF

Well-known member
tüm varlık esmai ilahi tasarrufudur ve hiç bir şey kendi başına hareket ile netice veren şeyler değildir.
yani gene üstadın ifadesi ile ''şu kainat o halıkın ef'alinin asarıdır''.

rabb kulunu halk etmiş ve bütün nizamın nasıl işlediğinide kur-an ve peygamberiyle vaz etmiş.yani kanun koyucu bir ve tek olan yüce ALLAH bu dünyayı bir imtihan yeri ve bu imtihanın neticesi olarakta ebedi saadeti vadetmiş kullarına dolayısıyla imtihanlar hep iki neticeli olması ve bunun böyle olmasıda adaletli olan olması hasebiyle ebedi bir azapla da kullarını imtihanı doğru vermeleri rollerini iyi oynamaları yönünde ikaz buyurmuş.
şimdi yaradan tüm mahlukatı hayvanat ve nebatatı ve hatta kainatı insanın hizmeti sunmuş ve bunun karşılığında şükür istemiş bunuda bir imtihan olarak sunmuş.en doğal hakkı olarak kendisine bunu vermiş ama insan o(cc)yaradanını imtihan etme gibi bir densizlikle rabbisini sınayamaz şöyleki BİR YÜKSEK TEPEDEN MADEM Kİ KADER VAR ben atlayayım zaten bana ne olacacaksa o olacak derse kanun koyucunun bunu daha önce bildirmesi gibi ya canından olur yada bir tarafları kırılır. bu bellidir.daha öncedn kendisine neticesi vaz edilmiştir.ancak bir büyük densizlik yapmış olur ve bunun neticesindede kendine zarar verir.
malik mülkünde istediği tasarrufu yapar. malikül mülk olan ALLAH'TA (cc)mülkü olan kulu sınar ama mülk malikinde4 aynı hakkı yoktur olamaz.
bilmem acizane ifade edebildimmi. eksik ve kusurumuz varsa ALLAH afetsin.
selam ve dua ile.
 

Sergerdan

Well-known member

Hazret-i İsâ Aleyhisselâm demiş ki: Yani, "Cenâb-ı Hak abdini tecrübe eder ve der ki: 'Sen böyle yapsan sana böyle yaparım. Göreyim seni, yapabilir misin?' diye tecrübe eder. Fakat abdin hakkı yok ve haddi değil ki, Cenâb-ı Hakkı tecrübe etsin ve desin: 'Ben böyle işlesem Sen böyle işler misin?' diye tecrübevâri bir surette Cenâb-ı Hakkın rububiyetine karşı imtihan tarzı, sû-i edeptir, ubudiyete münâfidir." Madem hakikat budur; insan kendi vazifesini yapıp Cenâb-ı Hakkın vazifesine karışmamalı. Meşhurdur ki, bir zaman İslâm kahramanlarından ve Cengiz'in ordusunu müteaddit defa mağlûp eden Celâleddin-i Harzemşah harbe giderken, vüzerâsı ve etbâı ona demişler:






Allah razı olsun..Ben de şunları ilave etmek isterim:

RUBÛBİYET : Cenâb-ı Hakkın her zaman, her yerde ve her mahlûka muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onu terbiye etmesi ve idâresi altında bulundurması vasfı.

Rab ile abd olmak da sanırım buradaki meselenin özü.Bilmiyorum herkese genellenebilir mi ama nefsimin bir kusuru olarak biliyorum ki insanda olayları kontrol etme güdüsü var.Halbuki biliyoruz ki insanın eli kısa, ömrü kısa, iktidarı kısa, sabrı kısadır.İhtiyarı cüz'idir.Bazen bunun zıddına davranarak maddi manevi olaylarda abd oldugunu unutur vaziyete giriyor.Kendini; terbiye ilişkisinin,kaderin dışına atmış gibi oluyor.

Mesela belki şu hallerimiz örnek olabilir?

Acaba hastalığım geçer mi?Çocuklarım iş güç sahibi olur mu?Namazım ve amellerim kabul edilir mi?Hizmetlerimizde muvaffak olur muyuz?

Bize dair herşeyde su-i edep bir şey bulunabilir.Tüm bunları abdiyete,memlukitiyete uygun tevazu,acz haliyle yaşamalı insan ki bir anı bile o terbiye dairesinin dışında olmasın.
 

SaYa

Well-known member
tüm varlık esmai ilahi tasarrufudur ve hiç bir şey kendi başına hareket ile netice veren şeyler değildir.
yani gene üstadın ifadesi ile ''şu kainat o halıkın ef'alinin asarıdır''.

rabb kulunu halk etmiş ve bütün nizamın nasıl işlediğinide kur-an ve peygamberiyle vaz etmiş.yani kanun koyucu bir ve tek olan yüce ALLAH bu dünyayı bir imtihan yeri ve bu imtihanın neticesi olarakta ebedi saadeti vadetmiş kullarına dolayısıyla imtihanlar hep iki neticeli olması ve bunun böyle olmasıda adaletli olan olması hasebiyle ebedi bir azapla da kullarını imtihanı doğru vermeleri rollerini iyi oynamaları yönünde ikaz buyurmuş.
şimdi yaradan tüm mahlukatı hayvanat ve nebatatı ve hatta kainatı insanın hizmeti sunmuş ve bunun karşılığında şükür istemiş bunuda bir imtihan olarak sunmuş.en doğal hakkı olarak kendisine bunu vermiş ama insan o(cc)yaradanını imtihan etme gibi bir densizlikle rabbisini sınayamaz şöyleki BİR YÜKSEK TEPEDEN MADEM Kİ KADER VAR ben atlayayım zaten bana ne olacacaksa o olacak derse kanun koyucunun bunu daha önce bildirmesi gibi ya canından olur yada bir tarafları kırılır. bu bellidir.daha öncedn kendisine neticesi vaz edilmiştir.ancak bir büyük densizlik yapmış olur ve bunun neticesindede kendine zarar verir.
malik mülkünde istediği tasarrufu yapar. malikül mülk olan ALLAH'TA (cc)mülkü olan kulu sınar ama mülk malikinde4 aynı hakkı yoktur olamaz.
bilmem acizane ifade edebildimmi. eksik ve kusurumuz varsa ALLAH afetsin.
selam ve dua ile.


Rabbim razı olsun Arif abi..... burdan anladığımda ... imtihan edilirken dikkat etmemiz gereken kader mevzuu... burası çok ince.... körü körüne bir anlayışla hareket edip sizin deyiminizle densizlik yapmak hem seni Yaradanına saygısızlık belki dahada ilerisi ( Rabbim esirgesin ) ... hemde kendine zarar... azıcık bir kafa yormayla bile anlayacağız ki biz kuluz... ve kulluğun gereklerini yapmak bizim asli görevimizdir.... bunu hakkıyla yaptığımız sürece de hiç biz sorun yok....
 

SaYa

Well-known member
Kulun Rabbi'ni tecrübe etme gibi bir anlayış içine girmesi aynı zamanda onun kadere olan imanının eksik olduğunu da gösterir. Kadere imanı tam olan kişi tercihlerinden kendinin sorumlu olduğunu bilir. Malikini sorumlu tutar mahiyette onu tecrübe etme gibi bir girişimde bulunmaz.


zaten kaderde ki ince çizgiyi anlayabilsek soun kalmayacak :) ama nerde işimize geldiği gibi alıyoruz işte :)
 

Sergerdan

Well-known member
Yani biz boyle dersek hata mı etmis oluruz anlamadı ben :S

Ben anlatamamış olabilirim,böyle demek mutlak o manaya gelir demek istemedim.Kişiye göre degişir,renk alır.Kalbimize dikkat etmeli.Yani lisan-ı halimiz o durum içinde nasıl bir tavır takınıyor ona bakmalı.Somut bir durum var diyelim,ben tavrım ve Rabbim.Ona bakmalı ve burda vurgulanan tecrübe edip etmeme durumuna düşüp düşmediğime dikkat etmeli.
 

ARİF

Well-known member
Yani biz boyle dersek hata mı etmis oluruz anlamadı ben :S
Bu dünya imtihan dünyasıdır. Bir ayette “O (Allah )ki hanginiz daha güzel amel işliyor diye imtihan için ölümü ve hayatı yaratmıştır.” (Mülk 67/2) Başka bir ayeti kerimede de, “Her nefis ölümü tadacaktır. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya 21/35) buyrulmaktadır.
ALLAH (CC) bize bu ve benzeri ayetlerde bizim dünya hayatımızın bir imtihandan ibaret olduğunu defaatle bildirmekte...efendimiz bir hadisi şeriflerinde mü'minin herhali hayırdır buyuruyor ona bir nimet isabet ettiğinde şükreder bir musibet geldiğinde sabreder buyurarak bize bu iki halde nasıl davranmamız gerektiğini öğütlüyor.ve yine bakara sureyicelilesinde yüce ALLAH yemin olsunki,sizi biraz korku biraz açlık,mallardan canlardan eksiltmek suretiyle imtihan ederiz buyuruyor ve akabinde sabredenleri müjdele buyuruyor.yine sabır ve namazla kendisinden yardım dilenilmesini istiyor.
insan neticeyibilemediği gibi neticeyi yaradana saygısınıda muhafaza açısından acaba dememeli böyle olsa gibi bir beklentiye girmemeli herşeyin en iyisini bilen yüce ALLAH 'A güvenip ne geklmişse sabr ve şükürle karşılamalı kendi vazifesine bakmalı diye düşünüyorum .
selam ve dua ile.......
 

mihrimah

Well-known member
Bu dünya imtihan dünyasıdır. Bir ayette “O (Allah )ki hanginiz daha güzel amel işliyor diye imtihan için ölümü ve hayatı yaratmıştır.” (Mülk 67/2) Başka bir ayeti kerimede de, “Her nefis ölümü tadacaktır. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya 21/35) buyrulmaktadır.
ALLAH (CC) bize bu ve benzeri ayetlerde bizim dünya hayatımızın bir imtihandan ibaret olduğunu defaatle bildirmekte...efendimiz bir hadisi şeriflerinde mü'minin herhali hayırdır buyuruyor ona bir nimet isabet ettiğinde şükreder bir musibet geldiğinde sabreder buyurarak bize bu iki halde nasıl davranmamız gerektiğini öğütlüyor.ve yine bakara sureyicelilesinde yüce ALLAH yemin olsunki,sizi biraz korku biraz açlık,mallardan canlardan eksiltmek suretiyle imtihan ederiz buyuruyor ve akabinde sabredenleri müjdele buyuruyor.yine sabır ve namazla kendisinden yardım dilenilmesini istiyor.
insan neticeyibilemediği gibi neticeyi yaradana saygısınıda muhafaza açısından acaba dememeli böyle olsa gibi bir beklentiye girmemeli herşeyin en iyisini bilen yüce ALLAH 'A güvenip ne geklmişse sabr ve şükürle karşılamalı kendi vazifesine bakmalı diye düşünüyorum .
selam ve dua ile.......
:045::045:Ayetler ışığında güzel aydınlatmış abi allah razı olsun..
Eğer beklentiye girersek ihlasın birinci dusturu arka planda oluyor;)
 

Tövbekar1

Well-known member
Bu dünya imtihan dünyasıdır. Bir ayette “O (Allah )ki hanginiz daha güzel amel işliyor diye imtihan için ölümü ve hayatı yaratmıştır.” (Mülk 67/2) Başka bir ayeti kerimede de, “Her nefis ölümü tadacaktır. Bir deneme olarak sizi hayırla da, şerle de imtihan ederiz ve siz, ancak bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya 21/35) buyrulmaktadır.
ALLAH (CC) bize bu ve benzeri ayetlerde bizim dünya hayatımızın bir imtihandan ibaret olduğunu defaatle bildirmekte...efendimiz bir hadisi şeriflerinde mü'minin herhali hayırdır buyuruyor ona bir nimet isabet ettiğinde şükreder bir musibet geldiğinde sabreder buyurarak bize bu iki halde nasıl davranmamız gerektiğini öğütlüyor.ve yine bakara sureyicelilesinde yüce ALLAH yemin olsunki,sizi biraz korku biraz açlık,mallardan canlardan eksiltmek suretiyle imtihan ederiz buyuruyor ve akabinde sabredenleri müjdele buyuruyor.yine sabır ve namazla kendisinden yardım dilenilmesini istiyor.
insan neticeyibilemediği gibi neticeyi yaradana saygısınıda muhafaza açısından acaba dememeli böyle olsa gibi bir beklentiye girmemeli herşeyin en iyisini bilen yüce ALLAH 'A güvenip ne geklmişse sabr ve şükürle karşılamalı kendi vazifesine bakmalı diye düşünüyorum .
selam ve dua ile.......
güzel izah edilmiş tşklr.kardeşede sorusu için teşekkürlr öğrenmemize vesile oldu ...:003:
 

TaLHa

Nur-u Aynım
Yönetici
Buradaki ince sır ise : Sormak farklıdır tecrübe etmek farklıdır. İkisini birbirine iltibas ettirmemek karıştırmamak gerek. Şöyle ki : Bir öğrenci hocasına "hocam dünyanın kaçta kaçı sudur ?" gibi öğrenmek maksadıyla soru sorması yerinde bir davranışdır. Ancak öğrenci hocasını acaba hocam bu sorunun cevabını biliyor mu diye soru sorması öğretmenine karşı saygısızlık yapmış olur.

İşde eğer sen kul isen ve kul olduğun mabuduna iman etmiş ve Onun seni terbiye ettiğine ve senin ihtiyaclarını giderdiğine itikadın var ise bu itikada muhalif olarak seni yaratanı tecrübe edemezsin tabiri caiz ise deneyemezsin. Denersen imanına itikadına kulluğuna zıt hareket etmiş olursun..
 
Üst