[FONT="]Merhaba arkadaşlar,[/FONT]
[FONT="]Bir çoğumuzun defalarca duymuş olduğu vede Celaleddin Rumi'ye atfedilen "kim olursan ol, gene gel" sözünün basit bir tercüme hatası olduğunu biliyormuydunuz?
Zaten ifadeyi bu şekilde değerlendirip bambaşka sonuçlara ulaşanlarında Rumi’yi ne derece anladıkları ayrı bir tartışma konusudur.
Bu sözün evvela Hazreti Mevlanaya aidiyeti çok tartışmalıdır. Tam olarak sözün sahibi bilinmemekle birlikte 16-17. yy aralığında yazıldığı tahmin edilmektedir. Daha öncesinde rastlanmamakta vede hazretlerin hiçbir eserinde geçmemektedir. Dörtlükte ifade edilen mefkurenin Hazreti Pîr in anlatlıkları ile çok ciddi bir örtüşme göstermesi vede konya mevlihanesinde bu yazının duvarda asılı olması halkımız arasında bu güzel sözün Mevlana ait olabileceği yönünde bir zan teşekkül ettirmiştir kanaatindeyim.[/FONT]
[FONT="]Şimdi orijinal metnin ve yanlış çevirinin üzerinde duralım,[/FONT]
[FONT="](latin hurufatıyla orijinal metin)[/FONT]
[FONT="]Bâzâ bâzâ, her ançi hesti bâza[/FONT]
[FONT="]Ger kâfir ü gebr ü pût-perestî bâza [/FONT]
[FONT="]İn dergeh-i mâ dergeh-i novmidî nist [/FONT]
[FONT="]Sad bar eğer tövbe- şikesti bâza[/FONT]
[FONT="]Efendim, burda konu olan “Bâzâ” fiilinin türkçe eşleniği “dönmek” demektir. Lakin içinde “geriye dönmek” kavramını ifade eden bir fiildir. Bakınız, farsçada “Biyâ” diye bir fiil vardır ve “gel” manasındadır ve metinde bu fiil kullanılmamıştır. Bunun çok daha bilinen bir örneği ise ingilizcedeki “return” ve “come” fiillerininin arasındaki farkta görülebilir;
[/FONT]
[FONT="]Bâzâ = (Geri) dön = Return[/FONT]
[FONT="]Biyâ = Gel = Come[/FONT]
[FONT="]Bu iki fiil arasındaki fark sanırım anlaşılmıştır. Bu noktada, bahsi geçen metnin türkçe karşılığı:[/FONT]
[FONT="]Dön, dön, ne olursan ol (geri) dön.
Kafir, mecusi, putperest olsan da (geri) dön.
Dergahımız umutsuzluk dergahı değil,
Yüz kere tövbeni bozsan da (geri)dön .[/FONT]
[FONT="]bunu daha zahir bir surette meşhur Dar-al-masnawi web sitesinde yapılan ingilizce çevirisinde de görmek mümkündür,[/FONT]
[FONT="]Return (in repentance), return! Whatever you are, return!
Even if you are an unbeliever or a Magian or an idol worshipper, return!
This court of ours is not a court of despair.
Even if you have broken your repentance a hundred times, return![/FONT][FONT="](1)[/FONT]
[FONT="]Dikkat çekmek istediğim bir diğer hususta son satır ile alakadardır . Türkçede karşılığı olmayan bir anlatım vardır burda. “Sad bar eğer tövbe- şikesti bâza” satırında “tövbe- şikesti” ifadesi ile “tövbeni kırdıysan” der. Yine burda konuyu daha somut olarak ortaya koymak için ingilizcesine bakarsak “have broken” denmektedir, burda (“şikesti – have broken” ile) oluşturulan kavramı türkçe ifade etmek istersek “kırdığın ve artık kırılma sürecinde olmayan" şeklinde dile getirebiliriz.
Başka bir deyişle burda "eylemi tamamlanmış" fiil kullanılmaktadır. Kırılan bir tövbe vardır ve kırma işlemi tamamlanmış ve bu an itibariyle bitmiştir. Birdaha tövbenin kırılmayacağı ifade olunmaktadır. Bunun ardından gelen "Bâzâ" fiilide burda oluşan kavrama destek olur ve son olarak mana "tövbeni yap o şekilde gel" ifadesiyle nihayete kavuşur. Buda son satırın tükçe eşleniğinin:
“Yüz kere tövbeni bozsan da (yeniden tövbe et ve o şekilde) (geri)dön”
[/FONT]
[FONT="]şeklinde ifade edilmesinin ve bu suret ile yazılmasıyla, aslına daha sadık kalınacağını görmekteyiz.
Elbette buda çevirilerin hiçbir vakit heleki veznî bir belagat içeren metinlerin tercüme edilemeyeceğine bir burhan olabilir.
Ezcümle bu güzel sözün özü son satırında, güzelliği ise tövbeler kırılmış olsada vakit varken yeniden tövbe edilmesi ve bu kapıdan yüz çevrilmemesi gerektiğindedir. Yoksa sanılan yanlış görüş gibi, putunuda al gel, tövbeni bozmuşluğunla gel denmemektedir. Neyaptıysan yaptın, ama tövbe et ve o şekilde geri dön denmektedir.
vesselam...
------------------------
(1) Corrections of Popular Versions.
84. dip notu çağıran cümledir.[/FONT] "FROM TRANSLATIONS BY NEVIT ERGIN" başlığı altındadır.
[FONT="]Bir çoğumuzun defalarca duymuş olduğu vede Celaleddin Rumi'ye atfedilen "kim olursan ol, gene gel" sözünün basit bir tercüme hatası olduğunu biliyormuydunuz?
Zaten ifadeyi bu şekilde değerlendirip bambaşka sonuçlara ulaşanlarında Rumi’yi ne derece anladıkları ayrı bir tartışma konusudur.
Bu sözün evvela Hazreti Mevlanaya aidiyeti çok tartışmalıdır. Tam olarak sözün sahibi bilinmemekle birlikte 16-17. yy aralığında yazıldığı tahmin edilmektedir. Daha öncesinde rastlanmamakta vede hazretlerin hiçbir eserinde geçmemektedir. Dörtlükte ifade edilen mefkurenin Hazreti Pîr in anlatlıkları ile çok ciddi bir örtüşme göstermesi vede konya mevlihanesinde bu yazının duvarda asılı olması halkımız arasında bu güzel sözün Mevlana ait olabileceği yönünde bir zan teşekkül ettirmiştir kanaatindeyim.[/FONT]
[FONT="]Şimdi orijinal metnin ve yanlış çevirinin üzerinde duralım,[/FONT]
[FONT="](latin hurufatıyla orijinal metin)[/FONT]
[FONT="]Bâzâ bâzâ, her ançi hesti bâza[/FONT]
[FONT="]Ger kâfir ü gebr ü pût-perestî bâza [/FONT]
[FONT="]İn dergeh-i mâ dergeh-i novmidî nist [/FONT]
[FONT="]Sad bar eğer tövbe- şikesti bâza[/FONT]
[FONT="]Efendim, burda konu olan “Bâzâ” fiilinin türkçe eşleniği “dönmek” demektir. Lakin içinde “geriye dönmek” kavramını ifade eden bir fiildir. Bakınız, farsçada “Biyâ” diye bir fiil vardır ve “gel” manasındadır ve metinde bu fiil kullanılmamıştır. Bunun çok daha bilinen bir örneği ise ingilizcedeki “return” ve “come” fiillerininin arasındaki farkta görülebilir;
[/FONT]
[FONT="]Bâzâ = (Geri) dön = Return[/FONT]
[FONT="]Biyâ = Gel = Come[/FONT]
[FONT="]Bu iki fiil arasındaki fark sanırım anlaşılmıştır. Bu noktada, bahsi geçen metnin türkçe karşılığı:[/FONT]
[FONT="]Dön, dön, ne olursan ol (geri) dön.
Kafir, mecusi, putperest olsan da (geri) dön.
Dergahımız umutsuzluk dergahı değil,
Yüz kere tövbeni bozsan da (geri)dön .[/FONT]
[FONT="]bunu daha zahir bir surette meşhur Dar-al-masnawi web sitesinde yapılan ingilizce çevirisinde de görmek mümkündür,[/FONT]
[FONT="]Return (in repentance), return! Whatever you are, return!
Even if you are an unbeliever or a Magian or an idol worshipper, return!
This court of ours is not a court of despair.
Even if you have broken your repentance a hundred times, return![/FONT][FONT="](1)[/FONT]
[FONT="]Dikkat çekmek istediğim bir diğer hususta son satır ile alakadardır . Türkçede karşılığı olmayan bir anlatım vardır burda. “Sad bar eğer tövbe- şikesti bâza” satırında “tövbe- şikesti” ifadesi ile “tövbeni kırdıysan” der. Yine burda konuyu daha somut olarak ortaya koymak için ingilizcesine bakarsak “have broken” denmektedir, burda (“şikesti – have broken” ile) oluşturulan kavramı türkçe ifade etmek istersek “kırdığın ve artık kırılma sürecinde olmayan" şeklinde dile getirebiliriz.
Başka bir deyişle burda "eylemi tamamlanmış" fiil kullanılmaktadır. Kırılan bir tövbe vardır ve kırma işlemi tamamlanmış ve bu an itibariyle bitmiştir. Birdaha tövbenin kırılmayacağı ifade olunmaktadır. Bunun ardından gelen "Bâzâ" fiilide burda oluşan kavrama destek olur ve son olarak mana "tövbeni yap o şekilde gel" ifadesiyle nihayete kavuşur. Buda son satırın tükçe eşleniğinin:
“Yüz kere tövbeni bozsan da (yeniden tövbe et ve o şekilde) (geri)dön”
[/FONT]
[FONT="]şeklinde ifade edilmesinin ve bu suret ile yazılmasıyla, aslına daha sadık kalınacağını görmekteyiz.
Elbette buda çevirilerin hiçbir vakit heleki veznî bir belagat içeren metinlerin tercüme edilemeyeceğine bir burhan olabilir.
Ezcümle bu güzel sözün özü son satırında, güzelliği ise tövbeler kırılmış olsada vakit varken yeniden tövbe edilmesi ve bu kapıdan yüz çevrilmemesi gerektiğindedir. Yoksa sanılan yanlış görüş gibi, putunuda al gel, tövbeni bozmuşluğunla gel denmemektedir. Neyaptıysan yaptın, ama tövbe et ve o şekilde geri dön denmektedir.
vesselam...
------------------------
(1) Corrections of Popular Versions.
84. dip notu çağıran cümledir.[/FONT] "FROM TRANSLATIONS BY NEVIT ERGIN" başlığı altındadır.