Hâkimiyet-i mutlaka, Rububiyet derecesinde; ve âmiriyet-i mutlaka, Ulûhiyet derecesinde; ve istiklâliyet-i mutlaka, Ehadiyet derecesinde; ve istiğnâyı mutlak, Kadiriyet-i mutlaka derecesinde bir Zât-ı Zülcelâlde...
Yazar: Sorularla Risale, 27-6-2009
Burada özet olarak: Allah'ın Hakimiyeti, Amiriyeti, İstiklaliyeti ve İstiğnasının insanlarınkine benzemediği ve mutlak olduğu, sınırsız olduğu ifade edilmektedir.
Hakimiyet-i mutlaka, Rububiyet derecesinde ifadesini biraz açacak olursak: İnsani sultanlar, belli bir yerin sultanıdırlar. Ama Allah'ın saltanatı sınırsızdır. Diğer tarafatan, insanların hakimiyeti yalnız isimden ibarettir. Her tarafı bizzat kendileri idare etmezler. Yardımcılar vasıtası ile yaparlar. Ama Allah'ın hakimiyeti rububiyet derecesindedir. Yani her şeyi bizzat kendisi terbiye etmekte ve müdahale etmektedir. İşte bu mana rububiyet-i mutlaka ifadesi ile dile getirilmiştir. Yirminci Mektup'ta geçen şu ifadeler de bu cümlenin güzel bir izahı olabilir:
"Yani, nasıl ki ulûhiyetinde ve saltanatında şeriki yoktur; Allah bir olur, müteaddit olamaz. Öyle de, rububiyetinde ve icraatında ve icâdâtında dahi şeriki yoktur.
Bazen olur ki, sultan bir olur, saltanatında şeriki olmaz; fakat icraatında, onun memurları onun şeriki sayılırlar ve onun huzuruna herkesin girmesine mâni olurlar, "Bize de müracaat et" derler. Fakat Ezel-Ebed Sultanı olan Cenâb-ı Hak, saltanatında şeriki olmadığı gibi, icraat-ı rububiyetinde dahi muinlere, şeriklere muhtaç değildir. Emir ve iradesi, havl ve kuvveti olmazsa, hiçbir şey hiçbir şeye müdahâle edemez. Doğrudan doğruya herkes Ona müracaat edebilir. Şeriki ve muini olmadığından, o müracaatçı adama "Yasaktır, Onun huzuruna giremezsin" denilmez."(1)
Amiriyet ile uluhiyet arasındaki bağlantı ise, emreden varlık, sıradan bir zat değil, bütün alemlerin Rabbi ve İlahı ünvanı ile bir emeden Allah'tır, denmektedir. Bir onbaşı ile bir yüzbaşının emirlerine olan itaat aynı olmadığı malumdur. Onbaşının emri on kişiye tesir ederken yüzbaşının ve binbaşının emri daha çok kişiye tesir eder. Peki, ya Alemlerin Rabbi olan Allah'ın emirleri...
İstiklal ile Ehadiyet arasındaki bağlantıya gelince: Ehadiyet, Allah'ın birliğini ifade eder. Ancak her mahlukun imdanına bütün isimleri ile ayrı ayrı tecelli eder. Bir masnua tecelli etmesi, diğer mahlukun imdadına koşmasına engel değildir. Mekan ve zaman, istiklaliyetini kayıt altına alamaz. Her zaman, bütün esması ile heryerde mütecellidir denmektedir.
İstiğna ve Kudret arasındaki münasebeti ise şöyle ifade edebiliriz: İstiğna; hiçbir şeye muhtaç olmayacak derecede zengin olmak anlamına gelmektedir. Allah'ın istiğnası, yani zenginliği, sonsuz bir Kudrettir. Sonsuz Kudret ise hiç bir şeye muhtaç olamaz. Her şeyi, her yerde yaratabilen bir kudrettir denilmektedir.