topraktoprak
Well-known member
Kur’an-ı Kerîm’de Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: “Asra yemin olsun ki hiç şüphesiz insan hüsran (zarar)dadır. Ancak inanıp salih amel işleyenler, birbirlerine hakkı ve sabırlı olmayı tavsiye edenler bunun dışındadır.” (Asr, 1-3)
HİKMETİN ÖZÜ
İmam Şafiî (r.a.) şöyle buyuruyor: Ben nice kitaplar okudum, nice sohbetlere katıldım, nice hikmet ehlinden söz duydum, anladım ki bütün bunların özü üçtür.
1. Zaman bir kılıçtır, sen onu kesmezsen o seni keser.
Bu kıymetli tavsiyeyi şöyle yorumlamak herhalde daha uygun olacaktır; Allah zamanı kullarına bir nimet olarak vermiş, kişi bu zamanı Allah’ın ve Resulü’nün yolunda, O’na ibadet ve taatte kullanmazsa, kıldan ince kılıçtan keskin olan sırat, o zaman o kimseyi keser ve cehennem çukuruna atar. Çünkü öyle Allah dostları var ki, o gün sıratı geçip gittikten sonra, biz dünyada Allah’ın Resulü’nün hadîsi şeriflerinden adı sırat olan kıldan ince, kılıçtan keskin bir köprüden geçilecek diye duyardık. “Biz bu köprüden niçin geçmedik?” diye sordukları zaman onlara denilir ki, “Size müjdeler olsun! Siz o köprüden geçtiniz. Amelleriniz o köprüyü öyle genişletti, öyle genişletti ki; kıldan ince, kılıçtan keskin olan o köprü size doğu ile batı kadar genişledi.” İşte bizler, bu dünyada büyük bir nimet olan zamanı Allah’ın yolunda kullanamazsak bu zaman kıldan ince bir kılıç olarak karşımıza çıkar ve orada bizi keser.
İmam Şafiî (r.a.) şöyle devam ediyor:
2. Sen Hak ile meşgul olmazsan bâtıl seni meşgul eder.
Güzel meclislerde hep güzel insanlarla ve güzel işlerle kendini meşgul etmezsen ilimle, irfanla, hikmetle zikirle ve Kur’an’la kendini meşgul etmezsen bâtıl seni meşgul eder. Seni Hakk’ın yolundan çevirir.
3. Sakın kendinde bir varlık hissetme.
Büyük bir makamdaysan o makamı veren Allah’tır. Büyük bir ilme sahipsen onu veren Allah’tır. Zenginsen zenginliğinle mağrur olma onu veren de Allah’tır. Her kim neye sahipse onun vergisidir. Veren Allah elbette bir çırpıda almaya da güç yetirir. Vakit hayattır, ömürdür. Onun için tasavvuf ehline ibnu’l-vakit (vaktin oğlu) derler. “Ey Âdemoğlu, ben yeni bir günüm ve senin davranışlarının hepsine şahidim çünkü onları bende yapıyorsun, o halde beni en iyi şekilde kullan, beni en iyi şekilde değerlendir, çünkü kıyamet gününe kadar bir daha gelmeyeceğim.” diyen yeni bir güne hangi sabah kulak verdik. Yoksa üzerimizi kaplayan gafletten dolayı ömrümüzün son gününün sesini mi duyacağız? Heyhât o zaman çoktan iş işten geçmiş olur. Tan yeri ağardığı zaman, o tan yeri bizim üzerimize tekrar doğacak mı acaba?
DÜNYA ÜÇ GÜNLÜKTÜR
Hikmet ehli der ki “Yarın gelecek, şu zaman yapacağım” diyen helak olmuştur. Unutmayalım ki iyi işleri ertelemek için söylenen “yarın yaparım” sözü iblisin askerlerinden bir askerdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Beş şeyden önce beş şeyi ganimet bil: İhtiyarlığından önce gençliğini, hastalığından önce sağlığını, fakirliğinden önce zenginliğini, meşguliyetinden önce boş zamanını ve ölümünden önce hayatını.” buyurmaktadır.
Ebuzer (r.a.) şöyle rivayet eder: Allah’ın Resûlü’ne Hz. İbrahim (a.s.)’in sahifelerinde neler vardı? diye sordum. O şöyle buyurdu: Tamamı misallerden ibaretti. Akıl sahibinin dört saati vardır:
1. Bir saat, Rabbi Azze ve Celle’ye münacat eder.
2. Bir saat, nefsini hesaba çeker.
3. Bir saat, Allah’ın yarattıkları hakkında tefekkür eder.
4. Bir saati de yeme içme ihtiyacı için boş bırakır.
Akıl sahibinin, zamanını makbul işlerle gözetmesi, dilini muhafaza etmesi, amelinin çok, lafının az olması, ancak gerektiğinde konuşması gerekir.
Hasan Basri (r.a.) şöyle buyurdu: “Ey Âdemoğlu! Gündüz senin misafirindir, ona güzel davran, eğer ona iyi davranırsan gündüz senin için hamd eder, eğer ona kötü davranırsan seni kötüler. Dünya üç günlüktür, dün yapmış olduğun amellerle geçti, yarına ulaşacağın belli değil, fakat bugün senin içindir. O zaman, bugün için hayırlı ameller işle.”
İbn Mesud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir amel işlemediğim gün, güneş batarken pişman olduğum kadar hiçbir şeye pişman olmadım. Çünkü o gün geçti, fakat ben amelimi artıramadım.”
İbn Kayyım (r.a.) şöyle der : “Vakti zayi etmek ölümden daha şiddetlidir, çünkü vakti zayi etmek kulu Allah‘tan ve âhiret gününden uzaklaştırır. Fakat ölüm ise kulu, dünyadan ve dünya ehlinden uzaklaştırır.”
Terket hevâ-yı ıyşini lutfeylesin cânân sana,
Sarf etme zâyi vaktini vermez şifâ seyrân sana
Es’ad Erbilî
HİKMETİN ÖZÜ
İmam Şafiî (r.a.) şöyle buyuruyor: Ben nice kitaplar okudum, nice sohbetlere katıldım, nice hikmet ehlinden söz duydum, anladım ki bütün bunların özü üçtür.
1. Zaman bir kılıçtır, sen onu kesmezsen o seni keser.
Bu kıymetli tavsiyeyi şöyle yorumlamak herhalde daha uygun olacaktır; Allah zamanı kullarına bir nimet olarak vermiş, kişi bu zamanı Allah’ın ve Resulü’nün yolunda, O’na ibadet ve taatte kullanmazsa, kıldan ince kılıçtan keskin olan sırat, o zaman o kimseyi keser ve cehennem çukuruna atar. Çünkü öyle Allah dostları var ki, o gün sıratı geçip gittikten sonra, biz dünyada Allah’ın Resulü’nün hadîsi şeriflerinden adı sırat olan kıldan ince, kılıçtan keskin bir köprüden geçilecek diye duyardık. “Biz bu köprüden niçin geçmedik?” diye sordukları zaman onlara denilir ki, “Size müjdeler olsun! Siz o köprüden geçtiniz. Amelleriniz o köprüyü öyle genişletti, öyle genişletti ki; kıldan ince, kılıçtan keskin olan o köprü size doğu ile batı kadar genişledi.” İşte bizler, bu dünyada büyük bir nimet olan zamanı Allah’ın yolunda kullanamazsak bu zaman kıldan ince bir kılıç olarak karşımıza çıkar ve orada bizi keser.
İmam Şafiî (r.a.) şöyle devam ediyor:
2. Sen Hak ile meşgul olmazsan bâtıl seni meşgul eder.
Güzel meclislerde hep güzel insanlarla ve güzel işlerle kendini meşgul etmezsen ilimle, irfanla, hikmetle zikirle ve Kur’an’la kendini meşgul etmezsen bâtıl seni meşgul eder. Seni Hakk’ın yolundan çevirir.
3. Sakın kendinde bir varlık hissetme.
Büyük bir makamdaysan o makamı veren Allah’tır. Büyük bir ilme sahipsen onu veren Allah’tır. Zenginsen zenginliğinle mağrur olma onu veren de Allah’tır. Her kim neye sahipse onun vergisidir. Veren Allah elbette bir çırpıda almaya da güç yetirir. Vakit hayattır, ömürdür. Onun için tasavvuf ehline ibnu’l-vakit (vaktin oğlu) derler. “Ey Âdemoğlu, ben yeni bir günüm ve senin davranışlarının hepsine şahidim çünkü onları bende yapıyorsun, o halde beni en iyi şekilde kullan, beni en iyi şekilde değerlendir, çünkü kıyamet gününe kadar bir daha gelmeyeceğim.” diyen yeni bir güne hangi sabah kulak verdik. Yoksa üzerimizi kaplayan gafletten dolayı ömrümüzün son gününün sesini mi duyacağız? Heyhât o zaman çoktan iş işten geçmiş olur. Tan yeri ağardığı zaman, o tan yeri bizim üzerimize tekrar doğacak mı acaba?
DÜNYA ÜÇ GÜNLÜKTÜR
Hikmet ehli der ki “Yarın gelecek, şu zaman yapacağım” diyen helak olmuştur. Unutmayalım ki iyi işleri ertelemek için söylenen “yarın yaparım” sözü iblisin askerlerinden bir askerdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Beş şeyden önce beş şeyi ganimet bil: İhtiyarlığından önce gençliğini, hastalığından önce sağlığını, fakirliğinden önce zenginliğini, meşguliyetinden önce boş zamanını ve ölümünden önce hayatını.” buyurmaktadır.
Ebuzer (r.a.) şöyle rivayet eder: Allah’ın Resûlü’ne Hz. İbrahim (a.s.)’in sahifelerinde neler vardı? diye sordum. O şöyle buyurdu: Tamamı misallerden ibaretti. Akıl sahibinin dört saati vardır:
1. Bir saat, Rabbi Azze ve Celle’ye münacat eder.
2. Bir saat, nefsini hesaba çeker.
3. Bir saat, Allah’ın yarattıkları hakkında tefekkür eder.
4. Bir saati de yeme içme ihtiyacı için boş bırakır.
Akıl sahibinin, zamanını makbul işlerle gözetmesi, dilini muhafaza etmesi, amelinin çok, lafının az olması, ancak gerektiğinde konuşması gerekir.
Hasan Basri (r.a.) şöyle buyurdu: “Ey Âdemoğlu! Gündüz senin misafirindir, ona güzel davran, eğer ona iyi davranırsan gündüz senin için hamd eder, eğer ona kötü davranırsan seni kötüler. Dünya üç günlüktür, dün yapmış olduğun amellerle geçti, yarına ulaşacağın belli değil, fakat bugün senin içindir. O zaman, bugün için hayırlı ameller işle.”
İbn Mesud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Herhangi bir amel işlemediğim gün, güneş batarken pişman olduğum kadar hiçbir şeye pişman olmadım. Çünkü o gün geçti, fakat ben amelimi artıramadım.”
İbn Kayyım (r.a.) şöyle der : “Vakti zayi etmek ölümden daha şiddetlidir, çünkü vakti zayi etmek kulu Allah‘tan ve âhiret gününden uzaklaştırır. Fakat ölüm ise kulu, dünyadan ve dünya ehlinden uzaklaştırır.”
Terket hevâ-yı ıyşini lutfeylesin cânân sana,
Sarf etme zâyi vaktini vermez şifâ seyrân sana
Es’ad Erbilî