Konuya cevap cer

Hattâ, hâkimiyetine müdahale tevehhümüyle, bazı dindar padişahlar, halife oldukları halde mâsum evlâtlarını katletmeleri, bu redd-i müdahale kanununun hâkimiyette ne kadar esaslı hükmettiğini gösteriyor. İfadelerini açar mısınız?


Yazar: Sorularla Risale, 15-9-2009


"Elcevap: Bazı risalelerde gayet kat'î ispat ettiğimiz gibi, hâkimiyetin şe'ni, müdahaleyi reddetmektir. Hattâ, en ednâ bir hâkim, bir memur, daire-i hâkimiyetinde oğlunun müdahalesini kabul etmiyor. Hattâ, hâkimiyetine müdahale tevehhümüyle, bazı dindar padişahlar, halife oldukları halde mâsum evlâtlarını katletmeleri, bu redd-i müdahale kanununun hâkimiyette ne kadar esaslı hükmettiğini gösteriyor. Bir nahiyede iki müdürden tut, tâ bir memlekette iki padişaha kadar, hâkimiyetteki istiklâliyetin iktiza ettiği men-i iştirak kanunu, tarih-i beşerde çok acip hercümerc ile kuvvetini göstermiş."


"Acaba âciz ve muavenete muhtaç insanlardaki âmiriyet ve hâkimiyetin bir gölgesi bu derece müdahaleyi reddetmeyi ve başkasının müdahalesini men etmeyi ve hâkimiyetinde iştirak kabul etmemeyi ve makamında istiklâliyetini nihayet taassupla muhafazaya çalışmayı gör; sonra, hâkimiyet-i mutlaka rububiyet derecesinde; ve âmiriyet-i mutlaka ulûhiyet derecesinde; ve istiklâliyet-i mutlaka ehadiyet derecesinde; ve istiğnâ-yı mutlak kadîriyet-i mutlaka derecesinde bir Zât-ı Zülcelâlde, bu redd-i müdahale ve men-i iştirak ve tard-ı şerik, ne derece o hâkimiyetin zarurî bir lâzımı ve vâcip bir muktezası olduğunu, kıyas edebilirsen et."(1)


Hakimiyet başkaların müdahalesini ve tasarrufunu kabul etmez. Bir köyde iki muhtar, bir şehirde iki vali, bir ülkede iki padişah olmaz ve olamaz. Bu hakimiyet kanununa aykırı bir durumdur. Hal böyle iken nasıl olur da kainatta iki İlah, iki Rab olabilir diyerek hakimiyetin tevhidi gerektirdiği vurgulanıyor.


Osmanlı döneminde şehzadeler doğal olarak padişah adayı olmasından dolayı, kudretli ve kuvvetli padişahlar ülke idaresinde hakimiyetini temin maksadı ile kardeşlerini katletmişler. Şayet kardeşleri ülke idaresinde hakimiyet talep ederlerse ülkenin birlik ve dirliği bozulacağı için, zaman zaman kardeşlerini katletmişler ki; bu dinen caiz değildir.


Üstad Hazretlerinin bu realiteyi hakimiyet fikrine delil ve örnek göstermesi, bunu caiz ve meşru gördüğü için değil, bir realite olduğu içindir. Zira Kur’an’ın tam adalet anlayışına göre toplum için fert feda edilemez. Ülkenin selameti ve dirliği için de olsa, şahısların hakkı mahfuz ve kudsidir, ülke için feda edilemez.


Zayıf ve aciz insanlar bile, hakimiyetin küçük bir tecellisi ile başkaların müdahale ve karışmasını kabullenemiyorken, kudret ve iradesi sonsuz olan Allah, elbette şirki ve müdahaleyi reddedip kabul etmez, hakikatine işaret için bu misal verilmiştir.


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst