Konuya cevap cer

Ferdi Zikir:

Ferdi yapılan zikir, insanı Rabbi ile baş başa, daha bir yakın ve mahrem bırakması ile daha da yakıcı ve uyarıcı, kalbi nurlandırıcı ve aydılatıcı, kalaylayıcı ve cilalayıcı olabilir. İnsan yalnız olduğu için kendini daha serbest hissettiğinden ruhi zevk, heyecan ve coşkularına serbestçe yol vererek daha büyük bir dini zevk, şevk, cezbe ve hal yaşayabilir. Daha ihlaslı ve samimi, Allah rızasına daha yakın olabilir. Nitekim, hadis-i şerifte kıyamet gününde Arş’ın gölgesinde olacaklardan biri de: “Tenhalarda, yalnız başına gözlerinden yaşlar dökerek Allah’ı zikreden kişidir” diye tesbit edilmiştir.99 

Kalbi ve zikri anlatırken, tek başına oturup Allah’ı zikreden müminin ahvali anlatıldığı için aynı şeyleri tekrar etmek istemiyoruz. Şukadarcığını söyleyelim ki tarikatlarda mürid, mürşidinin kendisine verdiği zikir dersini (evrad ve ezkarını) seher, fecir veya ikindi sonrası gibi emredilen vakitlerde tek başına yapar.

Toplu Zikir:

Kur’an ve Sünnete baktığımız zaman, “dünya hayatının süsüne ve aldatmacasına kapılıp Allah'ı hatırlamaktan ve hatırlayan kimselerden uzaklaşılmaması gerektiğini, Allah'ın kendisini ve cennetteki nimetlerini görmedikleri halde O’na inanıp cehennemden uzaklaştıracak ve cennete yaklaştıracak ameller yapmaya gayret edenlerin Allah tarafından bağışlanacağını, Allah'ı hatırlamak ve onun dinini öğrenmek üzere bir araya gelen kimseleri Allah'ın rahmetinin kaplayacağını, Allah'a sığınan kimseyi Allah'ın barındıracağını, Allah'ın ismi anılan meclislerden yüz çevirenden Allah'ın da yüz çevireceğini, bu tür toplantılara katılan kimseleri Allah'ın meleklerine iftihar ederek övündüğünü öğreniyoruz.”100

Allah (azze ve celle) şöyle buyurur: 

"Ve Rabbinin hoşnutluğunu umarak, sabah akşam O'na yalvarıp yakaranlarla birlikte, sen de sabret. Dünya hayatının cazibesine kapılarak gözlerini onlardan ayırma, iyi ve güzel olan ne varsa, hepsini terkedip bencil arzuları peşine düştüğü için, kalbini bizi hatırlamaya karşı duyarsız kıldığımız kimseye de uyma. Zaten o işinde sınırı aşmıştır."101 

Cemaatla zikri teşvik eden bir çok hadisler vardır. Onlardan bir kaçını sıralayalım:

Hz. Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor; “Resulullah (a.s) buyurdular ki: “Allah’ın yollarda dolaşıp zikredenleri araştıran melekleri vardır. Allahu tealayı zikreden bir cemaata rastlarsa, birbirini “aradığınıza gelin!” diye çağırırlar, (hepsi gelip) onları kanatlarıyla kuşatarak dünya semasına kadar arayı doldururlar. Allah, onları en iyi bilen olduğu halde- meleklere sorar: 

- Kullarım ne diyorlar?

- Seni tesbih ediyorlar, sana tekbir okuyorlar, sana tahmit okuyorlar. Sana tazim (temcid) ediyorlar derler. Rabb Teala sormaya devam eder:

- Onlar beni gördüler mi?

- Hayır! derler.

- Ya görselerdi ne yaparlardı?

- Eğer seni görselerdi ibadette çok daha ileri giderler; çok daha fazla tazim, çok daha fazla tesbihte bulunurlardı, derler. Allah tekrar sorar: 

- Onlar ne istiyorlar?

- Senden cenneti istiyorlar.

- Cenneti gördüler mi? der

- Hayır Ey Rabbimiz! derler.

- Ya görselerdi ne yaparlardı? der.

- Eğer görselerdi, derler; cennet için daha çok hırs gösterirler, onu daha ısrarla isterler, ona daha çok rağbet gösterirlerdi. Allah teala sormaya devam eder: 

- Neden istiaze ediyorlar, der.

- Cehennemden istiaze ediyorlar, derler.

- Onu gördüler mi? der.

- Hayır Rabbimiz görmediler! derler.

- Ya görselerdi ne yaparlardı? der.

- Eğer cehennemi görselerdi ondan daha şiddetli kaçarlar, daha şiddetli korkarlardı, derler. 

Bunun üzerine Rabb teala şunu söyler:

- Sizi şahid kılıyorum, onları affettim!

Resulullah (a.s) sözüne devamla şunu anlattı: 

- Onlardan bir melek der ki: Onların arasında falanca günahkar kul dahi var. Bu onlardan değil. O başka bir maksatla uğramıştı, oturu verdi. Allah teala: - Onu da affettim, onlar öyle bir cemaat ki onlarla oturanlar da onlar sayesinde bedbaht olmazlar, buyurur.”102

Tasavvuf ve tarikatlar söz konusu olunca bu zikrin yapıldığı meclisler olarak akla ilk önce haliyle camiler, mescidler, tekkeler, zaviyeler, hângahlar ve dergahlar geliyor. Ama cemaatla toplu zikir yapılacak yerler, sadece cami ve tekkeler midir? 

Bu konuda bakınız İbrahim Canan neler söylüyor: “Bu hadis, birden fazla insanların Allah'ı zikretmek gayesiyle toplanmalarının faziletine dikkat çekmekte ve buna teşvik etmekte. Toplanma mahalli hadiste mutlak bırakılmıştır. Öyle ise mescidler, medreseler, evler, kırlar, dükkanlar vs. olabilirler. Sâdece "mescidler" olarak kayıtlamak eksik olur.

Mescidlerin kapalı olduğu saatlerde mescidlerin uzak bulunduğu yerlerde bu fazîleti elde etmek için Müslümanların ev, dükkan, kır, bahçe gibi zamana zemine göre en uygun fırsatları değerlendirmeleri gerekir. 

Müteakip hadiste de görüleceği üzere bu meselede en uygun imkân, bilhassa günümüz şartlarında evlerdir. Mü'minler evlerini bir zikir meclisine çevirebilirler: Ev halkı ile her gün belli bir zamanda zikrullah yapılabileceği gibi, yakın akrabalar, yakın komşular, yakın meslekdaşlar gibi kişinin samimi alâka duyduğu kimselerle de haftalık veya aylık veya on beş günlük. belli saat ve günlerde biraraya gelecekleri zikir meclisleri teşkil edilebilir.

Zikir meclisi deyince, sadece tesbîhat, Kur'an okunan meclis anlaşılmamalıdır. Dinî ilimlerin mübâhase edildiği meclisler, mâlâyâniyata, mü'minlerin gıybetine yer vermemek şartışyla nezîh bir hava içerisinde geçen sohbet meclisleri de, zaman zaman yer verilecek salâtu selâm ve besmele gibi zikirlerle, bir nevi "zikir meclisi" mânası içinde mütâlaa edilebilir. 

Şu halde mü'min, boşa geçen mâlâyâni şeylerle tükenen hayatını irâdî bir disipline sokarak daha faydalı hale getirebilir. Sadedinde olduğumuz hadis, zikir meclisleri teşkiline teşvik etmektedir. Bu, sadece erkeklere has değildir. Söylenen mânâdaki meclisleri kadınlar da kendi aralarında teşkil etmelidirler.”103

Yine Ebu Hureyre (r.a) anlatıyor: Resulullah (sav) buyurdular ki:

- Kim bir yere oturur ve orada Allah’ı zikretmez (ve hiç zikr etmeden kalkar) ise Allah’tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yere yatar, orada Allah’ı zikretmezse, ona Allah’tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnada Allah’ı zikretmezse, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.104

Ebu Müslim el- Eğarr (rahimetullah) diyor ki:

- Ben şehadet ederim ki Ebu Hureyre ve Ebu sait (r.a) Resulullah (sav)’ın şöyle söylediğine şahadet ettiler:

- Bir cemaat oturup Allah’ı zikrederse mutlaka melekler etrafını sarar, Allah’ın rahmeti onları bürür üstlerine sekine iner ve Allah onları yanında bulunanlara (büyük meleklere) anar.105

Hz. Ebu Musa (r.a) anlatıyor: Resulullah (sav) buyurdular ki: “İçerisinde Allah zikredilen evlerin misali ile içerisinde Allah Zikredilmeyen evlerin misali, diri ile ölünün misali gibidir.”106 

Evler deyince orada yaşayan birden fazla insan akla geliyor. Elbette bunlar ferdî olabileceği gibi beraberce toplu olarak da zikir ediyor olabilirler.

Bir hadis-i kudside Rabbimiz şöyle buyurur: “Ben, kulumun bana olan zannının yanındayım. (yani abna zannı ne ise, ona göre muamele yaparım). Ve kulum beni zikr ettiği vakit, ben onunla beraberim. Eğer beni tenhada, içinden zikr ederse, ben de onu kendimde zikr ederim. (bol sevap veririm). Beni, bir topluluk içinde zikr ederse, ben de onu, o topluluktan daha hayırlı bir toplulukla (Allah’a yakın melekler topluluğunda) zikr ederim. Kul, bana bir karış yanaşırsa, ben ona bir arşın yanaşırım. O bana, bir arşın yanaşırsa, ben ona bir kulaç yanaşırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim.”107 Muaviye, mescidde halka olup oturan bir cemaate rastladı ve:

-Ne sebeple halka olup oturmuşsunuz? diye sordu. Cemaat:

-Allah’ı zikr etmek üzere oturduk, dediler. Muaviye:

-Allah için söyleyen, ancak bu yüzden halka olup oturdunuz? diye (yemin ettirerek) sordu. Onlarda:

-Vi, bundan başka bir sebepten dolayı oturmuyoruz, diye cevap verdiler. Muaviye:

-Ben sizi (birşeyle) itham ettiğim için yemin ettirmedim ve Peygamber (sav)’e benim kadar yakın olanlardan biri yoktur ki benden daha az hadis rivayet etmiş olsun. (Fakat söyleyeyim ki: Resulullah (sav) birgün çıkıp, halka olmuş oturan bir cemaate rastladı ve;

-Niçin halka olup oturmuşsunuz? diye sordu. Onlar:

-Allah’ı zikr etmek, bizi İslam’a hidayet ettiğine ve bize ihsan ettiği nimetlere hamd etmek üzere oturduk, dediler. Peygamber (sav):

-Allah için söyleyin, yalnız bunun için mi oturup bir araya geldiniz? dedi. Onlar da:

-Vi, yalnız bunun için toplanıp oturduk, dediler. Peygamber (sav):

-Muhakkak ki, sizi itham ettiğim için yemin ettirmedim. Ancak, Cebrail (a.s) bana gelip, yüce Allah’ın sizinle meleklere iftihar ettiğini haber verdi, dedi.108

Resulullah (sallu aleyhi vesellem) buyurdular:

“Bir cemaatin Allah’ı zikretmeden ve peygamberlerine salavat getirmeden oturdukları bir meclis yoktur ki, bu onlara hasret ve nedametten ibaret olmasın. Allah onları bu yüzden isterse azap eder, isterse mağfiret eder.”109 

Resulullah (sallu aleyhi vesellem) buyurdular:

-Cennet bahçelerine rasladığınız vakit, orada oturun, faydalanın, buyurdu. Ashab-ı Kiram:

-Cennet bahçeleri nedir? diye sordular. Peygamber (sav):

-Zikir Halkaları, diye cevap verdi.110

Zikredilen ayet ve hadislerden açıkça anlaşıldığı gibi zikir, toplu halde de yapılabilir. Sufiler, kendi özel derslerinin dışında cami,111 tekke, ev veya musait her yerde toplu olarak da Allah’ı zikrederler.

Toplu zikrin kendine has faydaları vardır. İslam, cemaata önem verdiği için toplu zikri de teşvik etmiştir. Toplu zikir ferdi zikirden üstündür. Çünkü bu zikirde İslam’ın istediği karşılıklı sevgi, saygı, hizmet, yardımlaşma alabildiğine açığa çıkmaktadır. Bunlar müridi yetiştirici işlerdendir.

Cemaatla zikir esnasında kalpler sevgi ile kaynaşmada, ruhlar huzurla coşmadadır. Nurlu kalplerden kardeş kalplere nur yansımakta, katı kalpler yumuşamakta, nefs-i emmareler perişan olmakta, şeytan onlara ifsat için yol bulamamaktadır. Göz yaşları içinde, meleklerin kanat seslerinin arasında yapılan nur dolu, huzur dolu, sekinet, rahmet ve mağfiret dolu zikir meclisleri, insanın hayatında yaşadığı en mutlu ve müstesna zamanlardır.

Bu yüzdendir ki Abdulvahit b. Zeyd (h.177) ölürken başına toplanan dostlara şöyle söylüyordu:

- İki şeye hasret duyacağım: Zikir meclisleri ve o meclislerde zikredenler.112


Peygamber Efendimiz a.s.v.'ın kabri nerededir? (Sadece şehir adını küçük harfler ile giriniz)
Üst