Dua:
Başta namaz ve diğer ibadetlerden sonra olmak üzere günün her saatinde, yataktan kalkıp tekrar yatağa gelinceye kadar yapılan her iş, hal ve durumda Allah (azze ve celle) ye dua ederek yalvarmak da zikirlerden sayılır. Biz, Resulullah (sall
u aleyhi vesellem)’in hayatını bu açıdan inceleyen, bu konuyla ilgili yazılan müstakil kitapların ismini daha önce vermiştik. Burada konuyu uzatmamak için biz o bahse hiç girmedik.
Yalnız şunu ifade etmeden de geçemeyeceğiz: Dinimizin temel kaynakları olan Kur’an ve Sünnete baktığımız zaman “Dua edersek Rabbimizin kabul edeceğini aşırı gitmeksizin yalvarıp yakarıp dua etmemiz gerektiğini, Allah'ın bize çok yakın olup dualarımızı kabul edeceğini, darda kalanlara yardım edenin Allah olduğunu, duanın bir ibadet olduğunu, Rasulullah'ın özlü dua yaptığını ve dünya ahiret iyiliğini istediğini, ayrıca Allah'tan hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği istediğini, Rasulullah'ın hayatı boyunca kendi yaptığı ve ümmetine öğrettiği sakınma, korunma ve isteme modelli dualardan pek çoğunu öğreniyoruz
”123
Bu sayılan konulara örnek olması için birkaç hadis-i şerifi teberrüken kaydedelim:
Peygamber Efendimiz (sav) "Dua ibadetin kendisidir" buyurdular ve sonra şu âyeti okudular: "Rabbiniz: ''Bana dua edin ki size icâbet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir" buyurdu."124
"Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevî şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir. "125
"Yeryüzünde, mâsiyet veya sıla-i rahmi koparıcı olmamak kaydıyla Allah'tan bir talepte bulunan bir Müslüman yoktur ki Allah ona dilediğini vermek veya ondan onun mislince bir günahı affetmek suretiyle icabet etmesin."126
"Her gece, Rabbimiz gecenin son üçte biri girince, dünya semasına iner ve;
"Kim bana dua ediyorsa ona icabet edeyim. Kim benden bir şey istemişse onu vereyim, kim bana istiğfarda bulunursa ona mağfirette bulunayım" der."
Rivayetin Müslim'deki bir vechi şöyle: "Allahu Teâla gecenin ilk üçte biri geçinceye kadar mühlet verir. Ondan sonra yakın semâya inerek şöyle der:
"Melik benim, Melik benim. Kim bana dua edecek?"127
"Allah'a duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki Allah celle şânuhu (bu inançla olmayan ve) gafletle (başka meşguliyetlerle) oyalanan kalbin duasını kabul etmez."128
"Biriniz dua ederken, Allahu Teâlâ'ya hamdu senâ ederek başlasın, sonra Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e salât okusun, sonra da dilediğini istesin" buyurdu."129 Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Sizden biri dua edince "Ya Rabb! Dilersen beni affet! Ya Rabb dilersen bana rahmet et!" demesin. Bilâkis, azimle (kesin bir üslubla) istesin, zira Allah Teâlâ Hazretleri'ni kimse icbâr edemez. "130
"Nefslerinizin aleyhine dua etmeyin, çocuklarınızın aleyhine de dua etmeyin, hizmetçilerinizin aleyhine de dua etmeyin. Mallarınızın aleyhine de dua etmeyin. Ola ki, Allah'ın duaları kabul ettiyi saate rastgelir de, istediğiniz kabul ediliverir."131
Zikrin Diğer Çeşitleri:
Tarikatlarda bunlardan başka yapılış bakımından daha bir çok zikir çeşitleri vardır.
Mesela sema, musiki eşliğinde, ayakta dönerek yapılan bir mevlevi zikridir.132
Hatm-ı Hacegan, istiğfar, rabıta, belli sayıda fatiha, salavat-ı şerife, inşirak, ihlas, aşr-ı şerif ve dua ile yapılan bir nakşî zikridir.
Darb-ı Esma, halka halinde oturularak ve hafif sallanarak yapılan bir halveti zikridir.
Zikr-i kıyam, rifaî, sa’dî, şazelîlerin ayakta ve sesli yaptığı bir zikirdir.
Devran, ayakta ve dönerek yapılan bir kadiri zikirdir.
Bütün bunların geniş izahını tarikatlar içinde birer teferruat sayarak kitabımıza almıyor, her bir tarikatla ilgili özel olarak yazılmış kitaplara havale ediyoruz.