İşte şu kaide ise, küllî değil.
-Bu kaide her zaman geçerli,mutlak bir şey degil.
Zaruret eğer haram yoluyla olmamış ise, haramı helâl etmeye sebebiyet verir.
-Zaruret eger haram yoluyla o noktaya gelmemişse zaruret eder o durumu.
Yoksa sû'-i ihtiyarıyla, gayr-ı meşru sebeblerle zaruret olmuş ise,
-İnsana verilen seçimin,ihtiyarın su-i istimalinden dogmaması gerekir.
haramı helâl edemez, ruhsatlı ahkâmlara medâr olamaz, özür teşkil edemez.
-Özür olmaz,helal olmaz,ruhsat saglamaz tersine kusur olur.Çok güzel bir örnek verilmiş:
Meselâ: Bir adam sû'-i ihtiyarıyla, haram bir tarzda kendini sarhoş etse; tasarrufatı, ülemâ-i Şeriatça aleyhinde câridir, mâzur sayılmaz. Tatlîk etse, talâkı vâki olur. Bir cinâyet etse, ceza görür. Fakat sû'-i ihtiyarıyla olmazsa, talâk vâki olmaz, ceza da görmez. Hem meselâ, bir içki mübtelâsı zaruret derecesinde mübtelâ olsa da, diyemez ki: "Zarurettir, bana helâldir."
-Birisi kendini sarhoş etse o sırada işledigi suçun cezasını yüklenir,ihtiyarı dışında olmuşsa sonuç dogurmaz.Hem tiryaki bir içkici diyemez ki zarurettir bana helal olmuştur artık.
Bu konu benim için şu açıdan önemli.Aynı hataya düşüyor muyum diye sorarım kendime.Yanlış bir şey söylememek için en azından şu söylenebilir diye düşünüyorum.Bizler de zarurettir,ihtiyaçtır diye ''mekruh'' bir durumda bulunuyor olabiliriz.Yukarıdaki konu net ama ben gündelik hayata uyarlamak,teşbih etmek istedim.
Bir derdin dermanı hadden,gerekli olandan geçse başka derde dert olurmuş onun gibi bizim de bir ihtiyaçtan,arzudan dogmuş hareketlerimiz hadden geçmiş olabilir mi?
Televizyon izlemek,müzik dinlemek,süslenmek ve güzel görünmek,gezmek tozmak,arkadaşlarla sohbet etmek,siyaset konuşmak....hayatımızda belirgin durumda olan herhangi birşey mübtela veya onu andırır bir duruma gelmiş olabilir mi?
yorumlarınız,gözlemleriniz var mı dermandan geçen helallerimize dair?
-Bu kaide her zaman geçerli,mutlak bir şey degil.
Zaruret eğer haram yoluyla olmamış ise, haramı helâl etmeye sebebiyet verir.
-Zaruret eger haram yoluyla o noktaya gelmemişse zaruret eder o durumu.
Yoksa sû'-i ihtiyarıyla, gayr-ı meşru sebeblerle zaruret olmuş ise,
-İnsana verilen seçimin,ihtiyarın su-i istimalinden dogmaması gerekir.
haramı helâl edemez, ruhsatlı ahkâmlara medâr olamaz, özür teşkil edemez.
-Özür olmaz,helal olmaz,ruhsat saglamaz tersine kusur olur.Çok güzel bir örnek verilmiş:
Meselâ: Bir adam sû'-i ihtiyarıyla, haram bir tarzda kendini sarhoş etse; tasarrufatı, ülemâ-i Şeriatça aleyhinde câridir, mâzur sayılmaz. Tatlîk etse, talâkı vâki olur. Bir cinâyet etse, ceza görür. Fakat sû'-i ihtiyarıyla olmazsa, talâk vâki olmaz, ceza da görmez. Hem meselâ, bir içki mübtelâsı zaruret derecesinde mübtelâ olsa da, diyemez ki: "Zarurettir, bana helâldir."
-Birisi kendini sarhoş etse o sırada işledigi suçun cezasını yüklenir,ihtiyarı dışında olmuşsa sonuç dogurmaz.Hem tiryaki bir içkici diyemez ki zarurettir bana helal olmuştur artık.
Bu konu benim için şu açıdan önemli.Aynı hataya düşüyor muyum diye sorarım kendime.Yanlış bir şey söylememek için en azından şu söylenebilir diye düşünüyorum.Bizler de zarurettir,ihtiyaçtır diye ''mekruh'' bir durumda bulunuyor olabiliriz.Yukarıdaki konu net ama ben gündelik hayata uyarlamak,teşbih etmek istedim.
Bir derdin dermanı hadden,gerekli olandan geçse başka derde dert olurmuş onun gibi bizim de bir ihtiyaçtan,arzudan dogmuş hareketlerimiz hadden geçmiş olabilir mi?
Televizyon izlemek,müzik dinlemek,süslenmek ve güzel görünmek,gezmek tozmak,arkadaşlarla sohbet etmek,siyaset konuşmak....hayatımızda belirgin durumda olan herhangi birşey mübtela veya onu andırır bir duruma gelmiş olabilir mi?
yorumlarınız,gözlemleriniz var mı dermandan geçen helallerimize dair?